Articles

Problemler ve Çözümleri





Hamd, ancak Allaha’dır. O’ndan yardım ve magfiret dileriz. Nefislerimizin serrinden ve kötü amellerden


Allah’a sıgınırız. Allah kime hidayet etse kimse onu saptıramaz ve kimi saptırsa kimse onu hidayete


erdiremez. Sahitlik ederim ki: Allah’tan baska ilah yoktur, O birdir ve ortagı (seriki) yoktur.Ve sahitlik


ederim ki; Muhakkak ki Muhammed (s.a.v.) O’nun kulu ve elçisidir.


“Ey man edenler! Allah’tan ona yarasır sekilde korkun ve ancak müslüman olarak can verin.” (Ali


mran, 3/102)


“Ey nsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve O’ndan da esini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve


kadınlar üreten Rabb’inizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah’tan ve


akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Süphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa: 4/1)


“Ey man Edenler! Allah’tan korkun ve dogru söz söyleyin. Çünkü böyle davranırsanız, Allah islerinizi


düzeltir ve günahlarınızı bagıslar. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtulusa ermis olur.”


(Ahzab: 33/70-71)


mdi:


Bazı ders ve konferanslarda, bir kısım arkadaslardan bana bazı sorular ulastı. Yardımlastıkları meseleleri


ve kalbi hastalıklardan, nefsi güçlüklerden ve kaçınılmaz müeyyidelerden dolayı karsılastıkları


problemleri içeriyor.


Sorulan soruların ve gözler önüne serilen problemlerin cevapları sikayetler ve çözümler isimli ders


halkalarımızda vardı.


Kitaplastırmak için bunları hazırladıktan sonra tekrar gözden geçirdim. Bugün Peygamber (s.a.v.)in hadisi


serifinde kastettiklerinin arasına girmek için takdim ediyorum:


“Kim bir mü’mini dünya üzüntülerinden (mesakkatlerinden) bir mesakketten (zorluktan) rahatlatırsa,


Allahû Teâlâ da ahiretin (kıyametin) mesakketlerinden bir mesakkette onu rahatlatır. Allahû Teâlâ kuluna


yardımdadır, kul kardesinin yardımında oldugu müddetçe.”1


Allah’tan beni ve müslüman kardeslerimi hayr islerde basarılı kılmasını, kötülüklerden sakındırmasını,


kıyamet gününde kurtulusa erenlerden kılmasını diliyorum. O, sorumluların en hayırlısı ve herseye gücü


yetendir.


M.Salih El-Müneccid


Medine-tul-Hayr





5


SABAH NAMAZINA KALKAMAMAK


Soru: Kardesim sikayet edip diyor ki:


Çogu günler sabah namazını kaçırıyorum. Ancak nadir olarak bazen vaktinde kılabiliyorum. Çogunlukla


günes dogduktan sonra uyanıyorum. yi hallerimde ise cemaati kaçırdıktan sonra uyanıyorum. Uyanmak


için çok çalıstım fakat nafile. Bu problemin çözümü nedir?


Cevap: Sonsuz hamdle Allah’a hamd olsun. Simdi, bu problemin çözümü -digerleri gibi- iki


taraflıdır.lmi taraf ve ameli (pratik) taraf.


lmî taraf: O da iki kısımdır.


Birinci kısım: Müslüman, Allah’ın indinde sabah namazının degerinin büyüklügünü bilmeli. Peygamber


(s.a.v.) buyuruyor ki:


“Kim sabah namazını cemaatle kılarsa, bütün gece namaz kılmıs gibidir.”2


“Münafıka en agır gelen namaz; yatsı ve sabah namazlarıdır. Eger bilseydi o iki namazda ne var?


Sürünerek dahi olsa onun ikisine gelirdi.”3


“Kim sabah namazını kılarsa o, Allah’ın himayesindedir.”4


“Allah’u Teâlâ himayesinden, sizden birsey talep etmez.”5


“Sizi gece ve gündüz ardarda daima takip eden melekler vardır. Sabah ve ikindi namazında toplanıyorlar


(karsılasıyorlar). Sizinle geceleyenler gök’e yükseliyorlar. Allahû Teâlâ -onlardan daha iyi bildigi haldeonlara


kullarımı ne hal üzerine terkettiniz? diye sorar. Diyorlar ki: Onları biz terkederken namaz


kılıyorlardı ve onlara gittigimizde de namaz kılıyorlardı.”6


“Allah’ın indinde en faziletli namaz cuma gününün cemaatle kılınan sabah namazıdır.”7


“Kim iki bürdeyi kılarsa cennete girer.” ki bürde: Sabah ve ikindi namazıdır.”8


kinci kısım: Müslüman, sabah namazını kaçırmanın tehlikesini bilmesi lazım. Asagıda gelen hadis bu


tehlikeyi beyan ediyor:


“Münafıka en agır gelen namaz, sabah ve yatsı namazıdır.”


bn-i Ömer (r.a.)’dan rivayet edilen sahih hadiste “Yatsı ve sabah namazında (camide) göremedigimiz


adam hakkında iyi düsünmezdik- kötü zanda bulunurduk.9


Kötü zanda bulunmak sadece bu iki namaza gelmeyen hakkında idi. Çünkü bu iki namazı muhafaza etmek


kisinin imanının ve sıdkının (sadık olmasının) ölçüsüydü. Bu ölçüde onun ihlasını ölçüyordu. Çünkü bu


iki namazın dısındakiler (ögle - ikindi - aksam) kisi isi icabı ya da uyanık oldugundan bir problem yoktu.


Sabah ve yatsı namazını kimse muhafaza etmeye güç yetirmez ancak kararlı ve sadık olan ki, onun için de


hayır umulur.


Yine, sabah namazını kaçırmanın tehlikesine isaret eden hadislerden Peygamber (s.a.v.)’ın su kelamı:


“Kim sabah namazını eda ederse o, Allah’ın himayesindedir. Allahû Teâlâ zimmetinden dolayı sizden


birsey talep etmez. Kim onun himayesinden birseyle çıkmak isterse, ona yetisir sonra onu yüzüstü


cehennem atesine atar.”10


Bu iki kısım, müslümanın sabah namazını terk ettiginde, sevkle kalbini tutusturmaya kefildir. Birinci kısım,


sabah namazındaki sevabı almak için yarısmaya iter onu. kinci kısım ise: Nasihat etmek ve azarlamak içindir.


Nefsin günahta kalıp ona ihanette bulunmasından meneder.


Ameli (pratik) tarafı: Bu problemi tedavi etmede müslüman için birçok adım vardır. Eger bu adımları


takip ederse daha çok itina gösterip düzenli bir sekilde sabah namazını cemaatle sürdürebilir.


ste adımlar:


1. Erken Uyumak: Sahih olan hadiste Peygamber (s.a.v.) “Yatsıdan önce uyumayı ve yatsıdan sonra


konusmayı hosgörmüyordu.” Müslümana yatsı namazından önce uyumak yakısmaz. Burada müsahede


edilen o ki; yatsı namazından önce uyuyanlar genel olarak gecelerinin tümünü bitkinlik ve can sıkıntısıyla


(kederle) ve hastalıga benzeyen bir halle geçirirler.





6


Yatsı namazından sonra konusmak da yakısmaz. lim erbabı bunun sebebini söyle beyan etmislerdir;


çünkü o, uykusuzluga sebep oluyor. Böylece uyku onun gece namazına kalkmasına galip gelebilmesinden


korkulur. Ya da sabah namazını faziletli, tercih edilen veyahut caiz olan vakitlerde kılmasında mani


olabilir.


Yatsı namazından sonra mekruh olan konusma sarih-ilim ehlilerin dedikleri gibi; Tercih edilen herhangi


bir maslahatla ilgili olmayan meselelerle ilgili konusmak. Ama müslümanlar için maslahat olan ya da


hayırlı olan islerde konusmak -fikir alısverisinde bulunmak- mekruh degildir. lmi müzakereler, salihlerin


hayatını ve menkıbelerini ögrenme, misafirle konusma, ailesi ve çocuklarına eslik etme ve sakalasma,


misafirlerle mallarını ve canlarını korumak için konusma, bu gibi mübah sebeplerden dolayı yatsıdan


sonra konusmak mekruh degildir.


nsanların çogunun, günah ve kötülüklerden dolayı geceyi uykusuz geçirmelerini düsündügümüz zaman


bu durum ne diye! Öyleyse, müslüman sabah namazına canlı ve dinamik bir sekilde uyanmak için erken


uyumalı. Geceyi uykusuz geçirmekten sakınmalı. Çünkü o, sabah namazını cemaatle kılmaya, vukutta


agırlıga sebep oluyor.


nsanlar uyku ihtiyaçlarında ve kendilerine yetecek uyku miktarda farklılasabilirler bu dogaldır. nsanların belli


bazı saatlerde uyumalarını zorunluk kılmak mümkün degildir. Fakat her kisi kendisine yetecek kadar ve sabah


namazına canlı ve dinamik uyanabilecek kadar bir vakit uyumalı.


Eger tecrübe ve alıskanlıgıyla bilse misal olarak saat 11’den sonra uyusa, sabah namazına


kalkamayacagını bilse, ona ser’an o saatten sonra uyumak caiz degildir, v.s.


2. Uyumadan önce, abdestli olmaya ve zikirleri okumaya gayret göstermek. Çünkü bunlar sabah namazına


kalkmaya yardımcı olurlar.


3. Sabah namazına kalkmakta azimli olmak ve bu niyetinde sadık olarak uyumak. Saat zilinin çalmamasını


temenni etmek, kimsenin onu uyandırmamasını ümit ederek uyuyan kisi, bu bozuk -fasid- niyetiyle sabah


namazına kalkamaz. Bu bozuk kalp ve gizli niyetinde oldugu müddetçe sabah namazına kalkmayı


basaramayacaktır.


4. Uyanır uyanmaz Allahû Teâlâ’yı zikretmek. Bazı insanlar uyanıyorlar sonra bir daha uyuyorlar. Ama


Allahû Teâlâ’yı ilk uyandıgında zikir etmeye davranırsa, seytanın dügümlerinden birini çözmüs olur. Bu onu


kalkmaya iter. Abdestini aldıgında azmini tamamlamıs olup, seytandan uzaklasmıs olur. Namaz kıldıgında ise


seytanı utandırmıs terazisi agır basmıs olur. Böylece kendisini iyi hissdip canlı ve dinamik olur.


5. Namaza kalkmak için baskalarından yardım istenmelidir. Bu hususlarda birbirine tavsiyede bulunmalı,


aile fertlerinden ve salih kimselerden yardım istenmelidir. Süphesiz ki, bu durum Allahû Teâlâ’nın su


sözünün kapsamına dahil olmaktır:


“yilik ve takvada karsılıklı yardımlasın.” (Maide: 5/2)


“Asr’a yemin olsun ki, insanlar husrandadır, ancak iman edip, salih amel isleyen, birbirine hakkı tavsiye


edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesna.” (Asr: 103/1, 2, 3)


Misal olarak: Müslüman, kendisini sabah namazına uyandırması için hanımına tavsiyede bulunabilir. Bu


hususta; ne kadar yorgun ve bitkin olursa olsun, hanımı zor kullanabilmelidir.


Çocuklar da babalarından yardım almalıdırlar. Onları namazın vaktinde uykularından uyandırmalıdır.


Baba çocukların imtihanı var, onlar yorgundurlar, uykularında bırakalım onlar zavallıdır demesin. Bunu


demesi dogru birsey degildir. Bu babanın rahmet ve sefkatinden sayılmaz. Çünkü Onları rahmet ve sevgi


ile yaklasma onları uyandırmaktır, Allah’a itaat etmek için.


“Aileni namazla emret ve onda sebat kıl.” (Tâhâ: 20/132)


Sabah namazı için aile içinde yardımlasma ve tavsiyede bulunma nasıl oluyorsa, aynı sekilde arkadaslar


arasında da olması gerekir. Bir kısmı bir kısmına yardım eder. Misal: Okul yurtlarında yasayan ögrenciler


ve mahalledeki komsular gibi. Komsu komsusunun kapısını çalar onu namaza uyandırmak için. Allahû


Teâlâ’ya kullugunda (itaatte) komsusuna yardım eder.


6. Kul, sabah namazını cemaatle eda etmek için Allah’ın onu muvaffak kılması için dua etmeli. Çünkü


dua, herseyde muvaffak (basarılı olmak için) en yüce ve en büyük sebeptir.


7. Uyarı ve ikaz aletlerini kullanmak: Çalar saat, onu münasip bir yere koymak. Bazı insanlar onu


basucuna koyar çaldıgında onu hemen kapatır ve uykuya devam eder. Böyle yapan saati biraz uzak biryere


koysun tâki hissedip uyansın. Uyarıcı aletlerden telefon olabilir. Bu hizmetten dolayı telefonu ödeyecegi


para miktarını çok görmemeli. Çünkü bu Allah yolunda infak edilen bir maldır. Allah’ın emrine icabet


etmek için uyanmaya dünya malının tümü de denk olamaz.


8. Uyuyanın yüzüne su serpmek:


Gece namazına (teheccüde) kalkmak isteyen adamı öven hadisi serifte oldugu gibi. Zevcesini (esini)


uyandırır eger reddederse yüzüne su serper, gece kalkan kadının övgüsünde ise; kocasını uyandırır,


7


reddederse kocasının yüzüne su serper.11 Yüze su serperek uyandırma ser’î bir vesiledir. O gerçekten çok


canlılık ve de çok ikaz edicidir.


Bazı insanlar bu sekilde uyandırıldıklarında kızıp isyan edebilirler. Küfredebilir, tehdid edebilir vs.


Bundan dolayı uyandıran kisi hikmet ve sabırla isi sona erdirmelidir. Bilmelidir ki, uyuyanın mesuliyeti


yoktur. Onun kötü davranısına tahammül etmeli. Bu onu, uyuyanları, namaza uyandırmaktan ayıran bir


sebep olmamalıdır.


9. Tek basına yatmamalıdır. Peygamber (s.a.v.) kisinin tek basına yalnız gecelemesini (uyumasını)


nehyetmistir.12 Bu hadisten anlasılan bir hikmette herhalde, uyku kisiye galip gelir ve onu namaza


uyandıran kimse yanında olmamasıdır.


10. Uzak yerlerde Uyumamak:


nsanların, filan orada uyuyor diye aklından geçirmeyecekleri uzak yerlerde uyumamak. Ailesine haber


vermeden evin damında uyuyan kimse, evde uzak (ya da kullanılmayan) odada ya da yurtlarda aynı sekilde


uyuyan kimse gibi. Çünkü kimse bilmiyor ki, onun orada uyudugunu tâki onu namaza uyandırsın. Belki de ailesi


ve arkadasları onu mescitte sanıyorlar. Ama gerçek o ki; o, uykuya dalmıstır.


Uzak bir yerde uyuması gereken kisi, etrafındakilere haber eder ki onu namaza uyandırsınlar.


11. Uyanma anında kararlılık:


Bir defada kalkmak. Merhaleler halinde degil, bazılarının yaptıgı gibi. Uyandıran kisi, uyandırılanlara


defalarca uyandırmak için dönebilir. Uyuyan her seferinde kalkıyor fakat arkadası gidince o yine yataga


dönüyor. Merhaleler halinde uyanma çogunlukla basarısızdır. Uykuya dönmekten muhafaza eden sıçrama


olmadan, uykudan kurtulus yoktur.


12. Namaz vaktinin girisinden çok sonraya uyarıcı aleti kurmamalı. Kisi kendini bilir, eger bu vakitte


kalktıgında, kendi kendine daha uzun bir vakit var, az daha uyuyayım herkes nefsinin siyasetini biliyor,


ona göre hareket etmeli.


13. Uyanırken lambayı yakmak:


Yasadıgımız bu asırda, elektrik lambaların aydınlıgı uyumayı, def eden büyük bir etkiye sahiptir.


14. Gece uyumamayı uzatmamak. Gece namazında dahi uyumamayı uzatmamak. Bazı insanlar gece


namazını uzatıp sabah namazına az bir zaman kala uyuyorlar, böylece sabah namazına uyanmaları


zorlasıyor. Bu durum genellikle Ramazan ayında oluyor. Sahur yapıp sabah namazından hemen önce


uyuyorlar, böylece sabah namazını kaçırıyorlar, süphe yok ki, bu büyük bir hatadır. Çünkü farz namaz


nafile namazdan önce gelir, geceyi teheccütsüz bir sekilde uyumayarak günah ve isyanda hatta en iyi


halde mübahlarla geçireni bir tarafa bırak. Gece uyumamayı seytan bazı davetçiler süsleyip bulundukları


durumu tartısmalarla geçirip, sonra sabah namazından önce uyuyorlar. Bunu yapmakla kaçırdıkları sevap


çok çok fazladır, kazandıkları yanında.


15. Uykudan önce çok yememeli. Çok yemek agır uykunun sebeplerinden bir sebeptir. Çok yiyen çok yorulur,


çok yorulan çok uyur böylece çok zarar etmis olur. nsan aksam yemeginde hafif bir seyler yemeye özen


göstermeli.


16. Sabah namazı sünnetinden sonra “uyuma sünnetinin” tatbikinde hatadan sakınmak.


Muhtemelen bazı insanlar Peygamber (s.a.v.) su sözünü isittiler.


“Biriniz namaz kıldıktan sonra sag tarafına uyusun.”13


Peygamber (s.a.v.) den varid olan “Sabah sünnetini kıldıktan sonra biraz uyuyordu. Sonra Bilal (r.a.)


Peygamber (s.a.v.)’i namaza çagırıyordu. Böylece namaza kalkıyordu.” Muhtemelen bu hadisleri


duyuyorlar ve bu sabit sünneti belki tatbik etmeye niyet ediyorlar. Yalnız güzel bir sekilde tatbik


edemiyorlar. Öyle ki, birisi sabah namazının sünnetini kılıyor sonra sag tarafına uyuyor, derin bir uykuya


dalıyor tâki günes dogana kadar. Bu, bu mevzudaki nasların kıt anlasılmasındandır. Bu yatma -uzanmauyku


için degildir. Peygamber (s.a.v.) yatmıs -uzanmıs- halde iken Bilal (r.a.) onu gelip namaza


çagırıyordu ve yine mam Ahmed ve bn-i Hibban’ın rivayet ettigi hadiste “sabah namazından önce hafif


bir uyku uyumak istediginde basını sag avucuna koyar, kalkmasına yardımcı olur.14 Çünkü kolun elden


dirsege kadar olan kısmını kalkıktır. Bu sekilde uyumak derin uykuya manidir. Çünkü uyuyanın bası


avucunun ve kolun elden dirsege kadar olan kısmın üzerindedir, daldıgı vakit bası düser böylece uyanır.


Aynı zamanda Bilal (r.a.) Peygamberi (s.a.v.) sabah namazına uyandırmakla görevliydi.





8


Öyle ki vitir namazını bitirince sabah ezanı okunsun. badetler ardarda gelmis olur. Böylece teheccüd namazı


gecenin üçte birinin son kısmına denk gelmis olur. Bu da efdal (faziletli) olan vakittir. Böylece sabah namazına


canlı ve erken girmis olur.


18. Uyurken Peygamber (s.a.v.) in uyudugu sekilde uyumak. Öyle ki sag tarafına, sag yanagını, sag elinin


içine koyar bu sekil uyuma, uyanmayı kolaylastırıyor. En hayırlı hal Peygamber (s.a.v.) halidir, diger


uyku sekillerinin tersine. Çünkü diger sekillerde uyumak, uyanmayı zorlastırıyor.


19. Kaylule15 uykusundan destek almak. Kaylule ona yardımcı olur. Bu sekilde gece uykusunu mutedil ve


muvazeneli kılmıs olur.


20. kindiden sonra uyumamalı. kindi ve aksamdan sonra uyumamalı. Çünkü bu iki vakitte uyumak, gece


uyumaya engel olan sebeplerdendir. Kim de uykusunu bu sekilde geciktirirse, uyanması zor olur.


21. Son olarak: Allah için ihlaslı olmak. Allah için ihlaslı olmak en hayırlı sebeptir, insanın namaza


uyanabilmesi için. Bu bütün sebep ve vesilelerin en basında gelir. Eger vicdanı uyandıran kalbi tutusturan


ihlas varsa bu insallah onun cemaatle sabah namazına uyanması için kefildir. Sabah namazından dakikalar


önce uyumus olsa bile.


Muhakkak ki, ihlas ve sıdk çok istekli bazı kisileri acaip vesilelere itmistir. Bu da onların çabasına,


istegine ve fedakarlıgına isaret eder. Bir de yanına birden fazla çalar saat koyanlar var. Aralarına bir kaç


dakika fark koyarak onları kuruyor. Biri çaldıgında kapatsa bile az sonra digeri çalar vs. Ya da bazıları


koluna bir ip baglıyor o ipi pencereden sarkıtıyor, arkadaslarından biri camiye giderken o ipi çekiyor


böylece onu sabah namazına uyandırıyor, vb.


ste bak -Allah seni korusun- ihlas ve samimiyet neler yaptırıyor insana. Fakat hakikat acıdır; O da iman


zayıflıgı ve ihlas azlıgı. Bugün bütün insanlarda apaçık yaygınlasmıs. Bunun isareti de, namaz kılanların


azlıgı, sabah namazında safların azlıgı ki caminin etrafında oturanların çokluguna ragmen bu oluyor.


Bazı kisilerin uykularının agırlıgı kendilerince memnun olunan bir durum olmadıgını inkar etmiyoruz.


Onlar maruz görülebilirler. Çünkü bu irade dısı bir durumdur. Böyle kisilerin yalvararak Allah’a


sııgınmaları gerekir, mümkün olan vesilelerden istifade etmeli, doktora basvurmalı, bir çözüm bulunması


için çabalamalıdır.


Son olarak: Bu bir uyarıdır. Bazı insanlar arasında yayılmıs meshur olmus bir durumdan dolayı ikazdır.


ddiaları sudur ki: Bir hadis var; faydası da sudur; kim sabah namazına kalkmak istiyorsa uyumadan önce


Kehf sûresinin sonunu okusun, kalbiyle belli bir saatte uyanmak için niyet etsin, uyanır insallah ve bu


tecrübe edilmistir, diyorlar.


Biz onlara diyoruz ki; bu hususta herhangi bir hadis sabit olmamıstır. Buna itibar yoktur. En hayırlı


tutulacak olan yol Peygamber (s.a.v.) sünnetidir.


ÇOK GÜLMEK


Soru: Bu sikayet, insanlar arasında çogalan gülme olgusuyla alakalıdır. Özellikle gençler arasında:


Arkadaslarla oturdugumuz meclislerde gülme çok oluyor hatta ifrat derecesine varırcasına. Bu olgu


yayılıp çogalıyor bunun ilacı nedir?


Cevab: Bu sikayetin cevabı iki taraflıdır. lim ve amel olmak üzere.


lmi taraf: O da iki kısımdır.


Birinci kısım: Peygamberimizin (s.a.v.) gülme hakkında hal ve durumu nasıldı, bunu bilmeliyiz. O bu


meselede ve her konuda örnek alınacak en hayırlı olandır.


Sahih hadiste varid oldugu gibi: “Peygamber (s.a.v.) gülmezdi ancak tebessüm ederdi.”16 Diger bir


hadiste (s.a.v.)’i “uzun sukutlu ve az gülerdi.”17


Hz. Aise (r.a.) buyurdular ki: Peygamber (s.a.v.)’i kahkaha ile güldügünü hiç görmedim taki küçük dilini


göreyim bilakis o sadece tebessüm ederdi.”18


Sahih hadiste Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Gülmeyi çogaltmayınız. Çünkü gülmenin çoklugu kalbi


öldürür.”19 diger bir rivayette “Çok gülmek, kalbin fesadıdır.” Geminin batacagını bilerek gemiye binip


mahvolmak ifrattır.


Kısa olarak ilmî taraf böyle.


15 Kaylule: Bu uyku sünnettir.Duha vaktinden, ögleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku gece kıyamına sebebiyet verdigi için sünnettir. Bu


uyku, hem ömrü, hem rızkı ziyadelestirir. Çünkü yarım saat kaylule gece uykusunun iki saatine denktir. Demek ki kisi bunu yapmakla her


gün bir buçuk saat ömrüne ilave etmis olur denilmistir. (T)





9


Amelî kısmı tarafa girmeden önce bilmeliyiz ki gülmek haram olan bir durum degildir. Müslüman, asık


suratlı, kaba, sert, hüzünlü olamaz. Gülmek fıtrî bir haldır. nsanın tabiatında var.


“Dogrusu güldüren de O’dur aglatan da.” (Necm, 53/43)


Fakat bizim su anda ilacıyla mesgul oldugumuz neticelerinden sakındırdıgımız problem su ki:


– Kahkahalarla uyumlu ahenkli meclisler (oturumlar)


– Mü’min kalbinin iyi ve saglam olması yerine, agzını açıp çok gülmeyle kalbini bozması (fesada


ugratması)


– Davetçinin, insanların çok gülmesini, insanları kazanmaya bir vesile kılması -iddiası- Onları faydalı


olmak ve etkilemek için olsa bile, bilmiyor ki insanlar onun etrafında sadece gülmek için toplanıyorlar.


Onların ondan faydalanması ne azdır!


Problem su ki: Bazı insanları çok gülmeyi sıkıntı ve üzüntülerinden bir çıkıs olarak görmektedirler. Bu


kötüyü iyiyle degistirmektir. Hatırlıyorum bir genç, derste basarısız olması kaygısıyla mesgul olup bu


mevzuyu düsünürken ve ailesiyle olan problemlerini vs. aklına takmısken, evinden çıkıyor, onu yolda bir


kardesi tesadüf ediyor. Soruyor. Nereye gidiyorsun? Kederli ve üzüntülüyüm, filanla falana gidecegim,


beni güldürmeleri ve üzüntülerimi bana unutturmaları için diye cevap veriyor. Hissedemiyor bu kisinin


onu güldürmesi, onu uyusturması gibidir. Bu uyusturmanın etkisi geçtikten sonra tekrar eski halini


alacagını bilmiyor.


Üzüntü, tasa, keder ile ilgili Nebevi ilaçtan gafil olmaması beklenirken, Peygamber (s.a.v.) basına bir sey


geldiginde namaz kılardı. Eger bu is onu üzseydi derdi ki “Ey hayy ve kayyum olan Rabbim rahmetine


yardım diliyorum.”20 Sahih olan diger bir hadiste, Peygamber(s.a.v.)’e bir üzüntü ve keder geldiginde:


Diyordu ki (s.a.v.): “Ya hayyu ya kayyum senin rahmetinle yardım diliyorum. Allah Rabbimdir, O’na


hiçbir seyi ortak kosmuyoum.”21


Üzüntü ve kaygı için meshur duasında: “Allah’ım ben senin kulunum, senin kulunun ogluyum... kölenin


ogluyum...”


Bu zor bir noktadır isaret edilmelidir buna, ameli tarafa girmeden bunun iyi bilinmesi gerekir.


Ameli (pratik) taraf:


Gülme olgusunda asırı bir sekilde devamı tedavi etme ancak su vesilelerin gerçeklesmesiyle olur.


1. Ölüm, kabir, ahiret günü, onda olacak hesabı, sırat, ates ve diger korkunç manzaraları hatırlamak. Bu


hatırlamayı, bu manzaraları tasvir eden naslarla yetistirmek, terbiye etmek. Genis olarak serhlerinden


okumak. Yumusak kalpli ve zahid insanlarla oturmak.


2. Günümüzde müslümanların yasadıklarını düsünmek. Dinden uzaklasmayı, gözden geçirmek ve


müslümanların yasadıgı gerçekleri düsünmek. Her yönden gerilemeleri, karsılastıkları eziyet ve zorlukları,


kötü yok olusları, dünyada aleyhlerine alınan gizli karar ve tertipleri. ste Müslüman bunları sadık ve


derin bir düsünceyle düsündügü zaman bu onun gülme ve aglamasında bir etkisi olmalıdır.


3. slam ümmetine karsı, boynundaki emanetin agırlıgını hissetmeli. Onun ümmeti, ondan büyük bir


çalısma istiyor, kötülesen kementlerden ve yıkılısından uyanmak için. Eger o bu durumu endise ediyor ise


kendine; gücü yettigince, toplumunu, sevdiklerini, arkadaslarını ve ailesini düzeltmek için, olan


mesguliyet ile zamanını geçirecektir. Onu heyecanlandıran ve doyuran seylere, fazla gülmeye ve


ehemmiyetsiz meselelere vakit bulamayacaktır o zaman.


4. Çok gülen insanlardan uzak durmak. Çok güldüren ve komiklik yapan olarak bilinen sakacı


sahsiyetlerin içlerine girmekten sakınmak. O meclislerden uzaklasmakla beraber onlara ve onlarla


oturanlara nasihatlerde bulunmak.


Az önce geçmisti bazı davetçiler gülmeyi insanları kazanmak için vesile sayanlara isaret etmistik. Öyleki


bazıları güldüren seyh nerede? Güldüren davetçiyi istiyoruz. Bu en alçak seviyedir. Dileriz bunlar ümmet


arasından çıkar. Çünkü Allahû Teâlâ’nın dini büyük ve metindir.


“Kur’an hak ile batılı ayıran bir sözdür. O, asla bir oyun degildir.” (Tarık, 86/13, 14)


“Size verdigimizi kuvvetle tutun.” (Bakara, 2/63)


Hadis-i serifte ise “Bildigimi eger bilseydiniz? Az güler, çok aglardınız ve yükseklere çıkar Allah’a


yalvarırdınız.”Eger gerçekten hakiki manasıyla biz bizden ne istenildigini bilseydik ve bizi ne bekliyor


hos uykular bir damla dahi olsa gözümüze girmezdi.


5. Elinden geldikçe gülmeye karsı gelmek. Olabilirki bir topluluk onları bir araya getirir ve çogu vakitlerini


gülme ve kahkaha ile geçirirler. Yapması gereken ilk sey, esnemeye mani oldugu gibi gülmesine de hakim


olmalı. kinci olarak, gelenlere nasihat etmeli ve onlara yardım etmeli. Bu da, becerikli, hünerli, kararlı ve ciddi


bir adama muhtaçtır. nsanlarda -Allah’a hamd olsun- büyük bir hayır var. Kıymet takdir eden ve islah eden -


düzelten- davetçilere uymaya hazırdırlar. Bu nasihat ona çesitli yollar verebilir. Onlara gülme ve güldürmenin


kötü yönlerini -dezeavantajlarını- zikredebilir. Onu yalan ve uydurmaya yönlendirebilir. Güldüren kisi, anlatacak





10


bir hikaye veya gerçek bir olay bulamazsa, bu defa hayalinden uydurmaya baslar tâki onları güldürecek bir konu


bulsun. Böyle kisiyi, Allah Resûlü (s.a.v.) korkutmustur: “Konusup insanları güldürmek için yalan söyleyene


yazıklar olsun!.. Yazıklar olsun!.. Yazıklar olsun!..”22


Gülmenin kötülüklerinden biri de insanın sahsiyetini sarsar ve gözden düsürür. Güldüren kisi her ne kadar


görünüste toplumda bir yeri oldugu zannedilse bile gerçekte o onların yanında çok degersizdir.Ona ne


deger verirler ne de hürmet gösterirler.Bunun benzerini gülmeye iyice dalan içinde söyleyebiliriz.


6. Gülmeye yönlendiren mevzuyu faydalı baska mevzuya çevirmek. Baktın ki hazır bulunanlar gülmede


normal durumu astılar ve kendilerini onun sebeplerine teslim ettiler, münasip bir uslupla yavas yavas


kalplerine girer, onları ciddiyet alemine ve vakitlerinden istifade etmeye çevir. Bu da, ya faydalı bir


kitaptan okuyacak ya da önemli bir mevzuyu tartısmak ve görüslerini ortaya çıkarmak için teklif et ya da


hayırlı ve ıslah edici bir amel için onları ittifaka davet etmek vs. Bu Allahû Teâlâ’nın sevdigi ve razı


oldugu islerdendir.


7. Haddi asmak, sınırı geçmek. s haddini astı; yani oturanlar karsı çıktılar ve gülmeye daldılar ve gaflet


yoluna girdiler. Son çare dagılmaktır. Kendini ve kalbini fesadtan korumak için meclisten kalk ve onları


terk et. Çünkü sen üzerine düsen nasihat ve yönlendirmeleri yaptın. “Hiçbir suçlu baskasının yükünü


yüklenemez.”(Enam, 6/164)


SEYTANIN VESVESELER


Soru: Bu soru soran diyor ki:


Ben Allahû Teâlâ’nın zatı ile ilgili vesveselerden sikayet ediyorum. Hayalimde öyle seyler dolasıyor ki,


onları söylemeye güç yetiremiyorum; çünkü bunlar yüce Allah’ın sanına yakısmaz -onu tenzih ederiz-. Bu


namaz içinde ve namaz dısından zihnimi çok mesgul ediyor. Öyleki, imanımdan bile süphe ediyor oldum.


Ben müslüman mıyım degil miyim demeye basladım. Bu musibetin ilacı nedir? Bu problemin çözümü


nedir?


Cevab: Hamd ancak Allah’adır. Simdi:


Peygamber (s.a.v.)den bir grup hadis varid olmustur ki, bu problemin çözümü onlardadır. Bu sikayetin


ilacı -tedavisi- da onlardadır. -Allah’a hamd olsun.-


Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki:


“Seytan birinize gelir ve dese ki, seni kim yarattı? O da “Allah” dese. Sonra seytan der ki “Peki Allah’ı -hasakim


yarattı? Biriniz bununla karsılastıgında, desin ki: Allah’a ve Resûlüne iman ettim.O durum ondan gider.”23


“Seytan birinize gelir ve der ki: “Gök’ü kim yarattı? O da “Allah” der. Sonra seytan tekrar der ki: “Yeri


kim yarattı? O da “Allah” der. Bu defa seytan der ki, peki Allah’ı -hasa- kim yarattı? Biriniz bununla


karsılasırsa desin ki: Allah ve Resûlüne iman ettim.”24


“Kim böyle vesveselerle karsılasırsa üç defa Allah’a ve Resûlüne iman ettik, O durum ondan gider.”25


“Seytan herhangi birinize gelir ve der ki: Kim sunu yarattı? Peki sunu kim yarattı? Tâki “Rabbini kim


yarattı?” diyene kadar Ona bu ulasınca Allah’a sıgınsın ve onunla iliskisini kssin.”26


“Az kaldı insanlar birbirlerine soracaklar, taki onlardan biri: “Bu Allah mahlukatı yarattı, peki Allah’ı kim


yarattı?” diyene kadar. Bunu dedikleri zaman deyiniz ki: Allah birdir. Allah samettir. O dogurmamıs ve


dogrulmamıstır. Hiçbir sey O’na es ya da denk degildir. Sonra üç defa sol tarafına tükürsün ve seytandan


Allah’a sıgınırım. desin.”27


“Allah’a sükrü ve hamdı düsünün. Allah’ın -zatını- düsünmeyin”28


“Allah’ın mahlukatını düsünün. Allahû Teâlâ’yı -zatını- düsünmeyin.”29


Bu zikrettigimiz naslardan altı nokta çıkarabiliriz. Bu vesvese ve saçma fikirlere galip gelmek için:


1. Bu gibi düsünceler onun zihnini kusattıgı zaman: Ben Allah’a ve Resûlüne iman ettim demek.





11


2. Taslanmıs seytandan Allah’a sıgınmak. Allah’a taslanmıs seytanın serrinden, kibrinden, kendini


begenmisliginden, dürtülerinden sıgınmak.


3. Üç defa soluna tükürmek.


4. çinde bulundugu duruma son vermek.


Peygamber (s.a.v.)’in buyurdugu gibi: “Bitirsin, sonlandırsın.” Bu çok önemli bir meseledir. Seytanla


konusmayı devam ettirmek bu vesveselerde atesi daha da alevlendirir ve tutusturur. Gücü yettigince bu


düsüncelerden kesilmeli ve zihnini faydalı seylerle mesgul etmelidir.


5. hlâs sûresini okumalı “De ki O, Allah birdir.” (hlas, 112/1) Çünkü O’nda Rahman olan Allah’ın


sıfatları var. Bundan dolayı Kur’an’ın üçte birine denk sayıldı. Bu sanı büyük sûreyi okumak ve O’nda


tefekkür etmek, bu tür vesveselerin bitmesinde kafidir -yeterlidir- insallah.


6. nsan, Allah’ın mahlukatını, nimetlerini tefekkür etmeli. Allah’ın zatını degil. Çünkü o sınırlı olan


aklıyla Allahû Teâlâ’yı kavrayamayacaktır. Yüce Allah buyuruyor ki


“Onların ilmi ise, bunu kapsayamaz.” (Tâhâ, 20/110)


SEHER - GECE UYUYAMAMA


Bu sikayet, bu problem gece uyumama ile alakalı. Bir çok soru bu problemin çözümüne davet ediyor.


nsanların çogu uzun zamanlarını gece uyumamakla kaybediyorlar.


Gece uyumamak -seher- tek bir çesit degildir. Bilakis üç çesittir.


Birincisi: Allahû Teâlâ’ya itaatle geceyi uykusuz geçirmek. Bu övülmüs bir seherdir. Müslümanların


toplumsal menfaatlerinde geceyi uykusuz geçirmek.Cihad ve sınırlarda nöbet tutmak, geceyi Kur’an


okumak ve teheccüdle ihya etmek.


“Geceleri pek az uyurlardı. (Kalan saatlerinde de namaz kılar ve ibadet ederlerdi) Seher vakitlerinde de


istigfar ederlerdi.” (Zariyat, 51/17-18)


Bu makamda müslümanlar için gece nöbet tutan yüce sahabenin hikayesini unutmayalım. Nöbet vaktini


namazla geçiriyor. Müsriklerin attıgı bir ok ona isabet ediyor. Kan akıyor fakat o hâla namazına devam


ediyor ve Rabbine yalvarmanın lezzetini tadıyor.


Bazı ilim ehli, ilmi meseleleri müzakere ederken sabahladıkları varit olmustur.


Geceyi, slam ümmet için, gayretlilerin uykusunu kaçıran meseleleri münakasa ederek uykusuz geçiren


muhlis davetçiler vardı ve hâlâ vardırlar. Arkadaslarla vakitlerini geçiriyorlar bu meseleler onların


uykularını kaçırıyor. ste bu davetçilerden Seyh Abdulhalim ve Besir el-brahim’i arasında geçenler.


Cezayir müslüman alimler cemiyetinin müessislerindendirler. Medine-i Münevvere’de kaldıkları dönemde


geceleri sabaha kadar uykusuz geçiriyorlardı. slâm ümmetinin durumunu, ondaki bozulma ve yozlasmayı,


bidatler ve geri kalmanın sebeplerini ve Cezayir toplumunun yok olmaktan kurtulmak için planlar


yapıyorlardı.


Bu çesit seherin hepsi övülmüstür. Eger daha önemli bir ser’i maslahata engel olmuyorsa. Kendisinden


daha üstün ya da vacip veyahut daha tercih edilen ser’î bir maslahatın kaybına sebebiyet vermiyorsa.


Bazıları ser’i meselelerde sabahlıyorlar fakat sabah namazını kaçırıyorlar bu büyük bir hata ve eksiktir.


kincisi: Mübah olan seher.


Mübah bir is yaparken, tabi ki bir vacibi kaybetmeye sebep olmamak sartıyla. Örnegin: Misafirle


konusmak, seferde yolun zorlugunu kolaylastırıp basitlestirmek için Peygamber (s.a.v.) bazı hanımlarına


yolculukta eslik eder ve onlarla konusurdu. Misafire hos vakit geçirten sohbet ve ona konusmada eslik


etmek.


Gece çalısanların çogu bu kısma girerler. Günümüzün maddi sartlarının olusturdugu bir gereklilik. Süphesiz ki


müslümanların bazı maslahatları için bazılarının gece çalısması gerekir. Güvenlik, hastane, havaalanı, elektrik,


vs. gibi yerlerde oldugu gibi.


Üçüncüsü: Yüce Allah’a isyan edilerek yapılan seher.


Kötü filimler seyretmek, haram oyunlar oynamak -kâgıt gibi vs.- ya da insanların etini gıybetle yemek,


küfretme, iftira ve buna benzer durumdaki günahlar.


Bu çesit seher haramdır. Sahibini günahkar eder. Böylece Allah’ın azabına mustahak olur. Bu zamanda


daha da çogaldı. Bazı sebeplerde siirde zikr edildigi gibi...


“Gençlik ve bos vakit ve modernlik


Kisi için fesattır hem de ne fasat.”


ste bunlar seherin üç çesididir.


Biz bunların arasını, farkını ayırabilmeliyiz.


Günümüzdeki bazı sebeplerden seher (gece uyumama) yaygınlastı.


1. Dünya isleri için seher


Bazı tüccarların ticari islerini kosusturmak, bazı talebelerin müzakereleri gibi. Bunlar ve benzerleri,


vakitlerini iyi bir sekilde basiretli bir düzenlemeyle tertip etmeleri yarasır kendilerini fesada götürerek


seherden korumak için.


12


2. çinde bulundugumuz asrın tabiatı.


Toplumsal sartları degistiren asrın tabiatı, eskiler karanlık çagdan bu yana sessizlik ve uykuda


geçiriyorlardı vakitlerini. Elektrigin icadı ile insanlar karanlıkta yapamadıklarını böylece gecede devam


ettirmeye basladılar. liski, çalısma ve aktivitelerin çogu gece devam ediyor. Hatta bazı insanların gecesi


gündüze dönüstü.


3. Çesitli yayın organlarında yayınlanan program ve çalısmalara çogu insanların yönelmesi. Radyo,


televizyon, video diye isimlendirilen ve digerleri.


4. nsanların çogu aile iliski ve ziyaretlerini, program ve aile dısı iliskilerini gece yapmaları tabi ki bu da


çalısma ve egitimin tabiatı geregi oluyor. Öyleki artık gündüz ziyarete gelen bulmak çok az. Ancak hafta


sonu tatillerinde mümkün. Hatta ilmi derslerin çogu bile artık yatsı namazından sonra oluyor.


5. Bazı insanların birbirini çagrıstıran uzun konusma ve gevezelige kendilerini kaptırmaları. Belki de bu


gevezelik ve gülmeyle baskalarını rahatsız ediyorlar. Ögrenciler arasındaki bu olgu apaçık yaygın bir


sekilde ortadadır. Bazı agır misafirlerin gelmesiyle geceyi faydasız konusmalarla geçiriyorlar. Kendilerine


ve baskalarına da zarar veriyorlar, sonra çogu farzları kaybediyorlar.


6. Uyuyamama.


Uykusuzluk çogu zaman kisiyi günah islemeye ve Allahû Teâlâ’dan uzaklastırmaya sebebiyet veriyor.


Rabbinden uzaklasmak itminan ve unsiyeti ona tattırmaz. O daima bir tedirginlik, vahset ve düzensizlik -


huzursuzluk- içindedir.


Nasıl ki kisinin yanında ailevi, maddi, egitim ile ilgili, ameli ve diger problemlerin tedirginlik ve


uykusuzluk meydana getirmede, ortaya çıkıncaya kadar apaçık bir etkisi oldugu gibi.


Uykusuzlugu, güzel uykudan, esir olan ümmetinin islahı için asırı olan istegi ve Allah korkusundan dolayı


haram kılanlar var. Biz bunu inkar etmiyoruz.


Seherin çesit ve en belirgin sebeplerini ortaya serdikten sonra belki bazı sebeplerden bu sikayetin tedavisi


ortaya çıkıyor. Bu sikayet ki artık bu toplumda yaygın olmus.


lmi ve fikri taraftan tedavi edilmesi. Seherin üzerine bina edilen zararın büyüklügünü ve kaçırılan büyük


amelleri düsünmelidir.


1- Ser’î vaciplerin ihmali:


Sabah namazını kılamama -daha önce geçtigi gibi- ya da cemaatle hiç bir hassasiyet ve husu olmadan ve


namazından bir sey anlamıyor, uykuyla onu gürestiren siddetli bitkinlikten dolayı imamın ne okudugunu,


hangi rekâtte oldugunu bilmiyor, kunutta, rukuda ve secdede ne dedigini bilmiyor. Bundan dolayı


Peygamber (s.a.v.) yatsı namazından sonra konusmayı nehyetmistir.


2- Bedenî zararlar.


Bu da geceyi hareket ve aktivitelerle gündüzü de dinlenme için kullanmasından dolayı. Bu durum Allahû


Teâlâ’nın yeryüzünde ve nefiste yarattıgı tabiatla ters düsüyor.


“Geceyi bir örtü eyledik, gündüzü de (yasamanız için) kazanma zamanı yaptık.” (Nebe, 78/11-12)


“(Ey Rasûlüm) De ki: Düsündünüz mü hiç: Eger Allah üzerinizde geceyi ta kıyamet gününe kadar


aralıksız devam ettirse, Allah’tan baska size bir ısık getirecek ilah kimdir.” (Kasas, 28/71)


“De ki: Söyleyin bakalım, eger Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse,


Allah’tan baska istirahat edeceginiz geceyi size getirerek ilâh kimdir. Hâlâ görmeyecek misiniz.” (Kasas,


28/72)


Bundan dolayı yoldan sapan toplulukları ve fıtrata muhalefet edenleri görüyoruz. Sıkıntılı bir hayat kötü saglık


sartlarındandırlar. Tecrübe edildigi ve gözlemlendigi gibi gecenin bir saatlik uykusu diger vakitlerdeki uykuların


iki katına denktir.


3- Çogu memurların görevlerindeki ihmalleri


Çogu memurların görevlerindeki ihmalleri misal çalısmasına bitkin ve geç geliyor böylece görevini zayıf


bir sekilde yerine getiriyor, gelenlere kötü muamele ediyor. Belki maasının bir kısmı süpheli oluyor. Bu


da amelinde olan ihmalden dolayı.


Bunun benzerini gece uyumayan ögrenciler hakkında ise söyle. Bundan sonra okula ya da üniversiteye geç


geliyorlar. lk ders bosa gitmistir. Sonra birisi sandalyeye oturuyor. Sandalyenin üzerinde ne derse karsı


bir dikkat ne de merak edip kavramak arzusu.


4- Uyku vaktinin dısında uyumak.


Geceyi uykusuz geçiren bir bakmıssınız ikindiden sonra uyumus, halbuki selef zaruret olmadıkça


ikindiden sonra uyumayı kerih (hos görmemis) görmüslerdir. Ama ihtiyaca binaen bir sey olmaz.


Diger taraftan bu uyku basagrısına sebep oluyor aynı sekilde günün canlı vaktini bosa harcamıs oluyor.


5- Sünnet olan ibadetlere mani olabiliyor.


Bazı sünnet olan ibadetlere mani oluyor. Misal gecenin üçte birini teheccüdle ihya etmek. Peki geceyi


uykusuz geçiren nasıl yapacak bunu? Sünnet olan oruç için sahura nasıl kalkacak? Süphesiz bitkinlik ve


çabalama onun uyanmasına engel olacaktır. Kalkamadıgından da kendisi için çok hayır kaçırmıs olacaktır.


6- Günün basında erken kalkmanın bereketini kaçırmak.


13


Geceyi uyumadan geçirenler sabah namazından sonra uyurlar. Nefislerini Peygamber (s.a.v.)’in “ümmetim


için sabah olan erken vakti bereketli kılındı.”30 buyurarak övdügü vakitten, mahrum ediyorlar. Allah’ı


zikretmek için günes dogana kadar mescitte oturamıyorlar. Faziletli ve bereketli vakit olan sabahleyin


rızıklarını toplamak için çalısamıyorlar. Bu durum su anda bizde genellesmis bir durumda. Hatta erken


vakitte dükkanını açan bir tüccar görmek çok nadirdir.


Gece uyumamaktan kaynaklandıgını bildigi zaman akıllı kisi agırlık yapan zararlar bundan dolayı basına


geliyor. Süphesiz ki kendini düzeltmek için seri bir sekilde hareket edecek ve kaçırdıgını tedarik etmis


olacak. Böylece tedavi yoluna ilk adımı atmıs olacaktır.


Bunlar, problemin çözümünde ameli tarafa isaretlerdir. Tedaviye ulasmak isteyene rehberlik edecektir.


1- Kendini erken uyumaya alıstırmak.


Kendini erken uyumaya alıstırmak için çabalamak. Gece uyumamak bir alıskanlıktır. Kisi nefsine karsı


direnip kararlı ve samimiyetle ona galip gelir. Allah’ın izniyle böylece bir kaç günde erken uyuyanların


izinde gitmis olur.


2- Evlilik:


Bekarların çogu hayatlarında belli bir düzen yoktur. Bilakis beraber sabahlıyorlar, birbirlerini bu hususta


cesaretlendiriyorlar. Çünkü onlarda ne aile ne de çocuk mesuliyeti yoktur. Ama evli olan kisi boynunda


aile ve çocuk sorumlulugu var. Korkmasınlar, endiselenmesinler diye onlara çabuk bir sekilde döner.


Tecrübe eden bilir bunu.


3- Onu ilgilendiren her alanda mesuliyet hassasiyetinin artması.


Sırtında bir yük oldugunu ve onu yerine getirmesi gerektigini hissediyor. Vaktini bosa harcama ve


asırılıkta bulunması mümkün degildir. Sorumluluk bilinci olmayan safsata islerinde ve kıymetini tam


takdir edemedigi mevzularda vakit hazinesini dagıtmıs olur.


4- Uyku ihtiyacını “kaylule” ile gidermesi (telafi etmesi).


Uyku ihtiyacını uyuk vakti olmayan vakitlerde uyuma yerine bu ihtiyacını “kaylule” uykusuyla telafi


etmesi. Daha önce belirttigimiz gibi ikindi namazından sonra ve yatsı namazından önce uyumak zararlıdır.


“Kaylule yapınız, muhakkak seytan kaylule yapmaz.”31 Hadis-i serifiyle Peygamber (s.a.v.) ümmetine


tavsiyede bulunmustur.


ste bunlar ameli bazı çözümlerdir seher problemi için. Dosdogru yola hidayet eden Allah’tır.


ÖFKE


Soru: Bu sikayet: Bir sahıstandır, diyor ki: Ben çabuk etkileniyorum. Bir kıskırtma oldu mu, çok çabuk


harekete geçer, kızarım bir seyler kırarım, küfrederim, lanet ederim, talak (karıma sen bossun derim)


söylerim. Bu problem beni çok çıkmazlara sokuyor. nsanların çogu beni sevmiyor, esim, çocuklarım, aziz


dostlarım bile beni sevmiyor. Bu zararlı hastalıktan ve seytani atesten kurtulmak için ne yapmalıyım?


Cevap: Öfkelenmek seytanın tahriklerinden bir tahriktir. Onun sebebiyle öyle kötülükler, musibetler


meydana geliyor ki Allah’tan baskası bilmez. Bu yerilmis ahlak hakkında slam seriatında çok genis bir


sekilde zikredilmistir. Sonuçlarına dikkat etmek ve bu hastalıktan kurtulmak için sünnette ilaçlar varid


olmustur.


ste bu ilaçlardan.


1. Seytandan Allah’a sıgınmak.


Süleyman b. Süred dedi ki: Peygamber (s.a.v.) ile birlikte oturuyorduk. ki adam görünüyordu; birinin


yüzü kızarmıstı, boyun damarları kabarmıstı. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:


“Ben bir kelime biliyorum eger (bu adam) onu söylese o hali (öfkesi) ondan gider. “Seytandan Allah’a


sıgınırım dese içinde bulundugu halden kurtulur.”32


Peygamber (s.a.v.): “Kisi öfkelendiginde, ‘Allah’a sıgındım’ dese, öfkesi durur.” buyurdular.33


2. Susmak.


Peygamber (s.a.v.): “Biriniz öfkelendiginde, sussun.”34 buyurdular. Genellikle kızgınlık kendini


kaybetmek ve suurunu yitirmekten olur. Böylece küfür sözler agzından çıkabilir, lanet ya da evi yıkan


bosama kelimesi ya da küfür eder, söverek baskalarının düsmanlıgını üzerine çekmeye sebep olan seyler


telaffuz eder. Bunların tümünü telafi etmek için temel çözüm susmaktan geçer.





14


3. Sakin olmak (oturmak).


Peygamber (s.a.v.): “Biriniz öfkelendiginde ayakta ise otursun. Eger öfkesi geçmediyse yere yatsın.”


buyurdular. Ebu Zer (r.a.) bu hadisin ravisidir. Bu hususta bana bir kıssa anlattı. “Ebu Zer (r.a.) bir


legende suluyordu bir grup geldi. Dedi ki: Kim Ebu Zerri yakalayıp basından saç tellerini çekecek.” Bir


adam dedi ki ben yaparım. Adam gelip legeni kırdı. Ebu Zer (r.a.) ayaktaydı sonra oturdu, daha sonra yere


yattı. Ona denildi ki. Ey Ebu Zer niçin oturdun sonra yere yattın? Dedi ki: Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki


ve hadis-i serifi okudu. Diger bir rivayette: “Ebu Zer (r.a.) bir legende suluyordu, bir adam onu


öfkelendirdi ve o da oturdu...”35


Bu nebevi yönlendirmenin faydalarından biri de öfkeli dikkatsiz hareketlerden menetmektir. Çünkü O (o


esnada) dövebilir, eziyet edebilir, vs. Bu sebeple oturdugu vakit bu heyecan ve isyandan uzak olmus olur.


Yere yattıgında ise eziyet veren fiillerden, tutarsız davranıslardan daha da uzaklasmıs olur. Allame: el-


Hattabi- rahmetullah-i aleyh- Ebu Davud’un serhinde diyor ki: “Ayakta olan hareket ve siddete oturandan


daha elverislidir. Oturan ayakta olandan bu manada daha asagıdır. Yatan ise bunları yapamaz zaten.


Peygamber (s.a.v.)’in onu yatmak ve oturmakla emretmesi olabilir ki ayakta iken ondan bir sey sadır


olmasın. Oturduktan sonra pismanlıgı daha yakındır. Allah daha iyi bilir.”36


4. Peygamber (s.a.v.) Vasiyetini Korumak.


Peygamber (s.a.v.)’in nasihatını muhafaza etmek. Ebu Hureyre (r.a) Bir adam Peygamber (s.a.v.) dedi ki:


“Bana nasihat et.” Buyurdular (s.a.v.) “kızma”, bunu bir kaç defa tekrar ettiyse de dedi ki (s.a.v.):


kızma.”37


Diger bir rivayette: “Bir adam dedi ki: Peygamber (s.a.v.) bunu söyledigi zaman düsündüm ki; öfke serrin


tümünü kapsıyor.”38


5. Öfkelenme! Sana Cennet var.


Allahû Teâlâ’nın öfke sebeplerinden korunan ve nefislerini zaptederek onu reddeden muttakiler (Allah’tan


hakkıyla korkanlar) için hazırladıgını düsünmek öfkenin atesini söndürmede yardımcı en büyük etkendir.


Buna varid olan, büyük ecir (sevap) Peygamber (s.a.v.): “Kim öfkesine hakim olursa ki istese öfkesini


devam ettirebilir. Allahû Teâlâ kıyamet gününde kalbini kendinden razı olmasıyla doldurur.”39 Diger


büyük ecir ise Peygamber (s.a.v.)’ın su hadisinde: “Öfkesinin geregini yerine getirebilecek güçte oldugu


halde öfkesini tutan kimseyi, Allahû Teâlâ, kıyamet günü, mahlukatın basları üsten davet eder: Tâ ki


(onlardan önce) diledigi huriyi kendine seçsin.” diger bir nushada “tâ ki hurilerden istedigi kadar


seçsin.”40


6. Nefsine hakim olan için önce geçen özellikler ve yüce dereceler vardır.


Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Kuvvetli kimse (güreste rakibini yenen) pehlivan degildir. Hakiki kuvvetli,


öfkelendigi zaman nefsini yenen kimsedir.”41 Nefsin her etkilenmesinde öfkesi siddetlendikçe, öfkesine hakim


olan en yüksek rutbeye (dereceye) yükselir. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Tümüyle pehlivan olan o


kimsedir ki; öfkelenir, öfkesi siddetlenir, yüzü kızarır, tüyleri diken diken oldugu halde öfkesini yenendir.”42


Peygamber (s.a.v.) sahabenin önünde meydana gelen bir olayı, bu meseleyi daha iyi açıklamak için fırsat bilerek


Enes (r.a.) rivayet edilen hadiste: “Güresen bir toplulugun yanından geçti. Buyurdular ki:


“Bu nedir?” Dediler ki:


“Filan Pehlivandır, kimse bırakmadı geriye, onun karsısına çıkacak yoktur. Buyurdular ki:


“Kim ondan daha kuvvetlidir size bildireyim mi? Bir adam var kendisine bir adam zulüm ediyor, öfkesine hakim


oluyor böylece ona galip geliyor, seytanına da, ve arkadasının seytanına da galip geliyor.”43


7. Peygamber (s.a.v.)’in Gösterdigi Yolda Teselli Bulmak.


Peygamber (s.a.v.) gösterdigi yol onun ahlakının alametidir. O, bizim örnek ve modelimizdir. Bu birçok


hadis-i serifte apaçık ortadadır. Bu hadislerin en barizi: Enes (r.a.)’tan: Dedi ki: Peygamber (s.a.v.) ile





 



Son G?nderiler

Özet Fıtratın gerekti ...

Özet Fıtratın gerektirdiği ve şeriatın ikrar e􀆕iği haklar

EHLİ SÜNNET VE’L-CEMA ...

EHLİ SÜNNET VE’L-CEMAAT KİMDİR?