Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in emri, farziyet ifâde eder mi?
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bize emrettigi her sey farz mıdır?
Eger cevabınız evet ise, bununla su anlamdaki hadisin arasını nasıl bulmalıyız:
"Size neyi yasakladıysam, ondan sakının.Size neyi de emrettiysem, ondan gücünüz
yettigi kadarını yapın (yerine getirin)."1
Eger cevabınız hayır ise, sakalı bırakmak niçin sünnet olmuyor da farz oluyor?
Cevap:
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Birinci olarak:
-slâm seriatında gelen emirler üç türlüdür:
Birinci türü: Bir emrin, karînelerle birlikte zikredilerek onun farz olduguna delâlet
etmesidir.
Tıpkı Allah Teâlâ'nın su emrinde oldugu gibi:
"Namazı geregi gibi kılın, zekâtı verin ve rükû eden (mü’min)lerle beraber rükû
edin."2
Kur'an, Sünnet ve müslümanların icmâından olan kesin deliller, bes vakit namazı
kılma emrinin farz olduguna delâlet etmistir.
#kinci türü: Bir emrin, karînelerle birlikte zikredilerek onun farz olmadıgına delâlet
etmesidir.
Tıpkı Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in su emrinde oldugu gibi:
1 Müslim
2 Bakara Sûresi: 43
"Aksam namazından önce iki rekât nâfile namaz kılın.
Sonra söyle buyurdu:
- Aksam namazından önce iki rekât nâfile namaz kılın.
Sonra üçüncüsünde söyle buyurdu:
- Dileyen kılsın.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, insanların bu namazı alıskanlık hâline
getirmesinden hoslanmadıgı (endise ettigi) için böyle buyurdu."1
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in: "Dileyen kılsın" sözü, "Aksam namazından
önce iki rekât nâfile namaz kılın" emrinin farz olmadıgına delildir.
Üçüncü türü:
Bir emrin, karînelerden yoksun olarak zikredilmemesidir. Âlimler bunu, "Mutlak emir"
diye adlandırmaktadırlar.Yani emrin, farz veya baska bir hükme delâlet eden bir karîneyle
birlikte zikredilmemesidir. Bu emrin hükmü, farziyet ifâde eder.
Bunun içindir ki âlimler söyle demektedirler:
"Karînelerden yoksun (beraberinde karîne olmayan) emir, vucûbiyeti ifâde eder."
Nitekim dört mezhep âlimlerinin büyük çogunlugu bu görüse varmıslardır.2
Âlimler buna Kur'an ve sünnetten birçok delil göstermislerdir.
Kur'an'ın delillerine gelince:
1. Allah Teâlâ'nın su sözüdür:
"Allah ve Rasûlü, herhangi bir meselede (aralarında) hüküm verdikten sonra, hiçbir
erkek veya kadın mü'minin, o konuda baska bir tercihte bulunma hakları yoktur (Allah ve
1 Buhârî; hadis no: 1183
2 Bkz: Kevkebu'l-Munîr Serhi; c: 3, s: 39
4
Rasûlü'nün hükmüne aykırı hareket etmemeleri gerekir.) Kim, Allah’a ve elçisine karsı
gelirse, apaçık bir sapıklıga düsmüs (dogru yoldan uzaklasmıs) olur."1
Allah -azze ve celle-, kendisinin emri ile Rasûlü Muhammed -sallallahu aleyhi ve
sellem-'in emrini tercih edilmesine (seçilmesine) engel kılmıstır.Bu ise, vucûbiyetin
delilidir."2
2. Allah -azze ve celle-'nin su sözüdür:
"(Ey mü'minler!) Rasûlü çagırmayı, kendi aranızda birbirinizi çagırmanız gibi saymayın
(birbirinize hitap ederken yaptıgınız gibi O'nu çagırırken: Ey Muhammed demeyin. Fakat
O'nu sereflendirin ve O'na: Ey Allah'ın peygamberi! Ey Allah'ın elçisi deyin!). Allah,
içinizden bir digerini siper ederek sıvısıp gidenleri (Peygamber -sallallahu aleyhi ve
sellem-'in meclisinden O'nun izni olmadan gizlice dısarı çıkanları) mutlaka bilir. O'nun
(Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in) emrine aykırı hareket edenler, baslarına bir
belâ gelmesinden veya (âhirette) elîm bir azaba ugramaktan sakınsınlar."3
Allah Teâlâ bu âyette, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in emrine aykırı
hareket edenlerin baslarına bir belâ getirmekle veya elîm bir azaba ugramakla tehdit
etmistir. Allah Teâlâ, farzı terk etmenin dısında bir seyden dolayı tehdit etmez.Dolayısıyla
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in mutlak emri, farziyeti gerektirdigine delâlet
eder."4
-mam Kurtubî de bu konuda söyle demistir:
"Fakihler, emrin, farziyete delâlet ettigine dâir bu âyeti delil göstermislerdir."5
3. Bunun delillerinden birisi de sudur: Allah Teâlâ, -blis'e, Âdem'e secde etmesini
emrettikten sonra onun bundan imtinâ etmesini (emrine karsı gelmesini) reddetmis ve
söyle buyurmustur:
1 Ahzâb Sûresi: 36
2 Muhammed el-Emîn es-Senkitî; "el-Muzekkira"; s: 191
3 Nur Sûresi: 63
4 Salih el-Fevzân; "Serhu'l-Verakât"; s: 59
5 Kurtubî Tefsiri; c: 12, s: 322
"Allah buyurdu ki: Ben sana emrettigimde seni secde etmekten alıkoyan nedir? -blis:
Ben (yaratılıs olarak) ondan daha üstünüm. Çünkü sen beni atesten yarattın, onu ise
çamurdan yarattın."1
Allah Teâlâ, emrine aykırı hareket etmesinden dolayı -blis'i azarlamıs ve kınamıstır."2
4. Allah Teâlâ'nın su sözüdür:
"Benim ardımdan gelmekten. Yoksa benim emrime karsı mı geldin?"3
Melekler hakkında su sözüdür:
"(Melekler) kendilerine verdigi emirlerde Allah’a asla isyan etmezler ve
emrolunduklarını yerine getirirler."4
Bu, emre aykırı hareket etmenin isyan olduguna delâlet etmektedir."5
5. Allah Teâlâ'nın su sözüdür:
"Onlara (müsriklere); rükû edin, denildigi zaman, rükû'a varmazlar."6
Bu, rükû edin emrine itaat etmeyi bıraktıklarından dolayı onları yermedir.Bu da onun
farz olduguna delildir."7
Mutlak emirin farz olduguna dâir sünnetten delillere gelince bunlar pek çoktur.
Bunlardan bazıları sunlardır:
1 A'râf Sûresi: 12
2 Muhammed el-Emîn es-Senkitî; "el-Muzekkira"; s: 192
3 Taha Sûresi: 93
4 Tahrim Sûresi: 6
5 Muhammed el-Emîn es-Senkitî; "el-Muzekkira"; s: 192
6 Mürselât Sûresi: 48
7 Muhammed el-Emîn es-Senkitî; "el-Muzekkira"; s: 191
6
1. Berîra adındaki sahâbiyenin kıssassıdır. Berîra azad edilince ve kocasından
nikahının fesh olmasını tercih etmisti.Kocası köle idi.Kocasını kendisini çok seviyordu.Hatta
râzı olup tekrar kendisine dönmesi için Medine sokaklarında onun arkasından gider ve
gözyası dökerdi. Ama Berîra yine de onun dedigini yapmazdı. Bunun üzerine Peygamber -
sallallahu aleyhi ve sellem- onun için aracı oldu ve Berîra'ya söyle dedi:
"Ey Berîra! Allah'tan kork.Çünkü o senin kocan ve çocugunun babasıdır.
Bunun üzerine Berîra söyle dedi:
- Ey Allah'ın elçisi! Bana bunu emir mi ediyorsun (yani bu söyledigin sey, benim
üzerime farz mıdır?)?
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
Hayır.Emretmiyorum. Ben, ancak bir sefaatçiyim (aracıyım).
Bunun üzerine Berîra dedi ki:
- Benim ona ihtiyacım yoktur."1
Seyhulislâm -bn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- söyle demistir:
"Berîra: Bana emir mi ediyorsun? Demistir. Bu da Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem-'in emrine itaatin müslümanlar nezdinde farz olusunun yerlesik oldugunu gösterir."2
2. Yine bu delillerden birisi sudur:
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- söyle buyurmustur:
"Sayet ümmetime veya insanlara güçlük verecegimi bilmeseydim, onlara, her
namaza baslarken misvak kullanmalarını emrederdim."3
1 Ebu Dâvud; hadis no: 2231. Elbânî, "Sahih-i Ebî Dâvud"; hadis no: 1952'de "Hadis, sahihtir" demistir.Buhârî de baska bir lafızla
rivâyet etmistir. Hadis no: 5283
2 Mecmû'ul-Fetâvâ; c: 1, s: 317
3 Buhârî; hadis no:887. Müslim; hadis no: 252
7
Hâfız -bn-i Hacer -Allah ona rahmet etsin- "Fethu'l-Bârî"de söyle demistir:
"Bu hadis, emrin, iki yönden farz olusuna delildir:
Birincisi: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, mendup olusu sâbit olmakla
birlikte emri nefyetmistir.Sayet emir mendupluk ifâde etseydi, emri nefyetmezdi.
#kincisi: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- emri, ümmetine veya insanlara bir
mesakkat olarak görmüstür. Mesakkat ise, emir farz oldugu zaman tahakkuk eder. Zirâ
mendup olursa, onda mesakkat olmaz. Çünkü mendubu terk etmez câizdir."
Seyhulislâm -bn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- söyle demistir:
"Allah Teâlâ'nın ve elçisinin emri, mutlak olarak itlak olundugu zaman, farziyeti
gerektirir."1
#kinci olarak:
Su kâide "Emirde aslolan, vucûbiyet/gerekliliktir)" ile Peygamber -sallallahu aleyhi
ve sellem-'in su sözü arasında hiçbir zıtlık/çeliski yoktur:
"Sizi bir seyden yasakladıysam, ondan sakının.Size bir seyi yapmanızı emrettiysem,
ondan gücünüz yettigi kadarını yapın (yerine getirin)."2
Zirâ bunda en fazla güç nisbetince emre baglı kalmak vardır.Bu ise, -slâm seriatının
rahmetinden ve kemâlindendir.Bu, sadece Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in
emrine has bir durum degildir.Aksine Allah Teâlâ'nın emri de güç yetirmekle sınırlıdır.
Nitekim Allah Teâlâ söyle buyurmustur:
"(Ey mü’minler!) O halde gücünüz yettigi kadarıyla Allah’tan korkun (Allah’tan
korkmada güç ve takatinizi harcayın)."3
Yine söyle buyurmustur:
2 Buhârî; hadis: 7288. Müslim; hadis no: 1337
3 Tegâbun Sûresi: 16
8
"Allah, bir kimseye gücünün üzerinde yük yüklemez."1
-mam Nevevî -Allah ona rahmet etsin-, "Müslim'in Serhi"nde söyle demistir:
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in:
Size bir seyi yapmanızı emrettiysem, ondan gücünüz yettigi kadarını yapın (yerine
getirin).
Sözü, -slâm dîninin önemli kâidelerinden birisi ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve
sellem-'e Allah tarafından verilmis olan "Cevâmiu'l-Kelim"dendir. Buna sayılamayacak
kadar birçok hüküm girer. Örnegin namazın her türlüsü...
Örnegin bir kimse, namazın bazı rükünlerini veya sartlarını yerine getirmekten âciz
olursa, geriye kalanını yerine getirir.
Abdestin veya boy abdestinin bazı azalarını yıkamaktan âciz olursa, sadece mümkün
olan yerleri yıkar.
Abdest veya tahâret veyahut da necâseti yıkamak için az miktarda su bulabilirse,
mümkün olanını yapar.
Avret yerinin sadece bir kısmını örtebilecek bir sey bulursa, sadece onu yapar.
Namazda Fâtiha sûresinin bir kısmını ezberliyorsa, mümkün olanını yerine getirir.
Bu gibi örnekler, sınırlandırılamayacak kadar pek çoktur ve fıkıh kitaplarında bilinen
seylerdir. Bundan kasıt; bunun aslına dikkat çekmek içindir."
Ayrıca Allah Teâlâ, -slâm'ın bir rüknü ve en büyük farzlarından birisi olan hac
hakkında söyle buyurmustur:
"Yoluna gücü yetenlerin Beytullah'ı haccetmeleri, Allah'ın insanlar üzerindeki bir
hakkıdır. Kim de (haccın farz olusunu) inkâr ederse, bilsin ki Allah, âlemlerden (onun
haccından ve diger amelinden) müstagnîdir."2
Yukarıda zikredilen seyler geregince Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in
sakalı bırakmak ve onu uzatmakla ilgili emri, gerekliligine ve onun farziyetine delâlet eder.
Çünkü emirde aslolan; farziyeti ifâde etmesidir.Sakalı bırakmanın farz olmadıgını gösteren
bir hüküm de yoktur.
Allah Teâlâ en iyi bilendir.
1 Bakara Sûresi: 286
2 Âl-i -mrân Sûresi: 97