Articles

ELLE BOŞALMANIN (İSTİMNÂ'NIN) HÜKMÜ VE BUNUN TEDAVİSİ Benim bir sorum var ve size sormaktan haya ediyorum ama yeni müslüman olmuş bir bacımız var ve benden bu sorunun cevabını istiyor. Benim ise, bu soruya Kur'an ve sünnetten delillerle cevap verecek bir bilgim yok. Sizden bu konuda bana yardımcı olmanızı ümit ediyorum. Eğer sorum uygun değil ise Allah Teâlâ'dan beni bağışlamasını diliyorum.Fakat biz, müslümanlar olmamız hasebiyle ilim talep etme konusunda utanmamamız gerektiği kanaatindeyim. Soruma gelince, İslâm'da elle boşalmak (istimnâ) câiz midir?


Hamd, yalnızca Allah'adır.


Elle boşalmak (istimnâ), Kur'an ve sünnetten delillerle haramdır.


Birincisi: Kur'an-ı Kerim:


İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:


"İmam Şâfiî ve ona mutabık olan âlimler, elle boşalmanın haram


olduğuna dâir şu âyeti delil olarak göstermişlerdir:





"Onlar ki iffetlerini (edep yerlerini, Allah'ın haram kıldığı zinâ,


eşcinsellik ve her türlü fuhşiyattan) korurlar. Yalnız eşleri ve


cariyeleri bunun dışındadır. (Bunlarla cinsel ilişkiye girmelerinden


dolayı) kınanmış değillerdir.Şu halde kim, bu sınırın ötesine geçmek


isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir!" (Mü'minûn Sûresi: 5-7).


İmam Şâfiî 'Nikah Kitabı'nda şöyle demiştir:


"Eşleri ve câriyelerinin dışındakilere karşı iffetlerini


koruduklarının zikredilmesi, eşler ve câriyelerin dışındakilerin


haram olduklarını göstermektedir.Allah Teâlâ sonra bunu şu sözüyle


de te'kid etmiştir:





"Şu halde kim, bu sınırın ötesine geçmek isterse, işte bunlar,


haddi aşan kimselerdir!" (Mü'minûn Sûresi: 7).


İnsanın eşi veya câriyesinden başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi


veyahut da eliyle boşalması helal olmaz. Allah Teâlâ en iyisini


bilendir." (İmam Şâfiî; Kitabu'l-Um).


Bazı âlimler de şu âyeti delil olarak göstermişlerdir:





"Evlenme imkânı bulamayanlar ise, Allah lütfu ile onları varlıklı


kılıncaya (ve onlara evliliği kolay kılıncaya) kadar iffetlerini


korusunlar." (Nur Sûresi: 33).


Âyette geçen "iffetleri koruma" emri; onun dışındakilere


sabretmeyi gerektirir.


İkincisi: Sünneti Nebeviyye:


Âlimler, Abdullah b. Mes'ud'un -Allah ondan râzı olsun- rivâyet


ettiği şu hadisi delil olarak göstermişlerdir.


Abdullah b. Mes'ud -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:





"Biz, (evlenmek için) hiçbir şey bulamayan gençler idik.


Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize şöyle buyurdu:


- Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânına sahip olan ve buna


gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik, (harama bakmaktan) gözü


sakındırır ve (harama düşmekten) iffeti korur. Evlenmeye gücü


yetmeyen ise oruç tutsun.Çünkü oruç,(harama düşmekten) bir


himâyedir." (Buhârî; hadis no: 6066).


Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- evlenmeye güç


yetmediğinde, meşakkatli olmakla birlikte oruç tutmaya


yönlendirmiş, nikaha iten güç daha büyük olmasına rağmen elle


boşalmaya yönlendirmemiş ve elle boşalmak, oruç tutmaktan daha


kolay olmasına rağmen bu davranışa izin vermemiştir.


4


Bu meselede daha başka deliller de vardır ama biz bunlarla


yetiniyoruz. Allah Teâlâ en iyisini bilendir.


Elle boşalma hatasına düşmüş olan kimselerin, bu hatanın


tedavisine gelince, bundan kurtulmak için aşağıdaki öğütleri ve


adımları izlemesi gerekir:


1. Bu adetten kurtulmanın yolu, Allah Teâlâ'ın emrine boyun


eğmek ve O'nun gazabına sebep olan şeylerden uzak durmak


gerekir.


2. Bu adeti kökünden savmanın yolu, Rasûlullah -sallallahu


aleyhi ve sellem-'in gençlere yönelik vasiyetine uyarak evlenmektir.


3. Akla gelen düşünce ve vesveseleri savmak, nefsi ve aklı,


dünya ve âhiret için faydalı olan şeylerle meşgul etmektir. Çünkü


vesveseleri sürdürüp devam ettirmek, onları yapmaya götürür, sonra


da bu güçlenip kuvvetlenir ve nihayet kendisinde bir âdet haline


gelir. Ardından da ondan kurtulması zorlaşır.


4. Gözleri harama bakmaktan sakınmaktır. Çünkü ister canlı


olsun, isterse resim olsun, fitneye düşüren kimselere veya resimlere


bakmak ve bakışı bunlardan sakındırmamak, harama götürür. Bunun


içindir ki Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:





"(Ey Peygamber!) Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini


(kendilerine helal olmayan kadınlara ve ayıp yerlere bakmaktan)


esirgesinler ve ırzlarını (Allah’ın haram kıldığı zinâ, eşcinsellik ve


avret yerlerini göstermek gibi şeylerden) korusunlar. Çünkü bu,


kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların


yapmakta olduklarından haberdârdır." (Nur Sûresi: 30).


Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de Ali'ye -Allah


ondan râzı olsun- şöyle buyurmuştur:





"Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma (birinci bakışına ikinci bakışını ekleme)! Çünkü birinci bakış, senin hakkındır (kasıtlı olmadığı için birinci bakışında sana bir şey yoktur.) İkinci bakış ise, senin hakkın değildir (kendi isteğinle olduğu için ikinci bakışında sana günah vardır.)" (Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârimî rivâyet etmişler, Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 7953'de hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.) Birinci bakışta -ki bu, ani bakıştır- günah yok ise, ikinci bakış haramdır. Aynı şekilde kulun, şehveti tahrik eden ve onu harekete geçiren yerlerden uzak durması gerekir. 5. Farklı ibâdetlerle meşgul olmak ve günah işlemek için boş vakit bırakmamaktır. 6. Örneğin elle boşalma gibi şeyleri yapmanın sonucunda gözlerin, sinirlerin ve tenasül uzvunun zayıflaması, bel ağrıları ve daha başka zararların doğması gibi, doktorların da zikrettiği sıhhî zararları gözönünde bulundurmak gerekir. Aynı şekilde stres ve vicdan azabı, bundan da büyüğü özellikle de kış aylarında defalarca yıkanmaktan veya yıkanmanın meşakkatinden dolayı namazları kaçırmak ve orucu bozmak gibi psikolojik zararları gözönünde bulundurmak da gerekir. 7. Bazı yanlış kanaatleri ortadan kaldırmak gerekir. Çünkü bazı gençler, bu davranış, kesinlikle fuhşiyata yakın olmamasına rağmen, nefsi zinâ ve eşcinsellikten koruduğu gerekçesiyle bu davranışın (elle boşalmanın) câiz olduğunu zannetmektedirler. 8. İnsanın,güçlü irâde ve kararlılık silahıyla silahlanması, şeytana teslim olmaması ve -ölü gibi- evde tek başına yaşamaktan uzak durması gerekir. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen hadiste o bir kimsenin tek başına gecelemesini yasaklamıştır. Nitekim Abdullah b. Ömer'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:





"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir kimsenin tek başına


gecelemesini veya tek başına yolculuğa çıkmasını yasakladı." (İmam


Ahmed Müsnedi; c: 2, s: 91. Elbânî: "Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahiha";


hadis no: 60)


9. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in etkili ilacını alıp


uygulamak gerekir. O ilaç da oruçtur. Çünkü oruç, şehvetin hiddetini


kırar ve insandaki şehvet duygusunu eğitip düzeltir. Bir daha bu işe


dönmemek üzere yemin etmek veya adak adamaktan şiddetle


sakınmak gerekir.Çünkü bu işe tekrar dönerse, yeminini bozmuş


olur. Aynı şekilde şehveti dindiren ilaçların alınmaması


gerekir.Çünkü bu ilaçların tıbbî ve bedensel tehlikeleri vardır.


Nitekim şehveti tamamen ortadan kaldıran şeyleri kullanmanın


haram olduğuna dâir Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in


sünnetindeki hadis sâbittir.


10. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen duâ ve


zikirleri okumak gibi, uykudan önce şer'î âdâba sıkı sıkıya


bağlanmak, sağ yanı üzerine uyumak ve Peygamber -sallallahu


aleyhi ve sellem- yasakladığı için yüzüstü uyumaktan uzak durmak


gerekir.


11. Sabır ve ırzı koruma ahlakıyla ahlaklanmak gerekir. Çünkü


nefis istese de, haramlara karşı hepimizin sabretmesi gerekir.


Bilmeliyiz ki nefsi iffetli kılmaya çalışmak, sonunda iffetin


kazanılmasına ve onun kişiden ayrılmayan bir ahlak hâline


gelmesine vesile olur.


Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu


konuda şöyle buyurmuştur:





"Kim, iffetli olmak isterse, Allah onu iffetli kılar. Kim, insanlardan istemekten (dilenmekten) vazgeçerse, Allah onu(n


7


kalbini) zengin kılar. Kim, Allah'tan sabırda muvaffak kılmasını isterse, Allah da ona sabrı kolay kılar.Hiç kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir." (Buhârî; hadis no: 1469). 12. İnsan, bu günahlara düştüğü zaman, derhal tevbe edip Allah Teâlâ'dan kendisini bağışlamasını dilemesi, bıkmadan ve ümitsizliğe kapılmadan Allah Teâlâ'ya itaat sayılan amelleri işlemekte acele etmesi gerekir. Çünkü ümitsizlik, büyük günahlardandır. 13. Son olarak, şüphe yok ki Allah Teâlâ'ya sığınmak, O'na yalvarıp yakarmak ve bu kötü âdetten kendisini kurtarması için O'ndan yardım istemek, en büyük ve en önemli ilaçlardan birisidir. Çünkü Allah Teâlâ, duâ ettiğinde duâ edenin duâsına icâbet eder. Allah Teâlâ en iyisini bilendir.





(YABANCI) KADINLARA BİRİNCİ VE İKİNCİ BAKIŞ (Yabancı) kadınlara bakmanın tamamen haram olduğunu biliyorum. Bazen kadınlardan birisine baktığım zaman bakışımı bir veya iki saniye uzatıyorum, sonra Allah Teâlâ'nın emrini hatırlıyor ve o an gözlerimi onlara bakmaktan sakındırıyorum. Bir kimsenin bu çok kısa süre içerisinde yabancı bir kadına bakmasından dolayı günahkâr olur mu? Ben, "İslâm'da Helâl ve Haram" adlı kitapta, Kur'an'ın, gözleri harama bakmaktan sakındırmayı emrettiğini, bakışı da; "gözlerin, kadının güzelliğine bakmaktan zevk alması veya kadına bakarken şehvetle düşünmesi" diye tanımladığını okudum. Allah'a hamdolsun ben, kesinlikle bu sınıra (noktaya) kadar gitmedim. Ancak ben, bu iki saniyeden dolayı kendimi bir sıkıntı ve stres içinde hissediyorum. Allah Teâlâ sizi mübarek kılsın.


Hamd, yalnızca Allah'adır.


Cerîr b. Abdullah'tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet


olunduğuna göre, o şöyle demiştir:





"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e, yabancı bir kadına


kasıtsız olarak ani bakış hakkında sordum. Bana, bir daha


bakmamamı emretti." (Tirmizî rivâyet etmiş ve : Bu, hasen sahih


hadistir, demiştir. Elbânî de "Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 2776'da


hadisin sahih olduğunu belirtmiştir. Hadis aynı zamanda


Müslim'dedir.; hadis no: 2159).


Hadise göre birinci (ilk) bakış, insanın kendi isteğiyle değildir.


Dolayısıyla insan bu bakıştan muaf tutulmuştur. Fakat birinci


bakışını uzun tutup devam ettirirse, günahkâr olur.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





"(Ey Peygamber!) Mü'min erkeklere söyle: Gözlerini


(kendilerine helal olmayan kadınlara ve avret yerlerine bakmaktan)


sakınsınlar ve (zinâ, eşcinsellik ve avret yerlerini göstermek gibi


Allah'ın haram kıldığı şeylerden) ırzlarını korusunlar. Bu onlar için


daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta


olduklarından haberdârdır." (Nur Sûresi: 30).


Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle


buyurmuştur:





"Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma (birinci bakışına


ikinci bakışını ekleme)! Çünkü birinci bakış, senin hakkındır (kasıtlı


olmadığı için birinci bakışında sana bir şey yoktur.) İkinci bakış ise,


senin hakkın değildir (kendi isteğinle olduğu için ikinci bakışında


sana günah vardır.)" (Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârimî rivâyet


etmişler, Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 7953'de hadisin hasen


olduğunu belirtmiştir.)


Böylelikle yabancı bir kadına kasıtlı olarak bakmanın ve aynı


şekilde ani bakışın ardından bakmaya devam etmenin hükmünün


haram olduğu size apaçık belli olmuştur.


Bu sebeple sizin nazarınızda ister güzel olsun veya olmasın, bu


bakışınız şehvetinizi galeyana getirsin veya getirmesin, bu


bakışınızın neticesinde kötü şeyler hayal edilmiş olsun veya


olmasın,bu bakış zinâya iletsin veya iletmesin, yabancı bir kadının


bedeninden herhangi bir yere bakmanız, asla câiz değildir.


Allah Teâlâ'dan bizi ve sizi her türlü haramlardan korumasını


dileriz. Zirâ dosdoğru yola ileten, yalnızca Allah Teâlâ'dır.





CİNSEL DUYGULARA (ŞEHVETE) KARŞI


KOYMAK VE ONLARA DİRENMEK





Ben, istekleri ve şehevî duyguları kendisine hükmeden 21


yaşında genç bir kızım. Bu duygularım beni rahat bırakmayıp beni


şaşırtmakta ve beni başarısızlığa uğratıp canımı sıkmaktadır. Değerli


hocam! Bu şehvetlerden ve şeytanî isteklerden nasıl


kurtulabileceğimi bana bildirir misiniz.


Hamd, yalnızca Allah'adır.


Şehvet, insanların onun üzerine yaratılmış oldukları bir durumdur.


Bundan kurtulmak mümkün değildir.Dolayısıyla müslümandan,


şehvetten kurtulması istenmez. Müslümandan istenen şey, şehveti


harama yönlendirmekten kaçınıp onu Allah Teâlâ'nın helâl kıldığı tarafa


yönlendirmesidir.


Genç kızlardaki şehvet problemi şu iki adımda çözülebilir:


Birinci Adım:


Nefiste şehveti galeyana getirip onu hareket ettiren şeyleri


zayıflatmak gerekir. Bu ise şunların yapılmasıyla olur:


1. Gözleri, Allah Teâlâ'nın haram kıldığı şeylerden sakınmak


gerekir.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





"(Ey Peygamber!) Mü'min erkeklere söyle: Gözlerini (kendilerine


helal olmayan kadınlara ve avret yerlerine bakmaktan) sakınsınlar ve


(zinâ, eşcinsellik ve avret yerlerini göstermek gibi Allah'ın haram kıldığı


şeylerden) ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha temiz bir davranıştır.


Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdârdır." (Nur


Sûresi: 30).


Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de Ali'ye -Allah ondan râzı


olsun- şöyle buyurmuştur:





"Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma (birinci bakışına ikinci


bakışını ekleme)! Çünkü birinci bakış, senin hakkındır (kasıtlı olmadığı


için birinci bakışında sana bir şey yoktur.) İkinci bakış ise, senin hakkın


değildir (kendi isteğinle olduğu için ikinci bakışında sana günah


vardır.)" (Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârimî rivâyet etmişler,


Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 7953'de hadisin hasen olduğunu


belirtmiştir.)


Haram olan bakışın kaynakları pek çoktur. Bazıları şunlardır:


Genç erkeklere doğrudan bakmak ve onların güzelliklerini


düşünmektir. Yine dergilerdeki resimler ve filmler yoluyla genç


erkeklere bakmaktır.


2. Cinsel yöne ağırlık veren hikâye ve öyküleri okumaktan veya bu


gibi şeylere önem veren internet sitelerini takip etmekten uzak durmak


gerekir.


3. Kötü arkadaşlarla oturmaktan uzak durmak gerekir.


4. Mümkün olduğunca şehveti az düşünmeye çalışmak gerekir.


Esasında şehveti düşünmekte bir sakınca yoktur, fakat uzun sürdüğü


takdirde sahibini harama sürükleyebilir.


5. Vakti, faydalı şeylerle geçirmek gerekir. Çünkü boş vakit, insanı


harama düşmeye götürebilir.


6. Gençlerle kızların aynı ortamda bulundukları umumi yerlere


gitmeyi azaltmak gerekir.


7. Kız öğrenci, karma eğitimin verildiği okulda okumak zorunda


kaldığı zaman ve başka bir seçeneği de yoksa tesettürünü ve


ağırbaşlılığını koruması, mümkün olduğunca gençlerle oturmaktan ve


onlarla konuşmaktan uzak durması ve ilişkisini yalnızca saliha olan kız


arkadaşlarıyla kurması gerekir.


İkinci Adım:


Nefsi, şehvet yolunda gitmekten alıkoyacak şeylerle


güçlendirmektir. Bu ise şunların yapılmasıyla olur:


1. Îmânın nefiste güçlenmesi ve Allah -azze ve celle- ile bağın


güçlenmesi gerekir. Bu ise Allah Teâlâ'yı çokça anmak, Kur'an okumak,


Allah Teâlâ'nın isim ve sıfatlarını tefekkür etmek ve çokça nâfile


4


ibâdetler yapmakla olur. Îmân kaplerde yücelip yükselir. Nitekim îmân,


sahibini, nefsinin ve şeytanın aldatmasına karşı koyar ve ona direnir.


2. Oruç tutmak gerekir.


Nitekim Rasûlullah -sallallau aleyhi ve sellem- şu sözünde oruca


yöneltmiştir:





"Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânına sahip olan ve buna gücü


yeten evlensin. Çünkü evlilik, (harama bakmaktan) gözü sakındırır ve


(harama düşmekten) iffeti korur. Evlenmeye gücü yetmeyen ise oruç


tutsun.Çünkü oruç,(harama düşmekten) bir himâyedir." (Buhârî; hadis


no: 5065. Müslim; hadis no: 1400).


Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bu hitabı, genç erkekleri


kapsadığı gibi genç kızları da kapsar.


3. Nefiste irâde ve kararlılığın (azmin) güçlenmesi gerekir. Çünkü


irâde ve azim, genç kızı şehvet güdüsüne karşı direnmesini sağlar ve


duyu organlarını kontrol altına alır.


4. Allah Teâlâ'nın,kendisini ibâdete veren saliha kadınlara (kıyâmet


günü) hazırladğı nimetleri hatırlamak gerekir.


Nitekim Allah -azze ve celle- bu konuda şöyle buyurmuştur:





"Allah’ın emirlerine teslim olan erkekler ve teslim olan kadınlar,


îmân eden erkekler ve îmân eden kadınlar, (Allah'a ve Rasûlüne) itaat


eden erkekler ve itaat eden kadınlar, (sözlerinde) doğru olan erkekler ve


doğru olan kadınlar, (ibâdetlere ve zorluklara) sabreden erkekler ve


sabreden kadınlar, (Allah'tan) korkan erkekler ve korkan kadınlar, (farz


ve nâfile) infak eden erkekler ve infak eden kadınlar, (farz ve nâfile)


oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, (zinâdan) ırzlarını koruyan


erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, (kalpleri ve dilleriyle) Allah’ı


çokça anan erkekler ve çokça anan kadınlar var ya, işte Allah onlara


5


mağfiret ve büyük bir mükâfat (cennet) hazırlamıştır." (Ahzâb Sûresi:


35)


5. Irzlarını (namuslarını) koruyan sâliha kadınları düşünmek gerekir.


İşte bu kadınlardan birisi de Allah Teâlâ'nın kendisini şu sözüyle


methettiği Meryem'dir.





"İffetini (zinâdan) korumuş olan İmrân kızı Meryem'i de (Allah


îmân edenlere örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik. O,


Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden itaat


edenlerden idi." (Tahrim Sûresi: 12)


Günahkâr ve kötü yola düşmüş kadınların hallerini düşünen ve bu


iki sınıfı kıyaslayan kimse, ikisi arasındaki farkın ne kadar büyük


olduğunu görecektir.


6. Vaktini onlarla geçireceği sâliha kız arkadaşlar seçmek gerekir.


Çünkü sâliha arkadaşlar, Allah Teâlâ'ya itaatte birbirlerine yardımcı


olurlar.


7. Genç kızın, harama icâbet edip şehvetini gidermesinden sonra


lezzeti giden, fakat pişmanlık ve acısı kalan o anlık şehvetinin eseri ile


sabır göstermesi ve nefsiyle mücâdele etmesi arasında bir kıyas yapması


gerekir. Şehvete ve nefse üstün gelmek, haram ile lezzet alıp tatmin


olmaktan daha büyüktür.


8. Allah Teâlâ'ya yalvarıp yakararak O'ndan yardım dilemek ve


O'ndan istemek gerekir.


Nitekim Kur'an-ı Kerim, Yusuf -aleyhisselâm-'ın kıssasındaki ibreti


bize şöyle anlatmıştır:





"(Yusuf, kadınların şerrinden ve hilesinden Allah'a sığınarak) Ey


Rabbim! Zindan, bunların (kadınların) beni dâvet ettikleri o işten


(zinâdan) daha iyidir. Eğer sen onların hilelerini benden


uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve câhillerden olurum, dedi." (Yusuf


Sûresi: 33)



Son G?nderiler

KÂİNATI KİM YARATTI? ...

KÂİNATI KİM YARATTI? BENİ KİM YARATTI? NİÇİN? Ben doğru yol üzere miyim?

İslam Fıtrat, akıl ve ...

İslam Fıtrat, akıl ve saadet dinidir

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDE ...

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDERDİĞİ RASÛLLERİN DİNİDİR