Articles

KIYÂMET


âhiret azabı kaldırılır mıydı? Âyetindeki batşe (yakalamak) günü, Bedr günüdür.


Demek ki Duhân âyeti, batşe, lizam ve Rum âyeti geçmişlerdir.”1


Abdullah b.Mesûd’dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o


şöyle demiştir:


“Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında ay iki parçaya bölündü de


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-:’Şâhid olunuz!’ buyurdu.”2


Enes b. Malik’ten-Allah ondan râzı olsun- anlattığına göre, o şöyle demiştir:


“Mekke halkı Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’den kendilerine bir


mucize göstermesini istediler. O da onlara ayın yarılmasını iki kere gösterdi.”3


Enes b. Malik’ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle


demiştir:


“Bir adam: Ey Allah’ın Rasûlü! Kâfir, kıyâmet gününde yüzüstü nasıl haşrolunur?


diye sordu. Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-: Dünyada onu iki ayağı üzerine


yürüten kıyâmet gününde yüzüstü yürütmeğe kâdir değil midir? buyurdu.”4


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Müminin misali ekin gibidir. Rüzgâr onu sallar durur. Mümine de belâ


ve sıkıntı gelmeye devam eder.Münâfığın misali de sidr ağacı gibidir ki


kesilmedikçe sallanmaz.”5


Ka’b b. Mâlik’ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Mü’minin misali, bir deste ekin gibidir. Rüzgâr onu eğiltir durur. Bazen yere


vurur, bazen doğrultur. Kâfirin misali ise, kökü üzerinde dimdik duran sidr ağacı


gibidir.Kökünden bir defada sökülünceye kadar onu hiçbir şey eğiltemez.”6


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


1 Müslim, hadis no: 5006


2 Müslim, hadis no: 5010


3 Müslim, hadis no: 5013


4 Müslim, hadis no: 5020


5 Müslim, hadis no: 5024


6 Müslim, hadis no: 5025


31


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


“Sizden hiç kimseyi ameli kurtaramayacaktır,buyurdu. Birisi: Ey Allah’ın


Rasûlü! Seni de mi? diye sordu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:’Evet


beni de.Şu kadar ki Allah’ın beni kendinden bir rahmet ile örtmesi vardır.


Lâkin sizler dâima doğruyu isteyin.” 1


Âdem-aleyhisselâm-’ı topraktan yaratan Allah’a hamdolsun. Allah’ın basîret


ve kalpleri onunla aydınlattığı Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-


’e, âline, ashâbına ve kıyâmet gününe kadar onun yolunda giden ve onun


hidâyetine uyanlara da salât ve selâm olsun.


Sevgili Kardeşim!


Son ziyâretçinin kim olduğunu biliyor musun?


Son ziyâretçinin seni ziyâret etmesinden ve seninle buluşmasından ne


istediğini biliyor musun?


Son ziyâretçinin senden neyi istediğini biliyor musun?


Hiç şüphesiz ki son ziyâretçi, senin malındaki bir şeye sahip olma hırsından


veya yiyecek ve içeceğinde sana ortak olmak istemesinden veya borcunu


ödemeye senin yardım etmeni veya birisinin yanında senin şefaatçi


olmanı veyahut da yürütemediği bir işini senin yürütmeni istemesinden


dolayı gelmemiştir.


Andolsun ki bu son ziyâretçi, sınırlı bir görev ve belirli bir mesele için sana


gelmiştir.Ne sen, ne senin âilen ve ne de senin kabilen hatta yeryüzünde


hiç kimse bu görevi yerine getirmekten ve onu gerçekleştirmekten onu


savmaya gücü yetmez.


Üstelik sen yüksek saraylarda ikâmet etsen,aşılmaz surlar ve sağlam


kalelerle korunsan, bekçi ve muhafızlardan yararlansan bile son ziyâretçinin


senin yanına girmesine,seninle bir araya gelmesine ve hesabını görmesine


hiç kimse engel olamaz.


Hiç şüphesiz ki son ziyâretçinin senin huzuruna girmesi için kapıya veya


senden izin almaya veyahut sana gelmeden önce senden randevu almaya


ihtiyacı yoktur.Bilakis o, işinde veya boş vaktinde, sıhhatinde veya


hastalığında, zenginliğinde veya fakirliğinde, yolculuğunda ve mukim


oluşunda, her an ve her durumda sana gelir.


1 Müslim, hadis no: 5036


32


KIYÂMET


Sevgili Kardeşim!


Bu ziyâretçinin, senin sözlerinden ve ağlamandan veya bağırmandan ve


tevessülde bulunmalarından etkilenecek yumuşak bir kalbi yoktur.Son


ziyâretçinin, hesaplarını gözden geçirmen ve işine bakman için sana süre


tanıma ve mühlet verme imkânı yoktur!!


Aynı şekilde son ziyâretçi, ne bir hediye, ne de bir rüşvet kabul eder.Çünkü


dünya mallarının hepsi, onun yanında hiçbir şey etmez.Hiçbir şey, onu


geldiği gâyeyi yerine getirmekten savamaz, alıkoyamaz.


Hiç şüphesiz ki son ziyâretçi, seni istemektedir.


Son ziyâretçi, senden başka hiçbir şeyi istememektedir...


Son ziyâretçi, senin bir kısmını değil de her şeyini istemektedir...


Son ziyâretçi, senin yok olmanı ve seni ortadan kaldırmayı istemektedir...


Son ziyâretçi, senin ölmeni ve rûhunu almayı, nefsini helâk etmeyi ve


bedenini öldürmeyi istemektedir.


Hiç şüphesiz ki son ziyâretçi, ölüm meleğidir!!


Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:





“(Ey Muhammed! Onlara) De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği (eceliniz


geldiğinde) sizin canınızı alacak (ve bir an bile geç kalmayacak)tır.Sonra siz,


Rabbinize döndürüleceksiniz.”1


Başka bir âyette şöyle buyurmaktadır:





“O kulları üzerinde yegâne güç ve kuvvet sahibidir.Üzerinize (amellerinizi


ve sizi) koruyan melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm gelip çattığında


elçilerimiz (ölüm meleği ve onun yardımcıları) onun ruhunu alırlar, onlar


(kendilerine emrolunan şeyi yerine getirmeleri konusunda) kusur etmezler.”2


1 Secde Sûresi: 11


2 En›âm Sûresi: 61


33


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


HAYAT TRENİ


Sevgili Kardeşim!


Ömrünün ister uzun olsun veya isterse kısa olsun, ölüm meleğinin ziyâretinin


değişmez ve kesin olduğunu, geçmişte bilinen bir kader olduğunu bilmez


misin?


Bu dünya yurdunda hepimizin birer yolcu olduğunu ve yolcunun varılacak


yere ulaşması ve bagajını indirmesinin yakın olduğunu bilmez misin?


Hayatın dönmesinin durmaya yakın olduğunu ve hayat treninin son


merhalesine yaklaştığını bilmez misin?


Sâlihlerden birisi ölünün üzerine ağlandığını işitince şöyle dedi: ‘Yolcu


olan bir topluluk, evine ulaşan bir yolcunun üzerine ağlıyorlar! Ne kadar


şaşılacak bir durum!!


Kardeşim!


مَا زِلْتَ مُذْ صُوِّرْتَ فيِ سَفَرٍ ... وَسَتَنْقَضِي وَسَيَنْقَضِي السَّفَرُ؟


Sen, yaratıldığından beri yolculuktasın?


Sen de (bir gün) biteceksin, yolculuk da bitecek?


مَاذَا تَقُولُ وَ أَنْتَ فيِ غُصَصٍ ... مَاذَا تَقُولُ وَ أَنْتَ تُحْتَضرُ؟


Sen, ölüm sancısı çekerken ne diyeceksin?


Sen, rûhunu teslim ederken ne diyeceksin?


مَاذَا تَقُولُ وَ قَدْ وُضِعْتَ عَلَى .... ظَهْرِ السَّرِيرِ وَ أَنْتَ تُبْتَدَرُ؟


Sen, tabutun üzerine konulmuş bir haldeyken...


ve acele kabristana doğru götürülürken ne diyeceksin!...”


34


KIYÂMET


مَاذَا تَقُولُ وَ أَنْتَ فيِ جَدَثٍ .... مَاذَا تَقُولُ وَ فَوْقَكَ الْمَدَرُ


Sen, kabirdeyken ne diyeceksin?


Sen,üzerinde toprak bulunurken ne diyeceksin?


مَاذَا تَقُولُ وَ قَدْ لَحِقْتَ بِمَا ... يَجْرِي عَلَيْهِ الرِّيحُ وَالْمَطَرُ


Sen, üzerinde rüzgârın estiği ve yağmurun yağdığı toprağa karışınca ne


diyeceksin?


Sevgili Kardeşim!


Senin, Allah Teâlâ’nın haklarında şöyle dediği kimselerden olmandan Allah’a


sığınırım:





“Meleklerin onların canlarını alırken, onların yüzlerine ve sırtları na vururlarken


halleri nice olur?1


Veya Allah Teâlâ’nın haklarında şöyle dediği kimselerden olmandan Allah’a


sığınırım:





“Nefislerine zulmederlerken meleklerin canlarını aldığı kimseler: (Ölümü


görünce) Allah’ın emrine teslim olurlar (ve Allah’ın dışında ibâdet ettiklerini


inkâr ederek şöyle derler): Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk (günah işlemiyorduk).


(Melekler onlara şöyle derler: Bilakis siz, o kötülüğü yapıyordunuz). Şüphesiz


ki Allah, sizin yapmakta olduğuklarınızı çok iyi bilendir.O halde, içerisinde


ebedî olarak kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! (Allah’a îmân


etmekten ve yalnızca O’na ibâdet etmekten) büyüklenenlerin yeri ne kötüdür!”2


Sevgili Kardeşim!


Ölüm meleğinin, seni ziyâret etmesiyle ömrünün sona erdiğini, amelinin


kesileceğini ve amel defterinin dürüleceğini bilmez misin?


1 Muhammed Sûresi: 27


2 Nahl Sûresi: 28-29


35


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


Ölüm meleğinin seni ziyâret etmesinden sonra bir tek sevap bile kazanmaya,


bir rekât namaz bile kılmaya, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerîm’den bir tek


âyet bile okumaya, bir defa da olsa subhanallah veya elhamdulillah veya lâ


ilâhe illallah veya Allahu Ekber veyahut estağfirullah demeye, bir gün bile


oruç tutmaya veya basit bile olsa herhangi bir şeyi sadaka olarak vermeye,


Beytullah’ı haccetmeye veya umre yapmaya, yakın akraba veya komşuya


basit bir iyilik bile yapmaya gücünün yetmeyeceğini bilmez misin?


Şüphesiz ki amel zamanı geçmiştir.Hesabın görülmesi, iyiliklerle hataların


karşılığının verilmesi kalmıştır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Nihâyet onlardan (müşriklerden) birisine ölüm gelip çattığında (ve kendisi


için hazırlanan azabı gördüğünde) Rabbim! Beni (dünyaya) geri gönder


ki (dünyada yapmayı) bıraktığım iyi iş (Allah’a îmânı ve O’na itaatte


bulunmayı) yapayım, der.Hayır (onun buna hakkı yoktur).Onun söylediği


bu söz, ancak yalandır.Onların gerisinde ise yeniden dirilecekleri güne


kadar (dünyaya tekrar dönmelerine mâni olan) bir berzah (engel) vardır.”1


Ey Kardeşim!


Ölüm meleğiyle buluşmak için hani hazırlığın nerede?


Ölümden sonra kabirde.. Münker ve Nekir adlı iki melek tarafından


sorguya çekilirken.. Mahşer gününde.. Yeniden dirilirken.. Hesap verirken..


Amellerin tartıldığı hassas terazide.. Amel defterleri havada uçuşurken..


Sırat köprüsünden geçerken.. Ve Cebbâr olan Allah’ın huzurunda


dururken.. Bu dehşet verici durumlar için hazırlığın hani nerede?


Adiyy b. Hâtim’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


)مَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ سَيُكَلِّمُهُ اللَّهُ، لَيْسَ بَيْنَهُ وَبَيْنَهُ تُرْجُمَانٌ، فَيَنْظُرُ أَيْمَنَ مِنْهُ فَلاَ يَرَى


إِلاَّ مَا قَدَّمَ، وَيَنْظُرُ أَشْأَمَ مِنْهُ فَلاَ يَرَى إِلاَّ مَا قَدَّمَ، وَيَنْظُرُ بَيْنَ يَدَيْهِ فَلاَ يَرَى إِلاَّ النَّارَ تِلْقَاءَ


1 Mü›minûn Sûresi: 99-100


36


KIYÂMET


وَجْهِهِ، فَاتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ ، وَلَوْ بِكَلِمَةٍ طَيِّبَةٍ( ] رواه البخاري ومسلم[


“Sizden hiç kimse yoktur ki Allah Teâlâ (kıyâmet günü) onunla konuşacak


olmasın.Kendisiyle Allah arasında vasıta olmayacaktır. Sağına bakacak, işlediği


amellerden başka bir şey göremeyecektir. Soluna bakacak, işlediği amellerden


başka bir şey göremeyecektir. Önüne bakacak, önünde cehennemden başka


bir şey göremeyecektir. Bir hurmanın yarısı kadar da olsa sadaka vererek veya


güzel bir söz söyleyerek kendinizi cehennem azabından koruyun.”1


Ey Kardeşim!


إِلَى كَمْ ذَا التَّرَاخِي وَالتَّمَادِي ... وَحَادِي الْمَوْتِ بِاْلأَرْوَاحِ حَادِي


Ne zamana kadar gevşeklik ve ısrarcılık devam edecek?


Kendine çağıran ölüm, ruhları çağırmaya devam etmektedir.


فَلَوْ كُنَّا جَمَاداً لاَتَّعَظْنَا ... وَلَكِنَّا أَشَدُّ مِنَ الْجَمَادِ


Şayet bizler, cansız varlıklar olsaydık, öğüt alırdık,


Lâkin bizler,cansız varlıklardan da kötüyüz.


تُنَادِينَا الْمَنِيَّةُ كُلَّ وَقْتٍ ... وَمَا نُصْغِي إلَى قَوْلِ الْمُنَادِي


Ölüm, her zaman bizlere seslenmekte,


Bizler ise ölümün çağrısına kulak vermiyoruz.


Son Yolcu


İmam İbn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- “Uddetu’s-Sâbirîn” adlı kitabında


Yezîd b. Meysera’dan rivâyet ettiğine göre, o şöyle der:


“Geçmiş ümmetlerden bir adam, çok miktarda mal toplayıp yığdı. Sonra


âilesindeyken kendi kendine şöyle dedi:Yıllarca nimet içerisinde yaşa.Bunun


üzerine ölüm meleği, kendisine bir miskin sûretinde geldi ve kapıyı çaldı.Âilesi


dışarı çıkınca onlara:Bana ev sahibini çağırın, dedi. Âilesi:Senin gibisi için mi


efendimiz dışarı çıksın? Dediler. Sonra bir süre öylece bekledi. Sonra tekrar


kapıyı çaldı ve önceki gibi yaptı.Ardından şöyle dedi: Ona, benim ölüm meleği


olduğumu haber verin.Onların efendisi bunu işitince dehşete kapılarak oturdu ve


şöyle dedi:Ona tatlı söz söyleyin.Onlar: Allah sizi mübârek kılsın.Efendimizden


1 Buhârî ve Müslim


37


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


başkasını istemiyor, dediler. Onların efendisi:Hayır, dedi.Bunun üzerine ölüm


meleği yanına girdi ve şöyle dedi:Ayağa kalk ve yapmadığın vasiyetini yap.


Zirâ ben, dışarı çıkmadan önce senin ruhunu alacağım.Bunun üzerine âilesi


haykırdılar ve ağlamaya başladılar, dedi.Onların efendisi: Sandıkları ve malların


konulduğu kapları açın,dedi.Bunun üzerine hepsini açtılar.Mala yöneldi, ona


lânet ederek ve ona söverek şöyle demeye başladı:Ne lânetli bir malsın.Bana


Rabbimi sen unuttur dun. Beni, ecelim gelinceye kadar âhiret için salih amel


işlemekten sen meşgul edip alıkoydun.


Bunun üzerine mal konuşmaya ve şöyle demeye başladı: Bana sövme!


İnsanların gözünde düşük ve değersizken seni yücel ten ben değil miydim?


Senin üzerinde benim eserim görünmüyor mu?


Sen, kralların ve efendilerin meclislerine gelirdin de içeriye girerdin ve


Allah’ın salih kulları gelirlerdi de içeriye giremezlerdi. Öyle değil mi?


Sen, kralların ve efendilerin kızlarıyla evlenmek istediğinde evlenirdin,Allah’ın


salih kulları,kralların ve soylu kimselerin kızla rıyla evlenmek istediklerinde


evlendirilmezlerdi.Öyle değil mi?


Sen, beni şer yolunda harcardın da ben sana isyan etmezdim. Öyle değil mi?


Şayet sen, beni Allah yolunda harcamış olsaydın, sana karşı gelmezdim.Sen,


azarlanmaya benden daha lâyıksın. Ey Âdemoğlu! Ben ve siz,ancak topraktan


yaratıldık. Beni hayırda da harcayan vardır, şer ve günahta da harcayan vardır...


İşte mal, böyle konuşmaktadır. O halde ondan sakının.


Ey Sevgili Kardeşim!


Kendinle başbaşa kaldığında kendini hesaba çekmeli ve ecelinin süratle


bitmekte olduğunu hatırlamalısın.Boş vakitlerini ihtiyaç duyacağın ve zor


anların için ciddiyetle çalışmalısın. Bir işi yapmadan önce onun senin amel


defterine kaydedileceğini düşünmelisin.Biriktirip yığdığın malların hani


nerede? Belâlardan ve dehşetli durumdan malların seni kurtaracak mı?


Hayır! Bilakis sen, mallarını sana teşekkür bile etmeyecek birisine bırakıyor


ve özürünü kabul etmeyecek birisinin huzuruna günahlarınla çıkıyorsun!!


38


KIYÂMET


Ey Kardeşim!


Sakın hakkında şöyle denilen kimseden olmayasın:


وَمُنْتَظِرٍ لِلْمَوْتِ فيِ كُلِّ لَحْظَةٍ ... يُشَيِّدُ وَيَبْنِي دَائِماً وَيُحَصِّنُ


“O, her an ölümü bekleyen...


Devamlı bina dikiyor, inşa ediyor ve onu muhkem yapıyor.


لَهُ حِينً تَبْلُوهُ حَقِيقَةُ مُوقِنٍ ... وَأَعْمَالُهُ أَعْمَالُ مَنْ لَيْسَ يُوقِنُ


Başına bir belâ geldiğinde onun gerçek olduğuna inanır...


Ancak yaptıkları, inanmayan kimsenin yaptıkları gibidir.


عِيَانٌ كَإِنْكَارٍ وَكَالْجَهْلِ عِلْمُهُ .... بِمَذْهَبِهِ فيِ كُلِّ مَا يَتَيَقَّنُ


Her şeyi kesin olarak bildiği halde, açıkça bilineni inkâr eden gibi,


bilgisizliği ise bilgili olan gibidir.


39


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


SON ZİYÂRETÇİYİ NASIL


KARŞILAMALIYIZ?


Sevgili Kardeşim!


Son ziyâretçi şu şekilde karşılanır:


1.Allah Teâlâ’ya,meleklerine,kitaplarına,peygamberlerine, âhiret gününe,


kaderin hayrına ve şerrine îmân etmekle son ziyâretçi karşılanır.


2. Beş vakit farz namazları vakitleri içerisinde, câmilerde müslümanlarla


birlikte kılmaya devam etmekle, namazlarda huşu içerisinde olmaya gayret


etmekle ve namazın anlamını düşünmekle son ziyâretçi karşılanır.Kadının,


namazını evinde kılması daha fazîletlidir.


3. Farz olan zekâtları, vaktinde ve dînen takdir olunan ölçülere ve özelliklere


göre vermekle son ziyâretçi karşılanır.


4. Farz olduğuna îmân ederek ve ecrini Allah Teâlâ’dan umarak ramazan


orucunu tutmakla son ziyâretçi karşılanır.


5. Her türlü günahlardan uzak bir şekilde yapılan hac ile son ziyâretçi


karşılanır.Zirâ kabul olunan haccın karşılığı, ancak cennettir.Ramazan ayında


yapılan umre ise Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte yapılan


hacca denktir.


6. Nâfile ibâdetleri edâ etmekle son ziyâretçi karşılanır. Bu nâfile ibâdetler,


namaz, zekât, oruç ve hac gibi farz ibâdetlere ilâve olarak yapılan ibâdetlerdir.


Nitekim Allah Teâlâ kudsi bir hadiste şöyle buyurmaktadır:


)وَلاَ يَزَال عَبْدِي يَتَقَرَّب إِلَيَّ بِالنَّوَافِلِ حَتَّى أُحِبّهُ( ] رواه البخاري [


“Kulum, bana nâfile ibâdetlerle bana yakınlaştıkça ( tevessülde bulundukça),


ben onu severim.” 1


1 Buhârî


40


KIYÂMET


7. Her türlü günah ve kötülüklere bir daha dönmemek üzere tevbe etmekle


ve vakitleri, bol bol istiğfarda bulunmakla, Allah’ı zikretmekle ve Allah’ın


hoşuna giden her türlü amellerle değerlendirmeye azmetmekle son ziyâretçi


karşılanır.


8. Allah Teâlâ’ya ihlasla ve her türlü işte riyâyı terketmekle son ziyâretçi


karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ ihlas konusunda şöyle buyurmaktadır:





“Oysa onlara, dîni yalnızca O'na hâlis kılarak ve hanîfler olarak (şirkten


meylederek) Allah’a ibâdet etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve zekâtı


(hak edene) vermeleri emrolunmuştu.İşte dosdoğru dîn budur.”1


9. Allah Teâlâ’yı ve Rasûlü Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’i sevmekle


son ziyâretçi karşılanır.Bu da Peygamber Efendimiz Muhammed-sallallahu


aleyhi ve sellem-’e uymakla ancak tamam olur.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“(Ey Muhammed!) De ki: Allah'ı gerçekten seviyorsanız, bana uyun (açık ve


gizli her halinizde bana îmân edin) ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı


bağışlasın.Allah (mü’min kullarının günahlarını) çok bağışlayan ve (onlara)


merhamet edendir.”2


10. Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, Allah için dostluk beslemek ve


Allah için düşmanlık etmekle son ziyâretçi karşılanır.Bu ise uzak bile olsalar,


mü’minleri sevmeyi ve yakın bile olsalar kâfirlere buğzetmeyi gerektirir.


Nitekim bir şâir bu konuda şöyle der:


Allah için olan her sevgi kalıcıdır,


1 Beyyine Sûresi: 5


2 Âl-i İmrân Sûresi: 31


41


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


Her iki halde, bolluk ve darlıkta bile.


O’ndan başkası için olan her sevgi,


Ateşe verildiğinde alevini artıran halfa otu1 gibidir.


11.Allah Teâlâ’dan korkmak,Kur’an-ı Kerîm ile amel etmek, az olana râzı


olmak ve âhiret günü için hazırlık yapmakla son ziyâretçi karşılanır.İşte bu,


tâkvânın hakikatidir.


12. Belâ ve musîbet anında sabretmek, bolluk anında şükretmek, gizli ve


açık her halde Allah Teâlâ’ın kendisini kontrol altında tuttuğunu düşünmek,


O’nun katındaki fazîlet ve lütfu ümit edip arzulamakla son ziyâretçi karşılanır.


13. Allah Teâlâ’ya güzel bir şekilde tevekkül etmekle son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Eğer îmân ediyorsanız, yalnızca Allah'a tevekkül edin.” 2


14. Faydalı ilim talep etmek, onu yaymaya çalışmak ve insanlara öğretmekle


son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Allah, sizden îmân edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derece bakımından


yüceltir.Allah, yaptıklarınızdan haberdârdır.” 3


Allah Teâlâ başka bir âyette şöyle buyurmaktadır:





1 Halfa otu: Kenevire benzeyen ve liflerinden çeşitli dokuma yapılabilen buğdaygillerden bir


bitkidir.Bitki bilimindeki adı, Stipa Tenacissima’dır. (Mütercim)


2 Mâide Sûresi: 23


3 Mücâdele Sûresi: 11


42


KIYÂMET


“(Ey Muhammed!) Hatırlar mısın? Allah, kendilerine kitap verilenlerden


(Yahudi ve Hristiyanlardan): “Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız ve onu


gizlemeyeceksiniz!” diye kesin bir söz almıştı.Onlar ise onu (verdikleri sözü)


sırtlarının arkasına attılar ve (hakkı gizlemelerine ve kitabı tahrif etmelerine)


karşılık onu az bir değere sattılar.(Verdikleri sözü yerine getirmemeleri ve


kitabı tahrif etmeleri konusunda) yaptıkları alışveriş,ne kötüdür!”1


15. Öğrenmek, öğretmek, sınırlarıyla hükümlerini korumak, helal ve haramını


bilmek sûretiyle Kur’an-ı Mecîd’e tâzim göstermekle son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


)خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ( ] رواه البخاري [


“Sizin en hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve öğreteninizdir.”2


16. Allah yolunda cihad etmek, O’nun yolunda mevzi almak,düşman karşısında


sebât göstermek ve savaş meydanından kaçmamakla son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


)لاَ تَتَمَنَّوْا لِقَاءَ الْعَدُوِّ وَسَلُوا اللَّهَ الْعَافِيَةَ، فَإِذَا لَقِيتُمُوهُمْ فَاصْبِرُوا، وَاعْلَمُوا أَنَّ الْجَنَّةَ تَحْتَ


ظِلاَلِ السُّيُوفِ( ] رواه البخاري ومسلم [


“Düşmanla karşılaşmayı temennî etmeyin.Allah'tan âfiyet dileyin. Onlarla


(düşmanla) karşılaştığınız zaman sabredin (sebât gösterin). Biliniz ki cennet,


kılıçların gölgeleri altındadır.” 3


17. Yalan söylemek, gıybet etmek, koğuculuk yapmak, küfretmek,lânet


etmek,söz ve şarkılardaki çirkin sözleri söylemek gibi haramlardan dili


korumakla son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


)مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ فَلاَ يُؤْذِ جَارَهُ، وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ فَلْيُكْرِمْ


ضَيْفَهُ، وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ( ] رواه البخاري ومسلم [


1 Âl-i İmrân Sûresi: 187


2 Buhârî


3 Buhârî ve Müslim.


“Cennet, kılıçların gölgeleri altındadır” sözünden kastedilen; cihadın ve kâfirlerle savaşa katılmanın,


cennete götüren bir yol ve cennete girmenin sebeplerinden birisi olduğudur. (Mütercim).


43


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


“Allah'a ve âhiret gününe îmân eden, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a


ve âhiret gününe îmân eden,misâfirine ikramda bulunsun. Allah'a ve âhiret


gününe îmân eden,ya hayrı söylesin, ya da sussun.”1


18. Ahde vefâ göstermek, emânetleri ehline vermek ve ihânet etmemekle son


ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Ey îmân edenler! Akitleri yerine getirin...”2


Başka bir âyette şöyle buyurmaktadır:





“Birbirinize güveniyorsanız, kendisine güvenilen kimse emâneti sahibine


versin ve Rabbi olan Allah'tan korksun.Ayrıca şahitliği gizlemeyin.Her


kim, onu gizlerse, muhakkak ki o kalbi günahkâr olandır.Şüphesiz Allah,


yaptıklarınızı hakkıyla bilendir.” 3


19. Zinâ etmeyi, içki içmeyi, Allah’ın öldürmeyi haram kıldığı canı haksız


yere öldürmeyi, zulmü, hırsızlığı, insanların mallarını bâtıl yollardan yemeyi,


fâiz yemeyi, dînen hak etmediği şeyi yemeyi terketmekle son ziyâretçi


karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“ (Ey Muhammed! Onlara) De ki:Rabbim ancak hayasızlıkları, onlardan hem


açık, hem de gizli olanı, her türlü günahı, haksız yere haddi aşmayı, hakkında


1 Buhârî ve Müslim


2 Mâide Sûresi: 1


3 Bakara Sûresi: 283


44


KIYÂMET


hiçbir delil indirmediği bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah hakkında


bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.”1


20. Yiyecek ve içeceklerde harama helale dikkat etmek, bunların helal


olmayanlarından kaçınıp onları terketmekle son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ haram kılınan şeyler hakkında şöyle buyurmaktadır:





“Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilenler, boğulmuş, vurulmuş,


yuvarlanmış, boynuzlanmış ve yırtıcı hayvan tarafından yenilmiş olanlar


-ölmeden önce kestikleriniz müstesna-, dikili taşlar üzerine boğazlananlar size


haram kılındı.” 2


21. Ana-babaya her türlü iyilikte bulunmak, sıla-i rahimde bulunmak,


müslüman kardeşleri ziyâret etmek ve onların eziyetlerine sabretmek, yakın


olsun, uzak olsun herkese iyilikte bulun maya çalışmakla son ziyâretçi


karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmaktadır:


)اَلْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ، وَمَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ، وَمَنْ


فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرُبَاتِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ


الْقِيَامَةِ ( ] رواه البخاري ومسلم [


“Müslüman, müslümanın (dînde) kardeşidir.Ona zulmetmesin, onu kendisine


eziyet edecek kimseye bırakmasın veya başına gelen belâ içinde bırakmasın


(bilakis ona yardım etsin).Kim, müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse,


Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim, bir müslümandan bir sıkıntı ve kederini


giderirse,Allah da kıyâmet gününün sıkıntı ve kederlerinden birisini ondan


giderir. Kim, bir müslümanı çirkin bir fiil işlerken görür de onu insanlara


teşhir etmeyip bu ayıbını örterse,Allah da kıyâmet günü onun ayıbını örter.”3


1 A’râf Sûresi: 33


2 Mâide Sûresi: 3


3 Buhârî ve Müslim


45


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


22. Hastalarla kabirleri ziyâret etmek ve cenâzeyi defnetme işine eşlik


etmekle son ziyâretçi karşılanır.Çünkü cenâzeyi defnetme işine eşlik


etmek,insana âhireti hatırlatır ve dünyadan vazgeçmeyi ve el çekmeyi sağlar.


23. İpek, altın, gümüş, elbiseyi aşık kemiklerinden aşağıya gelecek şekilde


uzun giymek gibi, haram olan elbise ve kıyafetleri giymemek veya yeme ve


içmede kullanılmak üzere imal edilen altın ve gümüş kapları kullanmamakla


son ziyâretçi karşılanır.Çünkü bütün bu sayılanlar, haramdır.


24. Kadınların, vücûdun tamamını örten, vücût hatlarını göstermeyen, şeffat


olmayan, bakışları celbetmeyen ve fitneye dâvetiye çıkarmayan dînî hicaba


sıkı sıkıya bağlanmaları ve fitneye sevketmek, içgüdüyü harekete geçirmek


ve şehvete dâvetiye çıkarmaktan başka bir gâye için imal edilmeyen kâfir


kadınların giysilerini giyerek onlara benzemekten sakınmakla son ziyâretçi


karşılanır.


25.Harcama ve giderde orta yolu izlemek,nimeti korumak ve malı saçıp


savurmamakla son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Gereksiz yere de (malını) saçıp savurma. Şüphesiz ki (mallarını Allah’a


isyanda) saçıp savuranlar, şeytanların dostlarıdırlar.Şeytan ise Rabbin(in


nimetin)e karşı çok nankördür.” 1


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- de malı boşa harcamayı ve israf


etmeyi yasaklamıştır.2


26. Kin, haset, düşmanlık, nefret ve haksız yere müslüman erkek ve kadınların


ırzlarını diline dolayıp onları çekiştirmek gibi çirkin hasletleri terketmekle son


ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle


buyurmaktadır:


1 İsrâ Sûresi: 26-27


2 Buhârî ve Müslim


46


KIYÂMET


)لاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَنَاجَشُوا وَلاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَدَابَرُوا، وَلاَ يَبِعْ بَعْضُكُمْ عَلَى بَيْعِ بَعْضٍ، وَكُونُوا عِبَادَ


اللَّهِ إِخْوَانًا، الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يَخْذُلُهُ وَلاَ يَحْقِرُهُ، التَّقْوَى هَاهُنَا -وَيُشِيرُ إِلَى


صَدْرِهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ-بِحَسْبِ امْرِئٍ مِنْ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ، كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ:


دَمُهُ وَمَالُهُ وَعِرْضُهُ( ] رواه مسلم [


“Birbirinize haset etmeyin.Başkasını aldatmak için almayacağınız malın


fiyatını arttırmayın.Birbirinize buğzetmeyin.Birbirinize sırt çevirmeyin.


Birbirinizin alışverişi üzerine alışveriş yapmasın. Ey Allah'ın kulları kardeş


olun.Müslüman, müslümanın (dînde) kardeşidir.Ona zulmetmesin.Onu


yardımsız bırakmasın.Onu hakîr görmesin.-Üç defa göğsüne işâret ederektakvâ


işte buradadır. Müslümanın, müslüman kardeşini hakîr görmesi ona şer


olarak yeterlidir.Müslümanın her şeyi haramdır: Kanı, malı ve namusu.” 1


27. İyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak, hikmet ve güzel öğüt yolunu


izlemek sûretiyle Allah Teâlâ’nın dînine dâvet etmekle son ziyâretçi karşılanır.


28.İnsanlar arasında adâletli davranmak, iyilik ve takvâda yardımlaşmakla


son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“ Konuştuğunuz zaman –akrabanız da olsa- adâletli olun” 2


Başka bir âyette şöyle buyurmaktadır:





“(Ey mü’minler!) İyilik ve takvâda birbirinizle yardımlaşın.Günah ve


düşmanlıkta birbirinizle yardımlaşmayın.” 3


29. Alçak gönüllülük, merhamet, yumuşak huyluluk, hayâ, yumuşak başlılık,


öfkesine hakim olmak ve cömertlilik gibi güzel ahlaka sahip olmak ve kibir,


gurur, dikbaşlılık ve hakkı kabul etmemezlik gibi kötü ahlakı terketmekle son


ziyâretçi karşılanır.


1 Müslim


2 En’âm Sûresi: 152


3 Mâide Sûresi: 2


47


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


30. En iyi şekilde evlâtların ve eşlerin haklarını vermek ve onlara gerek


duydukları dînleriyle ilgili şeyleri öğretmekle son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Ey îmân edenler! Kendinizi ve ailelerinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan


o ateşten koruyun ki, onun üzerinde iri yarı, sert tabiatlı melekler vardır.


Kendilerine verdiği emirlerde Allah’a asla isyan etmezler.Emredildiklerini


yerine getirirler.” 1


31. Selâmı almak ve selâm vermek, hapşıran kimseye ‘Yerhamukellah’


(Allah sana merhamet etsin) diyerek hayır duâ etmek, misâfire ve komşuya


ikramda bulunmak,elinden geldiği kadarıyla günahkâr kimselerin işledikleri


günahları yaymayıp örtmekle son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle


buyurmaktadır:


)مَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ( ] مسلم [


“Kim, bir müslümanı çirkin bir fiil işlerken görür de onu insanlara teşhir


etmeyip bu ayıbını örterse,Allah da kıyâmet günü onun ayıbını örter.” 2


32. Ölüm gelmeden önce dünyaya meyletmemek ve dünyada uzun süre


yaşamayacağına kanaat getirmekle son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle


buyurmaktadır:


)إِنَّ الدُّنْيَا حُلْوَةٌ خَضِرَةٌ، وَإِنَّ اللَّهَ مُسْتَخْلِفُكُمْ فِيهَا فَيَنْظُرُ كَيْفَ تَعْمَلُونَ، فَاتَّقُوا الدُّنْيَا، وَاتَّقُوا


النِّسَاءَ، فَإِنَّ أَوَّلَ فِتْنَةِ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَانَتْ فِي النِّسَاءِ( ] رواه مسلم [


“Şüphesiz ki dünya, güzel ve tatlıdır, yumuşak ve sevimlidir. (Renk ve


lezzetiyle insanları fitneye düşürür).Allah Teâlâ, kendisine itaat edip


1 Tahrim Sûresi: 6


2 Müslim


48


KIYÂMET


etmediğinizi görmek için sizi dünyada önceki ümmetlere halifeler kılmıştır.


Dünyadan (âhirette size yardımcı olacak kadarının fazlasını talep etmekten)


sakının.Kadınların hîlesinden de sakının.Zirâ İsrailoğulları'nı fitneye düşüren


ilk şey, kadınlar olmuştur.” 1


33. Namusları kıskanmak, yollarda veya televizyon ekranları ve uydu


aracılığıyla yayın yapan kanallarda Allah Teâlâ’nın haram kıldığı şeylere


bakmaktan gözü korumakla son ziyâretçi karşılanır.


34. Boş ve faydasız sözlerden, eğlence ve oyundan yüz çevirmek, şerefli


şeyleri almak ve önemsiz işleri terketmekle son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Onlar (mü’minler), boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler (kulak


asmazlar) ve: Bizim işlerimiz bize (onlardan vazgeçmeyiz), sizin işleriniz size


(günahları da üzerinizdedir). Size selâm olsun. Biz câhilleri muhatap edinmek


istemeyiz, derler.” 2


35. Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashâbına sevgi ve muhabbet


beslemek, onlara kin ve nefret beslememek, onlara sövmemekle son ziyâretçi


karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle


buyurmaktadır:


)مَنْ سَبَّ أَصْحَابِي فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللهِ وَالْمَلاَئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ ( ] رواه الطبراني وحسنه الألباني [


“Kim ashâbıma söverse, Allah'ın, meleklerin ve insanların hepsinin lâneti


onun üzerine olsun.” 3


36. İnsanların arasını düzeltmek, iki hasım arasındaki ayrılık gediğinin daha


fazla büyümemesi için bu iki hasmın görüşlerini birbirine yaklaştırmaya


çalışmakla son ziyâretçi karşılanır.


1 Müslim


2 Kasas Sûresi: 55


3 Taberânî rivâyet etmiş, Elbânî de hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.


49


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Mü’minler ancak (dînde) kardeştirler.Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulupdüzeltin


ve Allah’tan korkup-sakının; umulur ki rahmet olunursunuz.” 1


37. Kâhinlere, müneccimlere, sihirbazlara ve falcılara gitmemekle son


ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


)مَنْ أَتَى كَاهِنًا أَوْ عَرَّافًا فَصَدَّقَهُ بِمَا يَقُولُ فَقَدْ كَفَرَ بِمَا أُنْزِلَ عَلَى مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ (


] رواه أحمد وأبو داود والترمذي [


“Kim bir kâhine veya falcıya gider de ona bir şey hakkında sorar ve onun


söylediklerini tasdik ederse, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’e ineni


inkâr etmiş olur.” 2


38. Kadının kocasına itaat etmesi, kocasının malını, evlâdını ve ırzını


korumasıyla son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


)إِذَا صَلَّتْ الْمَرْأَةُ خَمْسَهَا، وَصَامَتْ شَهْرَهَا، وَحَصَّنَتْ فَرْجَهَا، وَأَطَاعَتْ زَوْجَهَا، قِيلَ لَهَا ادْخُلِي


الْجَنَّةَ مِنْ أَيِّ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ شِئْتِ( ] رواه أحمد و ابن حبان وصححه الألباني [


“Bir kadın, beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, namusunu korur


ve kocasına itaat ederse, ona: ‹Cennetin (sekiz) kapısından hangisinden


dilersen (içeriye) gir’ denilir.” 3


39. Dînde bid’at çıkarmamakla veya bâtıla ve dalâlete çağırmamakla son


ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle


buyurmaktadır:


)مَنْ أَحْدَثَ فيِ أَمْرِناَ هَذاَ ماَ لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ ( ] متفق عليه [


1 Hucurat Sûresi: 10


2 Hadisi, İmam Ahmed, Ebû Dâvûd ve Tirmizî rivâyet etmişlerdir.


3 İmam Ahmed ve İbn-i Hibbân rivâyet etmiş, Elbânî de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.


50


KIYÂMET


“Her kim, bu işimizde (dînimizde) olmayan bir şeyi ona ihdâs ederse (yenilik


çıkarırsa), o ihdâs ettiği şey kendisine iâde olunur.”1


40. Kadınlar saçlarına (peruk gibi) saç eklememek, vücutlarına dövme


yaptırmamak, kaşlarını aldırmamak, dişleri inceltip arasını açmamakla son


ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle


buyurmaktadır:


)لَعَنَ اللَّهُ الْوَاصِلَةَ وَالْمُسْتَوْصِلَةَ وَالْوَاشِمَةَ وَالْمُسْتَوْشِمَةَ( ]متفق عليه[


“Kendisi veya başkası için saçına saç ekleyen, başkasından saçına saç


eklemesini isteyen, vücûduna dövme yapan ile vücûduna dövme yapılmasını


isteyen kadına Allah lânet etsin.” 2


Abdullah b. Mes’ud’dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o


şöyle demiştir:


)لَعَنَ اللَّهُ الْوَاشِمَاتِ وَالْمُسْتَوْشِمَاتِ وَالنَّامِصَاتِ وَالْمُتَنَمِّصَاتِ وَالْمُتَفَلِّجَاتِ لِلْحُسْنِ الْمُغَيِّرَاتِ


خَلْقَ اللَّهِ( ] رواه مسلم [


“Vücûtlarına dövme yaptıran, vücûtlarına dövme yapılmasını isteyen,


kaşlarını alan ve kaşlarını aldıran, dişlerinin arasını incelterek bölüp Allah’ın


yarattığını değiştiren kadınlara Allah lânet etsin.”3


41.Müslümanları gözetlememek,onların gizli yönlerini araştırmamak ve


onlara eziyet etmemekle son ziyâretçi karşılanır.


Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle


buyurmaktadır:


)يَا مَعْشَرَ مَنْ آمَنَ بِلِسَانِهِ وَلَمْ يُفِضْ الِْيمَانُ إِلَى قَلْبِهِ لاَ تُؤْذُوا الْمُسْلِمِينَ وَلاَ تُعَيِّرُوهُمْ وَلاَ


تَتَّبِعُوا عَوْرَاتِهِمْ فَإِنَّهُ مَنْ تَتَبَّعَ عَوْرَةَ أَخِيهِ الْمُسْلِمِ تَتَبَّعَ اللَّهُ عَوْرَتَهُ وَمَنْ يَتَّبِعْ اللَّهُ عَوْرَتَهُ يَفْضَحْهُ


وَلَوْ فِي جَوْفِ رَحْلِهِ( ] رواه الترمذي [


“Ey dilleri ile îmân eden ve kalplerine îmânın aslı ve kemali ulaşmayanlar!


(Dilleri ve kalpleriyle îmân eden) müslümanlara eziyet etmeyin.(Geçmiş


1 Buhârî ve Müslim


2 Buhârî ve Müslim


3 Müslim


51


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


günahlarından dolayı) onları ayıplamayın. Onların gizli yönlerini araştırmayın.


Zira kim müslüman kardeşinin ayıbını ortaya çıkarmaya çalışırsa, Allah da


onun ayıbını ortaya çıkarır.Allah kimin ayıbını ortaya çıkarırsa, (insanlardan


gizlenmiş bir halde) evinin içinde bile olsa onu rezil eder.” 1


1 Tirmizî


52


KIYÂMET


53


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


CENÂZE NAMAZININ FAZîLETİ


Ebû Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


)مَنْ شَهِدَ الْجَنَازَةَ حَتَّى يُصَلَّى عَلَيْهَا فَلَهُ قِيرَاطٌ، وَمَنْ شَهِدَهَا حَتَّى تُدْفَنَ فَلَهُ قِيرَاطَانِ، قِيلَ:


وَمَا الْقِيرَاطَانِ؟ قَالَ: مِثْلُ الْجَبَلَيْنِ الْعَظِيمَيْنِ( ] متفق عليه [


“Kim cenâze namazı kılınıncaya kadar cenâzeye eşlik ederse, ona bir Kîrât


vardır.Kim de defnedilinceye kadar cenâzeye eşlik ederse, ona bir iki Kîrât


vardır.İki Kîrât nedir? diye soruldu.Buyurdu ki: İki büyük dağ kadar ecir.”1


1 Buhârî ve Müslim


54


KIYÂMET


CENÂZE NAMAZININ KILINIŞ


ŞEKLİ


1. Birinci tekbiri alır.Eûzu Besmele çekip Fâtiha sûresini okur.


2. Sonra ikinci tekbiri alır. Salli ve Bârik duâlarını okur.


)اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ


مَجِيدٌ، اَللَّهُمَّ بَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ


حَمِيدٌ مَجِيدٌ( ] متفق عليه [


“Allah'ım! İbrahim ve âilesini meleklerinin yanında methettiğin gibi,


Muhammed ve âilesini de meleklerinin yanında methet. Şüphesiz ki sen,


övgüye en lâyık olansın, yücesin.İbrahim ve âilesine hayır ve bereketler ihsân


ettiğin gibi, Muhammed ve âilesine de hayır ve bereketler ihsân eyle.Şüphesiz


ki sen, övgüye en lâyık olansın, yücesin.”1


3. Sonra üçüncü tekbiri alır ve Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’den


gelen duâlarla ölü için duâ eder.


4. Sonra dördüncü tekbiri alır ve şöyle duâ eder:


)اَللَّهُمَّ لاَ تَحْرِمْنَا أَجْرَهُ، وَلاَ تَفْتِنَّا بَعْدَهُ، وَاغْفِرْ لَنَا وَلَهُ(


“Allah'ım! Bizi onun ecrinden mahrum etme ve bizi ondan sonra saptırma.


Bize ve ona mağfiret eyle.”


(İmam Nevevî, ‘Riyazus-Sâlihîn’ adlı kitabında bunu zikretmiş, değerli âlim


İbn-i Cibrîn de bunun daha fazîletli olduğunu belirtmiştir.)


5. Ardından sadece sağ tarafına olmak üzere bir defa selâm verir.


1 Buhârî ve Müslim


55


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


CENÂZE NAMAZINDA YAPILAN


DUÂLAR


Cenâze namazında üçüncü tekbirden sonra, erkek veya kadın her ölü için


şöyle duâ edilir:


)اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِحَيِّناَ وَ مَيِّتِناَ، وَ شاَهِدِناَ، وَ غاَئِبِناَ، وَ صَغِيرِناَ وَ كَبِيرِناَ، وَ ذَكَرِناَ وَ أُنْثاَناَ، إِنَّكَ تَعْلَمُ


مُنْقَلَبَنَا وَمَثْوَانَا وَأَنْتَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ. اَللَّهُمَّ مَنْ أَحْيَيْتَهُ مِنَّا فَأَحْيِهِ عَلىَ اْلإِسْلاَمِ، وَ مَنْ


تَوَفَّيْتَهُ مِنَّا فَتَوَفَّهُ عَلىَ اْلإيِمَانِ، اَللَّهُمَّ لاَ تَحْرِمْناَ أَجْرَهُ وَ لاَ تُضِلَّناَ بَعْدَهُ(


“Allah'ım! Dirimize ve ölümüze, hazır olanımıza ve olmayanımıza, küçüğümüze


ve büyüğümüze, erkeğimize ve kadınımıza mağfiret eyle. Şüphesiz ki sen,


(gündüzleri uyanık iken) dolaştığımız yeri de, (geceleri uyurken) duracağımız


yeri de bilirsin ve sen, her şeye gücü yetensin.Allah'ım! Bizden kimi yaşatırsan,


onu İslâm üzere yaşat. Bizden kimi de öldürürsen onu îmân üzere öldür.


Allah'ım! Onun ecrinden bizi mahrum etme ve bizi ondan sonra saptırma.”


Ölen kimse erkek ise fazladan şu duâyı da üzerine okur:


)اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُ وَارْحَمْهُ، وَعاَفِهِ وَاعْفُ عَنْهُ، وَأَكْرِمْ نُزُلهَُ، وَوَسِّعْ مُدْخَلَهُ، وَاغْسِلْهُ بِالْمَاءِ وَالثَّلْجِ


وَالْبَرَدِ، وَنَقِّهِ مِنَ الذُّنُوبِ وَالْخَطاَياَ كَماَ يُنَقَّى الثَّوْبُ الأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ، وَأَبْدِلْهُ داَراً خَيْراً مِنْ


دَارِهِ، وَأَهْلاً خَيْراً مِنْ أَهْلِهِ، وَزَوْجاً خَيْراً مِنْ زَوْجِهِ، وَأَدْخِلْهُ الْجَنَّةَ، وَأَعِذْهُ مِنْ عَذاَبِ الْقَبْرِ وَعَذَابِ


النَّار، وَافْسَحْ لَهُ فيِ قَبْرِهِ، وَنَوِّرْ لَهُ فِيهِ(


“Allah'ım! Onu bağışla ve ona merhamet et.Ona âfiyet ver ve onu affet.Onu


hoş karşıla ve yerini genişlet. Onu su, kar ve dolu ile yıka.



Son G?nderiler

MÜSLÜMAN BİR VAZİDEN ...

MÜSLÜMAN BİR VAZİDEN HIRİSTİYAN BİR KİŞİYE MESAJ

ALTI GÜN ŞEVAL orucun ...

ALTI GÜN ŞEVAL orucunun fazileti

HİZİPÇİLİK VE ALLAH’A ...

HİZİPÇİLİK VE ALLAH’A DAVETTE OLUMSUZ ETKİLERİ...

KURAN-I KERİM'DEN FAY ...

KURAN-I KERİM'DEN FAYDALANMANIN ŞARTLARI