Günahların yaygınlaştığı günlerde ibâdeti
arttırmanın hükmü
ادة العبادة ف أيام نترش فيها لعصية ﻤ ز
ﺮ [ Türkçe - Turkish - [ يك
şeyh Muhammed Salih el-Muneccid
الشيخ مد اال جد ﺻ ﻨ ﻤ
Terceme: IslamQa
koordinasyon: Sitesi Islamhouse
نيجة: موقع الإسلام سؤال وجواب
ﺗ IslamHouse.com نسيق: موقع
2013 - 1434
2
Günahların yaygınlaştığı günlerde ibâdeti arttırmanın
hükmü
eygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'inّ :َ ﻟ «َ ع بِاَد ةَ فٌِ الهﺮَْجْ ك هَجِ ﺮْ ةَ يٍ »
"Fitne günlerinde yapılan ibâdet, bana yapılan hicret gibidir"
emri gereğince, miladi yılbaşı gibi, insanlar arasında fitnenin
çoğaldığı bir vakitte ibâdet yapmanın hükmü nedir?
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Dînine sımsıkı bağlı olan müslüman, gizli ve açık, bolluk ve
darlık gibi her durumda Allah Teâlâ'yı anan kimsedir. Zikrinden ve
kalbinden Rabbini asla unutmaz. Hiç bir şey onu Rabbine ibâdetten
alıkoymaz. Hiç bir şey O'na sevgi ve muhabbetinden saptıramaz.
Dînine sımsıkı bağlı olan müslümanı, bütün işlerinde Allah'a
ibâdette gayretli ve çalışkan, hayatının hepsinin Rabbine ve
Mevlâsına itaat üzere olduğunu görürsünüz.
Dînine sımsıkı bağlı olan müslüman, kendisini ibâdete veren
insanlarla içiçe ve birlikte olduğu zaman onlarla yarışır ve Allah'ın
rızâsına nâil olabilmek için onlardan önce davranır.
Dînine sımsıkı bağlı olan müslüman, Allah'ın nimetinde gâfil
olanları gördüğü zaman, Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu
üzerindeki nimeti hisseder.
İşte şehitler, garipler ve ellerinde kor ateşi tutan, amellerinin
fazîleti, fitne, belâ ve gariplik zamanında sünnete sımsıkı bağlılıkları
konusunda bir çok hadis gelen kimseler, bunlardır.
Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna
göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
َ
ب اًوس يََعَوُ د كُﻤَ اَ بد أَ ا لإسلاِْ مَغ ﺮَُ ِ »
َ
رواه مسلم] ] « اَء للغِﺮُْ َ طَ وُ ب اً، بد أَغﺮَ ِ
"İslâm, (ehlinin azlığı sebebiyle) garip olarak başladı. (Ehli çok
olsa bile, pek az kimsenin emirlerini yerine getirecek olmasından
dolayı) garip başladığı gibi dönecektir. Bundan dolayı (İslâm'ın
3
emirlerini yerine getiren) o gariplere müjdeler olsun!" (Müslim;
hadis no: 145)
Salâh ve takvâ zamanlarında sünnete, taat ve ibâdete devam eden
kimse, fitne ve gaflet zamanlarında bunlara devam ederse fazîlete
nâil olur. Buna göre o, her hâlukârda âmil (bunlara göre yaşayan) ve
âbid (ibâdet eden)dir.
Methedilen ve övülen kimse, işte bu kimsedir.
Bazı kimselerin anladıkları gibi, birisinin, günlük hayatında ve
her halinde âdeti öyle olmamasına rağmen günah ve münkerâtın
yaygınlaştığı günleri takip etmesine ve o günlerde oruç tutmak veya
gecelerini ibâdetle geçirmek için yarışmasına gelince, bu anlayış,
yukarıda zikredilen hadisin gerçek anlamı ve hikmet sahibi
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in maksadı değildir.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in maksadı; sünnete
sürekli olarak sımsıkı sarılmaya ve Allah Teâlâ'nın emirlerini
noksansız olarak yerine getirmeye teşvik etmektir. Ta ki müslüman,
karanlık zamanlarda yeryüzünü aydınlatan bir nur olsun ve Allah
Teâlâ'ya teslimiyetini ilan ettiği zamanki verdiği sözden dönmeden
O'na kavuşsun.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hali böyle idi. O'nun
günleri ve saatleri, Allah Teâlâ'nın vech-i kerimine hâlis idi. Allah
Teâlâ'ya ibâdet etmekten hiçbir fırsatı kaçırmak istemezdi.
Öyle ki Üsâme b. Zeyd -Allah ondan râzı olsun- ona şöyle
sormuştu:
يا رَس وَُ لا لله ! لم رْكَ »
َ
غَفْلُ أ ﺗ ص وَُ م شُ هَﺮْ اًمنِ هَُﺸلّوُ ر مِ اَ ﺗ ص وَُ م مُنِ شْ عَبْاَن ؟َ قاَ: ل ذ لَ ك ش هَ ﺮْ ٌ
ﻤْ اَل يهِ عَ ُِ رْ جَبََ ورَمَضَ اَن ،َوه و شَ هَ ﺮْ ﺗٌﺮ ُْ َ ﻨَ هْ ُ ﻟَ اّ س َ
، ا لأ ﻰِ ل ا لعَْالﻤَِ َ
ﺣ
ﺄَُ ن َ
عَ أ يﺮ ُْ
ناَ ﻤَ َ
َ
ف السلسلة الصحيحة] رواه ﻲﺎﺴنﻟئ ف السن وﺣسﻨه ﺒﻷلا ]ٌ «ِ وأَ ﺻ اَئم
"Ey Allah'ın elçisi! Seni, Şaban'dan oruç tuttuğun kadar diğer
aylardan bu kadar oruç tutarken hiç görmedim (bunun sebebi nedir)?
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- O öyle bir aydır ki, insanlar Receb ve Ramazan (ayları)
arasında gaflette olurlar. Oysa o (Şaban ayı), amellerin, Âlemlerin
Rabbine arz edildiği bir aydır. Bundan dolayı ben, oruçlu iken
4
amelimin (Allah'a) arz edilmesinden hoşnut oluyorum." (Sünen-i
Nesâî, hadis no: 2357. Elbânî; "Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha"; hadis
no: 1898'de "hadis hasen" demiştir.)
İşte, Ma'kil b. Yesâr'ın -Allah ondan râzı olsun- rivâyet ettiği
hadisin anlamı, budur.
Bu hadiste Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
ﻟ [َ رّواه مسلم] «َ العبِْاَد ةَ فُِ الهﺮَْجْ ك هَجِ ﺮْ ةَ يٍ »
"Fitne günlerinde yapılan ibâdet, bana yapılan hicret gibidir."
(Müslim; hadis no: 2948)
İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- bu hadisin şerhinde şöyle
demiştir:
"Buradaki 'el-Herc'ten murat; fitne ve insanların işlerinin
birbirine karışmasıdır. Fitne zamanında yapılan ibâdetin daha
fazîletli olmasının sebebi ise; insanların fitne zamanında ibâdetten
habersiz (gâfil) olmaları, ibâdeti bırakıp başka şeylerle meşgul
olmaları ve bazı kimselerin dışında ibâdete kendisini verenlerin pek
az oluşundan dolayıdır." (Müslim şerhi; c: 18, s: 88)
Bundan dolayı ne soruyu soran bacımıza, ne de başka bir
müslümana, miladi yılbaşı gecelerini, kâfirlerin günahlarla
doldurmalarına karşılık, onların ibâdete tahsis etmelerini câiz
görmüyoruz.Ancak geceleri namaz kılarak ve gündüzleri de oruç
tutarak geçirmek bir müslümanın diğer günlerdeki bir âdeti ise, bu
takdirde bu gecelerde ibâdet etmekte bir sakınca yoktur.Zirâ Allah
Teâlâ, ameline ve niyetine karşılık en hayırlısıyla onu
mükafatlandıracaktır.
Kâfirlerin bayramlarının gecelerini belirli ibâdetlere tahsis
etmekten sakınmanın gerektiği konusundaki açıklama, (113064)
nolu sorunun cevabında geçmişti.
Allah Teâlâ en iyi bilendir.