Hamd, ancak Allah içindir, O'na hamdeder, O'ndan yardım ve magfiret dileriz. Nefislerimizin
serrinden, kötü amellerimizden O'na sıgınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak
yoktur, kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur.
Allah'tan baska ilah olmadıgına sehadet ederim. O, tektir ve ortagı yoktur. Ve sehadet ederim ki,
Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür.
"Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yarasır sekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can
verin." (Âl-i mran: 102)
"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da esini yaratan ve ikisinden bir çok erkekler
ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte
bulundugunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Süphesiz Allah sizin
üzerinizde gözetleyicidir." (Nisa: 1)
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dogru söz söyleyin. Ki Allah islerinizi düzeltsin ve
günahlarınızı bagıslasın. Kim Allah ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtulusa ermis olur."
(Ahzâb: 70-71)
Bundan Sonra:
Muhakkak ki, sözlerin en dogrusu Allah'ın Kelam'ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahü
Aleyhi Vesellem'in yoludur. Amellerin en kötüsü ise sonradan uydurulanlardır. Sonradan
uydurulup dine sokulan her amel bid'at, her bid'at sapıklık ve her sapıklık da atestedir.
'Hutbetü'l-Hace' ismiyle meshur olan bu duayı, cuma hutbelerinde vesair
konusmalarında okuyan Rasülullah, bizzat sahabelerine ögretmistir. Bu haberi bize
veren hadisi de mam Tirmizi sahih bir senedle rivayet etmistir.
Birkaç Söz
Tevhidin sirkle olan savası, Nuh Aleyhisselam'ın, kavmini Allah'a ibadete davet edip
putlara ibadetten sakındırdıgı günden bugüne devam etmektedir. Nuh Aleyhisselam'dan
sonra gelen Rasuller de kavimlerini, ibadete layık olmayan sahte ilahlara ibadet etmekten
sakındırarak, yalnız Allah'a ibadet etmeye çagırdılar. Bu savas, Muhammed Sallallahü
Aleyhi Vesellem gelinceye kadar böyle devam etti. Allah Resulü Sallallahü Aleyhi
Vesellem, kendisine Nübüvvet verilmeden önce de Araplar arasında "Sadıku'l-Emin"
olarak tanındıgı halde O, kavmini Allah'a ibadete ve Tevhide davet etmeye baslayınca,
kavmi O'na "yalancı ve sihirbaz" dediler.
ste bu, Tevhid'e davet edip Sirk'i de terk ettirme tebligine baslayan her Rasûlün basına
gelen bir durumdur.
Aynı sekilde o kutlu Resullerin ümmetlerinin konumu da aynıdır. O gün bugündür aynı
savas devam edip gelmektedir.
Sirk, Tevhid'in zıddı olarak insanların mübtela oldugu en büyük hastalık oldugu için, biz
de bu risaleyi müslümanlara nasihat olarak ve sirki tanıyıp ondan sakınmaları için yazdık.
Nitekim Allah Azze ve Celle Kitab'ında:
"Allah, kendisine ortak kosanları bagıslamaz. Bundan öte diledigini, diledigi kimse için
bagıslar. Kim Allah'a ortak kosarsa, süphesiz çok büyük bir iftirada bulunmustur." (En-
Nisa: 48)
"Süphesiz, kim Allah'a ortak kosarsa, Allah ona Cennet'i haram kılmıstır ve onun
gidecegi yer Cehennem'dir. Zalimler için orada hiç yardımcılar yoktur" (El-Maide: 72)
buyurmaktadır.
Müslüman kardesim, sirk insanın Allah Azze ve Celleye karsı isyanı oldugu için en
büyük suçtur. Bunun için sirk üzere ölen ebedi Cehennem'de kalacaktır.
Allahu Teala:
"Süphesiz kitap ehli ve müsriklerden kafir olanlar, Cehennem atesinde ebedi olarak
kalacaklardır. Onlar insanların en kötüleridirler"(El-Beyyine: 6) buyurmustur.
Öyleyse Sirk nedir?
Sirk, Allah'a zatında, sıfatlarında, uluhiyet, ibadet veya mülkünde ortagı bulunduguna
itikad etmektir. Onun için, nasıl küfür imanın zıddıysa, sirk de tamamen Tevhid'in
zıddıdır.
Sirkin Çesitleri:
Sirk iki ana bölümde degerlendirilir.
1. Büyük Sirk:
2. Küçük Sirk:
BÜYÜK SRK:
Bu, bir seyi Allah'a denk alıp ona ibadet etmek, Allah'a itaat ettigi gibi itaatte bulunmak,
onu Allah'a ortak tutmaktır. O, kelimenin bütün anlamıyla, sirkin en agırıdır. çine düseni
ebedi olarak Cehennem atesine koyan ve onu slam dininden çıkarandır.
Büyük Sirk'in Çesitleri.
* Duada Sirk:
Bu Allah'dan baskasından, Peygamberler veya evliyadan, rızık, hastalıklara sifa ya da
buna benzer seyler talep ederek dua etmektir.
Zira Allahu Teala Kitab'ında:
"Allah'dan baska sana yararı ve zararı olmayanlara dua etme. Eger edersen sen de
zalimlerden olursun"(Yunus: 100) buyurmaktadır.
Burada "zalimler", "müsrikler" anlamındadır.
* Niyet ve Arzuda Sirk:
Bir kisinin amelinde, genelde ve ayrıntıda Allah'tan baskasına yönelmesidir. Buna
"itikadda sirk" denir.
"Kim dünya hayatının ve onun çekiciligini isterse, onlara yapıp ettiklerini onda tastamam
öderiz ve onlar bunda hiç bir eksiklige ugratılmazlar. ste bunlara, Ahiret'te kendileri için
atesten baskası yoktur. Onların onda (dünyada) bütün isledikleri bosa çıkmıstır ve
yapmakta oldukları seyler de geçersiz olmustur. "(Hud: 15-16)
* Sevgide Sirk:
Bu da Allah ile birlikte baskasını da Allah'ı sevdigi gibi veya daha çok ya da daha az
sevmektir. Çünkü sevgi, insanın ihlasla boyun egmesinin sebebidir.
Allahu Teala Kitab'ında:
"nsanlardan öyleleri vardır ki, Allah'tan baska ortaklar edinirler. Onlan, Allah sevgisi
gibi bir sevgi ile severler. man edenler (ise) Allah'ı daha çok severler"(El-Bakara:165)
buyurmaktadır.
* taatte Sirk:
Allah'tan baskasını "Tesri" ve hükümde ortak tutmaktır. Zira hüküm, yalnızca Allah'a has
bir haktır. Allah söyle diyor:
"Hüküm ancak Allah'ındır."(Yusuf 40)
Alimlerine veya seyhlerine, Allah'a isyan sayılan bir ameli helal sayarak uyanlar bu
sınıftandırlar. Bu konuda da Allah: "Alimlerini ve rahiplerini Allah'tan gayri Rabler
edindiler"(Et-Tevhe: 31) buyurmaktadır.
Allah'ın Rasûlü bu ayeti Adiy b. Hatem için Tirmizi'deki sahih hadis ile söyle
açıklamaktadır: "Hırıstiyanlar ve yahudiler, alimlerine, helali haram, haramı da helal
kılmalarında itaat ediyorlardı. Kim Allah'tan baskası için Seriat koyma hakkı tanırsa,
Allah'a isyan ile küfre girmistir. Çünkü Allahu Teala söyle buyuruyor:
"Kim Allah'ın indirdigi ile hükmetmezse, iste onlar kafirlerin ta kendileridir."(El-Maide:
44)"
Emir ve yasaklama hakkı, sadece Allah'ındır: "Yaratmak ve emretmek O'na ait degil
midir?"
"Ona ait degil midir" demek, bu hakkın baskasına nisbet edilemeyecegine isarettir. Kim,
yaratmayı veya bir isi Allah'tan baskasına nisbet ederse, en büyük sirki islemis ve
slam'dan çıkmıstır. Hakeza, Allah tüm kainatın yaratıcısı ve bu kainatları, nimetleriyle
terbiye edicidir. Yalnız O, yarattıklarında tüm tasarruf haklarına sahiptir.
Yarattıkları için en iyi olanın ne oldugunu en iyi bilen de sadece O'dur. O'ndan baskası
hiç bir sey yaratmamıstır. Allah'tan baskası hiç bir sey yaratamadıgı için, kendi benliginde
gizli olan en küçük seyi dahi bilemez. Bunu bilemedigi halde yaratılmıslara en uygun ve
yararlı olanın ne oldugunu nereden bilecektir? Bu sebeple insanlar tarafindan konulan
bütün kanunlar batıldır. Hiçbirisiyle hüküm vermek caiz degildir. Çünkü hüküm koyma
hakkı ancak Allah'ındır, O'ndan baskasının hükmetme hakkı asla yoktur.
Allah Azze ve Celle, Allah'dan baskasının kanunlarıyla hükmetmeye "Cahiliyye
hükümleriyle hükmetme" adını vermistir.
Allah Azze ve Celle böylece, kendi hükmünden daha hayırlı ve daha yüce bir hükmün
olmadıgını haber vermistir.
* Tasarrufta Sirk:
Bu, Peygamberlerin ve evliyaların, kainatta tasarruf kudretleri olduguna inanmaktır. Bu,
Peygamberler ve salih insanların güzel mevkilerini inkar ediyoruz ve görmemezlikten
geliyoruz anlamına gelmez. Fakat sakıncalı olan, bunlara Allah'ın özel haklarından olan
kudret, tasarruf, yarar ve zarar verme gibi sıfatları vermektir.
Allah müsriklere sordugunda:
"si kim yönlendiriyor, onlar da diyeycekler ki; Allah."(Yunus: 31)
* Korkuda Sirk:
Allah'dan baskasının zarar ve yarar verdigine inanmak veya korkuda baskalarını Allah'a
denk görmektir. Örnek vermek gerekirse: Ölülerin, sag olanlara zarar vermesinden
korkmak yahut vacip olan amelleri terk etmeye neden olacak kadar bir otoriteden
korkmak gibi. Ancak dogal olan korkmaya gelince, yırtıcı bir hayvan gibi veya bir
zalimden korkmak Seriat'ta caizdir (Sirk degildir.) Çünkü Allahu Teala, Nebisi Musa'yı
(Aleyhisselam) su ayette korkmakla vasfetmistir.
"Etrafını kollayarak, korkuyla oradan ayrıldı."
Burada, mesru olan korku, insanın Allah'dan korkmasıdır. Esas korku da budur.
* Tevekkülde Sirk:
Tevekkül, kulun islerini Allah'a havale etmesi, dilediginin elde edilmesi için Allah'a
güvenmesidir.
Allah Azze ve Celle: "Hiç ölmeyecek olan Allah'a tevekkül et" buyurmaktadır. Bunun
için Allah'tan baskasına tevekkül etmek caiz degildir.
Sirk olan tevekküle gelince: Ancak Allah'ın kudreti dahilinde olan seylerde Allah'tan
baskasına kalpten tevekkül edip baglanmaktır veya yaratılmıs birinin Allah'tan baska rızık
verecegine veya rızkı kesecegine inanmaktır.
Büyük sirk hakkında sözlerimize son vermeden önce, burada insanları uyarmamız
gereken bir çok konudan bazısına deginmek yerinde olacaktır. Bu deginecegimiz konular,
çok tehlikeli oldukları halde, bunu söyleyen ve isleyenlerin birçogu Allah'a sirk
kostuklarının farkında degillerdir.
Mesela: Sifayı doktora veya ilaca baglamak. Din ve dünya islerinde basarılı olmayı kulun
zekası, gayreti ve içtihadına baglamak. Kulların kanun koyabileceklerine dair inanıs.
Ölüm nedenlerini, trafik kazalanna veya yanlıs ilaç kullanımına baglamak gibi islerdir.
Bu ve benzeri sirk sözleri ve amelleri çoktur. Müslümanlar bunları bilip sakınmalıdır.
2. KÜÇÜK SRK:
Küçük sirke düsen insan slam'dan çıkmadıgı gibi, Tevhid'in aslına da zarar vermez.
Ancak bu sirk, imanın ve Tevhid'in kemaline aykırıdır. Küçük sirk, büyük sirke yol açan
vesiledir. Çünkü sirkin birçok türü vardır. Asagıdaki sekilde bir sıralama yapmak
mümkündür:
*Kavlî Sirk:
Dil ile olan sirktir. Allah'tan baskasına yemin etmek. "Allah ve senin sayende", "Kadıların
kadısı"gibi sözlerle yemin etmek ve bir insanı Allah'dan baskasının kulluguna nisbet
etmek. Abdunnebi, Abdulhüseyin vb. isimler de böyledir. Bu, Allah'tan gayrisini tazim
(yüceltme)'dir.
* Fiilî Sirk:
Bu da, bir müslümanın, bir seyi "ugursuzluk" sebebi kabul etmesidir. Mesela gördügü
veya duydugu bir seyi yahut da bazı hayvanları, kusları veya günleri ugursuz saymak gibi.
Hakeza, kahine gitmek ve onun dediklerini dogrulamak, çalınan malın ve çalan hırsızın
tesbit edilmesi için cincilere gitmek gibi. Hakeza medyumlara, üfürükçü ve benzeri
sarlatanlara gitmek de bunun gibidir.
* Kalbi Sirk:
Riya, söhret sevgisi, bazı amelleriyle dünya ve dünyalıgı arzu etmek gibi hususlar kalbî
sirktir.
Riya dört türlüdür:
l- Amelde niyetin dünyalık olup Ahiret için olmamasıdır. Bu kimseye dünyada iken
kendisine arzuladıgı niyeti verilir. Ahiret'te ise hiç bir nasibi yoktur. Bu amel büyük
sirktendir.
2- Amelde niyetinin Allah'ın rızası degil de insanların rızası olmasıdır. Bununla o kimse
amelinin karsılıgını Allah'tan degil de insanlardan bekler, Allah'ın verecegi akıbetten de
çekinmez. Amel ve söz ile olan riyadandır. Bu, iman ehlinde olmadıgı sürece küçük
sirktir. Ama iman ehlinde olursa büyük sirktir.
3- Ameliyle mal elde etmeyi amaçlamak, mal için veya bir kadınla evlenmek için hacca
gitmek, yahut da ganimet için cihada gitmek ve makam için slam'ı ögrenmek bu tür
sirktendir.
4- Ameli Allah için halis oldugu halde, bu amel makbul bir amel degildir. Çünkü Allahu
Teala: "Ancak Allah ameli takva sahiplerinden kabul eder" buyurmaktadır.
Bu kimseye ameli asla bir hayır saglamaz. Zira o küfür olan bir ameli islemis olup,
amelden önce sahip olunması gereken temel niteligini kaybetmistir. Amellerin
bozulmasının sebebi, islenen amellerde imanın zıddı olan küfür ve sirkin bulunmasıdır.
Allah Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem'in getirdigi Sünnet'e uygun olmayan bir amelde
"Tevhid" yoktur.
Bil ki ey müslüman kardesim!... Küçük sirkin tüm türleri büyük sirke dönüsebilir. Bunun
da sebebi, bu amellerle beraber kalben bunlara itikad etmek, Allah'dan baskasını
yüceltmektir. Ve bu, büyük sirke dönüsür. Buna karsı yardım ve tevfik Allah'tandır.
* Sirk-i Hafi (gizli sirk):
bn Abbas (Radıyallahu Anh) küçük sirki tefsir ederken söyle demistir: "Kisinin
arkadasına, Allah'ın ve senin sayende", "Allah ve falan adam olmasaydı" gibi sözleri
söylemesi gizli sirktir."
Dogru olan sudur: Eger "Önce Allah ve sonra da falan dilemeseydi", "Allah'ın sayesinde,
sonra da ' senin sayende" demesi daha uygundur. "Allah'a ve sana güveniyorum" demesi
hatalıdır. Dogrusu "Önce Allah'a, sonra sana güveniyorum" demesidir. Çünkü bu
cümledeki "ve" atıf edatı, Allah ile kul arasında bir denkligi sözkonusu yapar. Dogru olan
önce Allah demek ve sonra ise ardından bunu söylemektir; çünkü "sonra" tertibi derece
farkını ifade ediyor.
KÜÇÜK VE GZL SRKN KEFFARET
"Rabbimiz, bildigimiz bir seyi sana ortak kosmaktan sana sıgınırız ve bilmedigimizden de
senden bagıslanmamızı dileriz" diye, Allah Rasûlü'nün Sallallahu Aleyhi Vesellem dua
ettigi gibi dua etmektir.(Bunu Ahmed b. Hanbel sahih bir senedle Müsned'de rivayet
etmistir).
Yine Allah'ın Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem: "Kim Lat ve Uzza'ya yemin ederse
(hemen ardından) "La ilahe illallah" desin. Kim arkadasına: "Gel seninle bahis oynayalım
derse, sadaka versin" (Müttefikun aleyh) buyurmustur.
BAZI SRK OLAN AMELLERDEN ÖRNEKLER
* Sihirbazlık ve gözboyayıcılık:
Bu, bedenlere ve hatta kalplere etki eden muska, üfürük ve efsunlama gibi seylerdir. Bir
insanı hasta edip öldürdügü gibi, kadınla kocasının arasını da ayırabilir.
Hükmü: Sihir yapan slam'dan çıkmıstır. Çünkü sihir küfürdür.
* Kehanet (Gaibden haber vericilik):
Kehanet, gelecekte olacak bir olayı okumak anlamına gelmektedir.
Kahin, Allah'tan baska kimsenin bilemeyecegi gayb'dan haber verme ilmine sahip
oldugunu iddia edendir.
Kehanette bulunan insan Allah'ı inkar etmis olur ve kafirdir. Kim onun dediklerini
dogrularsa, en büyük küfrü islemis olur. (Kart falı, Tarot, Medyumluk bu sınıfa girer).
* Sihri bozmak:
Sihir yapılan bir insanı, sihirden kurtarmaya çalısmaktır. Bu da ikiye ayrılır.
a) Sihri sihirle iptal etmek ki, bu küçük küfürdür.
b) Sihri, Kur'an ve Sünnet'te sabit olan duaları okuyarak çözmektir ki, bu caizdir.
* Müneccimlik (Yıldıznamecilik veya Astroloji):
Bazı yıldız ve burçlan, yeryüzünde meydana gelen olaylara müessir kabul etmektir. Bu
yıldız ve burçların kendi basına etkili oldugunu veya Allah'ın izni ile etkili olduklarını
düsünmek de sirktir. Bununla ilgilenen, büyük sirkin içine düsmüs ve slam'dan çıkmıstır.
Çünkü yıldızların yaratılmasının amacı, yeryüzündeki insanlar için gökyüzünü süslemek,
yolcuların yollarını belirlemesi ve Seytanların taslanmasıdır. Kur'an-ı Kerim bu konuda
bize böyle haber vermistir. Fakat bu yıldızların ve burçların hareketlerinin yerde olan
olaylara benzerlik arzettigi söylenirse, küçük sirk islenmis olur. Bu, "Tevhid" dininin
kemaline aykırıdır.
*Nazarlıklar:
Bunlar bir hayrı celbetmek veya bir serri uzaklastırmak için boyuna asılan nazarlıklardır.
Bu, isterse Kur'an'dan bir ayet veya bir ip veya delikli agaçlar ya da benzeri taslar olsun,
aynı hükme dahildir.
Nazarlıklar iki türdür:
1- Kur'an'dan olmayanlar: Bu, Seriata göre haramdır. Kim bunun fail veya etki sahibi
oldugunu zannederse, büyük sirke düsmüs olur. Fayda verebilecegini zannetse bile yine
müsrik olur.
Bu nazarlıkların haram kılınısının nedeni, insanın kalbini Allah'dan baskasına bagladıgı
ve insanın baskasına tevekkül etmesine yol açtıgı içindir. Büyük sirke götüren seylerdir
ve fasid itikadlara zemin hazırlar
2- Kur'an'dan olanlar: Selef-i Salihin bu konuda ikiye ayrılmıslardır. Kimi bunu caiz
görmekte ve kimisi de görmemektedir. Dogrusu, "haramdır" diyenlerin görüsüdür.
Nazarlıkların sirk olarak adlandırılması nedeniyle bu hükmün genelligi sozkonusudur.
Bunun için Kur'an'dan olanla olmayanın arasını, sonunda ikisi de sirke götürdügü için
ayırmadık. Allah daha iyi bilir.
* Okuma (Rukye):
Kur'an'dan veya Nebevî olsun, hastalara okunan dualarda mubah olan "Rukye", Arab
diliyle olup anlasılır olması ve haram olan bir seyi içermemesidir.(1)
(1) Arapça bilmeyen de kendi diliyle hastanın iyilesmesi için dua eder
Örnek vermek gerekirse, Allah'dan gayrısından yardım dilemek, ona güvenmek, "Rukye"
yaparken bile bunun ancak Allah'ın izni olursa yararlı olacagına inanmaktır. Bu sartlardan
birisi kalkarsa haram olan "Rukye" vuku bulur.
Söyle bir örnek verebiliriz:
"Belaların uzaklastırılması için bilezik ve ip gibi seyler takmak."
Zarar ve yarar ancak Allah'ın izniyledir. Çünkü Allah bütün yaratılmıslar üzerinde tek
kuvvet ve kudret sahibidir.
Kim böyle seylerin hayır veya serre neden olduguna inanırsa, büyük sirke düsmüs olur.
Olabilecegi süphesine sahip olmak ise küçük sirktir.
Son söz olarak söyle deriz:
Bugün islam aleminde sirkin apaçık görünen sekli, Müslümanların baslarına gelen
musibetlerin ve karsılastıkları fitnelerin, savasların ve depremlerin, daha bunun gibi,
Allahu Teala'mn muslümanların basına verdigi birçok azabın yegane sebebidir.
Evet, sebebi de insanların Tevhid'den yüz çevirmeleri, akide ve amellerine sirkin
bulasmasıdır. Bunun ispatı ise, birçok islam beldesinde sirk olan sayısız davranısların
Muslumanlarca slam'dan sayılması gösterilebilir.
Bu davranıslara gelince; Allah'tan baskasına yalvarıp dua etmek, veli zannettikleri kulları
mescidlere defnetmek, onlar için adakta bulunmak, kabirlerde veya türbelerde kurban kesmek,
kabirleri tavaf etmek, kabirlere karsı namaz kılmak, vb. bu sirk amellerine örnek olarak
gösterilebilir.
Sirkin en büyük biçimi Allah'ın indirmedigi ile insanlar arasında hüküm vermektir. Beseri
kanunlarla hüküm vermek, bundan razı olmak ve bunları inkar etmemek, kâr adı altında faizle
alısveris etmek bu tür sirke örnektir.
Hem bu güzide esere bir giris, hem de konunun anlasılmasına yardımcı olsun diye;
yayınevimiz tarafından daha önceden bastırılıp dagıtılan bu 'birkaç söz'ü yazarın hosgörüsüne
sıgınarak buraya ilave ettik. Okuyucuya faydalı olmasını dileriz.
Allah'tan müslüman toplulukları sirkin ve haramların pisliginden temizlemesini diler,
hepimizi dogru yola iletmesini dua ile isteriz.
GURABA
BRNC BÖLÜM: Hanefi Alimlerine Göre Sirkin Tanımı.
KNC BÖLÜM: Hanefi Alimlerine Göre Sirkin Türleri.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Tevhidi Korumak için, Hanefi Alimlerinin Sakındırdıkları Sirke
Götüren Vesileler
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Hanefi Alimlerinin Açıklıga Kavusturdukları Bazı Sirk Örnekleri.
1. Sirk'in zahiri alametleri ve farklı sekilleri
2. Sirkin gerçegi ve sirk olan ameller
3. Kusatıcı ve kavrayıcı olan ilim, Allah'ın sıfatlarındandır.
4. radesi ve kudretiyle müstakil olarak tasarruf sahibi olmak, sadece Allah'a ait bir özelliktir.
5. badetler ve o ibadetlerin özellikleri sadece Allah'a mahsustur.
6. Allah'a kulluk ve teslimiyete özgü alametler
7 Sonuç
Önsöz
Hamd, Allah'adır. O'na hamdeder, O'ndan yardım diler ve O'ndan bagıslanmamızı isteriz.
Nefislerimizin serrinden ve amellerimizin kötülüklerinden O'na sıgınırız. Allah kimi
hidayete erdirmisse, onu kimse saptıramaz. Kimi de saptırmıssa, onu dogru yola getirecek
olan kimse yoktur.
Sahidlik ederim ki, ilah ancak Allah'dır; O'ndan baska ilah yoktur. Yine sahidlik ederim
ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür.
"Ey man edenler! Allah'tan hakkıyla korkunuz ve ancak müslüman olarak ölünüz !" (Ai-
mran; 102)
"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da esini yaratan ve ikisinden birçok
erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden sakının. Adıyla birbirinizden istekte
bulundugunuz Allah'dan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının. Süphesiz Allah
sizin üzerinizde gözetleyicidir." (en-Nisa; 1)
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dogru olan bir söz söyleyin, ki Allah amellerinizi
ıslah etsin vegünahlarınızı bagıslasın. Kim Allah ve Rasûlune itaat ederse, büyük bir
kurtulusa ermistir."(el-Ahzab,70-71)
Sözlerin en hayırlısı Allah'ın sözüdür. Yolların en hayırlısı Muhammed'in yoludur, islerin
en kötüsü sonradan uydurulanlardır. Her uydurulan bid'attır. Her bit'ad dalalettir ve her
dalalet de Cehennem'dedir.
Fer'i meselelerde Ebu Hanife'nin yolundan gidip, usûlde O'na uygun amel eden alimlerin,
bazı islam topraklarında sıkça rastlanan kabirci bid'at ehli, sirk ve sirkin türleri, sirke
götüren sebepler ve sirkin alametleri hakkında gerçekten taktir edilecek ilmi çalısmaları
vardır.
Bu alimler, böylece; kendileri gibi Tevhid'i korumak, sirkin giris kapılarını ve sirke neden
olan vesileleri ortadan kaldırmak için mücadele eden Maliki, Safii ve Hanbeli alimlerinin
kafilesine katılmaktadırlar. Bu da bize gösteriyor ki, Ebu Hanife'ye intisab eden bazı
alimlerin, kabirlere iliskin sirk olan bid'atlere karsı, tıpkı diger Ehl-i Sünnet Mezheb
alimleri gibi; saf ve berrak olan akideyi sirkten, bid'atlardan ve buna davet eden
etkenlerden arındırmak için, gerçekten övülmeye deger gayretleri vardır.
Bu alimler çabalarında; Ebu Hanife, Malik, Safii ve Ahmed b. Hanbel'ın izini takip
etmislerdir. O mamlar ki, bütün çabalarıyla Tevhid'in hürmetini korumak için sirke ve
müsriklere karsı mücadele etmislerdir. Bazılarının zannettikleri gibi sirk türünden olan
bid'atlara, kabircilere ve benzerlerine karsı sadece Hanbeli alimleri mücadele etmemisler;
Hanefi alimleri de aynı duyarlılıgı sergilemislerdir.
Böyle söyleyenlerin hepsine ilmi bir cevap olması için, bu sahada Hanefi alimlerinin
görüslerinden bir nebzeyi, bid'at ehline karsı hüccet olması için sunuyorum. nsaallah,
gücüm ve imkanım nisbetinde; bu alanda Maliki ve Safii alimlerinin görüslerine de
deginmek istiyorum. Bu kitabımda Hanefi alimlerinin sirkin tanımı, kısımları ve ona
sebep olan etkenleri nasıl tanımladıklarına örnekler verecegim. Bunun için konuyu dört
bölüm halinde ele aldım:
Birinci Bölüm: Hanefi alimlerine göre sirkin tanımı.
kinci Bölüm: Hanefi alimlerine göre sirkin türleri.
Üçüncü Bölüm: Tevhidi korumak için Hanefi alimlerinin sakındırdıkları sirk vesileleri.
Dördüncü Bölüm: Hanefi alimlerinin açıklıga kavusturdukları bazı sirk örnekleri.
Allah'dan dilegim, bu kitabı sadece kendi rızası için halis bir amel olarak kabul etmesi ve
onu hesap günü mizanımdan saymasıdır, O bize yeter. O ne güzel vekildir. Hamd
alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Dr. Muhammed
b. Abdurrahman
el-Humeyyis
BRNC BÖLÜM
HANEF ALMLERNE GÖRE SRKN TANIMI
Hanefi alimlerine göre sirkin ne oldugunu açıklamadan önce, sirkin sözlük anlamını izah
etmemiz yerinde olacaktır.
Sirk: Bir seyde birisine ortak kosmaktır. "Ortak olmak" ve "sirket" aynı kökten olusur.
"Ortak kıldı" demek; ortak kılınan o seyde zat veya anlamda, az veya çok bir nasip tayin
edilmesi demektir. "Birisine birseyde ortak oldu" demek, "ortak olunan seyin azında veya
çogunda pay sahibi olmak" demektir. Bu ister bir zatta veya ister sıfatta olsun farketmez,
aynı seyi ifade eder. Seriat'a göre her küfrün imanın karsıtı olması gibi, sirk de Tevhidin
karsıtıdır.
mam Abdulkadir ed-Dehlevi(1) (1) Abdulkadir b Abdırrahım el-Umeri ed-Dehlevi el-Hanefî. Meshur
alimlerdendir H. 1230'da vefat etmistir. Bkz: Nuzhetul Havatir, c.7, s.302, 304.
diyor ki: "Sirk, insanın Allah'tan gayrısında Allah'ın sıfatlarından bir sıfatın varlıgına
itikad etmesidir" Mesela; "falan kimse herseyi bilir demesi veya ' falan kimse diledigini
yapar," yahut "bana hayır ve serrin dokunması onun elindedir" gibi sozerle; ya da Allah'tan
gayrisini Allahı yücelttigi gibi yüceltmektir. Birisinden bir seyi istemek için ona secde etmesi
veya onun için bir itikada sahip olmasıdır. (2) (2) Tavdıhu l Kur an c 1, s 105 Urduca
Bu tanımdan da açıklıga kavusuyor ki, O'na göre sirk, Allahın fillerine veya sıfatlarına samil
oldugu gibi, aynı zamanda kendisine ibadet edilmeye özgü olan, kullarının fiillerini de içine
alır.
Hakeza imam Muhammed ismail ed-Dehlevi(3) (3) Muhammed ismail b Abdılganı b Abdırrahim el
Umerı Ed Dehlevi el Hanefi, H. 1193de dogdu, H. 1246 da öldü. Eserleri arasında "??viyetü' l man" , Tenviru' l
Ayneyn fi sbatı Refi'l Yedeyn vb. kitapları vardır.
ve Seyh Ebu'l Hasan en-Nedvi (ibare Nedvi'nindir) söyle derler.
"Sirk sadece insanın baskasını Allah'a es kosup O'nunla arasında hiçbir fark gözetmeden denk
kabul etmesi degildir. Bunun yanında, bilakis sirkin gerçegi, insanın Allah'ın kendi yüce
zatına ve ibadetine alamet kıldıgı amelleri, insanlardan birine secde etmek, onun adına kurban
kesip nezirde bulunmak, zor anlarda ondan yardım dilemek ve onun her yerde hazır ve nazır
oldugunu söyleyip, onun tasarruf yetkisine sahip oldugunu isbat etmeye çalısmaktır."(4)(4)
Muhammed ismail b Abdılganı b Abdırrahım el-Umeri Ed-Dehlevi el-Hanefi. Hakkında 3 no'lu dipnotta bilgi
verilmistir.
Bunların hepsi ile sirk sabit olur ve insan bununla müsrik olur.(5)(5) Takviyetu'l iman, 22-23
(Urduca), En-Nedvı, Risaletu't-Tevhid, 32-33.
Bu tanımlar da bize açıkça göstermektedir ki, birçok Hanefi alimi sirkin beyanı ve
tanımlamasında sadece "Rububiyet" meselesi üzerinde durmamıslardır. Aksine, gördügünüz
gibi onlar, kim olursa olsun Allah'dan gayrısına bir ibadeti tahsis kılmayı "sirk-i ekber" olarak
adlandırmıslardır. ste bu, amelleri yok eden ve islendiginde Allah'ın, onu isleyenin ne nafile
ve ne de farz bir ibadetini kabul etmeyecegi bir sirktir. Allah Azze ve Celle bu tür sirk
hakkında söyle buyuruyor:
"Andolsun sana ve senden öncekilere, "eger sirk kosarsan süphesiz amelin yok olur gider ve
sen de hüsrana ugrayanlardan olursun" diye vahyedildi."(ez-Zumer 65)
"Allah kendisine ortak kosulmasını bagıslamaz. Bunun ötesinde diledigi kimseye diledigini
bagıslar." (en-Nisa. 48)
Fakat ne yazık ki cahillerin çogu sadece Tevhid-i Rububiyetin yeterli oldugunu söylemekle
yetinmektedirler. Böylece onların uluhiyyette sirke düsmeleri onlara çok basit ve hafif
geldi ve ibadeti Allah'tan gayrısına yönelttiler. Onlara yalvarıp onlarla "istigase"de
bulundular. Bilmelidirler ki, Allah Rasûlü'nün belirttigi gibi; "dua ibadettir."(6)(6) Ahmet
Bin Hanbel, 4/267, 270, 276, , Ebu Davud, Kitabu's-Salat, Babu'd-Dua, 1479, et-Tirmizi (H. 211), 2969, Bakara
tefsirinde, C. 5/374 (3247), el-Mu'minun Suresi tefsiri -C. 5/ H 456, 3372, Kitabu'd-Dua'da Bab-u Fadlı'd Duaı,
bni Mace, 2/1258 H 3828 Kıtabu'd-Dua Bab-u Fadli'd-Dua; el-Buharı, el-Edebu'1-Mufred'de, s.105; bni Ebi
Seybe, El Musannef, C. 6/21 H. 29167; bni Hibban (ihsan), C. 2/124 H. 887; el-Beyhaki, Suabu'l-man, C 2/37 H.
1105; el-Hakim, el-Müstedrek, C. 1/ 491 (isnadının sahih oldugunu söyledi ez-Zehebi ve bn-i Cerir, et-Tagyir'de
(24/78-79) ona muvafakat ettiler...)
Bunun için bu sirke düsmek, meydana çok gelen bir durumdur. Özellikle de cahiller
arasında buna sıkça rastlanır. Bunun nedenlerine gelince; ilim ehlinin kusurunu, bu
konuda ilme intisab ettigini söyleyen bazı kimselerin sapıklıgını ve daha nicesini saymak
mümkündür. Ancak, yukarıda da gördügümüz gibi, Hanefi alimlerinin görüslerinden
anlasılmaktadır ki, bunlar "Rububiyette sirk" ile "Uluhiyyette ve sıfatlarda sirk"in arasını
ayırmamıslardır. Sirki izah ederken sadece bir türünü degil, onun tüm türlerini
zikretmislerdir.
KNC BÖLÜM
HANEF ALMLERNE GÖRE SRKN TÜRLER
Yukarıda gördügümüz üzere, sirkin türlerini arzetme esnasında dogal olarak
anlasılmaktadır ki, bu sirk türleri sadece Rububiyet cihetiyle sınırlı kalmayıp, Ubudiyete
(Uluhiyete) de samildir, ileride yapacagımız açıklamalardan da anlasılacagı üzere bu,
Allah'ın isimlerinde ve sıfatlarında da O'na sirk kosmayı içine alır. Bu da Allah'ın
kullarından herhangi birisine, Allah'ın sıfatlarından bir sıfatı uygun görmek veya
insanlardan herhangi bir kimse hakkında onu, kendisine ibadet edilen ilah derecesine
çıkaracak kadar asırı gitmektir.
Biz bu vesileyle asagıda bazı hanefi alimlerinin, sirkin çesitleri hakkındaki açıklamalarını
vermeye çalısacagız.(7)
(7) Hanefi alimlerinin de açıklayacakları gibi, sırkm kısımları sadece islam toplumlarında cehaletin yaygınlıgı
nedeniyle meydana gelen sirki amellerdir Görüsüme göre, onlar ibadette sirk kosmayı da delilleriyle özet olarak
anlatsalardı daha yararlı olurdu. Ancak, yine de onlar sirk hakkında gerekli ayrıntılı bilgileri vermislerdir. Sirkin
vuku buldugu ibadetler sadece zikredilen ameller veya ibadetler degillerdir. Bilakis daha birçok ameller ve ibadetler
de vardır. Acaba Hanefiler neden sadece bir türün üzerinde daha çok durdular? Bu, ancak bizim dedigimizin
dogrulugunu isbat edicidir ki, Hanefi alimlerinin -hemen- hepsi, ibadetle ilgili amellerde sirke düsülmesinden
insanları sakındırmıslardır.
1. mam Ahmed es-Serhendi(8) diyor ki: Sirk iki türlüdür Birincisi, "Vacibu'l-Vücud"
hakkında sirk kosmak, ikincisi ise "ibadet'te sirk kosmaktır.
(8) Ahmed b Abdılehad es-Serhendı el-Hanefi el-Maturıdî el-Naksıbendı'nın, Beyanu'l-Akaıd, Ala Mezhebı'l-
Maturıdıyye, Tehzibu's-Sufiye ve Rısaletu Isbatı'n-Nubuvvetı ve ayrıca, er-Reddu Ale's-Sıy'a adlı eserleri vardır H
1034'de oldu. Bkz Nuzhetu'l-Havatır, 5/43-55)
2. mam Ahmed er-Rumi(9) ve Subhan Bahs el-Hindi, sirkin altı türünü zikrettiler. Bu altı
türün bir tanesi sudur:
(9) Ahmed b Muhammed el-Akhisari el-Hanefi er-Rumi, Osmanlı alimlerindendir ilmi eserleri vardır Tedrisatta
bulunmus ve fetva vermistir. H 1043 yılında olmustur Bkz Hidayetu'l-Ârifîn, 1/157 ve Mu'cemul-Muellifîn, 2/83
Sirku't-Takrib: Bu, Allah'a yakınlık(10) için Allah'tan(11) gayrısına ibadet etmektir.
(10) Delili. "Biz onlara, bizi Allah'a daha çok yaklastırsınlar diye ibadet ediyoruz. (ez-Zumer. 3)"
(11) Mecalisu'l-Ebrar Ala Hazineti'l-Esrar, Sh.150-152.
3. Et-Tahanavi de(12) muhtelif sirk türlerini söyle zikreder:
a) badette sirk.(13)
b) taatte Sirk.(14)
c) simlerde sirk.(15)
d) limde Sirk.(16)
e) Kudrette Sirk.(17)
(12) Muhammed b Ali b. Hamid b Sabir el Hanefi et Tahanavi, kelamcı ve edibdir Maturidi fakihlerindendir Bkz
Nuzhetu'l Havatır, 6/287 ve Mu'cemu'l-Muellifîn, 11/47.
(13) 'Andolsun ki biz her ümmete taguttan kaçının ve Allah a ibadet edin diye (tebligat yapması için) bir Peygamber
gonderdik (en Nahl 36) , Andolsun ki biz Nuh u kavmine gönderdik O kavmine ey kavmim, Allah'a ibadet edin
Sizin O ndan baska bir ilahınız yoktur (dedi) (El-Araf 59) Allah tan baskasını Allah ile beraber ilah edinme. Yoksa
kotülenmis ve asagılanmıs olarak oturur kalırsın (el sra 22). Demek istiyor ki, Allah tan gayrısına ibadetini tahsis
etme, bu O ndan baskasına ibadettir.
(14) Ey Ademogulları! Ben sizden Seytana ibadet etmeyin diye söz almadım mı? (Yasin 60) Demek istiyor ki Ben
sizden ona itaat etmemeniz, ona uymamanız ve size emrettigi isyanda ona itaat edip ibadet etmemeniz için sizden
ahid almadımmı? Ey babacıgım, Seytana ibadet etme! Süphesiz ki Seytan Allah'a isyan etmistir (Meryem 44)
(15) Bundan amaç, hayvan kesiminde Allah'tan gayrisinin adını anmak olabilir. Üzerine Allah'ın adının
anılmadıgından yemeyiniz Süphesiz o fısktır (el Enam 121), Ancak size lesi kanı, domuz etini ve Allah'tan gayrisi
için kesileni haram kıldı (el Bakara 173) Bundan amaç, dogan bir kımseye Allah tan gayrısına ibadet etmeye verilen
ad olabilir Abdulharis Abduluzza denilmesi gibi. Onlara salih bir çocuk verilince, kendilerine verildiginde O'na
ortaklar edinirler (el Araf 100) Yani o dogan çocukta, Allah'ın onu yaratmasına ortaklar kosarlar. Halbuki Allah
onu varetmis ve onu onlara nimet olarak vermis ve onunla anne ve babasının gönüllerini sevindirmistir Ama onlar,
Allah'tan gayrısına onu kul etmislerdir Onu Allah'tan gayrısının kulu olarak adlandırmıslardır Abduluzza,
Abdulharı, Abdulka'b, gibi Siiler de bu sirke düserek, çocuklarına Abdulali, Abdulhasan', "Abdulhüseyn" vb
isimler takmıslardır Veya Allah onlara o çocugu nimet olarak vredikten sonra, Allah'a ibadette ortak kosarlar
Halbuki onlara sayısız nimetler veilmistir. Bu ifade tarzı, nevi den cins'e intikal usûlüdür Ayetin bası, Adem ile
Havva hakkındayken, kelam sonradan cinse intikal etmistir Bu süphesiz Ademin neslinde çoktur. Bunun için Allah
onlara sirkin batıl oldugunu bildirdi ve bunların çok siddetli bir zulüm islediklerini söyledi. Bu sirkin sözlerde veya
davranıslarda olması aynı seydir. Allah onları tek bir nefisten yaratmıstır. O nefisten onun esini varetmıs ve onlara
kendi nefislerinden esler yaratmıstır. Sonra onlar arasında bir sevgi ve sefkat yaratmıstır. Bu nedenle onlar,
birbirlerinden huzur bulurlar. Birbirlerini sevip dost olurlar. Sonra onlara çocuklarının olması için sehvet verdi.
Onlara kadınların rahmine yerlestirdigi çocuklar verdi. Belli bir sure sonra onları dünyaya getirdi. Onlar çocukları
dogmak üzereyken onu sag saglım olarak dünyaya getirmesi için dua ederler. Tüm bunlar var ken, O na ibadet edip
hiçbirseyi O na ortak kosmamaları ve dini sadece O na halis kılmaları hak degil mi' Bkz Teysiru'r-Rahman Tefsiri,
9/128-130.
(16) O, Gaybı bilendir Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (kimsenin bilmesine izin
vermez ) (ec-Cin 26)", "De ki, göklerde ve yerde gaybı Allah'tan baskası bilmez (En-Neml 65)"
(17) Deki Onlara çagırdıgınızda sızı duyuyorlar veya size bir zarar veriyorlar mı' (es-Suara 72-73)", Allah tan gayrı
kendilerine ibadet et tikleriniz, size rızık vermeye güç yetıremezler (Ankebut 17)" Bkz Kesfu stıhatı'l-Fünun, 4/153-
164.)
4. mam Veliyyullah ed-Dehlevi(18) sirki asagıdaki türlere ayırmıstır:
a) Sucud'da sirk.(19)
b) Yardım istemede sirk.(20)
c) Nezirde (adakda) Sirk.(21)
d) simlendirmede sirk.(22)
e) Büyüklerine tabi olmada sirk (23)
(18) Ahmed Veliyyullah b. Abdırrahim b. Vecihu'd-Din el-Umeri ed-Dehlevi, el-Fevzu'l-Kebir, el-Buzur el-Bagıza ve
Huccetullah el Balıga adlı meshur eserlerin sahibidir H 1176da Dehli de olmustur 6/398,415)
(19) "Alah'a secde yapın ve Ona ibadet edin (En-Necm 62)'
(20 "Ancak sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz (el Fatiha 5)" Allah Rasûlu de söyle buyuruyor 'Yardım
dileyince ancak Allah'tan dile "(Tırmızı, Ahmed b Hanbel)
(21) "Nezirlerine vefa gösterirler ve serri yaygın olan o günden korkarlar (el-nsan 7)" Hasıyetu bn-i Abidin Ala er
Reddi'l Muhtar, 2/439-440 El-bdau Fi Madarru'l-bdita', Sh 189 Ziyaretu'l-Kubur, s.29 El-Mecalıs el-Erbaa, sh 14
"Sonra hac ibadetini yenne getirsinler ve adaklarına sadık kalsınlar Kabeyi de tavaf etsinler (el Hacc 29) El-
Bahrur-Raile, 2/298 Ruhul-Menai, 17/313.
(22) Daha önce bu konuya isaret edilmistir.
(23) "Alimlerin ve ruhbanlarını Allah tan gayrı ilahlar edindiler O'ndan baska ilah yoktur, ilah ancak Odur O,
onların ortak kostuklarından münezzehtir (et-Tevbe 31)" Bunun tefsirinde Tirmizi söyle demistir 'Onlar onlara
helali haram, haramı da helal kılınca onlar da buna ragmen onlara uymadılar mı' Adıy b Hatem de, evet, ey Allah
m Rasûlu'dedi Rasûlullah da, iste bu, onlara ibadettir buyurdu.
f) Kurban kesiminde sirk.(24)
g) Saibe ve Bahîrede sirk.(25)
h) Halif (Ahid verme) sirki.(26-27)
ı) Haccı Allah'tan baskası için yapma sirki(28-29)
(24) "De ki Benim namazım, ibadetim, hayatım ve olumum alemlerin Rabbı olan Allah içindir (el-En'am:162)"
"Rabbın için namaz kıl ve kurban kes' (el-Kevser. 2)" Bkz Tuhfetu'l-Fukaha 3/67
(25) 'Ne bahîreyi, ne saibeyi, ne vasîleyi ve ne de ham'ı Allah size farz kılmadı Fakat kafir olanlar Allah'a yalan
yere iftira ediyorlar (el-Maide 103)" Bu, dinde Allah'ın söylemedigini ihdas eden ve Allah'ın helal kıldıgını haram
kılan müsriklerin zeminidir Kendi bozuk görüslerine uyarak kendilerinin icad ettikleri kavramlarla, hayvanlarını
Allah'ın emrine karsı haram kıldılar 'Bahire", kulagını ortadan yararak ikiye ayırdıktan ve sırtına binmedikleri
deveye denir "Saibe" belli bir yasa ulastıktan sonra bası bos bırakılıp kendisine binilmeyen, üzerine yük
yüklenilmeyen, yedirilmeyen deve, oküz veya koyuna verilen addır 'Ham" ise, belli bir yasa gelip de sırtına
binilmeyen ve yük vurulmayan deveye verilen addır. Butun bunların hepsi, hakkında delil olmadan haram kılınmıs
hayvanlardır. Bu ancak Allah a iftiradır, onların cehaletinden kaynaklanmaktadır (Teysıru'r-Rahman 2/352.)
(26) Bu ancak hilfde (ahidde) bulunan kimsenin, kendisiyle yemin edilen seyde ancak Allah a özgü olan bir kemal
görüp, onu Allah a denk kabul etmeyi itikad etmesine baglıdır. Aksı takdirde sadece dil ile böyle bir ahidde
(yeminde) bulunmak 'küçük sırk"tir slam dan çıkarmaz.
(27) 'Kim Allah tan gayrisinin adıyla ahidde (yeminde) bulunursa kafir olmustur " Hadıs-i Serifi bunun delilidir
(Ebu Davud, Ahmed b. Hanbel, el-Hakim ) Bir rivayette de söyle Duyuruluyor 'Kim Allah'tan gayrısıyle ahid
verirse, Allah'a sirk kosmustur (Ahmed b. Hanbel )" mam Ebu Hanifeden gelen bir rivayete göre, o Allah'tan
gayrısıyla yemini (ahid vermeyi) yasaklayarak söyle demistir 'Kisi ancak halis Tevhid'i Allah amahsus kılıp onunla
yemin edebilir (Bedaius-Senai, 3/8)' bn-i Nüceym el-Hanefi, Allah'tan gayrısıyla yemin eden hakkında sunu söyler
"Ha yatım ve senin hayatınla yemin ederim diyenin küfründen korkulur (el Bahru r-Raik, 3/88, 5/124 El-Fetava el-
Hindiyye, 6/323, 326 "
28) 'Kimin gücü yeterse, onun uzerine Allah için haccetmek farz kılınmıstır (Al-i mran 97)
(29) Huccetullah el-Balıga, 1/183, (Yem baskısında 1/543). El-Buzur el Baziga, 1/127)
5. Sah Muhammed smail(30) ise su kısımları zikrediyor:
(30) Hayatı hakkında bilgi verildi
a) Evliyadan duayla yardım istemek ve onlarla istigasede bulunmak.(31)(31) Allah' tan
baskasına ne yarar ve ne de zarar veremeyecek seye çagrıda bulunma (Yunus 106)", "Rabbınızden ıstıgase
ettiginizde O da hemen size karsılık vermisti (El-Enfal 9)" (Ruhu'l-Meani, 6/129, 11/98)
b) Evliya'ya nezirde ve onlar için kurban kesmede sirk.(32)
(32) Yukarıda deginildi
c) Evliyadan -gıyablarında- yardım dilemek.(33)
(33) Yukanda deginildi
d) simlendirmede sirk kosmak. Dogan çocukları evliyaya nisbet etmek. Yani onların
olmalarında Allah'dan gayrısını sebep bilmek ve onlara nisbet edip çocukları
adlandırmak. Abdunnebi, Hibetu Ali, Hibetu Hüseyin, Hibetu'l-Mursid, Hibetu
Selar vb. diye adlandırıp, onlardan belaların giderilmesini dilemek.(34) (34) Yukarıda
deginildi
e) Allah'tan gaynsıyia yemin etmek.(35) (35) Yukarıda deginildi
f) Allah'ın velilerinden bir velinin adıyla çocugu tütsülemek.
g) Veli adına çocuga elbise giydirmek.
h) Oglunu ayagından bir iple veli adına baglamak.
ı) Allah'tan baskasına secde etmek.(36) (36) Bunun deliline daha önce deginildi (el-Bahru'r-Raık,
5/124, el-Mırkat, 2/202 Ruhu 1-Meanı, 17/213)
i) Allah'dan gayrisinin gaybı bildigine inanmak.(37) (37) Bunun deliline daha önce
deginildi El-Fetavayı Hindiyye'de, gaybı bilme iddiaları hakkında hüküm vardır (6/325-326 el-Bahru'r - Raik, 3/88,
5/124)
j) Allah'dan gayrısına tasarruf hakkı tanımak.(38) (38) Bunun deliline daha önce deginildi
(El-Bahru'r-Raik 2/892, Ruhu'l-Meani 17/213, El-bda' Sh 189)
k) Allah'tan gayrısı için kudret sıfatı isbatına inanmak.(39) (39)Takviyetul-man, Sh:19-21
(Urduca) En-Nedvi, Risaletu't-Tevhid, Sh 25-33
Bundan sonra söyle der: "Bunların hepsiyle sirk sabit olur ve insan bununla müsrik olur."
imam Muhammed ed-Dehlevi, bir diger yerde sirkin kısımlarını söyle sayar:
a) ilimde sirk.(40) (40) 'Önlerinde ve ardlarında olanı bilir Diledigi kadarının dısında, O'nun ilminden
hiçbirseyi kavrayıp kusatamazlar (El-Bakara 255)"
b) Tasarrufta Sirk.(41) (41) "De ki Allah tan baska ilah diye öne sürdüklerinizi çagırın Onların göklerde ve
yerde bir zerre agırlıgında bile hiçbir seye güçleri yetmez, yaratılısta ortaklıgı olmadıgı gibi, O nun bunlardan hiçbir
destekçi olanı da yoktur. O nun katında izin verdiginin dısında hiç kimsenin sefaati yarar saglamaz (Sebe 22-23) "
c) ibadette sirk.(42) (42) Daha önce geçti
d) Âdette (yani amelde) Sirk.(43) (43) Reddu'l-srak Sh 16-17)
Buna en-Nedvi de ilavelerde bulunarak, kabirciler hakkında siddetli tavır koymustur.(44)
(44) Rısaletut-Tevhid, Sh 34-40)
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
HANEF MAMLARININ TEVHD KORUMAK ÇN SAKINDIRDIKLARI SRKE
GÖTÜREN VESLELER
Hanefî imamları, kabirleri kireçle badanalamak,(45) (45) Müslim'in Câbır ve digerlerinden rivayet
ettigi bıı hadiste, Ali, Rasûlu kabirleri alçılamak, üzerine oturmak ve üzerine bina yapmak fiillerini yasaklamıstır.
Ebu Hanife ve ashabının bu konudaki görüsleri ögrenmek için su eserleıe bakınız Bedaiu' s-Senai, 1/320, Tuhfetu
Fukaha, 2/256, El Metanet, 2/121, Fethu'l-Mülhim, 2/121, Mearifu Sünen, 3/305, 307, Hasiyetu't-Tahavı, Sh 335,
Hasiyetu Reddu'l-Muhtar bni Abidin, 2/237, El-Fetavayı Hindiyye, 1/194, el-Bahru'r-Raik, 2/19 el-Mebsut, 2/62,
Hasiyetu Maraki'l-Felah, Sh 405, El-bda', Sh 197, Ziyaretu'l-Kubur, Sh 29)
kabirlerin üzerine bina (kubbe ve mescid yapıp bunu yükseltmek,(46) (46) Müslim de Allah
Rasûlü nün Ali'yi (ra) kabirleri düzlemek için gönderdigi rivayet edilir Hanefi imamlarının bu konudaki görüslerini
ögrenmek için bakınız Tebyinu'l-Hakaik, (ez-Zeylai), 1/264, Fethu'l Mülhim, 2/506, Ruhu'1 Meani, 15/237, (el-
Alusı), Fethu'1-Kadir, 2/141. )
üzerine yazı yazmak,(47) (47) Bunu Ebu Davud, Tirmizi ve digerleri Cabir yoluyla Allah Rasûlü'nden
rivayet ediyorlar Allah Rasûlu'nun kabirlerin kireçle badana edilmesini ve üzerine yazı yazılmasını yasakladıgını
rivayet ederler. Bu konuda bakınız: Bedaiu's-Senai, 1/230, Tuhfetu'l-Fukaha, 2/256, Tebyinu'l-Hakaik, 1/264,
Hasiyetu Mavakiyi'l-Felah, Sh.405, el-bda', sh.197.)
kabirleri mescid edinmek,(48) (48) Allah Rasûlü (sav) söyle demistir: "Allah'ın laneti yahudilerin ve
hıristiyanlarm üzerine olsun! Onlar Peygamberlerinin kabirlerini mescidler haline getirdiler. (Buhari, Müslim)",
"Bilinki sizden öncekiler Peygamberlerinin kabirlerini mescid ediniyorlardı. Sakın siz kabirleri mescid edinmeyin.
Sizi bundan alıkoyuyorum. (Müslim)" Bu konuda bakınız: Tebyinu'l-Hakaik, 1/264; Ruhu'l-Meani, 15/237; el-
Mirkatu fi Serhi'l-Miskat, 2/22; el-Kevakibu'd-Derari, 1/316-317; el-Berari, Zi-yaretu'l-Kubur, Sh. 29; el-
Mecalisu'1-Erbaa, Sh.13.)
içine kandil asmak,(49) (49) "Allah Rasûlü kabir ziyaretçisi kadınları, kabirlerin üzerini mescid edinenleri
ve üzerine kandil asanları lanetledi. (Ahmet b. Hanbel, Tirmizi)" Ayrıca bakınız: el-bda', Sh.189; el-Kevakibu'd-
Derari, 1/317; Ziyaretu'l-Kubur, Sh. 29; el-Mecalisu'l-Erbaa, Sh. 13.)
kabirlere yönelerek namaz kılmak ve kabirlere karsı dua etmek,(50) (50) Allah Rasûlü söyle
buyurmustur: "Kabirlerin üzerine oturmayınız ve kabirlere dogru namaz kılmayınız." Ebu Hanife, dua esnasında
Rasûlullah'ın kabrine yönelmeyi mekruh görürdü. Bkz. et-Tevessilu ve'l-Vesil, sh.293; bn-i Teymiyye Ruhu'l-
Meani, 6/125; Mecmau'l-Enhar fi Serhi Mültekal Ebhar, 1/313.)
kabirleri bayram yerine çevirmek(51) (51) Ebu Davud, Ebu Hureyre'den söyle rivayet ediyor: "Evlerinizi
kabir haline getirmeyiniz. Benim kabrimi de ziyaretgah yerine çevirmeyiniz. Bana salat getirin, zira nerede
olursanız olun, salatınız bana ulasır." Ayrıca bkz. el-bda', Sh.185.)
ve özel olarak kabir ziyareti için yolculuklara çıkmak(52) (52) Rasûlullah (sav) söyle buyuruyor:
"Üç mescidin dısında hiçbir yer için seyahat edilmez. Mescid-i Haram, benim mescidim (Mescid-i Nebevi) ve
Mescid-i Aksa hariç." fiillerini "sirke götüren vesileler" olarak açıklamıslardır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
HANEF MAMLARININ SAKINDIRDIKLARI BAZI SRK ÖRNEKLER
nsanın garipseyecegi birseydir ki, Arap müsrikleri Rububiyet hususunda sirk kosmadılar,
sadece uluhiyet hususunda sirk kosmuslardır. Ne gariptir ki, bugün bile slam Ümmeti
arasında Rububiyet konusunda sirkin birçok biçimlerine rastlamak mümkündür. Ancak
eger okuyucu konumuzla ilgili olarak nakledecegimiz alıntıları kavrayabilirse, bu
saskınlıgı kolayca ve kendiliginden yok olacaktır. Bunun için, alıntıları yer yer
uzatacagım.
Muhammed Alauddin el-Haskefi,(53) (53) Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Husni (el-Haskafi),
Hanefilerin Sam müftüsüydü. Ed-Dürri'l Muhtar fi Serh-i Tenviru'l-Ebsar, fadetu'l-Envar âlâ Ulûli'l Menar adlı
eserleri vardır. Bkz: Hülasatu'l-Eser; 4/63-65; el-E'lam, 6/294). Allah'tan gayrısına nezirde bulunanlar
hakkında sunları söylüyor: "Bil ki ölülerden ötürü halkın arasında birçok kimsenin basına
gelen ve onlardan alınıp da mum yakmak, kandil yagı ve benzeri seyler için evliyanın
kabirlerine yakınlasmak için alınan paranın hepsi, icma ile batıl ve haramdır."(54) (54) Ed-
Dürri'l Muhtar, 2/439.
bn-i Abidin bu ibarenin açıklamasında söyle der: 'Onlara yakınlık için, sözüne gelince,
bu; "ey efendim falan, eger kaybolan esegim geri döner veya hastalıgım iyi olursa, ya da
ihtiyacımı görürsen, sana bu kadar altın veya gümüs, yahut yemek veya mum ve yag
verecegim!" demek vb. sözlerdir. "Batıl ve haramdır" sözünün ise çesitli yorumları vardır:
Mesela, yaratılmısa adakta bulunmak. Burada nezir caiz degildir. Çünkü nezir ibadettir,
ibadet de kula yapılmaz. Üstelik kendisine adak adanan da ölüdür. Ölü ise mülk
edinemez."(55) (55) A.g.e. Sh 2/449-450.
Alusi, Allah'tan gayrısıyla istigasede bulunan ve çok sıkı bir sekilde ölülere baglanan ve
onlara nezir ve benzeri birçok itaat türünü tahsis edenler hakkında sunları söyler:
"Allahu Teala buyuruyor ki: "Allah'tan baska ibadet ettikleriniz bir sinek bile
yaratamayacaklardır (el-Hacc 73)." Bu, evliyaullah hakkında ifrata gidenler için bir
kötülemedir. Çünkü insanlardan bazıları zor anlarında Allah'tan gafil olarak onlara
"istigase"de bulunurlar. Onlara adaklar adarlar. Onların akıl sahipleri söyle derler: "Onlar
bizi Allah'a götüren vesilelerdir. Biz ancak Allah için adakta bulunuyoruz. Bunun
sevabını da o veliye bagıslıyoruz." Hiç süphe yok ki, onlar ilk iddialarında "biz onlara
ancak bizi Allah'a daha çok yaklastırsınlar diye ibadet ediyoruz" diyenlerin sözlerine
benzer bir söz söylemislerdir. kinci iddialarına gelince, onlardan bu yolla hastalıkları için
sifa istemedikçe ve kaybolan kimselerini veya seylerini geri çevirmesini istemedikçe,
herhangi bir sorun yoktur."
Muhammed b. Yahya b. Muhammed el-Kandeh-levi el-Hanefi(56) (56) Muhammed b. Yahya b.
smail el-Kandehlevi el-Hanefi. Fazilet sa-hibi bir edebiyatçı ve alimdir. Derin bir ilmi yetenege sahiptir. El-
Kevakibu'd-Derari adlı eserin de sahibidir. H. 1334'de öldü. Bkz. El-Musannefin önsözü, 1/27; ayrıca el Anakid el-
Galiye.) diyor ki: "Kabirler üzerine mescid bina etmeye gelince: Bu, yahudilere
benzemektir. Çünkü yahudilerin, Peygamberlerinin ve büyüklerinin ölülerini yüceltmek
için ve ölülere saygı olsun diye, onların kabirleri üzerine mescid bina etmelerindeki
tazime ve putlara ibadet edenlerin amellerine benzer bir seydir... Bu kabirlerde kandil
kullanmaya gelince, bu, malda bir israftır. Allahu Teala, "mallarını gereksiz yere
harcayanlar Seytan'ın kardesleridirler. Seytan ise Rabbine karsı çok inkar edicidir (el-isra:
27)" buyurmaktadır. Bunda Yahudilere tesebbüh (benzeme) vardır. Çünkü onlar
büyüklerinin kabirleri üzerine kandiller asarak ay dınlatıyorlar ve ugrasmaları
gerekmeyen lüzumsuz seylerle ilgilenip, kabirlere büyük saygı gös teriyorlardı".(57) (57)
El-Kevakibu'd-Derari, 1/316-317.
El-Alusi el-Hanefı diyor ki: "Ben, salihlerin kabirlerini yükseltmeyi, üzerine tasla,
tuglayla bina yapmayı ve o kabirlere dogru namaz kılıp, tavaf et meyi, kabirleri el ile
selamlayıp belli zamanlarda oralarda toplanmayı mubah sayan cahil kimseler gördüm.
Bunların hepsi, Allah'a ve Rasûlü'ne karsı apaçık bir düsmanlık ve Allah'ın dininde
Allah'ı izin vermedigi seyleri ihdas etmektir. Hakkı bilmen için, Allah Rasûlü'nün
Ashabının, üstelik yeryüzündeki kabirlerin en faziletlisi oldugu halde O'nun kabri
hakkında neler yapıp nasıl davrandıklarını ve O'nun kabrinin ziyaretiyle ilgili olarak
onların f illerini bilmen sana yeter. Onların bıraktıkları bize uyar ve burada olanla orada
olanı düsünürser Allah seni hidayete erdirir."(58) (58) Ruhu'l-Meani, 15/239-240. mam
Veliyyullah ed-Dehlevi diyor ki: "Ey okuyucu! Eger sen müsrikleri akidelerinin ne
oldugunu saglıklı bir biçimde bilmek istiyorsan, bu çagdaki hurafecilere, özellikle slam
diyarının muhtelif bölgelerinde yasayan insanları "velayet" hakkındaki düsüncelerine
bak!"
Onlar, daha önce yasamıs olan Allah'ın veli kullarının velayetini kabul etmelerine
ragmen, çagımızda velilerin varolabilecegine imkansız gözüyle bakmaktalar, kabirlere ve
esiklere iman etmekteler. Bunlar sirkin, bid'atlerin ve hurafelerin türlü türlüsü ile imtihan
oldular. Onların kalplerine tahrif, tesbih yerlesti ve nefislerinin derinliklerine daldı. Hatta,
"Andolsun ki siz, sizden öncekilerin yoluna uyacaksınız" Hadisinin hükmü geregince,
belalar ve fitnelerin hiçbirisi olmasın, ki müslümanlar ismen de olsa içine dalmıs
olmasınlar.
Özetleyecek olursak, Allah'ın rahmeti, Peygamberlerin seyyidi olan Muhammed b.
Abdillah'ı (Allah'ın salat ve selamı O'nun üzerine olsun) Allah Arap yarımadasında Rasûl
olarak gönderdi ve ona "Hanif' olan dini ikame edip batıl fırkalara karsı Kur'an-ı Kerim
ile mücadele etmesini emretti. Onlarla mücadelede delil getirme brahimî dinin kesin
kuralları idi ki, bununla susturma, meydan okuma ve hüccetlerini yok etme yerine
gelsin."(59) (59) el-Fevzu'l-Kebir: 26.
El-Budur el-Bagiza'da söyle denir: "Allah'ın Rasûlü dogru söyledi: 'Siz, sizden
öncekilerin yollarına karıs karıs, kulaç kulaç uyacaksınız. Hatta onlar kelerin deligine
girseler, siz de onlara uyup gireceksiniz." Dediler ki, "Ey Allah'ın Rasûlü! Yahudiler ve
Hıristiyanlar mı (onlar)?" O da "Kim ya?" diye cevap verdi.(60) (60) Buhari, Müslim.
"Görmüyor musun, Mekke'li müsrikler varlıgın bir silsile halinde Allahu Teala'ya nisbet
edildigini kabul ediyorlardı: "Ve eger onlara gökleri ve yeri kim yarattı, diye sorarsan,
süphesiz, "Allah" diyeceklerdir. (Lokman: 25.)" Bu, onları Allah'a sirk kosmaktan
kurtaramadı. Belki kulagınıza su haber ulasmıstır: Kıyamet saatine yakın ilim
kaldırılacak. O zaman iki kisi ilimleriyle birbirlerine karsı övünecekler. Onlardan birisi
"yyake Sittîn" der, digeri de "yyake Seb'în" der. Sonraları davalarını en alim olanlarına
götürürler. O da "yyake Tis'îyn" der. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o
kimse baska ayetlerin içine düsmüstür. Onlardan hiçkimse olmasın ki, Allahu Teala'nın
dedigi gibi, O'na Ortak kosmasınlar." Onların çogu ancak Allah'a ortak kosmadan iman
etmezler (Yusuf: 106.)" Allahu Teala, Mekke'li müsrikleri, kendilerine kavrulmus un
yapan bir kimseyi ilahlık makamına çıkarıp, zor anlarında ondan yardım diledikleri için
tekfir eti."