Nazardan (göz değmesinden) korunmanın yolu
Nazardan (göz değmesinden) korunmanın yolu Ben, son yıllarda bana nazar değdiğini hissettim. Allah Teâlâ, bana, -Allah'a hamdolsun- dikkat çeken çekici bir güzellik bahşetmiş, fakat ben, bunun için hayatımın düzensiz ve karmaşık olmasını istemiyorum. Size demek isterim ki: Bütün insanlar, özellikle de kâfirler, hoşlarına giden ve beğendikleri şeylerden dolayı Allah'a hamd-ü senâda bulunmuyorlar. Bir genç kız için, yüzünü örtmeden onun nazardan korunmasını sağlayan başka bir yol var mıdır? İnsanın, Kur'an'dan bazı sûre veya âyetleri üzerinde taşıması, kendisini nazardan korur mu? İnsanların, el ayası veya göz şeklinde boyunlarına astıkları kolyeler hakkında ne dersiniz? Bu kolyelerin insanı nazardan koruduğunu,fakat bunları asmanın haram olduğunu işitmiştim. Ben, müslüman olarak doğmama rağmen İslâm'ı yaşamadığım ilk yıllarıma göre şimdi kendimi daha iyi hissediyorum. Nazardan kurtulmak için üzerime Kur'an okunması mı gerekir? Bir daha bana nazar değmemesi için kendimi nasıl koruyabilirim?
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Bilmelisin ki hicab, farzdır. Bir kimsenin, İslâm dîninden hoşuna
giden şeyi seçmeye, hoşuna gitmeyen şeyi de terkedip bırakmaya
hakkı yoktur.
Nitekim Allah -azze ve celle- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Ey îmân edenler! (Bütün hükümlerine göre yaşamak ve ondan hiçbir şeyi bırakmamak sûretiyle) toptan İslâm'a girin. Şeytanın (günah işlemeniz için çağırdığı) yollarına uymayın. Çünkü o, sizin
3
için apaçık bir düşmandır (bu sebeple ondan sakının)." (Bakara
Sûresi: 208).
Hâfız İbn-i Kesîr -Allah ona rahmet etsin- bu âyeti tefsir ederken
şöyle demiştir:
"Allah Teâlâ, mü'min kullarına, İslâm'ın bütün hükümlerine
girmeyi, emirlerine göre hareket etmeyi ve yasaklarını da terketmeyi
emretmiştir." (İbn-i Kesîr Tefsiri; c: 1, s: 566).
Mü'min kadınlar, mahremleri dışındaki erkeklere zînetlerini
(süslerini) göstermekten yasaklanmışlardır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
"(Ey Peygamber!) Mü’min kadınlara söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) esirgesinler ve ırzlarını (Allah’ın haram kıldığı şeylerden) korusunlar.Görünen kısmı müstesnâ olmak üzere, zînetlerini (yabancı erkeklere) göstermesinler. Başörtülerini, (başlarından) göğüslerinin üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları,erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi (mü’min) kadınları, ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden âilenin kadınına şehvet duymayan (başkalarının yardımına muhtaç olan saf kimseler gibi) tâbi kimseler veya henüz kadınların kadınlık hallerinin farkında olmayan (henüz şehvet duymayan) çocuklardan başkasına (gizli) zînetlerini göstermesinler. (Yolda yürürken) gizlemekte oldukları zînetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler! (Size emretmiş olduğu bu güzel sıfatlara ve övülen hasletlere) toptan
4
Allah'a (itaat etmek sûretiyle) dönün (ve câhiliye toplumunun
üzerinde bulunduğu kötü ahlâk ve sıfatları terkedin) ki (dünya ve
âhirette) kurtuluşa eresiniz." (Nur Sûresi: 31).
Bu sebeple Allah Teâlâ'nın emrine uyarak hicaba bürünmek
(örtünmek), -Allah'ın izniyle- sizi dünyada nazardan, âhirette de
Allah'ın azabından koruyacaktır.
İnsanın, Kur'an'dan bazı âyetleri üzerinde taşımasına veya (el
veya göz gibi) belli şekillerdeki kolyeleri boynuna asmasına gelince,
Ukbe b. Âmir'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre
o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle derken işittim:
"Kim, kendisine fayda verdiğine veya kendisinden zararı
giderdiğine inanarak muska takarsa, Allah hayatta onun hiçbir işini
tamamlamasın. Kim, kendisinden göz değmesini (nazarı) uzak
tuttuğuna inanarak nazarlık takarsa, Allah ona rahatlık ve huzur
vermesin." (İmam Ahmed ve Ebu Davud).
Ukbe b. Âmir'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunan başka
bir hadiste o şöyle demiştir:
"On kişilik bir topluluk (bey'at etmek için) Rasûlullah -sallallahu
aleyhi ve sellem-'e geldi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellemdokuz
kişinin bey'atını kabul etti, bir kişinin bey'atını kabul etmedi.
(Arkadaşları:)
- Ey Allah'ın elçisi! Dokuz kişinin bey'atını kabul ettiniz, niçin
şunun bey'atını kabul etmediniz, dediler.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Onun üzerinde temîme (muska) var (onun için bey'atını kabul etmedim) buyurdu. Ardından elini (adamın üzerindeki muskayı
5
almak için) girdirip muskayı çekip kopardı, sonra onun bey'atını
kabul etti ve şöyle buyurdu:
- "Kim, temîme (muska) takarsa, Allah'a şirk koşmuştur."
(Ahmed) (Nazar ve Hasetle İlgili Fetvâlar, s: 277).
Nazar ve hasedin tedâvisine gelince, hiç şüphe yok ki insan,
Allah -azze ve celle-'ye n e k ad ar yak ın o lur, O 'nu an maya (zikre)
devam eder ve Kur'an okursa, nazar ve diğer belâlardan, insan ve cin
şeytanlarının eziyetinden o kadar uzak olur.
Aynı şekilde Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- kendisini
korumak için birtakım yollara başvururdu. Müslümanın, kendisini
şeytanın şerrinden korumasının en büyük ve en önemli yolu, Allah'ın
kitabı Kur'an-ı Kerim'i okumasıdır. Bunların başında da Felak, Nas
ve Fâtiha sûreleri ile Âyete'l-Kürsî gelir.
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak
gelen Allah'a sığınılan duâ ve zikirler gelir. Bunlardan bazıları
şunlardır:
"Yarattığı şeylerin şerrinden Allah'ın noksansız sözlerine
(isimlerine, sıfatlarına ve Kur'an âyetlerine) sığınırım." (Müslim,
Zikir ve Duâ, hadis no: 4881).
Abdullah b. Abbas'tan -Allah ondan ve babasından râzı olsunrivâyet
olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Hasan ve Hüseyin'in
üzerine okur ve şöyle derdi: Her türlü şeytandan, zehirli hayvandan
ve nazar eden gözden, Allah'ın noksansız sözlerine (isimlerine,
sıfatlarına ve Kur'an âyetlerine) sığınırım." (Buhârî, Peygamberlerin
Kıssaları; hadis no: 3120).
Hadiste geçen لامَّةٍ )) (( "Lâmme" lafzının anlamı hakkında
Muhaddis el-Hattabî şöyle demiştir:
6
"Bundan kastedilen, insanın başına gelen deli olmak ve aklı
başından gitmek gibi, her hastalık ve belâdır."
Ebu Saîd'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o
şöyle demiştir:
"Cebrâîl -aleyhisselâm-, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-
'e gelerek:
- Ey Muhammed! Hastalandın mı? diye sordu.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Evet, dedi. Bunun üzerine Cebrâîl -aleyhisselâm- Peygamber -
sallallahu aleyhi ve sellem-'in üzerine şunu okudu:
"Allah'ın adıyla sana eziyet veren her şeyden, her kötü nefisin,
gözün veya hasetçinin şerrinden senin üzerine okurum. Allah sana
şifâ versin. Allah'ın adıyla senin üzerine okurum." (Müslim, Selâm,
hadis no: 4056).
İnsanın, sabah-akşam ve uykudan önce yapılan duâ ve zikirlerle
diğer duâ ve zikirlere devam etmesinin, insanı nazardan korumada
büyük rolü ve önemi vardır.Çünkü bu duâ ve zikirler, -Allah
Teâlâ'nın izniyle- onun için bir sığınak ve kale mesabesindedir.Bu
sebeple insanın bu duâ ve zikirleri yapmaya gayret etmesi gerekir.
Nazarın en önemli tedâvi yollarından birisi de, Rasûlullah -
sallallahu aleyhi ve sellem-'in izin verdiği ve yapılmasını emrettiği
rukyedir.
Nitekim Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna
göre o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana veya (bilen
birisine) nazara (göz değmesine) karşı rukye yaptırmayı emretti."
(Buhârî, Tıb, hadis no: 5297).
Yine Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre
o şöyle demiştir:
"Nazar eden kimseye, (Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellemtarafından)
abdest alması, sonra da onun abdest suyundan kendisine
nazar edilen kimsenin yıkanması emredilirdi." (Ebu Dâvud, Tıb,
hadis no: 3382. Elbânî de 'Sahîh-i Ebî Dâvud'da hadisin sahih
olduğunu belirtmiştir. Hadis no: 3286).
Bu duâ ve zikirler ile yukarıda zikredilen tedâvi yolları, insanı
Allah Teâlâ'nın izniyle nazar ve hasetten korur.
Allah Teâlâ'dan bizleri nazar ve hasetten korumasını dileriz.
Allah Teâlâ, en iyi bilendir.
(İbn-i Kayyim'in; Zâdu'l-Meâd, (c: 4, s: 162) adlı eserinden
alınmıştır.).