ELLE BOŞALMANIN (İSTİMNÂ'NIN) HÜKMÜ VE BUNUN TEDAVİSİ Benim bir sorum var ve size sormaktan haya ediyorum ama yeni müslüman olmuş bir bacımız var ve benden bu sorunun cevabını istiyor. Benim ise, bu soruya Kur'an ve sünnetten delillerle cevap verecek bir bilgim yok. Sizden bu konuda bana yardımcı olmanızı ümit ediyorum. Eğer sorum uygun değil ise Allah Teâlâ'dan beni bağışlamasını diliyorum.Fakat biz, müslümanlar olmamız hasebiyle ilim talep etme konusunda utanmamamız gerektiği kanaatindeyim. Soruma gelince, İslâm'da elle boşalmak (istimnâ) câiz midir?
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Elle boşalmak (istimnâ), Kur'an ve sünnetten delillerle haramdır.
Birincisi: Kur'an-ı Kerim:
İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"İmam Şâfiî ve ona mutabık olan âlimler, elle boşalmanın haram
olduğuna dâir şu âyeti delil olarak göstermişlerdir:
"Onlar ki iffetlerini (edep yerlerini, Allah'ın haram kıldığı zinâ,
eşcinsellik ve her türlü fuhşiyattan) korurlar. Yalnız eşleri ve
cariyeleri bunun dışındadır. (Bunlarla cinsel ilişkiye girmelerinden
dolayı) kınanmış değillerdir.Şu halde kim, bu sınırın ötesine geçmek
isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir!" (Mü'minûn Sûresi: 5-7).
İmam Şâfiî 'Nikah Kitabı'nda şöyle demiştir:
"Eşleri ve câriyelerinin dışındakilere karşı iffetlerini
koruduklarının zikredilmesi, eşler ve câriyelerin dışındakilerin
haram olduklarını göstermektedir.Allah Teâlâ sonra bunu şu sözüyle
de te'kid etmiştir:
"Şu halde kim, bu sınırın ötesine geçmek isterse, işte bunlar,
haddi aşan kimselerdir!" (Mü'minûn Sûresi: 7).
İnsanın eşi veya câriyesinden başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi
veyahut da eliyle boşalması helal olmaz. Allah Teâlâ en iyisini
bilendir." (İmam Şâfiî; Kitabu'l-Um).
Bazı âlimler de şu âyeti delil olarak göstermişlerdir:
"Evlenme imkânı bulamayanlar ise, Allah lütfu ile onları varlıklı
kılıncaya (ve onlara evliliği kolay kılıncaya) kadar iffetlerini
korusunlar." (Nur Sûresi: 33).
Âyette geçen "iffetleri koruma" emri; onun dışındakilere
sabretmeyi gerektirir.
İkincisi: Sünneti Nebeviyye:
Âlimler, Abdullah b. Mes'ud'un -Allah ondan râzı olsun- rivâyet
ettiği şu hadisi delil olarak göstermişlerdir.
Abdullah b. Mes'ud -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:
"Biz, (evlenmek için) hiçbir şey bulamayan gençler idik.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize şöyle buyurdu:
- Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânına sahip olan ve buna
gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik, (harama bakmaktan) gözü
sakındırır ve (harama düşmekten) iffeti korur. Evlenmeye gücü
yetmeyen ise oruç tutsun.Çünkü oruç,(harama düşmekten) bir
himâyedir." (Buhârî; hadis no: 6066).
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- evlenmeye güç
yetmediğinde, meşakkatli olmakla birlikte oruç tutmaya
yönlendirmiş, nikaha iten güç daha büyük olmasına rağmen elle
boşalmaya yönlendirmemiş ve elle boşalmak, oruç tutmaktan daha
kolay olmasına rağmen bu davranışa izin vermemiştir.
4
Bu meselede daha başka deliller de vardır ama biz bunlarla
yetiniyoruz. Allah Teâlâ en iyisini bilendir.
Elle boşalma hatasına düşmüş olan kimselerin, bu hatanın
tedavisine gelince, bundan kurtulmak için aşağıdaki öğütleri ve
adımları izlemesi gerekir:
1. Bu adetten kurtulmanın yolu, Allah Teâlâ'ın emrine boyun
eğmek ve O'nun gazabına sebep olan şeylerden uzak durmak
gerekir.
2. Bu adeti kökünden savmanın yolu, Rasûlullah -sallallahu
aleyhi ve sellem-'in gençlere yönelik vasiyetine uyarak evlenmektir.
3. Akla gelen düşünce ve vesveseleri savmak, nefsi ve aklı,
dünya ve âhiret için faydalı olan şeylerle meşgul etmektir. Çünkü
vesveseleri sürdürüp devam ettirmek, onları yapmaya götürür, sonra
da bu güçlenip kuvvetlenir ve nihayet kendisinde bir âdet haline
gelir. Ardından da ondan kurtulması zorlaşır.
4. Gözleri harama bakmaktan sakınmaktır. Çünkü ister canlı
olsun, isterse resim olsun, fitneye düşüren kimselere veya resimlere
bakmak ve bakışı bunlardan sakındırmamak, harama götürür. Bunun
içindir ki Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"(Ey Peygamber!) Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini
(kendilerine helal olmayan kadınlara ve ayıp yerlere bakmaktan)
esirgesinler ve ırzlarını (Allah’ın haram kıldığı zinâ, eşcinsellik ve
avret yerlerini göstermek gibi şeylerden) korusunlar. Çünkü bu,
kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların
yapmakta olduklarından haberdârdır." (Nur Sûresi: 30).
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de Ali'ye -Allah
ondan râzı olsun- şöyle buyurmuştur:
"Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma (birinci bakışına ikinci bakışını ekleme)! Çünkü birinci bakış, senin hakkındır (kasıtlı olmadığı için birinci bakışında sana bir şey yoktur.) İkinci bakış ise, senin hakkın değildir (kendi isteğinle olduğu için ikinci bakışında sana günah vardır.)" (Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârimî rivâyet etmişler, Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 7953'de hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.) Birinci bakışta -ki bu, ani bakıştır- günah yok ise, ikinci bakış haramdır. Aynı şekilde kulun, şehveti tahrik eden ve onu harekete geçiren yerlerden uzak durması gerekir. 5. Farklı ibâdetlerle meşgul olmak ve günah işlemek için boş vakit bırakmamaktır. 6. Örneğin elle boşalma gibi şeyleri yapmanın sonucunda gözlerin, sinirlerin ve tenasül uzvunun zayıflaması, bel ağrıları ve daha başka zararların doğması gibi, doktorların da zikrettiği sıhhî zararları gözönünde bulundurmak gerekir. Aynı şekilde stres ve vicdan azabı, bundan da büyüğü özellikle de kış aylarında defalarca yıkanmaktan veya yıkanmanın meşakkatinden dolayı namazları kaçırmak ve orucu bozmak gibi psikolojik zararları gözönünde bulundurmak da gerekir. 7. Bazı yanlış kanaatleri ortadan kaldırmak gerekir. Çünkü bazı gençler, bu davranış, kesinlikle fuhşiyata yakın olmamasına rağmen, nefsi zinâ ve eşcinsellikten koruduğu gerekçesiyle bu davranışın (elle boşalmanın) câiz olduğunu zannetmektedirler. 8. İnsanın,güçlü irâde ve kararlılık silahıyla silahlanması, şeytana teslim olmaması ve -ölü gibi- evde tek başına yaşamaktan uzak durması gerekir. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen hadiste o bir kimsenin tek başına gecelemesini yasaklamıştır. Nitekim Abdullah b. Ömer'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir kimsenin tek başına
gecelemesini veya tek başına yolculuğa çıkmasını yasakladı." (İmam
Ahmed Müsnedi; c: 2, s: 91. Elbânî: "Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahiha";
hadis no: 60)
9. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in etkili ilacını alıp
uygulamak gerekir. O ilaç da oruçtur. Çünkü oruç, şehvetin hiddetini
kırar ve insandaki şehvet duygusunu eğitip düzeltir. Bir daha bu işe
dönmemek üzere yemin etmek veya adak adamaktan şiddetle
sakınmak gerekir.Çünkü bu işe tekrar dönerse, yeminini bozmuş
olur. Aynı şekilde şehveti dindiren ilaçların alınmaması
gerekir.Çünkü bu ilaçların tıbbî ve bedensel tehlikeleri vardır.
Nitekim şehveti tamamen ortadan kaldıran şeyleri kullanmanın
haram olduğuna dâir Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in
sünnetindeki hadis sâbittir.
10. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen duâ ve
zikirleri okumak gibi, uykudan önce şer'î âdâba sıkı sıkıya
bağlanmak, sağ yanı üzerine uyumak ve Peygamber -sallallahu
aleyhi ve sellem- yasakladığı için yüzüstü uyumaktan uzak durmak
gerekir.
11. Sabır ve ırzı koruma ahlakıyla ahlaklanmak gerekir. Çünkü
nefis istese de, haramlara karşı hepimizin sabretmesi gerekir.
Bilmeliyiz ki nefsi iffetli kılmaya çalışmak, sonunda iffetin
kazanılmasına ve onun kişiden ayrılmayan bir ahlak hâline
gelmesine vesile olur.
Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu
konuda şöyle buyurmuştur:
"Kim, iffetli olmak isterse, Allah onu iffetli kılar. Kim, insanlardan istemekten (dilenmekten) vazgeçerse, Allah onu(n
7
kalbini) zengin kılar. Kim, Allah'tan sabırda muvaffak kılmasını isterse, Allah da ona sabrı kolay kılar.Hiç kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir." (Buhârî; hadis no: 1469). 12. İnsan, bu günahlara düştüğü zaman, derhal tevbe edip Allah Teâlâ'dan kendisini bağışlamasını dilemesi, bıkmadan ve ümitsizliğe kapılmadan Allah Teâlâ'ya itaat sayılan amelleri işlemekte acele etmesi gerekir. Çünkü ümitsizlik, büyük günahlardandır. 13. Son olarak, şüphe yok ki Allah Teâlâ'ya sığınmak, O'na yalvarıp yakarmak ve bu kötü âdetten kendisini kurtarması için O'ndan yardım istemek, en büyük ve en önemli ilaçlardan birisidir. Çünkü Allah Teâlâ, duâ ettiğinde duâ edenin duâsına icâbet eder. Allah Teâlâ en iyisini bilendir.
(YABANCI) KADINLARA BİRİNCİ VE İKİNCİ BAKIŞ (Yabancı) kadınlara bakmanın tamamen haram olduğunu biliyorum. Bazen kadınlardan birisine baktığım zaman bakışımı bir veya iki saniye uzatıyorum, sonra Allah Teâlâ'nın emrini hatırlıyor ve o an gözlerimi onlara bakmaktan sakındırıyorum. Bir kimsenin bu çok kısa süre içerisinde yabancı bir kadına bakmasından dolayı günahkâr olur mu? Ben, "İslâm'da Helâl ve Haram" adlı kitapta, Kur'an'ın, gözleri harama bakmaktan sakındırmayı emrettiğini, bakışı da; "gözlerin, kadının güzelliğine bakmaktan zevk alması veya kadına bakarken şehvetle düşünmesi" diye tanımladığını okudum. Allah'a hamdolsun ben, kesinlikle bu sınıra (noktaya) kadar gitmedim. Ancak ben, bu iki saniyeden dolayı kendimi bir sıkıntı ve stres içinde hissediyorum. Allah Teâlâ sizi mübarek kılsın.
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Cerîr b. Abdullah'tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet
olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e, yabancı bir kadına
kasıtsız olarak ani bakış hakkında sordum. Bana, bir daha
bakmamamı emretti." (Tirmizî rivâyet etmiş ve : Bu, hasen sahih
hadistir, demiştir. Elbânî de "Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 2776'da
hadisin sahih olduğunu belirtmiştir. Hadis aynı zamanda
Müslim'dedir.; hadis no: 2159).
Hadise göre birinci (ilk) bakış, insanın kendi isteğiyle değildir.
Dolayısıyla insan bu bakıştan muaf tutulmuştur. Fakat birinci
bakışını uzun tutup devam ettirirse, günahkâr olur.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
"(Ey Peygamber!) Mü'min erkeklere söyle: Gözlerini
(kendilerine helal olmayan kadınlara ve avret yerlerine bakmaktan)
sakınsınlar ve (zinâ, eşcinsellik ve avret yerlerini göstermek gibi
Allah'ın haram kıldığı şeylerden) ırzlarını korusunlar. Bu onlar için
daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta
olduklarından haberdârdır." (Nur Sûresi: 30).
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle
buyurmuştur:
"Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma (birinci bakışına
ikinci bakışını ekleme)! Çünkü birinci bakış, senin hakkındır (kasıtlı
olmadığı için birinci bakışında sana bir şey yoktur.) İkinci bakış ise,
senin hakkın değildir (kendi isteğinle olduğu için ikinci bakışında
sana günah vardır.)" (Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârimî rivâyet
etmişler, Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 7953'de hadisin hasen
olduğunu belirtmiştir.)
Böylelikle yabancı bir kadına kasıtlı olarak bakmanın ve aynı
şekilde ani bakışın ardından bakmaya devam etmenin hükmünün
haram olduğu size apaçık belli olmuştur.
Bu sebeple sizin nazarınızda ister güzel olsun veya olmasın, bu
bakışınız şehvetinizi galeyana getirsin veya getirmesin, bu
bakışınızın neticesinde kötü şeyler hayal edilmiş olsun veya
olmasın,bu bakış zinâya iletsin veya iletmesin, yabancı bir kadının
bedeninden herhangi bir yere bakmanız, asla câiz değildir.
Allah Teâlâ'dan bizi ve sizi her türlü haramlardan korumasını
dileriz. Zirâ dosdoğru yola ileten, yalnızca Allah Teâlâ'dır.
CİNSEL DUYGULARA (ŞEHVETE) KARŞI
KOYMAK VE ONLARA DİRENMEK
Ben, istekleri ve şehevî duyguları kendisine hükmeden 21
yaşında genç bir kızım. Bu duygularım beni rahat bırakmayıp beni
şaşırtmakta ve beni başarısızlığa uğratıp canımı sıkmaktadır. Değerli
hocam! Bu şehvetlerden ve şeytanî isteklerden nasıl
kurtulabileceğimi bana bildirir misiniz.
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Şehvet, insanların onun üzerine yaratılmış oldukları bir durumdur.
Bundan kurtulmak mümkün değildir.Dolayısıyla müslümandan,
şehvetten kurtulması istenmez. Müslümandan istenen şey, şehveti
harama yönlendirmekten kaçınıp onu Allah Teâlâ'nın helâl kıldığı tarafa
yönlendirmesidir.
Genç kızlardaki şehvet problemi şu iki adımda çözülebilir:
Birinci Adım:
Nefiste şehveti galeyana getirip onu hareket ettiren şeyleri
zayıflatmak gerekir. Bu ise şunların yapılmasıyla olur:
1. Gözleri, Allah Teâlâ'nın haram kıldığı şeylerden sakınmak
gerekir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
"(Ey Peygamber!) Mü'min erkeklere söyle: Gözlerini (kendilerine
helal olmayan kadınlara ve avret yerlerine bakmaktan) sakınsınlar ve
(zinâ, eşcinsellik ve avret yerlerini göstermek gibi Allah'ın haram kıldığı
şeylerden) ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha temiz bir davranıştır.
Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdârdır." (Nur
Sûresi: 30).
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de Ali'ye -Allah ondan râzı
olsun- şöyle buyurmuştur:
"Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma (birinci bakışına ikinci
bakışını ekleme)! Çünkü birinci bakış, senin hakkındır (kasıtlı olmadığı
için birinci bakışında sana bir şey yoktur.) İkinci bakış ise, senin hakkın
değildir (kendi isteğinle olduğu için ikinci bakışında sana günah
vardır.)" (Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârimî rivâyet etmişler,
Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 7953'de hadisin hasen olduğunu
belirtmiştir.)
Haram olan bakışın kaynakları pek çoktur. Bazıları şunlardır:
Genç erkeklere doğrudan bakmak ve onların güzelliklerini
düşünmektir. Yine dergilerdeki resimler ve filmler yoluyla genç
erkeklere bakmaktır.
2. Cinsel yöne ağırlık veren hikâye ve öyküleri okumaktan veya bu
gibi şeylere önem veren internet sitelerini takip etmekten uzak durmak
gerekir.
3. Kötü arkadaşlarla oturmaktan uzak durmak gerekir.
4. Mümkün olduğunca şehveti az düşünmeye çalışmak gerekir.
Esasında şehveti düşünmekte bir sakınca yoktur, fakat uzun sürdüğü
takdirde sahibini harama sürükleyebilir.
5. Vakti, faydalı şeylerle geçirmek gerekir. Çünkü boş vakit, insanı
harama düşmeye götürebilir.
6. Gençlerle kızların aynı ortamda bulundukları umumi yerlere
gitmeyi azaltmak gerekir.
7. Kız öğrenci, karma eğitimin verildiği okulda okumak zorunda
kaldığı zaman ve başka bir seçeneği de yoksa tesettürünü ve
ağırbaşlılığını koruması, mümkün olduğunca gençlerle oturmaktan ve
onlarla konuşmaktan uzak durması ve ilişkisini yalnızca saliha olan kız
arkadaşlarıyla kurması gerekir.
İkinci Adım:
Nefsi, şehvet yolunda gitmekten alıkoyacak şeylerle
güçlendirmektir. Bu ise şunların yapılmasıyla olur:
1. Îmânın nefiste güçlenmesi ve Allah -azze ve celle- ile bağın
güçlenmesi gerekir. Bu ise Allah Teâlâ'yı çokça anmak, Kur'an okumak,
Allah Teâlâ'nın isim ve sıfatlarını tefekkür etmek ve çokça nâfile
4
ibâdetler yapmakla olur. Îmân kaplerde yücelip yükselir. Nitekim îmân,
sahibini, nefsinin ve şeytanın aldatmasına karşı koyar ve ona direnir.
2. Oruç tutmak gerekir.
Nitekim Rasûlullah -sallallau aleyhi ve sellem- şu sözünde oruca
yöneltmiştir:
"Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânına sahip olan ve buna gücü
yeten evlensin. Çünkü evlilik, (harama bakmaktan) gözü sakındırır ve
(harama düşmekten) iffeti korur. Evlenmeye gücü yetmeyen ise oruç
tutsun.Çünkü oruç,(harama düşmekten) bir himâyedir." (Buhârî; hadis
no: 5065. Müslim; hadis no: 1400).
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bu hitabı, genç erkekleri
kapsadığı gibi genç kızları da kapsar.
3. Nefiste irâde ve kararlılığın (azmin) güçlenmesi gerekir. Çünkü
irâde ve azim, genç kızı şehvet güdüsüne karşı direnmesini sağlar ve
duyu organlarını kontrol altına alır.
4. Allah Teâlâ'nın,kendisini ibâdete veren saliha kadınlara (kıyâmet
günü) hazırladğı nimetleri hatırlamak gerekir.
Nitekim Allah -azze ve celle- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Allah’ın emirlerine teslim olan erkekler ve teslim olan kadınlar,
îmân eden erkekler ve îmân eden kadınlar, (Allah'a ve Rasûlüne) itaat
eden erkekler ve itaat eden kadınlar, (sözlerinde) doğru olan erkekler ve
doğru olan kadınlar, (ibâdetlere ve zorluklara) sabreden erkekler ve
sabreden kadınlar, (Allah'tan) korkan erkekler ve korkan kadınlar, (farz
ve nâfile) infak eden erkekler ve infak eden kadınlar, (farz ve nâfile)
oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, (zinâdan) ırzlarını koruyan
erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, (kalpleri ve dilleriyle) Allah’ı
çokça anan erkekler ve çokça anan kadınlar var ya, işte Allah onlara
5
mağfiret ve büyük bir mükâfat (cennet) hazırlamıştır." (Ahzâb Sûresi:
35)
5. Irzlarını (namuslarını) koruyan sâliha kadınları düşünmek gerekir.
İşte bu kadınlardan birisi de Allah Teâlâ'nın kendisini şu sözüyle
methettiği Meryem'dir.
"İffetini (zinâdan) korumuş olan İmrân kızı Meryem'i de (Allah
îmân edenlere örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik. O,
Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden itaat
edenlerden idi." (Tahrim Sûresi: 12)
Günahkâr ve kötü yola düşmüş kadınların hallerini düşünen ve bu
iki sınıfı kıyaslayan kimse, ikisi arasındaki farkın ne kadar büyük
olduğunu görecektir.
6. Vaktini onlarla geçireceği sâliha kız arkadaşlar seçmek gerekir.
Çünkü sâliha arkadaşlar, Allah Teâlâ'ya itaatte birbirlerine yardımcı
olurlar.
7. Genç kızın, harama icâbet edip şehvetini gidermesinden sonra
lezzeti giden, fakat pişmanlık ve acısı kalan o anlık şehvetinin eseri ile
sabır göstermesi ve nefsiyle mücâdele etmesi arasında bir kıyas yapması
gerekir. Şehvete ve nefse üstün gelmek, haram ile lezzet alıp tatmin
olmaktan daha büyüktür.
8. Allah Teâlâ'ya yalvarıp yakararak O'ndan yardım dilemek ve
O'ndan istemek gerekir.
Nitekim Kur'an-ı Kerim, Yusuf -aleyhisselâm-'ın kıssasındaki ibreti
bize şöyle anlatmıştır:
"(Yusuf, kadınların şerrinden ve hilesinden Allah'a sığınarak) Ey
Rabbim! Zindan, bunların (kadınların) beni dâvet ettikleri o işten
(zinâdan) daha iyidir. Eğer sen onların hilelerini benden
uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve câhillerden olurum, dedi." (Yusuf
Sûresi: 33)