Articles

Söylenti ve Yaygaranın İslam Toplumu


Üzerindeki Etkisi





 


Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salâtü Selâm Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’ın, Ehlinin, Sahabesinin ve 


de kıyamete kadar onları dost edinen herkesin üzerine olsun. 


Asılsız haberler yaymak, sahıs ve toplumları çürüten ve yıkan en tehlikeli silahlardan birisidir. Bunları yaymak; saf ve fikir 


birligini  çözüp parçalayacak  derecede  etkilidir.  slam  ümmetimiz  geçmiste oldugu gibi  bugün de, Müslümanlar  arasındaki 


sevgi  ve  birlik  bilincini  bozmaya  yönelik  düsman  planları  ve  onlar  tarafından  yayılmaya  çalısılan  asılsız  haberlerle  karsı 


karsıyadır. Düsmanın kullandıgı bu hile ve aldatmaca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in gönderildigi tarihten itibaren 


süregelmistir ve Allah’ın diledigi vakte kadar da sürecektir. Allahu Teâlâ söyle buyurur:  


“Onlar eger güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karsı savasa devam ederler.” (Bakara, 2/217)  


O halde araçları degisse de hak ile batıl arasındaki düsmanlık ve mücadele kıyamete kadar devam edecektir. Çünkü Kur’an’ın 


ifadesiyle  kafirlerin  degismez  hedefleri  “Müslümanları  dinlerinden  döndürmektir.”  Kafirler  Müslümanları  dinlerinden 


çevirmek  için  sürekli olarak planlar  yaparlar ve  fırsatını  buldukları  anda  bu  planlarını uygulama  sahasına koyarlar. Kendi 


batıllarını yaymak için her türlü araç ve yola basvurmaktan çekinmezler. Kafirlerin bu çabaları garip degildir. Ancak garip 


olan  bazı müslümanların  da  onların  bu  oyunlarına  alet  olmalarıdır.  Burada müslümanlardan  kastımız  sözde müslümanlar 


degildir.  Bu  kimseler  zaten  slam  düsmanlarının  direk  etkilesim  alanı  içindedirler  ve  slam  kalesini  içeriden  tehdit 


etmektedirler. Bunlar fitneye süratle icabet ederler. Bu gibi kimseleri biz zaten terk etmisizdir. Ve onlara üzülüyor da degiliz. 


Burada bunlardan degil bazı samimi müslümanlardan bahsediyoruz. Bunlar kimi olaylar   karsısında maneviyat ve hamaset 


hislerine kapılıp serî sınırları asmakta ve böylece asılsız haberleri dogrulamak veya yaymak suretiyle çogalan bu söylentiler 


çırayı hızla kavuran ates gibi ümmetin bedeninde yayılan yaranın daha da derinlesmesine neden olmaktadırlar. 


Bu asılsız haber ve yaygaralar, ümmetin varlık ve dirligini tehdit eden büyük bir  tehlike olunca, özelde davetçi genelde de 


tüm müslüman kardeslerimizi bu konuda uyarmak için bu mütevazi risaleyi kaleme almayı uygun gördük.  


Allahu Teâlâ’dan bizi söz ve amellerimizi de ihlâslı kılmasını dileriz...1 


Kastettigimiz Asılsız Haber ve Yaygara:  


 


nsanların  dogrulugunu  arastırmadan  birbirlerine  naklettikleri,  kaynagı  belirsiz  ve  aslında  belli  bir  amaca  yönelik  olarak 


bilinçli bir zamanlama ile ortaya atılmıs sözleri yaymaktır. 2 


 


Tarihte Söylenti ve Çıkarılan Yaygaralar: 


 


Asılsız  haberler  yayma  isi  insanlık  tarihi  kadar  eskidir  ve  insan  var  oldukça  devam  edecek  gibidir.  Tarihte  yaygara  ve 


söylentilerin  olmadıgı  bir  toplum  yoktur. Çünkü  insan  nefsi  slam  ile  terbiye  edilmedikçe  buna meyyaldır.  Peygamberler 


tarihi buna sahittir. ste Nuh aleyhisselam; kavmi tarafından söyle itham edildi: 


“Size  üstün  ve  hâkim  olmak  istiyor.”  (Müminun,  23/24). Benzer  yaygara  ve  asılsız  dedikodular  ile Hud  aleyhisselam’da 


muhatap olmustur. Musa aleyhisselam ise Firavun tarafından sihir yapmak ve kendisine karsı oyun oynamakla itham edilmis 


ve  bu  haber  halk  arasında  yayılmıstır. Aziz’in  uyguladıgı  asırı  gizlilik  ve  sansür  politikasına  ragmen, Yusuf  aleyhisselam 


olayı Mısırlı  hanımlar  arasında  yayılmıstır.  Kur’an-ı  Kerim’in  bize  aktardıgı  peygamberler  ve  salihlerin  kıssalarında  bu 


hususta daha baska bir çok örnekler mevcuttur. 


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelince; davetinin baslangıcından itibaren büyük bir yalan ve iftira kampanyası ile 


karsı  karsıya  kaldı.  Peygamber  sallallahu  aleyhi  ve  sellem  bu  kampanyanın Mekke  ayagında  delilik,  sihir  ve  yalan  gibi 


iftiralara maruz  kaldı.  Fakat Allah  onların  bu  tavırlarını  gözetlemekte  olup  yedi  kat  göklerden  indirdigi  ayetlerle  onların 


yalanlarını çürütmekte ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’ini dosdogru oldugunu bildirmekteydi.  


Medine  döneminde  ise  yaygara  ve  iftiralar,  serrin  önderleri  Yahudi  ve Münafıklar  tarafından  organize  bir  sekilde  idare 


edilmesiyle  arttı.  Eger  slam  toplumu  saglam  bir  bünyeye  sahip  olmasaydı  bu  iftira  ve  yaygara  seli  önünde  dayanması 


mümkün  olmazdı.  Fakat  toplumun  slam  ile  terbiye  edilmis  olması, Müslümanların  birbirlerine  sımsıkı  kenetlenmeleri  ve 


peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e itaat ediyor olmaları, Allah düsmanlarının amaçlarına ulasmalarına engel olmustur. 


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem döneminde savas meydanlarında çıkarılan yaygaralar ise, alınacak dersler bakımından 


ayrı bir risale konusudur. Ki bugünde bu silah slam düsmanları tarafından oldukça etkili bir biçimde kullanılmaktadır.3 


 


Söylentiler Ve Yaygaraların Kaynakları:  


 





4


Asılsız haber seklindeki sözler genellikle kisiler veya basın yayın araçları vasıtasıyla yayılır. nsanlar aralarındaki haberleri 


bu yollarla yayarlar. Dolayısıyla kisinin duydugu ve bir baskasına verecegi haberin dogrulugundan iyice emin olması gerekir. 


Asıl olan müslümanın beraatıdır. Dolayısıyla bir müslüman hakkında gelen olumsuz bir haberi hemen tasdik etmeden önce 


onun  dogrulugunu  ve meselenin  hakikatini  ögrenmek  gerekir. Haber  açık  ve  kesin  delillerle  teyit  edilmedikçe,  hakkında 


olumsuz haber bulunan kisi tam bir beraat içindedir. 4   


 


Söylenti Ve Yaygaraların Nedenleri:  


 


Çıkarılan yaygaraların bir çok nedenleri vardır. Bunlardan bazıları sunlardır: 


* Düsmanın basına gelene sevinmek: Kisi düsmanının basına gelen musibete sevinerek onunla ilgili olumsuz haberleri sagda 


solda yayar... Bundan Allah’a sıgınırız. 


* Asırı meraklılık: Her türlü yaygarayı yayan en büyük kesim  ise lafa söze merak, kendilerinde adeta hastalık halini almıs 


kimselerdir. Konusulanları agızları açık dinleyisleriyle hem anlatanın konusmasını asılsız seylerle süslemesini tesvik ederler, 


hem de kendileri onu baskasına anlatırken abartmaktan zevk alırlar. 


* Vakit öldürmek için konusmak: Meclis içinde anlatmaya deger bir sey bulamayıp susmak durumunda kalan bazı kimseler, 


bunu kendileri  için bir eksiklik kabul edip  susmaktansa bir  seyler anlatmıs,  söze  istirak etmis olmak  için getirecegi vahim 


sonuçları düsünmeden aslı astarı belli olmayan sözleri anlatırlar. 5 


 


Söylenti Ve Yaygaraların Yayılmasının Sebepleri: 


 


* Dinleyicilerin fuzuli ve gereksiz sözleri dinlemek için istek göstermeleri. 


* nsanların bu tür haberleri ilgi ile dinlediklerini gören anlatıcının, ilgi toplama merakı. 


* Haberin yalan olması durumunda doguracagı vahim sonuçları düsünememe. 


* Söylentiyi yayan kimselerin gerekli slami suurdan yoksun olmaları. 


* nsanların nefislerini muhasebe ve kontrol etmeleri. 6 


 


slam’ın Yayılan Söylentiler Ve Çıkan Yaygaralar Karsısındaki Tavrı 


 


Allahu Teâlâ söyle buyurdu:  


“Ey iman edenler! Eger bir fasık size bir haber getirirse onun dogrulugunu arastırın. Yoksa bilmeden bir topluluga kötülük 


edersiniz de sonra yaptıgınıza pisman olursunuz.” (Hucurat, 49/6)  


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de söyle buyurdu:  


“Her duydugunu söylemesi kisiye yalan olarak yeter.”7  


mam Malik söyle dedi: “Bilinmez ki insanın her duydugunu konusması büyük bir fesattır.” Munâvi de söyle dedi. “Dinledigi 


seyin  yalan  veya  gerçek  olması  ihtimalinden  dolayı,  insan  her  duydugu  seyi  konustugu  taktirde mutlaka  bazı  yalanları  da 


konusmus  olur.  Yalan,  bir  seyi  oldugundan  baska  sekilde  anlatmaktır.  Kisi  kasten  böyle  yaparsa  günah  islemis  olur. 


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem her duydugunu baskalarına nakledenler hakkında söyle buyurdu:  


“Kisinin, iddiaları binek edinmesi ne kötü bir seydir.”8  


Hadiste geçen “zeamu/iddia ettiler.” kelimesi kafirlerin sözlerindendir. Çünkü onlar ilimsiz olarak iddialarda bulunuyorlardı. 


Allahu Teâlâ onları söyle zemmetti.  


“nkar edenler, kesinlikle diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler.” (Tagabun, 64/7). 


mam Begavi bu ayetin açıklamasında söyle dedi: Allah Subhanehu ve Teâlâ bu kelimeyi zemmetti. Zira bu kelime genellikle 


insanların  dillerine  doladıkları  asılsız  iddiaları  ifade  için  kullanılır:  Peygamber  sallallahu  aleyhi  ve  sellem  insanların 


ihtiyaçlarına  ulasmak  için  sözlerinin  basına  getirdikleri  “zeamu/iddia  ettiler”  ifadesini,  maksatlarına  ulasmak  için 


kullandıkları binek hayvanına benzetti. Peygamber  sallallahu aleyhi ve sellem, kisinin naklettigi haberlerin dogrulugundan 


emin olmasını, bu konuda ihtiyatı elden bırakmamasını ve güvenilir olmayan kimselerden hadis rivayet etmemesini emretti. 


mam Abdurrahman  b. Mehdi  de  söyle  dedi:  “Kisi  duydugu  seylerden  bazılarını  insanlara  anlatmaktan  imtina  etmedikçe 


insanların uydugu bir imam olamaz.”9 





 


Söylentileri Baskalarına Aktaran Kimselerin Ne Yapmaları Gerekir? 


 


* Söyledigi ve yaptıgı her seyde Allah’tan korkması, nefsini murakabe etmesi ve söyledigi her kelimeden hesaba çekilecegini 


hatırlaması gerekir. Allahu Teâlâ söyle buyurdu:  


“Sunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler var.” (nfitar, 82/10)  


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de söyle buyurdu:  


“Kim bana iki sakalı ve iki bacagı arasındaki sey hususunda garanti verirse, ben de cennet hakkında ona garanti veririm.”10  


* Müslüman kardesi hakkında hüsnü zan beslemeli ve onu kendi konumuna indirmelidir. 


* Aktardıgı haber hususunda maksadının saglıklı olması ve nefsani amaçlar güderek söz gezdirmemesi gerekir. Allahu Teâlâ 


söyle buyurdu:  


“Bilin ki, Allah, gönlünüzdekileri bilir. Bu sebeple Allah’tan sakının.” (Bakara, 2/235) 


*  Mevcut  söylenti  hususunda  öncelikle  ilim  ve  fazilet  ehli  ile  görüsüp  onların  görüslerini  almalıdır.  Zira  ilimleri  ve 


tecrübeleri nedeniyle maslahatı daha iyi tespit edebilirler. 


* Aktardıgı haberin dogrulugunu arastırması ve haberi aktardıgı kimselere de bu hususu açıklayarak onların da görüslerinden 


faydalanması gerekir.  


* Yaygarayı aktaran kisinin oturup kalktıgı meclisleri iyi ayırt etmesi gerekir. Zira bir mecliste konusulan, baska bir mecliste 


konusulmaz. 


* Haberi aktaran kisinin dinleyicileri, bu haberi kendisinden dogru bir sekilde nakletmeleri için tesvik etmesi gerekir. Çünkü 


kendisi haberin ilk kaynagıdır. Bundan sonra çıkacak olan sözler hep ona mal edilecektir. Mümkün mertebe sözü oldugu gibi 


aynısıyla aktarmak gerekir. Eskiler söyle derlerdi: “Haberlerin afeti, rivayet edenlerdir.” 


* Aktardıgı haberin dogrulugunu arastırmalı ve sabit oldugu haliyle anlatmalı, anlatırken eklemeler yapmadan anlatmalıdır. 


*  Duydugu  her  seyi  hemen  baskalarına  anlatmak  için  acele  etmemelidir.  Eger  müslümanlar  duydukları  söylentileri 


baskalarına aktarmasalardı, toplumu yaralayan bu sözler ölmüs olurlardı. 


*  Yalancıların,  münafıkların,  gıybetçilerin  ve  hasta  kapli  insanların  sözlerine  kulak  vermemek  ve  onlardan  yüz  çevirip 


yaptıklarına  rıza göstermemek gerekir. Bu sekilde davranıldıgı takdirde asılsız yaygaraların slam toplumuna zarar vermesi 


engellenmis olur. 11   


 


Söylenti Ve Çıkarılmıs Bir Yaygara le Karsılasan Müslümanın Ne Yapması Gerekir. 


 


1) Olayı aktaran kimsenin durumuna bakılmalıdır. Adil mi, fasık mı, yoksa ikisi arasında mı? Allahu Teâlâ söyle buyurdu:  


“Ey iman edenler! Eger bir fâsık size bir haber getirirse onun dogrulugunu arastırın. Yoksa bilmeden bir topluluga kötülük 


edersiniz de sonra yaptıgınıza pisman olursunuz.” (Hucurat, 49/6) 


2) Olayı aktaran kisiyi, söyledigi her sözden Allah katında sorumlu olacagı ve olayı dogru bir sekilde anlatması yahut acele 


etmemesi yönünde Allahu Teâlâ ile korkutmalıdır. 


3) Özellikle  de  deliller  ve  karineler  yeterli  derecede  ikna  edici  degilse,  söylenenleri  hemen  tasdik  etmemeli  ve  insanlara 


duyurmak konusunda acele edilmemelidir. Aksi takdirde Allahu Teâlâ’nın su hitabı ile karsı karsıya kalınacagı bilinmelidir. 


“Çünkü  siz  bu  iftirayı,  dilden  dile  birbirinize  aktarıyor,  hakkında  bilgi  sahibi  olmadıgınız  seyi  agızlarınızda  geveleyip 


duruyorsunuz. Bunun önemsiz oldugunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç)tur.” (Nur, 24/15)  


4) Yaygara özellikle hayır ile tanınan biri hakkında ise, bunun hüsnü zan üzere degerlendirilmesi ve serî bir özrü olabilecegi 


düsünülmelidir. Eger  serî    bir  özür  yok  ise,  bu  durumda olayı  aktaran  kisiye,  olayı  yaymak  yerine,  dedikodusunu  yaptıgı 


kisiye nasihatte bulunması ve onu tevbeye davet etmesi gerektigi hatırlatılmalıdır. 12 


 


Hakkında Dedikodu Edilen Kisiye Gelince:  


 


Dedikodusu  yapılan kisi bilinen veya bilinmeyen bir kisidir. Eger bilinen biri  ise ve  özellikle de  alimlerden veya müttaki 


müslümanlardan  ise,  yaygaraları  aktaran  kisinin Allah’tan  korkması  ve  bu  kimselerin  namusuna  leke  sürmemesi  gerekir. 


Özellikle de Kur’an ve Sünnete baglı, ilmi ile amil alimler hakkında çok dikkatli olunmalıdır. Zira onlar ümmetin önderleri 


ve  nur  kaynaklarıdır.  Alimlerinin  kıymetini  takdir  etmeyen  bir  toplumda  hayır  yoktur.  “Kim  yoklugunda  bir  kardesinin 


namusunu  savunursa,  onu  cehennemden  azat  etmesi Allah  üzerine  bir  haktır.”13 Hakkında  yaygara  bulunan  kimse hayırlı 





6


birisi degil ise yine aktarıcının o kisi onun düsmanı dahi olsa olayı abartarak anlatmaması gerekir. Zira bu yalan ve zulüm 


olmus olur. Allahu Teâlâ söyle buyurdu:  


“Bir  topluluga duydugunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakısan  (bir 


davranıs)’tır.” (Maide, 5/8) 


Sayet  sahıs  tanımadıgımız  biri  ise,  gerçek  su  ki  tanıdıgınız  kimse  hakkında  geçerli  olan  hüküm  aynen  bu  kisi  için  de 


geçerlidir.  


Kisi tanımadıgı biri hakkında dahi olsa, dogrulugu saptanmadıkça söylentiyi yayma hakkına sahip degildir. Çünkü cehalet, 


nakleden  kisinin  ben  öyle  duydum  türünden  sözlerle  sıgınabilecegi  bir  mazeret  degildir.  Yine  bu  haber  o  kisiye,  senin 


hakkında falan söyle sözler yayıyor seklinde ulasıp hiç yoktan düsmanlıga da sebep olabilir. 14 


 


Söylenti Ve Yaygarayı Önlemenin Yolu: 


 


* Söylentileri yayıp, çıkan yaygaralara kapılan kimseye Allahu Teâlâ hatırlatmalı, bilmedigi konulara dalmaması konusunda 


ve konusulan konunun gerçek veya abartılı olması halinde doguracagı vahim sonuçlar konusunda o uyarılmalıdır.  


” ... sonra yaptıgınıza pisman olursunuz.” (Hucurat, 49/6). 


* Gerekli soruları sormadan veya itiraz etmeden yaygaraları dogrulamakta acele edilmemelidir. 


*  Bu  söylentileri  tekrarlamaktan  kaçınmalıdır.  Zira  tekrar  edildikçe  yayılır  ve  yayıldıkça  içine  bir  çok  yalan  ve  ilaveler 


karısır.  


* Yaygaranın kaynagı arastırılmalı ve sorumluları bulunup; hesap sorulmalı gerektiginde cezalandırılmalıdır. 


*  Söylenti  duyuldugu  anda,  kayıtsız  kalmak  veya  asırı  saskınlık  göstermekten  kaçınmak  gerekir.  Bu,  yaygarayı  aktaran 


kisinin onu yaymadan önce kendi nefsine dönmesini saglar. 15 


 


Söylenti Ve Yaygaraların slam Toplumu Üzerindeki Etkileri:  


 


Bunların toplum üzerinde bir çok olumsuz etkileri vardır. Kısaca söyle özetleyebiliriz: 


* Günahsız bir kimseyi haksız yere itham etmek. 


* Dilleri ve zimmetleri asılsız olaylar ile kirletmek. 


* Toplumda karsılıklı güvenin yitirilmesi. 


*  Cahilleri  sevindirmek.  Özellikle  de  yaygaralar,  davetçiler  ve  slami  uyanıs  gençligi  hakkında  ise,  yaygaraların  vahim 


sonuçları hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler yaygaraların bası sayılan “fk Hadisesini” güzelce bir okumalıdır. 16 


 


Son Olarak:  


 


Yasadıgımız yüzyılda da slam ve müslümanlar aleyhine birçok dedikodu ve yaygaralar üretilmis ve bunlar ümmetin varlıgı 


ve  birligi  açısından  büyük  zararlar  vermistir.  Hele  bu  yaygaralar,  içimizdeki  cahiller  veya  hevasına  tapanlar  tarafından 


üretildigi zaman daha da olumsuz etkileri olmustur.  


slam düsmanları da, özellikle müslüman alimler, davetçiler ve liderler hakkında çesitli iftiralar ve yaygaralar üreterek, halkı 


onlardan  sogutmaya  ve  uzaklastırmaya  çalısmıslardır.  Nice  alimlerin  ajan,  mal  ve  makam  düskünü  oldugu  yaygaraları 


çıkarılmıstır?!  Aynı  sekilde  ilmî  ve  amelî  bazı  hataları  tespit  ederek  ve  bunları  abartarak  insanlar  arasında  yayıyorlar. 


Habbeden kubbe yapıyorlar... Allah yardımcımız olsun!.. 


Allah’ım genelde tüm müslümanların ve özelde de bütün alimlerin, davetçilerin ve müslüman gençligin kalplerini birlestir ve 


aralarını düzelt... 


Onları tek bir yumruk, tek bir kelime ve tek bir saf kıl... 


Güzelliklerin nimeti ile tamam oldugu Allah’a hamd olsun. 17                                                           


 



Son G?nderiler

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDE ...

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDERDİĞİ RASÛLLERİN DİNİDİR

Özet Fıtratın gerekti ...

Özet Fıtratın gerektirdiği ve şeriatın ikrar e􀆕iği haklar

EHLİ SÜNNET VE’L-CEMA ...

EHLİ SÜNNET VE’L-CEMAAT KİMDİR?