ORUÇLUNUN TÜKÜRÜĞÜNÜ YUTMASININ
HÜKMÜ
Soru:
Oruçlunun tükürük yutmasının hükmü nedir?
Cevap:
Tükürük yutmakta bir sakınca yoktur. Zor veya
bundan sakınmak imkansız olduğu için ilim ehli arasında
bu konuda bir görüş ayrılığı olduğunu bilmiyorum.
Sümük ve balgama gelince, ağıza geldiği zaman
bunların dışarı atılmaları gerekir. Sakınma imkanı olduğu
ve tükürüğe benzemediği için oruçlunun bunları yutması
câiz değildir.
Başarı Allah’tandır.1
1 Mecmû' Fetâvâ İbn-i Baz, c: 3, s: 251
1
ORUÇLU KİMSEYE İFTAR VERMENİN FAZİLETİ
Soru:
Bazı kimseler Ramazan'da sofralar hazırlayıp yemekler vermekte ve Ramazan ayını
bunlar için bir vesile saymaktadırlar.Bazı kimseler de, kurbanlar keserek bunu sadaka
olarak dağıtmakta ve daha başka ikramlarda bulunmaya özen göstermektedirler. Bunun
hükmü nedir?
Cevap:
Evet, mübarek bir zaman olması ve oruçluların yemeğe ihtiyaçları sebebiyle
Ramazan ayında yemek yedirmenin pek çok fazîleti vardır.
Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Kim, bir oruçluyu iftar ettirirse, ona oruçlunun sevabının aynısı verilir (onun kadar
sevap kazanır). Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez."1
Bu ayda muhtaç kimselere yemek hazırlamak, en fazîletli amellerdendir. Çünkü bu
ayda verilen sadaka, diğer aylarda verilen sadakalardan kat kat üstündür.2
1 Ahmed, Tirmizî ve İbn-i Mâce rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
2Prof. Dr. Sâlih el-Fevzân'ın Fetvâları; "Dâvet kitabı", c: 1, s: 153-154
1
Orucu bozan şeyler
Soru:
Orucu bozan şeyleri kısaca zikretmenizi istiyoruz.
Cevap:
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Allah Teâlâ, orucu, hikmeti gereği en mükemmel bir şekilde farz kılmıştır.Bundan
dolayıdır ki oruçlu kimseye, mutedil olarak orucunu tutmasını, oruçla kendisine zarar
vermemesini ve oruca aykırı olan şeyleri de yiyip içmemesini emretmiştir.
Bunun içindir ki orucu bozan şeyler iki kısımdır:
Cinsel ilişkiye girmek (cimâ etmek), kasten kusmak, âdet kanı görmek (hayız olmak)
ve hacamât yaptırmak gibi, insan vücudundan çıkan şeyler, orucu bozan şeylerdendir.
Bu gibi şeylerin insan vücudundan çıkması, bedeni güçsüz kılar. Bunun içindir ki Allah
Teâlâ, oruç tutan kimsenin zarar görmemesi için, oruç sebebiyle güçsüz kalma durumu ile
insan vücudundan çıkan bu gibi şeyler sebebiyle güçsüz kalma durumunun biraraya
gelmemesi ve tuttuğu orucun mutedil olmaktan çıkmaması için yukarıda sayılanları, orucu
bozan şeylerden saymıştır.
Yemek ve içmek gibi, insanın vücuduna giren bazı şeyler de orucu bozan
şeylerdendir. Zirâ oruç tutan kimse, bir şey yer veya içerse, oruçtan istenen ve arzulanan
hikmet elde edilmemiş olur.1
Allah Teâlâ, orucu bozan şeylerin esaslarını şu âyet-i kerîmede toplamıştır:
"Artık (Ramazan gecelerinde) onlarla (eşlerinizle) birleşin ve Allah'ın sizin için takdir
ettiğini (evlat) isteyin.Sabahın aydınlığı, gecenin karanlığından ayırt edilinceye kadar
yiyin ve için. Sonra da (güneşin batışı ile gecenin başlangıcı olan) akşama kadar orucu
tamamlayın."2
1Mecmû'u'l-Fetâvâ, cilt: 25, sayfa: 248
2Bakara Sûresi: 187
4
Allah Teâlâ bu âyet-i kerîmede orucu bozan şeylerin esaslarını zikretmiştir.
Bunlar: Yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmaktır.
Orucu bozan diğer şeyleri de Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- sünnetinde
açıklamıştır.
Orucu bozan şeyler yedi tanedir. Bunlar:
1. Cinsel ilişkiye girmek.
2. İstimnâ (mastürbasyon/elle boşalmak).
3. Yemek ve içmek.
4. Yemek ve içmek hükmünde olan şeyleri kullanmak.
5. Hacamât ve buna benzer yolla vücuttan kan aldırmak.
6. Kasten kusmak.
7. Kadından âdet veya loğusa kanının gelmesi.
Orucu bozan şeylerin birincisi: Cinsel ilişkide bulunmak.
Oruçlu iken cinsel ilişkide bulunmak, orucu bozan şeylerin en büyüğü, günah
yönünden en şiddetlisidir.
Her kim, Ramazan ayının gündüzünde kasten ve kendi isteğiyle, erkek ve dişinin iki
üreme organının birbiriyle birleşmesi ve erkeğin üreme organının, kadının üreme organına
girmesiyle cinsel ilişkiye girerse, meni gelmiş olsun veya olmasın, orucunu bozmuş olur. Bu
kimsenin tevbe etmesi, o günkü orucunu tamamlaması ve katlanmış keffâretini (aralıksız iki
ay oruç tutması gibi) vermesi gerekir.
Katlanmış keffâretinin delili, Ebu Hureyre'nin -Allah ondan râzı olsun- rivâyet ettiği şu
hadistir:
Ebu Hureyre -Allah ondan râzı olsun- o şöyle demiştir:
"Bir adam, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelerek:
-Ey Allah'ın elçisi! Helâk oldum, dedi.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-:
-Seni helâk eden nedir? diye sordu.
Adam:
-(Ramazan ayının gündüzünde) oruçlu olduğum halde eşimle cinsel ilişkiye girdim,
dedi.
Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-:
Bir köle azat edebilir (hürriyetine kavuşturabilir) misin? diye sordu.
Adam:
-Hayır, köle azat edemem, diye cevap verdi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
-Öyleyse aralıksız iki ay üst üste oruç tutabilir misin? diye sordu.
Adam:
-Hayır, tutamam, diye cevap verdi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
-Altmış yoksulu doyurabilir misin? diye sordu.
Adam:
-Hayır, doyuramam, diye cevap verdi ve sonra bir kenara oturdu.
Ebu Hureyre dedi ki:
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir süre öyle bekledi. Biz bu hal üzereyken
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e içerisinde (on beş sa' alabilen) hurma dolu bir
zenbil getirildi.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ona:
-Bunu al ve sadaka olarak dağıt, buyurdu.
Adam:
6
-Benden daha fakir birisine mi sadaka vereyim ey Allah'ın elçisi! Allah'a yemîn
ederim ki, Medine'nin karataşlı bir ucundan diğer bir ucuna kadar âile halkı benden daha
fakir hiç kimse yoktur, dedi.
Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- azı dişleri görülünceye kadar
gülümsedi. Sonra adama:
-(Öyleyse) git ve kendi âile halkına yedir, buyurdu."1
Bu zikredilen keffâret, Ramazan ayının gündüzünde cinsel ilişkiye giren kimseden
başkasına gerekmez.
Orucu bozan şeylerin ikincisi: İstimnâdır.
İstimnâ: Meniyi elle veya buna benzer yolla boşaltmaktır (mastürbasyon).
İstimnânın orucu bozan şeylerden olduğuna delil,Allah Teâlâ'nın kudsî hadiste oruçlu
kimse hakkında şöyle buyurmasıdır:
"Çünkü oruçlu kimse; yemesini, içmesini ve şehvetini benim için terkeder."2
Meniyi elle boşaltmak, oruçlunun terk etmiş olduğu şehvettendir.
Her kim, Ramazan ayının gündüzünde elle boşalırsa, Allah Teâlâ'ya tevbe etmesi, o
günkü orucunu tamamlaması ve o günü daha sonra kaza etmesi gerekir.
Eğer elle boşalmaya başladıktan sonra bu işi menisi gelmeden önce bırakırsa, bu
takdirde tevbe etmesi gerekir. Orucu ise, sahihtir. Meni gelmediği için o günü kaza etmesi
gerekmez.Oruçlu kimsenin, şehveti galeyana getiren her türlü şeyden uzak durması ve
aklına gelen kötü şeyleri kendisinden kovması gerekir.
Mezîye gelince, bu konuda tercih edilen görüşe göre, bu durum orucu bozmaz.
Orucu bozan şeylerin üçüncüsü: Yemek ve içmektir.
Bu, yiyecek veya içeceği ağız yoluyla mideye ulaştırmak/indirmek demektir.
Aynı şekilde bir kimse, burun yoluyla bir şeyi midesine girdirirse, bu durum da
yemek ve içmek sayılır.
Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
1 Buhârî; hadis no: 1936, Müslim; hadis no: 1111
2 Buhârî, hadis no: 1894, Müslim, hadis no:1151
7
"Oruçlu olmadıkça (abdest alırken) burnuna iyice su çek."1
Şayet suyun burun yoluyla mideye girdirilmesi oruca tesir etmeseydi (bozmasaydı),
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- oruçlu kimseye, abdest alırken burnuna iyice su
çekmesini yasaklamazdı.
Orucu bozan şeylerin dördüncüsü: Yemek ve içmek hükmünde olan şeyleri kullanmak
Bu durum iki şeyi kapsar:
1. Oruçlu kimseye iğne yapılması.
Örneğin kan kaybına uğrayan oruçlu kimseye şırıngayla kan verildiği zaman orucu
bozulur.Çünkü yemek ve içmekle elde edilen gıdanın gâyesi, vücuda kan kazandırmaktır.
2. Yeme ve içmenin yerine geçen serumlar.
Çünkü serumlar, yemek ve içmek mesabesindedir.2
Fakat tedâvi amacıyla kullanılan penisilin ve insulin gibi, yemek ve içmek yerine
geçmeyen iğneler veya vücudu zinde tutmak için veyahut da aşı yaptırmak için kullanılan
iğneler, ister adele yoluyla olsun, isterse damar yoluyla yapılsın, oruca bir zarar vermez.3
Ancak bu iğneleri gece yaptırmak, daha ihtiyatlıdır.
(Diyaliz makinasına bağlı olan hastanın böbreklerini) temizlemek için kan çıkması
zorunlu olan böbreklerin yıkanması, sonra da kana glikoz ve mineral gibi kimyevî ve
besleyici maddeler ilâve edilmesi, orucu bozar.4
Orucu bozan şeylerin beşincisi: Hacamât yoluyla kan aldırmak.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Hacamat yapanın da, yaptıranın da orucu bozulur."5
Kan bağışında bulunmak da hacamât yaptırmak hükmündedir. Çünkü hacamât
yaptırmak vücudu etkilediği gibi, kan bağışında bulunmak da vücudu etkiler.
Buna göre, oruçlu kimsenin kan bağışında bulunması câiz değildir. Ancak zarurî bir
durum olduğunda kan bağışında bulunması, câizdir. Bu takdirde orucu bozulur. Daha sonra
o günü kaza eder.1
1 Ebû Dâvûd; "İstinsar (buruna su çekme kitabı", hadis no: 142. Tirmizî; "Tahâret kitabı",'(Abdest sırasında) parmak aralarının
hilâllenmesi hakkında gelen bâbı', hadis no: 38. Nesâî; "Tahâret kitabı",'İstinşak sırasında (buruna su çekerken) iyice su çekmek bâbı',
hadis no: 87. İbn-i Mâce; "Tahâret ve Sünnetleri kitabı', '(Abdest sırasında) parmak aralarının hilâllenmesi bâbı', hadis no: 448.
2 Mecâlisu Şehri Ramadan; Muhammed b. Salih el-Useymîn, sayfa: 70
3Muhammed b. İbrahim'in Fetvâları, cilt: 4, sayfa: 189
4 İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; cilt:10, sayfa:19
5 Ebu Dâvûd, hadis no: 2367, Elbânî de 'Sahîhu Ebî Dâvûd, hadis no: 2047'de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
8
Her kim, vücudunda kanama olur da kan kaybına uğrarsa, orucu geçerlidir. Çünkü bu
durum kendi isteğiyle olmamıştır.2
Diş çektirmek veya yarayı açmak veyahut da kan tahlili yaptırmak sûretiyle kan
çıkmasına gelince, bunlar orucu bozmaz. Çünkü bu sayılan şeyler, ne hacamât gibidir, ne
de hacamât hükmündedir. Ayrıca bunların, hacamât gibi vücuda bir tesiri de yoktur.
Orucu bozan şeylerin altıncısı: Kasten kusmak
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Kim istemeden kusarsa, ona kaza gerekmez. Kim de kasten kusarsa, ona kaza
gerekir."3
İbn-i Munzir bu konuda şöyle demiştir:
"İlim ehli, kasten kusan kimsenin orucunun bozulduğu konusunda ittifak etmiştir."4
Her kim, parmağını boğazına koymak, karnını sıkmak veya kötü kokan bir şeyi
kasten koklamak veyahut da kusmayı gerektiren bir şeye bakmaya devam etmek sûretiyle
kasten kusarsa, orucunu kaza etmesi gerekir.
Bir kimsenin midesi bulanırsa, mide bulantısına engel olmaya çalışmasına gerek
yoktur. Çünkü böyle yapması, kendisine zarar verir.5
Orucu bozan şeylerin yedincisi: Hayız ve nifas olmak (kadından âdet ve loğusa kanının
gelmesi)
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Kadın, ay hali olduğu zaman, namaz kılmayı ve oruç tutmayı bırakmıyor mu?"6
Bir kadın, ne zaman âdet veya loğusa kanı görürse, güneşin batmasına az bir süre
kalmış olsa bile orucu bozulur.
1 Mecâlisu Şehri Ramadan; Muhammed b. Salih el-Useymîn, sayfa:71
2 İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; cilt:10, sayfa:264
3 Ebu Davud; "Oruç kitabı",'Kasten kusan oruçlu kimse bâbı', hadis no: 2380. Tirmizî; "(Oruçlu iken) kasten kusan kimse hakkında
gelen bâbı', hadis no:720,
4 el-Muğnî, cilt: 4, sayfa:368
5 Mecâlisu Şehri Ramadan; Muhammed b. Salih el-Useymîn, sayfa:71
6 Buhârî, hadis no: 304
9
Bir kadın, âdet kanının geldiğini hisseder, fakat âdet kanı, güneşin batmasından
sonra gelirse, bu takdirde orucu geçerlidir ve bu günü oruç tutmuş sayılır.
Âdet veya loğusa kanı gelen kadın, geceleyin kanı kesilirse oruca niyet eder, sonra
yıkanmadan önce fecir doğarsa, âlimlerin hepsine göre bu kadının orucu geçerlidir.1
Âdet kanı gören kadının, bulunduğu hal üzere kalması, Allah Teâlâ'nın kendisi için
takdir ettiğine rızâ göstermesi, Ramazan ayında âdet kanının gelmesine engel olması için
haplar almaması, âdet olduğu sırada, Allah Tâlâ'nın kendisi için kabul buyurduğu oruç
tutmamayı kendisinin de kabul etmesi ve tutmadığı günleri daha sonra kaza etmesi, onun
için daha fazîletlidir. Çünkü mü'minlerin anneleri konumunda olan Peygamber -sallallahu
aleyhi ve sellem-'in hanımları ile ilk müslümanların kadınları böyle idiler.2
Buna ilâve olarak kadının âdet kanı görmesine engel olması için kullandığı bu
hapların zararlı olduğu ve bu haplar sebebiyle birçok kadının ay halinin düzensiz hale
geldiği tıbbî olarak tesbit edilmiştir.Bununla birlikte bir kadın âdet kanı görmesine engel
olan bu hapları alır da âdet kanı kesilip temiz hâle gelir ve orucunu tutarsa, orucu
geçerlidir.
İşte bu sayılanlar, orucu bozan şeylerdir. Âdet kanı ile loğusa kanı dışındaki orucu
bozan şeylerin tamamı, ancak şu üç şart gerçekleştiğinde oruçlu kimsenin orucunu bozar:
1. Oruçlunun orucu bozan şeyleri bilmeyerek değil de bilerek yapması.
2. Oruçlunun orucu bozan şeyleri unutarak değil de kasten yapması.
3. Oruçlunun orucu bozan şeyleri zorlama olmadan kendi isteğiyle yapması.
Faydası olacağı için orucu bozmayan bazı şeyleri hatırlatmak istiyoruz:
"Tenkıye Şırıngası"3, göz ve kulak damlası kullanmak, diş çektirmek ve yarayı tedâvi
etmek orucu bozmaz.4
Anjin tedâvisinde kullanılan ve dilin altına konulan tabletler, boğaza kaçacak şeyin
yutulmamasından emin olunursa, orucu bozmaz.
Döl yoluna (vajina) konulan fitil (supozituvar) veya rahmi temizlemek için kullanılan
sıvı veya vajinaya takılan spekülom veyahut da vajinanın içine parmağı sokmak sûretiyle
kontrol etmek orucu bozmaz.
Kadının rahmine spekülom ve spiral gibi benzeri şeyler takmak orucu bozmaz.
1 Fethu'l-Bârî, cilt: 4, sayfa: 148
2 İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; cilt:10, sayfa:151
3 Tenkıye Şırıngası: Anüsten su verilerek hastanın kalın bağırsağını temizlemede kullanılan âlettir.
4 Mecmû'u'l-Fetâvâ; Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye, cilt: 25, sayfa: 233 ve 245
10
Erkek ve kadının idrar yollarına konulan sonda (akaç), spekülom, röntgen ışınlarını
örten madde, ilaç veya mesâneyi (sidik torbasını) yıkamakta kullanılan sıvı madde
kullanmak orucu bozmaz.
Çürük dişin içini oydurup dolgu yaptırmak, diş çektirmek, misvak veya diş fırçası ile
dişleri temizlemek, boğaza kaçacak şeyin yutulmamasından emin olunursa, orucu bozmaz.
Mazmaza ve gargara yapmak, ağızdan alınan spreyler kullanmak, boğaza kaçacak
şeyin yutulmamasından emin olunursa, orucu bozmaz.
Serum gibi, hastaya sıvı olarak verilmediği sürece oksijen gazı ve uyuşturmakta
kullanılan gazlar, orucu bozmaz.
Emmesi için deriye sürülen yağ ve merhem gibi şeyler ile deriye yapıştırılan, ilaç ve
kimyevî maddeler içeren yakılar orucu bozmaz.
Röntgen filmi çektirmek damarlara veya tedâvi amacıyla kalp kapakçıklarına veya
başka uzuvlara sonda (akaç) taktırmak orucu bozmaz.
Mide filmi çektirmek veya ameliyat olmak için karın duvarına spekülom taktırmak
orucu bozmaz.
Serum verilmeği sürece ciğerden veya başka uzuvlardan örnekler almak orucu
bozmaz.
Mideye sıvı madde veya başka bir şey girdirilmediği sürece mide filmi çektirmek için
spekülom taktırmak orucu bozmaz.
Ne tür madde olursa olsun, tedâvi için beyine veya omuriliğe takılan aletler orucu
bozmaz.
Allah Teâlâ en iyi bilendir.
1
Orucun hükmü ve hikmeti nedir?
3
Soru:
Orucun hükmü ve hikmeti nedir?
Cevap:
Orucun hikmetine gelince, Allah Teâlâ bu konuda kapsamlı bir anlamı zikretmiş ve
şöyle buyurmuştur:
"Ey îmân edenler! Oruç, sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi, size de farz
kılındı. Umulur ki (itaatte bulunmak ve yalnızca O’na ibâdet etmek sûretiyle sizinle
günahlar arasına önlem kılarak Rabbinizden) korkarsınız."1
Bu âyet, orucun hikmeti konusunda insanların söyledikleri her şeyi içine alır.
Çünkü takvâ, Allah Teâlâ'nın sevdiği ve râzı olduğu sevilen şeyleri yapmak ve
kötülükleri terk etmek cinsinden her şeyi kapsayan bir isimdir.
Oruç, kulun dîninde, dünyasında ve âhiretindeki saadetinin gâyesi olan bu gâyeye
ulaşmak için en büyük yoldur. Oruçlu kimse, Allah’ın sevgisini nefsinin arzusuna tercih ederek
nefsinin çektiği şeyleri terk etmek sûretiyle Allah’a yaklaşır. Bu sebeple sahih bir hadiste Allah
Teâlâ ameller arasında sadece orucu kendisine ayırmıştır.
Oruç takvânın temellerindendir. Çünkü oruç olmadan müslümanlık tamam olmaz.
Oruçla îmân artar, sabır elde edilir, göklerin Rabbine yaklaştırıcı meşakkat ve
zorlukların alıştırması yapılır.
Oruç; namaz, Kur’an okumak, zikir ve sadaka gibi takvâyı gerçekleştirici güzel
amellerin çokça yapılmasının sebebidir.
Oruç; takvânın direği olan, haram fiiller ve haram sözler gibi haram kılınmış şeylerden
nefsi alıkoyar.
Sahih bir hadiste Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
4
"Kim yalan söylemeyi, yalanla iş görmeyi ve cehâleti terk etmezse, Allah'ın, onun
yemesini ve içmesini bırakmasına (oruç tutmasına) ihtiyacı yoktur."1
Kul, haram olan şeyleri kesin olarak terk etmekle Allah’a yaklaşır.
Bu haram olan şeyler:
- Yalan sözdür: Haram kılınmış her söz, yalan sözdür.
- Yalanla amel etmektir:Haram kılınmış şeyleri yapmak,yalanla amel etmek demektir.
- Oruca engel olan haramları terk etmekle de kul Allah’a yaklaşır ki bunlar, orucu
bozan şeylerdir.
Oruçta pek çok yararlar, her zamanda dînin gerekli gördüğü hayırları ve sevapları
elde etme özelliği olunca, Allah Teâlâ bunu bizden önceki ümmetlere farz kıldığı gibi bize
de farz kıldığını haber vermiştir. Yararları elde etmek için Allah Teâlâ'nın koyduğu bütün
hükümlerde O’nun kanunu budur.
Orucun hükümlerine gelince,onda da sebeplerin durumuna göre bütün teklifi hükümler
geçerlidir. Buna göre:
Farz ve vâcip olan oruç:
- Ramazan ayı orucu, mükellef ve gücü yeten her müslümana farzdır.
- Adak ve keffaret orucu da böyledir.
Haram olan oruç:
- Bayram günleri ile teşrik günleri orucudur. Ancak temettu' veya kıran haccı yapıp da
kurban kesmeye gücü yetmeyen ve kurban bayramının birinci gününden önce 3 gün oruç
tutmayan kimsenin bu günlerde oruç tutması haram değildir.
- Hayızlı ve nifaslı kadının oruç tutması da haramdır.
- Ölmesinden korkulan hastanın oruç tutması haramdır.
- Aynı şekilde masum bir kimseyi ölümden kurtarması için kendisine ihtiyaç duyulan
kimsenin orucunu bozması gerekir.
Sünnet olan oruç:
Belirli vakitlerle sınırlı olan oruç ile herhangi bir vakitle sınırlı olmayan nâfile oruçlar.
Mekruh olan oruç:
Kendisine zor ve meşakkatli olan hastanın orucudur.
Câiz olan oruç:
1 Buhârî; "Oruç kitabı", "Yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi terk etmeyenin orucu hakkındaki bab", hadis no: 1903.
5
Yolcunun orucudur.Yolcunun,özellikle yola çıkmadan önce oruca başlamış ise o gün
yolda oruca devam etmesi de bozması da câizdir.1
1Abdurrahman b. Nâsır es-Sa'dî; "el-İrşâd ilâ Ma'rifeti'l-Ahkâm", s: 82-84
1
Orucun rükünleri nelerdir?
Soru:
Orucun rükünleri (esasları) nelerdir?
Cevap:
Orucun bir tek rüknü vardır, o da şafağın sökmesinden güneşin batışına kadar orucu
bozan şeylerden uzak durarak Allah Teâlâ'ya ibâdet etmektir.
Burada şafakla kastedilen birinci şafak değil, ikinci şafaktır.
İkinci şafak, birinci şafaktan şu üç özellikle ayrılır:
Birincisi: İkinci şafak, ufukta enine doğru olur, birinci şafak ise boyuna doğru olur.
Yani birinci şafak doğudan batıya doğru uzanır, ikinci şafak ise kuzeyden güneye doğru
uzanır.
İkincisi: İkinci şafaktan sonra karanlık olmaz, aksine güneş doğuncaya kadar aydınlık
artarak devam eder. Birinci şafakta ise bir ışık göründükten sonra tekrar karanlık başlar.
Üçüncüsü: İkinci şafağın beyazlığı ufukla bitişiktir. Birinci şafakta ise, onunla ufuk
arasında bir karanlık vardır.
Birinci şafağın dînde hiçbir hükmü yoktur. Onunla ne sabah namazının vakti girer, ne
de onunla oruçlu kimseye yeme ve içme haram olur. İkinci şafak ise, böyle değildir.1
1Muhammed b. Salih el-Useymîn; "İbâdetler Fıkhı", s: 172-173
1
ORUCUN SOSYAL FAYDALARI
Soru:
Orucun sosyal faydaları var mıdır?
Cevap:
Evet, orucun sosyal faydaları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
İnsanların kendilerinin aynı vakitte yiyen, aynı vakitte oruç tutan bir ümmet
olduklarının bilincinde olmaları, zenginin Allah’ın nimetini idrak etmesi, fakire şefkat
gösterip ona vermesi ve şeytanın, Ademoğlunun ayağını kaydırmasının azalmasıdır.
Oruçta takvâ (Allah korkusu) vardır. Takvâ ise, toplumun fertleri arasındaki bağları
kuvvetlendirir.1
1Muhammed b. Salih el-Useymîn Fetvâları; c: 1, s: 562.
1
Orucun Sözlük ve Terim Anlamı Nedir?
Cevap:
Oruç; sözlük anlamı olarak tutmaktan ibârettir. Araplar her türlü tutma işini oruç diye
isimlendirirler. Hatta kişinin kendisini konuşmaktan tutmasına da oruç diye isimlendirirler.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Eğer herhangi bir insana rastlarsan (ve sana bu konuda sorarsa, ona):Ben Rahman’a
oruç (susma orucu) adamıştım, o sebeple bugün hiçbir insanla konuşmayacağım, de."1
Bir hareketten tutulmaya/alıkonulmaya da oruç denilir.
Nitekim şair şöyle demiştir:
“Tutulan atlar ve tutulmayan atlar vardır; tutulmayanlar toz-duman altındadır,
diğerleri gemlerini geverler.”
Orucun terim (şer’î/dînî) anlamına gelince; kişinin niyet ederek ikinci fecrin
doğuşundan güneşin batışına kadar orucu bozan şeylerden kendisini uzak tutmasıdır.
Bazıları da orucu şöyle tarif etmişlerdir:
Özel bir vakitte, özel bir şahsın, özel/belli şeylerden kendisini özel bir şekilde
tutmasıdır.2
1Meryem Sûresi: 24-26
2Abdullah b. Cibrîn; "Oruç ile İlgili Fetvâlar", s: 13