Articles

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya


kadar devam eder mi?





Ben, kabir sorgusu hakkında sormak istiyorum. İki melek, insanı kabrinde sorguya çektikten sonra kıyâmet gününe kadar günahkâra kabrinde azap edilir mi?


Yine, mü'min de kabrinde kıyâmet gününe kadar nimetler içerisinde kalır mı? Yoksa kabirdeki azap veya nimet sadece bir gün sürdükten sonra sabah olduğunda insan cansız bir ceset haline mi gelir? Yine, insanın kabrinde başka bir hayata geçerek kıyâmet gününe kadar devam ettiğine dâir bir delil var mı? Bana cevap verir misiniz? -Allah size merhamet etsin-. Cevap:


İnsanın yaşamakta olduğu hayatı üç kısma ayrılır:


Birincisi: Dünya hayatıdır. Bu, ölümle sona eren hayattır.


İkincisi: Berzah hayatıdır. Bu, ölümden sonra başlayan ve kıyâmet kopuncaya kadar devam eden hayattır.


4


Üçüncüsü:Âhiret hayatıdır.Bu, insanların kabirlerin-den ayağa kalkarak ya cennete -ki Allah Teâlâ'dan, O'nun lütûf ve ihsanını dileriz-, ya da cehenneme gidecek-leri hayattır.-Cehennemden Allah Teâlâ'ya sığınırız-.


Berzah hayatı, ister kabre defnedilmiş olsun, ister olmasın,ister yakılmış olsun, ister vahşi hayvanlar tarafın-dan parçalanıp yenilmiş olsun, insanın ölümünden sonra başlayan ve yeniden dirileceği vakte kadar olan hayatıdır. Bu hayata delâlet eden, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den rivâyet olunan hadiste geldiği üzere, ölü kabrine konulduktan sonra oradan ayrılıp giden ehlinin ayak seslerini işitir.


Berzah hayatı, kabirdeki ölü için ya nimet, ya da ateş olur. Kabir ise, ya cennet bahçelerinden bir bahçeye, ya da cehennem çukurlarından bir çukura dönüşür.


Berzah hayatında nimet ya da azabın olduğuna delil, Allah Teâlâ'nın Firavun'un kavmi hakkındaki şu emridir:





"Onlar (Firavun âilesi, kabirlerinde azap olunurlar ve hesap gününe kadar) sabah- akşam ateşe sunulurlar: Kıyâmetin kopacağı gün de (yaptıkları kötü amellerine karşılık olarak) Firavun âilesini en şiddetli azaba sokun!"0F1


Abdullah b. Mes'ud -Allah ondan râzı olsun- bu âyet hakkında şöyle demiştir:


"Şüphesiz ki Firavun âilesi ile onlar gibi olan kâfirlerin ruhları, sabah-akşam ateşte azap olunurlar ve onlara şöyle denilir: Burası sizin yurdunuzdur."


Müfessir İbn-i Kesir de -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:


"Bu âyet, ehl-i sünnetin kabirlerde berzah azabına dâir delil olarak gösterdiği büyük bir delildir."1F2


1 Ğâfir (Mü'min) Sûresi:46


2 İbn-i Kesir Tefsiri, cilt: 4, sayfa: 82


6


Müfessir Kurtubî de -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:


"Bazı âlimler, kabir azabının sâbit olduğuna dâir Allah Teâlâ'nın şu sözünü delil olarak göstermişlerdir:





"Onlar (Firavun âilesi, kabirlerinde azap olunurlar ve hesap gününe kadar) sabah- akşam ateşe sunulurlar..."2F1


Aynı şekilde tâbiînden Mücâhid, İkrime ve Muhammed b. Ka'b gibi kimseler şöyle demişlerdir:3F2


"Bu âyet, kabir azabına delâlet etmektedir. Âyette âhiret gününün azabı hakkında Allah Teâlâ'nın âyetin sonunda şöyle dediğini görmez misin?





"Kıyâmetin kopacağı gün de (yaptıkları kötü amellerine karşılık olarak) Firavun âilesini en şiddetli azaba sokun!"4F1


1 Ğâfir (Mü'min) Sûresi:46


2 Kurtubî Tefsiri, cilt: 15, sayfa: 31


7


Abdullah b. Ömer'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:





"Sizden biriniz öldüğü zaman sabaha-akşam,


(cennet ve cehennemde ona ait olan) oturağı kendisine


gösterilir.Eğer ölü cennet ehlinden ise, kendisine


cennet ehlinin oturağı gösterilir. Eğer ölü cehennem


ehlinden ise, kendisine cehennem ehlinin oturağı


gösterilir."5F


2


Âişeden -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunan hadis ise şöyledir:





1 Ğâfir (Mü'min) Sûresi:46


2 Buhârî, hadis no: 3001/Bed'u'l-Halk, Müslim, "Cennet ve cennet


nimetlerinin vasfı" hadis no: 2866


مس م ] ﻼ ﻼ ﻻ ﺒﺒﺒﺒﺒﺒﺒ ﺒﺒ و و ﻠ ﺒ ﺒ ﺒ ﻮ ه ﺒ ﺒ 􀈩 ﺻَّ ا ﺻ ةََة ىَ إ "Yahudî bir kadın Âişe'nin -Allah ondan râzı olsun- yanına girmiş, kabir azabını zikretmiş ve ona şöyle demiştir:


-Allah seni kabir azabından korusun! Bunun üzerine Âişe -Allah ondan râzı olsun- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e kabir azabı hakkında sormuş, o da şöyle buyurmuştur:


-Evet kabir azabı vardır.


Âişe -Allah ondan râzı olsun- der ki:


-Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i o


günden sonra her kıldığı namazın ardından kabir


azabından Allah'a sığınmadığını görmedim."6F


1


Bu âyet ve hadisler, kabir azabının sâbit olduğuna ve bazı kimseler için kabir azabının süreceğine delâlet eder.


1 Buhârî, "Cenâiz", hadis no: 1283, Müslim, "Kusûf", hadis no: 903


9


Nitekim değerli âlim Muhammed b.Salih el-Useymîn -Allah ona rahnet etsin- kabir azabı hakkında şöyle demiştir:


"Bir kimse kâfir ise -bundan Allah Teâlâ'ya sığınırız- kabir nimetinin ona ulaşması için ebediyen bir yol bulunmaz. Onun azabı devamlı olur. Bir kimse de mü'min olduğu halde günahkâr ise, kabrinde işlediği günahlar nisbetince azap görür. Belki de günahlarından dolayı gördüğü azabı, ölüm ile kıyâmetin kopması arasında olan berzahtan daha az olabilir. Bu takdirde onun azabı kesilmiş olur."1





1 Muhammed b. Salih el-Useymîn, "eş-Şerhu'l-Mumti'", cilt: 3, sayfa: 253





KABİRDEKİ HAYATIN TABİATI





Ölünün kabirde yaşadığı söylenirse, acaba onun yaşayışı dünyadaki yaşayışı gibi midir?


Kabirde kendisine kaç tane duyu organı geri verilmektedir?


Kabirde ne kadar süre yaşayacaktır?


Ölünün cesedi kabirde sorguya çekiliyorsa, Hindistan'daki Hindular ve Japonya'daki putperestler gibi bedenleri yakılan insanların durumu ne olacaktır?


Onların sorgusu nerede olacaktır?


Bilindiği üzere bir doktor ameliyat sırasında -acıyı hissetmemesi için- insanın duyu organlarını narkoz vererek uyuşturmaktadır. Bedenleri yakılan ölüler nasıl olacak diye kendi kendime sormaktayım. Cevap:


Hamd, yalnızca Allah'adır.


4


Öncelikle bilinmelidir ki, Allah Teâlâ'nın kitabında veya elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in diliyle âhiret günü, hesap, cennet, cehennem, ölüm, kabir azabı ve nimetiyle ilgili Kur'an-ı Kerim'de gelen veya temiz sünnette doğru olarak bildirilen diğer gayb ile ilgili konularda haber verilen şeylere her mü'min erkek ve kadının inanması gerekir. Çünkü biz, Rabbimiz Allah Teâlâ'nın söylediği ve haber verdiği şeylerin doğru olduğunu biliyoruz.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:


(Söz ve va'dinde) Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?"0F1


Başka bir âyette şöyle buyurmuştur:





"(Haber verdiği şeylerde) Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?"1F2


1 Nisâ Sûresi: 122


2 Nisâ Sûresi: 87


5


Yine biz, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in insanlar içerisinde en doğru sözlü kimse olduğuna,O'nun kendi hevâsından konuşmadığına ve konuştuğu şeyin de vahiyden başka bir şey olmadığını biliyoruz.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





"O (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-), kendi hevâsından konuşmaz. O'nun konuşması, kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir."2F1


Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih hadislerle sâbit olan her şeyi, -hakikatini bilemesek bile- onu tasdik etmek gerekir.


Bu sebeple âhiret,cennet,cehennem,cennet ehlinin nimetleri, cehennem ehlinin azabı, kulun kabirde azap görmesi veya nimetler içerisinde olması ve kabirde ruhunun kendisine geri verilmesi gibi konularda Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in haber verdiği her şeyi tasdik etmemiz gerekir.Bunların hepsi, Kur'an ve


1 Nisâ Sûresi: 87


6


sünnetin haber verdiği birer gerçektir. Dolayısıyla kulun, bunlara teslimiyet göstermesi ve Kur'an veya sahih sünnetten bildirilen veyahut da İslâm âlimlerinin ittifak ettiği her şeyi tasdik etmesi gerekir.


Sonra Allah Teâlâ, mü'min erkek ve kadına bu konuların hikmet ve sırlarını bilmeleri için onlara lütufta bulunursa, bu hayır üstüne hayır, nur üstüne nur ve ilim üstüne ilimdir.Bu sebeple onun,Allah Teâlâ'nın kendisine bu konuda lütufta bulunup bilgisinin artmasına ve kalben huzura kavuşamasına sebep olan bu nimete hamd edip şükretmelidir.


Kabir sorgusu ve ölünün durumu ile ilgili konulara gelince, kabir sorgusu haktır. Ölünün ruhu kendisine döndürülür.


Nitekim Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den bu konuda sahih hadisler rivâyet olunmuştur. Ölünün kabrindeki hayatı, dünyadaki hayatı gibi değildir.Aksine bu hayat,özel berzah hayatıdır.Yeme ve içme gibi şeylere ihtiyaç duyulan dünyadaki hayat cinsinden değildir. Aksine ölünün bu hayatı, soru ve cevabı akıl edebileceği özel bir hayattır.


7


Nitekim kendisine iki melek gelir ve ona:


Rabbin kimdir?


Dînin nedir?


Nebin kimdir?


Diye sorar.


Mü'min erkek ve kadın:


-Rabbim Allah, dînim İslâm ve nebim Muhammed'dir, diye cevap verir.


Ona: Bu adamı (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'i) nasıl biliyorsun? Diye sorulur. Bunun üzerine o şöyle cevap verir:


"Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah'ın elçisidir, bize hidâyeti getirdi. Biz de O'na hemen îmân ettik, O'nu tadik ettik ve O'na uyduk."


Kendisine şöyle denilir:


"Biz, zaten senin mü'min olduğunu biliyorduk."


8


Ardından ona cennete giden bir kapı açılır, kendisine cennetin güzel kokusu ve nimetleri gelir ve ona şöyle denilir:


"Allah Teâlâ (kıyâmet günü) seni tekrar diriltinceye kadar burası senin yerindir."


Sonra kendisine cehennemdeki yeri gösterilir ve ona şöyle denilir:


"Allah'ı inkâr etmiş olsaydın burası senin yerindi. Ama şimdi, Allah seni ondan korudu ve cennete girdin."


Kâfire gelince, o Rabbi, dîni ve nebisi hakkında sorulduğunda şöyle cevap verir:


"Hah...Hah...Bilmiyorum. İnsanların birtakım şeyler söylediklerini işitmiştim, ben de öyle söyledim."


Ardından onun başına demirden bir balyozla vurulunca, öyle bir feryat koparır ki, cinler ve insanlardan başka herkes onun feryadını işitir. Onun feryadını hayvanlar işitirler. Ardından ona cehenneme giden bir kapı açılır ve kaburgaları birbirine geçecek şekilde kabri ona daraltılır. Kabri, onun için cehennem çukurlarından bir çukur olur,


9


ona cehenneme giden bir kapı açılır, cehennem ateşinin sıcağı ve azabından kokular gelir.Sonra ona şöyle denilir:


"Allah Teâlâ (kıyâmet günü) seni tekrar diriltinceye kadar burası senin yerindir."


Sonra kendisine kapı açılır ve cennetteki yeri kendisine gösterilir. Ona şöyle denilir:


"Şayet Allah seni hidâyete erdirmiş olsaydı, burası senin yerindi."


Böylece kabrin, cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukur olduğu bilinmiş olmaktadır. Kabir azabı veya nimeti, kabirde hem ruh ve bedene her ikisine birlikte olacaktır.Aynı şekilde âhirette cennet veya cehennemde de böyle olacaktır.


Her kim, boğularak veya yanarak veyahut da yırtıcı hayvanın kendisini parçalayıp yemesiyle ölürse, nasibi olan azap veya nimet bu kimsenin ruhuna gelecektir. İster karada olsun, isterse denizde olsun, isterse yırtıcı hayvanın midesinde olsun, azap veya nimet,onun cesedine Allah Teâlâ'nın dilediği şekilde gelip bulacaktır. Fakat nimet veya azabın büyük çoğunluğu,kalıcı olan ruhun üzerine olacaktır.


10


Ruh, ya nimetler içerisinde olacak ya da azap görecektir. Bu sebeple mü'minin ruhu,cennete gidecektir.


Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:


"Allah -azze ve celle- kıyâmet günü onu tekrar bedenine gönderinceye kadar, mü'minin ruhu cennetin ağaçlarının meyvelerinden yiyen bir kuş gibidir."3F1


Her müslüman erkek ve kadının, Allah Teâlâ ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in haber verdiği şeyden emîn olması, onda şüphe etmemesi, ona güvenmesi ve -Allah Teâlâ ve elçisi Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'in haber verdiği şeyin bazı anlamı kula gizli-saklı gelse bile-, onu Allah -azze ve celle-'nin istediği şekilde tasdik etmesi gerekir.İnsanların


1 Nesâî, İbn-i Mâce, Ahmed ve Mâlik


11


zannetikleri her türlü zan ve tahminleri ortadan kaldıran Allah Teâlâ'nın hikmeti çok büyüktür."





1 Abdulaziz b. Baz, 'Mecmûu Fetâvâ ve Mekâlât Mutenevvia', sayfa: 338



Son G?nderiler

KÂİNATI KİM YARATTI? ...

KÂİNATI KİM YARATTI? BENİ KİM YARATTI? NİÇİN? Ben doğru yol üzere miyim?

İslam Fıtrat, akıl ve ...

İslam Fıtrat, akıl ve saadet dinidir

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDE ...

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDERDİĞİ RASÛLLERİN DİNİDİR