Articles

‘Niçin yaratıldın?’ sorusuna; Ruhlar aleminde yapılan ‘Allah-kul’ sözlesmesi ısık tutacagı için kitabın


birinci bölümüne Ruhlar Aleminde Allah (c.c.) ile yapmıs oldugun konusmana yer verdim.


ÖNCE RUHLAR ALEMNDEYDN


Tüm insanlar ve sen ruhlar aleminde iken Rabbine söz vermistin. Hatırlayamayabilirsin.


Gerçi ben de hatırlamıyorum ama Rabbimiz kendisiyle ahitlestigimizi Kur’ân-ı Kerim’de


açıklıyor:


“... Hani Rabbin adem ogullarından, onların bellerinden soylarını dısarı aldı ve ben sizin Rabbiniz


degil miyim diyerek kendilerini birbirlerine sahit tutmustu da onlar da evet sahitiz demislerdi.” (Araf:


7/172)


Ruhlar aleminde iken Rabbimle nasıl bir ahitlesme yaptım? Allah’ı ‘Rabb’ olarak kabul


etmek ne demek? ahitlesmenin bana ne artısı olabilir ki diye düsünebilirsin.





nsanları yaratan Allah-û Teâlâ insanların nasıl bir fıtrata sahip oldugunu, neleri anlayıp


anlayamayacagını, bir mesele karsısında nasıl tavır alacaklarını ve akıllarına nelerin gelip


gelmeyecegini bilir.


1400 küsür sene önce böyle bir ahitlesmeyi yaptıgını hatırlatan Rabbin, 1400 küsür sene


sonra da kendi kendine böyle bir soru yöneltecegini bildigi için sorunun cevabını çok


önceleri sana bildirmis. Sorunun cevabını okuyalım:


4


“Hani kıyamet günü ‘bizim bundan haberimiz yoktu’ demeyesiniz diye...”


Yarın Rabbinin huzurunda sıkıntıya düsmemen için Rabbinin sana olan sıcak ilgisini


okuyabildin mi?


Ruhlar aleminde Allah’a kul olacagına, onun emir, yasak ve tavsiyelerine uyacagına söz


verdikten sonra; bir kadın ve bir erkegin birlesmesi sonucu dünyaya merhaba dedin.


Kendilerine anne ve baba dedigin iste o iki insanı Rabb’in seçip senin hizmetine verdi.


Daha sonraları o iki (anne-baba) koruyucunun gözetiminde belirli bir yasa kadar geldin.


Daha ilkokul çagına gelmeden yakın çevren tarafından senin için;


– Bizim çocugumuz doktor ya da çok zengin is adamı olacak!’ denilerek ileriki hayatına yön


vermeye çalısmıs olmaları dünyaya gelis amacını unutturmus olabilir. Kendimden


biliyorum. Benim için de aynı seyler söylenmisti.


Ama suna inan ki dünyaya doktor ya da mühendis olmaya gelmedik!


Doktor ya da mühendis olmayalım demiyorum. Yanlıs anlasılmasın. Daha saglıklı


yasamamız için gerekli olmasına ragmen yaratılısımızın asıl amacının bu olmadıgını


anlatmaya çalısıyorum.


- Konumuza dönelim istersen...


Önsöz kısmında da dedigimiz gibi dünya mesgalesi niçin yaratıldıgını unutturmus olabilir.


Yaratılıs sebebinin anlasılmasına katkıda bulunacak bir dosya açarak çevremizde neler olup


bitiyormus bir bakalım:





kinci Bölüm


ÇEVRENDE NELER OLUP BTYOR


Dünyaya gözünü açtıgından itibaren daha güzel ve daha rahat yasaman için fıtratına, özel


zevklerine ve damak tadına uygun seylerin yaratılmıs oldugunu görürsün.


3 farklı canlı (insan, bitki ve hayvan) ve sayısız cansız türüyle karsılasırsın. Yaratılan


varlıkların bir çogu hayatında önemli yerler edinirler. Ne gibi?


- Dagdaki yesil ottan bana ne! ya da denizdeki yosunun bana ne faydası olacak? diye


düsünebilirsin.


Ama zihnini söyle bir harekete geçirdiginde dagdaki yesil otun sofrana süt olarak geldigini,


denizdeki isime yaramaz dedigin yosundan, dis dolgusu yapıldıgını görür:


– Tüm bunlar benim için mi?’ dersin.


5


Evet... Tam bunlar senin için...


Senden binlerce kilometre uzaktaki yıldızlar, bulutlar, rüzgârlar, yagmurlar, hatta


daglardaki yabani otlar bile bir sekilde sana hizmet ediyorlar. Hem de akıllara durgunluk


verecek bir sekilde... Nasıl mı?


Sana Hizmet Eden Varlıklar: YILDIZLAR


‘Gökteki yıldızların bana ne faydası olacak? diye bilirsin. Hemen anlatayım:


“Kara ve denizin karanlıklarında, kendisiyle yolu bulmanız için size yıldızları yaratan O’dur...”


(En’am: 6/97)


Bir anlık kendi yönünü sasırmıs bir gemide hisset...


Kuzeye dogru yol aldıgında ancak karaya yaklasacagını aksi halde okyanusun göbeginde


deli danalar gibi bir saga bir sola gidecegini düsün.


Kuzeyin ne tarafta oldugunu kime soracaksın? Pusulanı da yanına almayı unuttugunu var


sayalım.


Ne yapabilirsin?


Bence ellerini açıp:


– Allah’ım beni buradan kurtar!... Bana kuzeyi gösterecek bir delil! dersin.





ste seni düsünen Rabb’in sen dogmadan önce pusulayı dünyanın her tarafında gözükecek


bir sekilde gökyüzüne yerlestirmis.





ste O yıldızlar hem yolda kalmıslar için bir pusula, hem sairler ve ressamlar için birer


malzeme, hem de karanlık gökyüzünü aydınlatan birer flasdırlar...


Rüzgârlar


Sanıldıgı gibi rüzgârlar sadece çatıları uçurmak ya da saçları dagıtmak için


yaratılmamıslardır. Ya da tek vazifeleri bunlar degildir.


Dudagını uçuklatacak bir sey söyleyeyim mi! ‘kokladıgın ya da reçelini yapıp yedigin gülün


arkasında rüzgâr var... Ne alaka! mı?


“Rüzgârları asılayıcı olarak gönderdik... (Hicr: 15/22)


Fen kitaplarında bitkilerin rüzgârlar vasıtasıyla döllendigini okumussundur.





ste O rüzgârlar; hem gül’ü koklamana yardımcı oluyor hem de bos bardagına suyun


dolmasına... Nasıl mı?..


6


“O, (yagmur) rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgârları gönderendir. Onunla ölü (kupkuru) bir


bölgeye can verelim, hem de yarattıgımız nice hayvanlara ve insanlara onunla su verelim diye gökten


tertemiz bir su indirdik. (Furkan: 25/48)


Bulutlar gökyüzünde dev bir surahi, rüzgârlar ise sanki bir el...


Rüzgârın sana olan ilgisi ve hizmetleri bunlarla sınırlı degil tabii ki...


“Savurup kaldıran (rüzgâr)lar...” (Zariat: 56/1)


Temizlik isçileri de diyebilirsin. Görevini mükemmel yapan bir isçi...


Sokagındaki kâgıtlar, izmaritler ve çöp kırıntıları seni rahatsız edebilir... 


ste günün 24 saati


mesaisi olan rüzgârlar; belediyeye baglı temizlik isçileri gibi gelir ve sokagını tertemiz


yaparlar.


Aynı rüzgâr yaz aylarının vazgeçilmez birer vantilatörleridir aynı zamanda...


Gökyüzü hizmetçileri ekibine baglı bir de bulutlardan bahsederek yeryüzündeki hizmetçiler


grubunu inceleyelim.


Bulutlar


Ya da yaz aylarının semsiyesi... 


nsanın beynini haslayan günesin ısısını düsüren ya da ates


oklarına bir kalkan gibi karsı koyan bir fedai...


Gökyüzünde dev bir sürahi gibidirler aynı zamanda...


Bulutlar ressamlar için birer malzemedirler.


Gökyüzündeki bulutlar bazen sekilden sekile ve renkten renge girerek hem insanların


duygularıyla oynarlar hem de ressamların ekmegine yag sürerler.


Bir bakarsın hallaç pamugu gibi mavi bez üzerine dagılmıs birer pamuk...


Bir bakarsın günesi arkasına almıs kızıl bir çöl... Bir bakarsın omuz omuza vermis dev bir


kara dag...


Gökyüzü tablosunda 5 dakikada bir görüntülerini degistirerek izleyicilerini hayrete


düsürürler... Ve tüm bu hareketlenmeler senin duygularına hitap etmek için!..


Göktekilerin hayatımıza olan etkilerini az çok anladık zannediyorum. Simdi de


yeryüzündeki diger komsularımıza bir göz atarak yaratılısımızın sebebinin kapısını


aralayalım.


Malumunuzdur ki dünyamızda sadece bizler yokuz. Aynı odayı, hatta aynı sofrayı bile


sineklerle paylasacak kadar iç içeyiz. Sadece bizler varız dememek için bu misali verdim.


“Göklerde ve yerde nice belgeler vardır ki (onlar) yanlarından yüzlerini çevirerek geçerler.” (Yusuf:


12/105)


7


Bu ilahi uyarıyı sakin bir kafayla düsündügümüzde çevresinde olup bitenlere kör ve sagır


olanlara bir sitemin oldugunu görürüz.


“... Yerde nice belgeler vardır ki... yüzlerini çevirerek geçerler.”


Gökteki belgeleri1 az da olsa inceledik.


Yerdeki Belgeler/Yeryüzü Komsularımız


Dünyaya merhaba dediginde zaten diger canlılar kullanım alanlarını isgal etmis ve


hayatlarını yasıyorlardı.


Yeryüzündeki yakınların bir ev imar etmis; böcekler ve sinekler, sen dogmadan önce evini


paylasmıslardı. Aynı ortamda geceleyip sabahlamıstın.


Yasayıs olarak onlarla ortak özelliklerimiz vardır. Biz insanlar acıkınca yemek yeriz,


hayvanlar da acıkınca yerler. Yorulunca uyuma ihtiyacı hissederiz, hayvanlar da yorulunca


uyurlar.


Biz insanlar cinsel ihtiyacımızı gidermek ve neslimizin devamı için evleniriz, onlar da


ihtiyacını gidermek için hemcinsleriyle cinsel iliskiye girerler.


Biz insanlar ölmek istemeyiz ve ölmekten korkarız, hayvanlar da ölmekten korkar ve


kaçarlar.


Dikkat ettiysen bir çok ortak özelliklerimiz var. Hayvanlar da aynı yerkürede yasıyor bizler


de... Hayvanlar da ölüyor bizler de... Bitkiler de yasayıp ölüyorlar bizler de...


Yeni bir dosya daha açıp önce biz dısındaki varlıkların yaratılıs sebebini görelim, sonra da


yaratılısımızın gayesini ögrenelim.


Üçüncü Bölüm


NSAN DISINDAK VARLIKLAR NÇN YARATILDILAR?


Kitapçıgımızın basında da dedigim gibi dünyamızda üç farklı canlı ve sayısız cansız türleri


var. (Konunun daha iyi anlasılması için kendini ay’a çıkmıs dünya ve içindekilerine


bakıyormussun gibi hissederek oku/düsün)


Bizleri diger canlılardan ayıran tek özellik; ‘düsünce’ ve ‘irade’nin olması... Aksi halde


yasayıs olarak hayvanlardan pek de farkımız olmaz.





ste simdi soruyoruz:


8


– ‘Bizim dısımızdaki varlıklar niçin yaratıldılar? Bu soruyu Allah’a (c.c.) soruyoruz. Allah ta


bizlerin bu tür sorular soracagımızı önceden bildigi için hayat kitabımızda açıklamıs.


Okuyoruz;


“Göklerde ve yerde olan hersey. Allah’ı tesbih eder...” (Hadid: 57/1)





lk arabaslıgımızı hemen atalım;


a) Allah’ı Zikretmek / Tesbih Etmek çin Yaratıldılar:


– Kimlerdir bunlar?


– Yerde ve gökte olanlar...


Mesela?


• ... havada kanadını çırparak uçan (sıra sıra) kuslar bizzat Allah’ı tesbih ederler. Her biri duasını da


tesbihini de bilir. Allah onların yaptıklarını hakkıyla bilendir. (Nur: 24/41)


Düsünsene bir; Kuslar Allah’ı zikrediyorlar... O’nu anıyorlar... Allah’ı övüyorlar... Havada,


karada, hatta kafeste... Nasıl mı? Ögrendikleri sekilde...


Niçin ve nasıl zikrediyorlar?


Nasıl zikrettiklerini bilemem...1 Ama niçin zikrettikleri hakkında bir iki kelam yapabilirim:


– Allah (c.c.) kendilerinden övgüler bekledigi için...


– Kendilerine hayat hakkı tanıdıgı için...


– Kendilerine uçma ve avlanma yetenegi verdigi için...


– Allah’ın büyüklügünü ve gücünü bildikleri için...


– Allah’ın övgüyü ve anılmayı hak ettigini bildikleri için...


– Allahû Alem...!


• O’nu gökgürültüsü övgü ile ve melekler korku içinde tesbih ederler, noksanlıklardan uzak tutarlar...


(Rad: 13/13)


Kusları anladık da, gök gürültüsü nasıl ve niçin Rabb’ini tesbih ederler?..


Sanki bir ses;


– Onlar da siz insanlar gibi birer mahlukturlar. Onlar Allah’ın büyüklügünü ve var olus


gayelerinin Allah’a kulluk oldugunu biliyorlar... diyor.


• Göklerde ve yerde bulunanlar ve onların gölgeleri de ister istemez sabah aksam Allah’a secde


eder(ler). (Rad: 13/15)


1 Ötüsleri, uçusları ve fıtratlarını bozmadıkları sekliyle olabilir. Ama en dogrusunu Allah bilir, biz bilemeyiz.


9


Canlı varlıkların Allah’a sükretmeleri Allah’ın kendilerine hayat vermesi için diyelim... Peki


ya gök gürültüsü? ya gölgeler?


Dikkat edersen insan dısındaki tüm canlı ve cansızlar Allah’ı zikrediyorlar. Buna insanların


ve tüm varlıkların gölgeleri de dahil...


Bir kaç sahife daha sabredersen insanların yaratılıs gayesini anlatacagım insaallah.





nsan dısındaki varlıkların yaratılıs gayesinden bahsediyorduk;


“O ki yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı...” (Bakara: 2/29)


Âyeti tefekkür etmeden önce hemen ikinci ara baslıgımızı atalım:


b) nsanlara Hizmet Etmek çin Yaratıldılar.


• “O ki yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı...” (Bakara: 2/29)


• Yeryüzünde neler vardı?


– Denizler ve Irmaklar vardı...


• 


nsanlara nasıl hizmet ederler?


– Ulasım kolaylıgı balıklara depo olmakla, yazın serinleterek...


• Yeryüzünde baska neler vardı?


– Bitkiler vardı...


• 


nsanlara nasıl hizmet ederler?


– 


nsanların yasaması için gıdaya ihtiyacı var. Onlar da yasamamız için hayatlarını feda


ederek...


• Yeryüzünde baska neler vardı?


– Hayvanlar...


• 


nsanlara nasıl hizmet ederler?


– Bazıları etiyle, bazıları eti ve sütüyle, bazıları derisiyle, bazıları binek olarak, bazıları


kulaklarımızın pasını gidererek2...


• Yeryüzünde baska neler vardı?


– Toprak, su ve metaller...


• 


nsanlara nasıl hizmet ederler?


2 Kanarya, bülbül kusları gibi.


10


– Bina yapımında, ekinlerin yetismesinde, temizlikte, araç ve gereçlerin yapılmasında


hizmetlerini görmek mümkün.


Simdi de gökyüzü hizmetçilerini görelim;


Gökyüzü Hizmetçileri


• ‘Adetleri üzerine (yörüngelerinde) seyreden günesi ve ay’ı sizin faydalanmanız için verip geceyi ve


gündüzü size faydalı kılan O’dur.’ (


brahim: 14/33)


Yine soralım


• Gökyüzünde neler var?


– Günes, ay, yıldızlar, bulutlar...


• 


nsanlara nasıl hizmet ederler?


– Isıtarak, geceyi aydınlatarak, yön buldurarak, günesden gölgeleyerek, suyumuzu


gökyüzünde depolayarak...


• Gökyüzünde baska neler var?


– Gece ve gündüz...


• 


nsanlara nasıl hizmet ederler?


– Dinlenmek için yatagına uzanan insanlar için birer yorgan olarak, çalısmaları için çarsı ve


pazarı aydınlatarak...





ste burada durup biraz düsünelim;


Dünya ve çindekiler Niçin Biz nsanlara Hizmet Ediyorlar?


Arılar; bal, 


nekler; et ve süt, Denizler; balık, Günes; ısı vererek hem bizlere hizmet ediyorlar


hem de Allah’ı zikrediyorlar...


Peki niçin hizmet ediyorlar?


Bu sorumuza da iki baslık atarak incelemeye alalım.


1) Allah (c.c.) emrettigi için.


Öyle ya! Madem yaratıcıları Allah-û Teâlâ, elbette Allah’ın dedigi olacak. Çünkü


yarattıklarının tasarruf yetkisi kendisine ait. Haliyle;


– 


nsanlara hizmet edin, dendiginde hiçbir varlık bu emrin dısına çıkamaz...


2) nsanlardan birseyler talep etmek için


11


Yani sunu demek istiyorum;


– Allah-û Teâlâ dünya ve içindekilerini hizmetimize vermekle bizlerden birseyler talep


edebilir...


Ne gibi;


Lüks bir restauranta gittigini ve garsonların ikide bir masana yemek ve tatlılar getirdigini


düsün!


Sofrana konulan her yemek için senden yemegin parası talep edilir. Aksi halde bulasıkhane


kaçınılmaz olur. Ne demek istedigimi anladın zannediyorum.


Düsünsene bi;


• Allah (c.c.); günesiyle seni ısıtacak;


– Ve Allah (c.c.) senden birseyler talep etmeyecek!


• Denizleri ve ırmakları hizmetine verecek


– ‘Ve Allah (c.c.) senden bir seyler talep etmeyecek!


• Rüzgâr ve bulutları hizmetine verip seni gölgeleyip sulayacak;


– Ve Allah (c.c.) senden birseyler talep etmeyecek!


• Göz zevkine uygun manzaralar yaratacak;


– Ve Allah (c.c.) senden birseyler talep etmeyecek!


• Ulasımın için katırlar, esekler, arabalar, uçaklar ve daha nice seyler yaratacak;


– Ve Allah (c.c.) senden birseyler talep etmeyecek!


• Cinsel ihtiyacını gidermen için karsı cinsten insanlar yaratacak;


– Ve Allah (c.c.) senden birseyler talep etmeyecek!


• Görmen için; gözler, isitmen için; kulaklar, akledip adam gibi yasayıp kendisine kulluk


yapman için; akıl verip hislerle donatacak;


– Ve Allah (c.c.) senden birseyler talep etmeyecek!


Kısacası dünya ve içindekilerini emrine verecek ve senden de hiçbir sey talep etmeyecek!


Böyle birsey mümkün mü sence?


Bu sahifeye kadarki yazıları dikkatli bir sekilde okuduysan; simdi sıralayacagım


maddelerden en az biri mutlaka aklına gelmistir diye düsünüyorum.


Neler olabilir bunlar?


a) Madem yaratıldım, yasayabilmem için gerekli malzemeler bir sekilde yaratılmak


zorundaydı!.. (Hasa, hasa!..)


12


b) Bası bos yaratıldıgıma inandıgım için benden birseyler talep edilecegini zannetmiyorum


dogrusu...’


c) Benden birseyler talep edebilir... Bu onun gayet dogal hakkıdır...


d) Niçin yaratıldıgımı biliyor fakat bir türlü bilgimi pratige geçiremiyorum... Tembellikten


tabi...


e) Niçin yaratıldıgımı ve diger canlı ve cansızların bana niçin hizmet ettiklerini biliyor ve


elimden geldigi kadar tesekkürümü yapmaya çalısıyorum.


f) Beni bu kadar ince düsünüp dünya ve içindekilerini hizmetime veren yaratıcıya tesekkür


etmek istiyorum. Fakat nasıl tesekkür edecegimi bilmiyorum?


Eger bu altı degisik fikirlerden en az biri aklına gelmisse isimiz kolay...


Eger ‘a’ seçenegindeki fikre katılıyorsan sana birseyleri hatırlatmak isterim.


• Tek gözle de yasardın.


• Bir ayagı sakat olarak da yasardın.


• Tek böbrek ve tek kulakla da yasayabilirdin.


• Dört kök dis’le de yasayabilirdin.


• Tek kol’la da yasayabilirdin.


• Kas’sız, kipriksiz ve kel olarak da yasayabilirdin.


• Konusamadan da yasayabilirdin.


Yasayabilmen için olmazsa olmazları sıralayalım;


• Hava


• Su


• Günes


• Ekmek ve en az 3 çesit katık...


Sence; sana, sadece yasayabilmen için gerekli malzemeler mi verildi?


Ne demek istedigimi anladıgını düsünüyorum.


Eger ‘b’ seçenegini düsünüyorsan sana Allah’ın ayetlerini hatırlatıp düsünmeni isterim.


• ‘Yoksa insan basıbos bırakılacagını mı sanır?’ (Kıyamet: 75/36)


Allah (c.c.) seni en serefli bir biçimde yaratsın, yedirsin, içirsin, dünya ve içindekilerini


hizmetine versin ve senden birseyler talep etmesin!


Senin ne özelligin var? Allah’tan (c.c.) alacagın var da hesaptan mı düsüyorsun? (Hasa!)


Eger ‘f’ seçenegindeki tahminimi düsünüyorsan, Allah için samimi olduguna ve bazı seyleri


sorgulamaya basladıgına kanaat getiririm.


13


Asıl konumuza geçebiliriz artık:


Allah (c.c.); tesekkür bekler.


– 


nsanları yoktan varedip dünya ve içindekilerini hizmetine ve emrine sunan Allah-û


Teâlâ’nın tesekkür beklemesi zaten onun en dogal hakkı diye düsünüyorum.


Eger Allah’a (c.c.) tesekkür etme ihtiyacı hissettiysen; bu sahifeden sonraki yazıları biraz


daha dikkatli bir sekilde okumanı tavsiye ederim.


Dördüncü Bölüm


ALLAH (c.c.) SENDEN NE STER?


– Beni bu kadar nimetlere bogan, dünya ve içindekilerini hizmetime sunan Rabbim benden


tesekkür bekler.


Dedigini duyar gibi oluyorum. Umarım yanılmıyorumdur. ‘Soralım bakalım Allah’a; senden


ne istiyor?’


• “(O) istediginiz seylerin hepsinden size verdi. Eger Allah’ın nimetini saymaya kalkarsanız, onu


sayamazsınız. Gerçekten insan çok zalim ve çok nankördür.” (Sebe: 34/14)


• ‘O halde beni (ibadet ve itaatle) anın ki, ben de sizi (sevap ve magfiretle) anayım; bana sükredin


(itaatsizlikle) bana nankörlük etmeyin. (Bakara: 2/152)


a) Allah (c.c.) sana vermis oldugu nimetler karsılıgında senden tesekkür bekler.


Zannedersem yukarıdaki baslıga katılıyorsun. 


ste tüm bu nimetlerin sahibi kendisine


tesekkür etmeyenleri nankörlükle suçluyor. Suçlamakla haklı degil mi sence?


Düsünsene bi size misafirlige gelmisim; çay ikram ediyorsun; tesekkür etmiyorum... Yemek


ikram ediyorsun; tesekkür etmiyorum... Yemekten sonra meyve getirmek ister misin?


Vallahi beni nankörlükle suçlayıp;


– 


kram etmek zorunda mıyım?.. 


nsan en azından bir ‘tesekkür ederim der. Fazla birsey


beklemiyorum ki! dersin.


Allah (c.c.) da tesekkür etmeyenleri nankörlükle suçluyor ve suçlamakla da haklı...


Unutmadan hatırlatayım ki; Allah’ın bizim sükürlerimize ve ibadetlerimize hiç ihtiyacı yok.


Yani sükretmemekle ne ona bir zarar verebiliriz ne de degerini düsürürüz. Okuyalım;


• “... kim (Allah’ın nimetlerine) sükrederse, ancak kendi (fayda)sı için sükretmis olur. Kim de (isyan


ve itaatsizlikte) nankörlük ederse, süphesiz ki Allah ganidir (çok zengin ve hiçbir seye muhtaç


degildir.), hem de övülmeye layık olandır. (Lokman: 31/12)


14


Peki Allah (c.c.) senden nasıl tesekkür bekler: Yapılacak olan tesekkürün yerine ulasması;


‘hem bizlerden tesekkür bekleyen mercinin dedigi gibi, hem de yapılacak tesekkürün bilinçli


ve yürekten olması’na baglıdır. Nasıl mı?


Tatil için Japonya’ya gittigini ve otel görevlilerinin; bavullarının tasınmasına yardım


ettiklerini ya da iki saatlik gezi sonucunda Japon taksi soförünün senden para talep


etmedigini düsün.


Sen de tesekkür etmek istiyor fakat Japon’un senden nasıl bir tesekkür bekledigini3


bilmiyorsun. Ne yaparsın?


Bence kılavuzuna sorar; Japon’un senden istemis oldugu tesekkür hareketleri hosuna


gitmese de aynı el kol hareketleri yapar Japon’un gönlünü almak istersin.


Sunu demek istiyorum;


– Allah’a karsı yapılacak en güzel tesekkür (sükür/ibadet) O’nun dedigi sekilde olmalı... O


ne diyorsa o olmalı...


Allah-û Teâlâ senden dört farklı kanaldan tesekkür bekler.


1. Vermis Oldugu Nimetlere Karsı Kulluk/Tesekkür.


Bu baslıgımızı yeterince konustuk zannediyorum.


2. Sanatı Karsısında Dil le Zikir/Övgü...


Allah-û Teâlâ insanoglunun aklına ve hayaline gelmeyecek canlı ve cansızlar yaratmakla


hem kendisinin güçlü hem de çok usta bir yaratıcı oldugunu ispat ediyor.


Ve sanatı karsısında tüm insanlıga meydan okuyarak;


• “... Rahman’ın yaratısında hiçbir düzensizlik göremezsin...’ diyor. (Mülk: 67/3)


Haydi hep beraber Allah’ın yaratısında bir düzensizlik, bir basıbosluluk, bir ahenksizlik


bulmaya çalısalım. Bakalım bulabilecek miyiz?


Bakalım!


– Havada uçan su kartala bakalım.


Belki gözden kaçan bir ‘defo’ bulabiliriz:


“Sanki bir ses;


3 Elbetteki beden dili devreye girer. Fakat ben bu misalle sunu anlatmaya çalıstım. Muhatabımızın gönlünü hos tutmak için O’nun istedigi bir


sekilde tesekkür etmeli.


15


– Allah (c.c.) yırtıcılık sanatını havadaki kartal üzerinde siz insanlara göstermek istiyor,


diyor.


Gelen bu ses’e hak veriyorum. Çünkü; usta bir ressama bakarak sanatını göremeyiz. Ya da


asçının göbekli ve yakısıklı olması onun ustalıgını göstermez. Peki sanatını nasıl ispat


ederler?


Bos bir kâgıt ve boyalı kalemler veririz iddia sahibine, o da sanatını beyaz bir kâgıt üzerinde


bizlere gösterir. Ne yapar?


Koyu tonlar kullanır; içimizi burkar... Açık tonlar kullanır; içimizi açar... Asçı da hakeza...


Bizler de Allah’ın yırtıcılık sanatında en ufak bir ahenk bozuklugunu görebilmek için Kartal’ı


inceleyelim.


• Kartalın gagasına bakıyoruz;


• Kartalın gözüne bakıyoruz;


• Kartalın pençesine bakıyoruz;


• Kartalın kanadına bakıyoruz;


• Kartalın avlanmasına ve avını yiyisine bakıyoruz.


• Kartalın sesini isitiyoruz;


(Belgesellerde; sarp kayalıklardaki ses yankılarını dinlemissinizdir) Yırt. kokuyor.


• En ufak bir ahenksizlik gördük mü?


Yani O muhtesem gaga, Pençe ve kanatlı kartala;


‘cik, cik’ sesi uygun olur muydu?


Ya da kavak agacında yuva yapması!


Bir iki misal daha verip bu kanaldan nasıl tesekkür edecegimizi anlatmaya çalısayım.


Hem Allah’ın sanatındaki inceligi görmek hem de bir düzensizlik bulabilmek için simdi de


hayvanlar aleminden Muhabbet kusu’nu masaya yatıralım.


Yine bir ses;


– Muhabbet kusuyla kartalın yaratılıslarının kıyasını yapın ki sanatı görebilesiniz diyor! Bu


sese kulak verip kıyasını yapalım.4


Simdi de bitkiler dünyasına bir göz atalım. Belki de bunlarda bir ahenksizlik görürüz.


Bitkiler alemindeki aynı topragı, aynı suyu, aynı hava ve günesi paylasan; Limon,


sekerpancarı, biber ve sarmısak’ı masaya yatıralım.


• Limonu kesip tadına bakıyoruz; ‘Eksi’


4 Her okuyucu kıyasını yapsın… Allah’ın iki farklı sanatını o iki kus üzerinde görürsünüz diye düsünüyorum.


16


• Pancarı soyup tadına bakıyoruz; ‘Tatlı’


• Biberin tadına bakıyoruz; ‘Acı’


• Sarmısagı soyuyoruz; ‘Müthis bir koku’





çimden gelen ses soruyor;


– Limonu tadarken agzınıza pancar tadı geldi mi?


– Seker pancarını koklarken burnunuza sarımsak kokusu, ya da gül kokusu geldi mi?


Bu alemde de düzensizlik görmedik. Simdi de cansızlar dünyasına bir göz atalım.


Gökyüzünden baslayalım.


• ‘Yedi gögü birbiriyle uygunluk içinde yaratan O’dur. Rahman’ın yaratmasında hiçbir uygunsuzluk


ve düzensizlik göremezsin. Gözünü çevir de bak. (Orada) Hiçbir çatlak ve kusur görebilir misin?’


(Mülk: 67/3)


Seni nimetlere bogan Rabbin sanatındaki ustalıgı ve inceligi göstermek için sana ve tüm


insanlara seslenip;


– Hadi kaldırın gözlerinizi ve bakın gökyüzüne... en ufak bir gözden kaçma, yırtık, yama,


defo ya da bir ahenksizlik görebilir misiniz? diyor.


Bizlere de bu ilahi iddiaya bir göz atmamız düsüyor.


Seni bilmem ama ben sahsen her gökyüzüne bakısta bu ilahi iddia aklıma gelir... kusur


ararım... Bulamam... Belki de bulutlar gizlemistir diye düsünür bulutsuz açık bir havada


bakarım; yine kusur yok... Belki de gece karanlıgı gizlemistir deyip gündüz bakarım; yine


kusur, yırtık, pırtık yok...


‘Sen ne mükemmel yaratıcısın Allah’ım der gözlerimi kusur bulmak için yeryüzündeki


cansız varlıklara çevirir, ‘cam’ ve ‘agaç dalı’nı masaya yatırırım.


Her ikisini kırdıgımda kulagıma gelen ses kesinlikle tanıdık;


– ‘Sangır!’ ve ‘Hırç!! Dünyanın neresinde olursak olalım, dünyanın neresinden getirilirse


getirilsin hiçbir zaman agaç dalı kırıldıgında ‘sangır’ sesi çıkmaz.


Allah’ın yarattıgı herhangi bir seyde en ufak bir düzensizligin olmadıgı kanaatine varmıssan


yeni bir ara baslık atalım.


a) Allah’ın Sanatı Karsısındaki Durusumuz/Kullugumuz Nasıl Olmalı?


• ‘Onlar ki, ayakta iken, otururken, yanları üstünde (yatar) iken daima Allah’ı anar, göklerin ve yerin


yaratılısını düsünürler (ve söyle derler):’ ‘Rabbimiz, sen bunları bosuna yaratmadın. Sen


münezzehsin. Bizi atesin azabından koru.’ (Âl-i imran: 3/191)


Hani demistik ya yapılacak tesekkürün seklini ve mantıgını ‘nimet veren el’ belirler;


17


Her seyin Rabbi; sanatı karsısında;


– Subhanallah!1 dememizi bekliyor.


‘Subhanallah’ dememizin amelimize nasıl yansıyacagını ileriki sahifelerde anlatacagım


insaallah...


3. Cennet’teki Derecemizi Artırmak çin Kulluk Yapılır...


Kitabımızın ana fikri olan ‘Niçin yaratıldık’ sorusunu bu baslık altında inceleyelim.


Allah-û Teâlâ tüm canlı ve cansızları kendisini tesbih/zikretmesi için yarattı. Çünkü Allah-û


Teâlâ zikredilip övülmeyi çok seviyor. Gerçi hakkı da...


Asıl konumuza giris yapabiliriz artık.


• “Hanginizin daha güzel amelde bulunacagını denemek üzere ölümü ve hayatı yaratandır. O


Azizdir, Gafurdur. (Mülk: 67/2)


‘Hanginizin daha güzel amelde bulunacagını denemek üzere...’ yani; hangimiz kafasını iki


eli arasına alıp;


– Allah (c.c.) beni niçin yarattı?


– Niçin Allah (c.c.) beni nimetlere bogdu?


– 


nsanoglu niçin doguyor ve bir süre sonra da ölüyor?


– Öldükten sonra nasıl bir hayat bizi bekliyor? diye düsünerek harekete geçenleri deneyip


cennetine sokmak için...


Dikkat edersen Allah-û Teâlâ bir ‘sınav’dan bahsediyor. Benim, senin ve tüm insanların


katıldıgı bir sınav...


Bu sınavdan alnı ak çıkmasının tek bir yolu var; O’da; ‘Niçin yaratıldıgının bilincinde olup, o


yolda sebat göstermek...’


Benim ve senin için Kur’an’ı arastırdım ve su sonuca ulastım: Allah-û Teâlâ;


– Vermis oldugu nimetlere karsılık tesekkür etmemiz,


– Sanatı karsısında sapka çıkarmamız (övgüler etmemiz)


– Ve bu kullukta basarılı olmamız için karsılıgında ‘cennet’ vaad ettigi bir sınav hazırlamıs.


Kendisine yapacagımız tesekkürü bile karsılıksız bırakmayıp cennet vaad eden bir Rabb’imiz


var. Ve bizim cennetimizi düsünen Rabb’imiz cennetteki derecemizin artması için bakın ne


söylüyor:


• “Eni yerle gögün eni gibi olan cennet için birbirinizle yarısın. Bu Allah’ın bir lütfudur. Onu


diledigine verir. Allah büyük bir lütuf sahibidir.” (Hadid: 57/21)


18


Dünyadaki asıl yarısın ve asıl kosusturmanın ne olması gerektigini okuyabilmissen, söyle bir


soru ortaya atıp düsünelim:


– Madem bir sınavdayız ve bizlerden de ömür boyu kulluk bekleniyor; iste o zaman


kazanana vaad edilen ‘cennet’i tanımamız lazım. Aksi halde gereken titizligi gösteremeyiz.


Ve soruyoruz;


– Ey Rabbimiz! kazanana vaad ettigin Cennet’i tanımak istiyoruz. Bize tanıtır mısın


Allah’ım?’


Sorularımızın cevaplarını hayat kitabımız Kur’an ve hadislerle veren Rabb’imiz sorumuzu


hemen yanıtlıyor:


Besinci Bölüm


ALLAH (c.c.) CENNET ANLATIYOR...


• “... Sabırlarının karsılıgı cennet ve oradaki ipeklerdir. Orada tahtlara yaslanırlar, orada yakıcı sıcak


ve dondurucu soguk görmezler. Meyve agaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmıs ve onların koparılması


kolaylastırılmıstır.” (


nsan: 76/11-14)


“... sabırlarının karsılıgı...” yani dünyadayken yapmıs oldukları kulluktaki sabırlarının


karsılıgı...


Yerinde olsam dünya ve cennetteki nimetlerin kıyasını yapıp yatırımımı5 ona göre yaparım.


“... Meyve agaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmıs ve onların koparılması kolaylastırılmıs.’ (


nsan:


76/11-14)


Tamamen insan fıtratına ve zevkine uygun ifadeler... Kendini bir anlık Cennette ve en


sevdigin meyve agacının altına uzanmıs meyveleri kopardıgını düsün...


Koparılması kolay... Hazmi kolay... Karın agrısı yapmıyor... Tuvalet derdi yok... Niye


bahçeme girdin diye pesinden kosan da yok... Hiçbir emek sarfetmeden gelen bir rızık...


Devam ediyoruz;


• “Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz.” (Tur: 52/3)


Her ne kadar imtihanda basarılı olmus fakirlere sesleniliyor gibi gözükse de bu nimetlerin


muhatabı tüm cennetliklerdir.


• ‘Defteri sagdan verilenler; ne mutlu o sagcılara... Onlar dikensiz sedir agaçları, salkımları sarkmıs


muz agaçları, uzamıs gölge altında, çaglayarak akan su kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da


edilmeyen bol meyveler arasındadırlar.’ (Vakıa: 56/27-33)


5 Subhanallah… Allah tüm noksan sıfatlardan münezzehtir.


19


• ‘Ve canlarının çekeceklerinden kus eti (ikram edilir).’ (Vakıa: 56/21)


‘Defteri sagdan verilenler...’Niçin yaratıldıgının farkına varıp Ruhlar Aleminde iken Rabbine


verdigi sözü tutanlar cennet tapusunu alıp ebediyyen kalacakları meskenlerinin yolunu


tutarlar...


Daha çok sehir hayatı yasayanların duygularına hitap edildigi görülür.


Beton binalar arasında bunalan sehir insanı piknik ihtiyacı hissedip kendini yesillikler


arasına atmak ister... Yesil agaç altında uzanıp hemen yanıbasında olan selalelerden gelen su


zerrecikleriyle serinlemek için neler vermez ki sehir adamı...





ste insanların fıtratını bilen Allah-û Teâlâ, aynı ortamdan belki de milyon kat daha da güzel


olan cennet hazırlayarak insanları cenneti kazanmaya tesvik etmis... Tüm güzelligiyle


konuklarını bekleyen cennet...


– Kimlerdir bu konuklar?


– Cevabını sana bırakıyorum...


Devam ediyoruz.


• “... Orada rızıklarını sabah aksam hazır bulurlar. Kullarımızdan Allah’a karsı gelmekten sakınanları


mirasçı kılacagımız cennet budur iste.” (Meryem: 19/62-63)


“...Orada rızıklarını sabah aksam hazır bulurlar...”


Oradaki rızık garanti altındadır. Hiçbir emek sarfetmeden, hiçbir mesai yapmadan, hiçbir ter


akıtmadan ve yorulmadan rızık gelir... Orada geçim derdi de yoktur.


Sen dünyada geregi gibi kulluk etmis, yorulmus ve gereken sabrı göstermissindir. Bir nevi


dinlenme tesisidir cennetler... Ebedi kalmak için hazırlanmıs dinlenme tesisleri...


• “... Orada canların istedigi, gözlerin lezzet aldıgı seyler de vardır. Sizler orada ebedi kalıcılarsınız.”


(Zuhruf: 43/72-73)


Dünyadayken canının istedigi herseye sahip olamayabilirsin. Ama bir dönemlik (bir


ömürlük) sabır karsılıgında canın ne isterse; arzu ve isteklerine sınır konmaz, yasak ta


edilmez...


Bir iki hadis okuyup asıl konumuza dönelim.


• Muaz ibn Cebel’den; Peygamber (s.a.v.):


“Cennet ehli cennete vücutları kılsız, yüzleri parlak, gözleri sürmeli ve otuz üç yasında (gençler)


olarak gireceklerdir” buyurdu.6


Ruhlar Alemindeyken bizleri üç farklı beden bekliyordu;


– Dünyadaki beden


– Cennetteki beden


6 Tirmizi.


20


– Cehennemdeki beden.


Dünyadaki bedeni tanıyoruz. Kemik, kan, et ve deri. En ufak bir soguga dayanamayan,


diken bile batsa dayanılmaz sancılar veren, sakat kalma riski fazla olan bu bedenlerin aksine


hiç yaslanmayan, agrısı magrısı olmayan bedenler emanet edilir basarılı ruh’a...


Doksan yasında da terk etsen bu dünyayı; genç olarak girersin cennete eger sınavı


basarırsan...


• Ebu Hureyre’den (r.a.) Resulullah (s.a.v.); “Aziz ve celil olan Allah söyle buyurdu:


‘Salih kullarıma hiçbir gözün görmedigi, hiçbir kulagın isitmedigi ve hiçbir beserin kalbine gelmeyen


seyler hazırladım.”7


‘... Hiçbir gözün görmedigi...’ Güzellikleriyle basını döndüren dünyadaki manzaralar cennet


güzelligi yanında birer çöp misalidir. Oradaki manzaralar bas döndürmez; ‘Bayıltır!’


‘... Hiçbir kulagın isitmedigi...’ Belli ki hayal ötesi!.. Belli ki büyük sürpriz!


‘... ve hiçbir beserin kalbine gelmeyen...’ Hiçbir sairin, hiçbir ressam ve hiçbir romancının


aklına gelmeyen çizgi ötesi mekânlar...


Kimler konuk olacak...


– ‘Ruhlar Aleminde iken Rabb’ine söz vermis ve dünyadaki sınavda verdigi sözü unutmayıp


belirlenen sekilde yasamıs ve o hal üzere vefat etmis olanlar...’


Cennetle ilgili ayet ve hadisler bunlarla sınırlı degil tabii ki...


Bu sahifeye kadar olan yazıların kısa bir özetini yaparsak;


Ruhlar Aleminde Rabbine; sadece kendisinin sözünü dinleyecegine, onun dedigi gibi


yasayacagına söz verip dünyaya bir damla olarak düstün.


‘Merhaba’ dedigin bu dünyada bir tek sen yoktun. Diger canlı ve cansızların sana olan


hizmetlerini ve yaratılıs gayelerini gördün.





nsan dısındaki tüm varlıklar Allah’ı zikrederler ve bu da Allah’ın hakkıdır. Allah (c.c.)


insanlardan da övgüler bekler demistik muhtesem sanatı karsısında...


Hem övgüler hem de sana bahsetmis oldugu nimetler için tesekkür bekler... Ve bu da O’nun


hakkıdır.


Gereken kullugu yapanlara cennet vaad ederek insanların cennet için yarısmalarını tavsiye


etmistir.


Ortaya konulan ödül tanınmadıgında gereken kulluk yapılamayacagına inandıgımız için


Rabb’imize cenneti sorduk.


Cennetin hayal ötesi ve ebediyyen var olacak güzelliklerle donatılmıs; konuklarını


beklediklerini gördük.


7 Buhari-Müslim.


21


Sınavı kazananlara Cennet var...


‘Ya kaybedenlere?’


Altıncı Bölüm


ALLLAH (c.c.) CEHENNEM ANLATIYOR...


Bu muhtesem sanatın sahibi; sanatı karsısında kör olanlar, vermis oldugu nimetleri


göremeyip nankör olanlar ve Ruhlar Alemindeyken vermis oldugu sözü yerine


getirmeyenler için Onların yasayıslarına layık bir mekân hazırlamıstır.


Adına da Cehennem koymustur.


Bir de Cehennemi inceleyelim bakalım, suçluları neler bekliyor.


• “Süphesiz ki ayetlerimizi inkâr eden kâfirleri yarın atese atacagız. Derileri pistikçe, azabı duysunlar


diye, kendilerine degistirecek baska deriler verecegiz. Çünkü Allah gerçekten Aziz’dir, Hakim’dir.


Hükmünde hikmet sahibidir.” (Nisa: 4/56)


Yanan deri ikinci bir müdahalede acı hissettirmez. Acı duyulması için taze bir deriye ihtiyaç


var. Ve bu ihtiyaç hemen karsılanır... Daha çok azap görmesi için taze taze deriler yaratılır...


Her yeni deri farklı bir azabın müjdecisidir...


• “?ste o kâfir olanlar için atesten elbiseler biçilmistir. Baslarının üstünden kaynar su dökülür. Bu


kaynar su ile karınlarında olan seyler ve derileri eritilir. Onlar için bir de demirden kamçılar var. Her


ne zaman atesten, onun ızdırabından çıkmak isterse, yine içine döndürülürler ve onlara: Haydi tadın


yangın azabını denir.” (Hacc: 22/19-22)


Öteki alemdeki kumasın cinsini dünyadaki yasantın belirler. Allah’ın dedigi gibi yasarsan


sana ipek elbiseler giydirilir, kafana göre yasarsan da üzerindeki beyaz kefen çıkarılıp


atesten elbiseler giydirilir...Çıplak kalmak yok!..


Bir anlık sıcaklıgı yüz dereceye ulasmıs; fıskiye altında dus aldıgını hisset!.. Her damlası


kafana çakılan çivi gibidir... Saçlarını döker; kel olursun... Yüzündeki derilerini eritir; fizigin


bozulur... Artık tanınmaz hale gelen bir et yıgını olursun.


‘... Onlar için bir de demir kamçılar var...’


Atesin ve kaynar suyun yanına bir yenisi daha eklenir... dünyadayken hayvanları harekete


geçirmek için kullanılan bu alet; Cehennem sakininin hayvan yerine konuldugunu gösterir.


Yanık üzerine kamçılanan demirden kamçılar... 


nsanın tüyleri ürperiyor...


• Kimler tadacak bu azabı?


– Niçin yaratıldıgının farkına varamayıp nefsine kul olan insanlar!


• Ne zaman?


22


– Öldükten sonra!


• “Boyunlarında demir halkalar ve zincirler oldugu halde sürükleneceklerdir.” (Mü’min: 40/71)


– Kimlerin boyunlarına demir halkalar ve zincirler takılır?


– Köpeklerin, evcillestirilmis maymunların, insanlara saldırmasın diye bazı hayvanların!..





ste bu cehennem denilen mekânlardaki konuklar hayvan yerine konularak ek bir azap


görürler...


• Kimlerin boyunlarına tasma takılacak?


– Allah’ın kendilerine vermis oldugu nimetleri göremeyen, Allah’ın dediklerini yapmayan


ve seytan’a kulak verenlerin boynuna...


Bir de hadisten bir cehennem mönüsü okuyalım:


• 


bn Abbas’tan (r.a.) rivayet edilmistir: Peygamber (s.a.v.):


“Ey iman edenler, Allah’tan hakkıyla korkun ve ancak müslüman olarak can verin.” (Ali imran:


3/102)


ayetini okudu ve söyle buyurdu: “Zakkum’dan bir damla, dünya yurduna damlatılsa,


dünyadakilerin yiyeceklerini acıtırdı. Öyleyse yiyecegi bu olan kimsenin hali nasıl olur?”8


Bir anlık Cehhennemde oldugunu düsün! (Allah muhafaza)


– Düsün cigerini ki, ates içine giriyor ve sen de feryat ediyorsun; fakat merhamete


ugramıyorsun. ‘Dünyaya geri dönmeyeceksin’ seklinde cevap verilince aglıyor ve pismanlık


gösteriyorsun. Artık tövben kabul edilmeyecek ve feryadına cevap verilmeyecektir.


Orada kalısın uzamısken kendini bir düsün. Azap devam eder, üzüntü son haddine ulasır ve


susuzlugun siddetlenir de dünyadaki içecekleri hatırlarsın. Kosar cehennemden yardım


istersin. Sen azap isiyle görevli cehennemin bekçisi olan melegin elinden kabı alırsın. Kabı


alınca altından elin yanar, hararetinden ve yanmasının siddetinden dolayı elin parçalanıp


dökülür.


Sonra onu agzına yaklastırırsın da yüzünü yakar. Sonra onu zorlanarak yudumlayınca


bogazının derisini soyar. Sonra karnına ulasır da bagırsaklarını parçalar. Artık sen bir yazık


ve helak feryadı koparırsın.


Dünya içeceklerini, onların sogukluk ve lezzetini hatırlarsın. Sonra hararetini gidermek ister


ve hemen dünyada alıstıgın gibi yıkanmak ve suya dalmak suretiyle serinlemek için sıcak


suyun duvarlarına kosarsın. Hararet siddetlenip te kaynar suya dalınca, basından ayagına


kadar derilerin yüzülüp soyulur.


Bu sefer de daha hafiftir ümidiyle alelacele atese kosarsın. Sonra ates yanıgı sana iyice agır


gelir de tekrar kaynar suya dönersin. 


ste sen bir ates, bir kaynar su arasında dolasır


durursun.


8 Tirmizi, Nesei, bn Mace.


23


Sonra cennetin içeceklerini ve sularının soguklugunu ve hos yasamını hatırlarsın, bundan


mahrum kalmaktan duydugun iç yangınından dolayı kalbin parçalanır. Sonra oradaki ana,


baba, kardes ve diger bazı yakınlarını anarsın da müzdarip ve yanık bir kalpten çıkan


mahzun bir sesle onlara seslenirsin.


– ‘Ey annecigim! Ey babacıgım! Ey kardesim! Yahut halacıgım, amcacıgım veya kız


kardesim! “


çecek bir su!” dersin. Onlar da sana mahrumiyetle cevap verirler.


Böylece ümidini bosa çıkartmalarından duydugun üzüntüden, aziz ve celil olan Allah’ın


gazabından dolayı onların da sana olan öfkelerini gördügünden kalbin parçalanır.


Bunun üzerine dünyaya seni geri döndürmesi ümit ve dilegiyle derhal feryat ederek Allah’a


sıgınmak istersin. Fakat uzun bir müddet geçtigi halde, Allah, sana hakaret için cevap


vermez. Çünkü senin sesin onun nezdinde gazaba sebep olur.Onun katında senin makamın


düsüktür.9


Evet okuyucu kardesim!


Allah’ın dedigi gibi yasamayanların girecegi mekânı üç asagı, bes yukarı tanıdın


zannediyorum.


Yeni bir dosya daha açalım bakalım.


Rabbimiz nasıl bir hayat sürmemizi istiyor.


Yedinci Bölüm


ALLAH (c.c.) NASIL YASAMANI STER?


‘Allah-û Teâlâ sana isini gücünü bırak çık daga, gir magaraya ve ölünceye kadar oradan


çıkmayıp bana dua et, bana secde et ve beni zikret’ demiyor!


Yaz aylarının vazgeçilmez nimetlerinden denize de girmeyin, hafta sonraları piknik


yapmayın, spor yapmayın da demiyor!


Sürekli fakirleri gözetip malının tamamını dagıtmanı, yılın tamamını oruçlu geçirmeni,


ömrünü; evin, isin ve cami üçgeninde geçirmeni de istemiyor!


Televizyon ve radyo dinlememeni, gazete-dergi okumamanı da istemez!


Sanıldıgı gibi Ruhban bir hayatı hiç istemez.


Peki Allah (c.c.) nasıl bir hayat yasamamızı ister?


Fıtratına uygun yasamanı ister:


– Sence yalan söylemek bir insana yakısır mı?


9 Bir ömrün tamamını


24


• Yakısmaz’ dedigini duyar gibiyim.


M Zaten Allah ta yalan söylememizi istemiyor.


– Sence baskasının malını çalmak insana yakısır mı?


• Yakısmaz.


M Zaten Allah ta hırsızlık yapmamızı istemiyor.


– Sence zina, iftira, dedikodu, faiz, kumar, bir insana yakısır mı?


• Yakısmaz.


Neden?


– Hiçbir insan; ailesinin fuhus bataklıgına düsmesini, hiçbir insan; dedikodusunun


yapılmasını ve hiçbir insan kendisine iftira atılmasını istemez.


M Zaten Allah ta istemez...


Dikkat ettiysen Allah’ın senden yapmanı istemedigi amelleri sen zaten yapmak


istemiyorsun.


Çünkü Allah-û Teâlâ fıtratına uygun bir seyi yasaklamaz.


Ne gibi;


– Deniz kenarında oltanla balık avlamana kızmaz.


– Bulmaca çözmene ya da uzanıp dinlenmene de kızmaz.


– Tatil yapmanı, resim çizmeni, duygularını siirlere yansıtmanı da yasaklamaz.


Neden?


Çünkü fıtratına uyumlu amelleri ne diye yasaklasın ki.


Toplum içinde adam gibi yasamak için bazı kurallar olur. Ne gibi;


– ‘Komsu haklarını, varsa isçilerin haklarını, anne-baba, kardes haklarını gözetmek gibi...


Bunların yanında insanlarla kardes gibi yasamamızı tavsiye eder.


Tüm bunlara itiraz edenlere pek rastlanmaz. Asıl önemlisi bu ahlâk’la beraber insanların


Allah’a kulluk yapmaları...


Allah (c.c.) nasıl kulluk bekler.


Bu sahifeye kadarki yazıları dikkatlice okuduysan Allah’ın (c.c.) senin adam gibi ve toplumla


barısık yasamanı istedigini görürsün. Bu senin faydanadır. Ama tüm bu güzel ahlâk dısında


Allah (c.c.) senden sadece kendisi için bazı fedakârlıkta bulunmanı istiyor.


‘Ne gibi?’


Sana vermis oldugu nimetler ve muhtesem sanatı karsısında ‘secde’ etmeni istiyor.


Neye secde?


25


– Emirlerine secde...


– Yasaklarına secde...


– Tavsiyelerine secde...


Yapacagın secde eylemiyle onurun rencide olmadıgı gibi hem nankörlük sıfatından


kurtulmus hem Rabb’ine tesekkür etmis hem de cennetteki dereceni artırmıs olursun.


Tabii caizse bir tasla kus sürüsü!


– Allah’ın senden ‘secde’ istemesinde bir mantıksızlık var mı sence?


– ‘Sadece kendisinin emirleri, yasakları ve tavsiyeleri dogrultusunda yasamanı istemesinde


bir mantıksızlık var mı sence?’


Allah-û Teâlâ senin cennete girmeni istiyor... Ve bunun için en küçük bir salih amelini bile


degerlendirip bunu defterine ‘sevap’ olarak yazdırıyor.


Resulullah (s.a.v.):


“Kardesinin yüzüne tebessümün sadakadır.” buyurmustur.10


Düsünsene bir; yapacagın bir tebessümle ne zamanın koyboluyor ne onurun rencide oluyor,


ne maddi bir kaybın var ne de manevi... Sence basit olan o ameli Allah-û Teâlâ defterine ecir


(sevap) olarak yazıyor.


Ebu Hureyre (r.a.) söyle dedi:


Resulullah (s.a.v.) söyle buyuruyor: “Sizden herhangi biri gerçek müslüman olursa, isleyecegi her


iyilik on misliyle yediyüz misline kadar kat kat yazılır. Yapacagı her kötülük ise aynıyla yazılır.”11


Bir iyilik yapıyorsun, 700 kat ecir alıyorsun. Yani bire yediyüz...Hem cennetteki derecen


artıyor hem de cennetin güzellesiyor. Bir kötülük yapıyorsun yediyüz kat ceza yerine


isledigin kötülügün aynısı yazılıyor.


Allah’ın sana olan merhametini ve zenginligini okuyabildin mi?


Allah (c.c.) Dil ile zikredilmek ister.


Hani demistik ya; Allah (c.c.) muhtesem yaratıcılıgı karsısında övülmek ister... Kendisini


nasıl zikredecegimizi Peygamber efendimizin diliyle bizlere ögretiyor:


Ebu Hureyre (r.a.)’den, Resulullah (s.a.v.) buyurdu:


“Allah’ı tenzih ederim (subhanallah) Hamd Allah’a mahsustur. (Elhamdulillah), Allah’tan baska ilah


yoktur (Lâ ilâhe illâllah), Allah en büyüktür (Allah-û Ekber)” demem, bana, üzerine günesin dogdugu


herseyden daha sevimlidir.”12


10 Tirmizi.


11 Buhari.


12 Müslim 4/2072.


26


Toplam telafuzu altı saniyeyi geçmeyen övgü cümleleri; günesin üzerine dogdugu (Dünya


ve içindekilerinden) her seyden hayırlı...


Her ne kadar telafuzu kolay ve bizlere basitmis gibi gelse de mizanda çok agır oldugunu


baska bir hadiste dile getiriyor Rabb’imiz;


Ebu Hureyre(r.a.)’den, Resulullah (s.a.v.) buyurdu:


“?ki kelime vardır ki, lisana hafif gelirler, mizanda agır basarlar, Rahman’a sevgilidirler:”Hamdiyle


Allah’ı tesbih ve tenzih ederim (Subhanallahi ve bihamdihi), Azim olan Allah, noksan sıfatlardan


münezzehtir (Subhanallahil azim)”13


Allah’ın büyüklügü, sanatı ve bizlere vermis oldugu nimetler için kendisini dil ile


övdügümüzde, hem bu övgüleri ibadet yerine sayıyor hem de günahlarımızı bagıslıyor...


Okuyoruz;


• Ebu Hureyre (r.a.)’den: Resullullah buyurdu:


“Kim günde yüz kez ‘Allah’tan baska ilah yoktur, O birdir, O’nun ortagı yoktur, mülk O’nundur,


hamd O’na aittir, O her seye kadirdir” derse on köle azat etmis gibi olur, ona yüz sevap yazılır.


Ondan yüz günah silinir. Bu dua onun için o gün aksama kadar seytandan koruyan bir kalkan olur.


Hiç kimse O’nun yaptıgından daha faziletli bir amel yapmıs degildir. Ancak onun okudugundan daha


fazla okuyan kimse hariç”14


• “Kim günde yüz defa ‘Allah’ı tesbih ve tenzih ederim, O’na hamd ederim” derse, deniz kabarcıkları


kadar çok olsa da hataları affedilir.”15


Allah (c.c.) ‘Secde’ etmeni ister.


Önceki sahifelerde de dedigim gibi Allah azze ve celle insanların; içten gelen bir askla, itiraz


etmeden emir, yasak ve tavsiyelerine uymalarını bekler.


Allah’ın emir, yasak ve tavsiyelerinden bir kaçını hatırlatayım;


SECDE


– Yani; Namaz...’


• “... Çünkü namaz, mü’minler üzerine vakitleri belli olarak farz olmustur.” (Nisa: 4/103)


• “De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabb’i Allah içindir.” (En’am:


6/162)


Allah(c.c.) namazı emretmekle insanlara ek bir lütufta bulunmustur. Namazla hem Allah’a


tesekkür etmis oluruz, hem kötülüklerden uzaklasmıs oluruz hem de secde ederek


acizligimizi ve Allah’ın azemetini ıspat etmis oluruz.


Allah; kendisine sirk kosulmasını yasaklıyor.


13 Buhari, 7/168; Müslim, 4/2072.


14 Buhari, Müslim.


15 Buhari –Müslim.


27


Hani demistik ya Allah-û Teâlâ insanları yarattı ve onlara akla hayale gelmeyen nimetler


vererek övgüler bekledi...





ste Allah-û Teâlâ sadece ve sadece kendisinin belirledigi gibi yasamamızı, sevgi ve kullukta


kendisiyle beraber baska bir varlıga es kosmamamızı istiyor.


• Süphesiz ki Allah, (zatında, sıfatlarında ve hükmünde) kendisine ortak kosulmasını asla


bagıslamaz, bundan baska (günahları) da diledigi kimseler için bagıslar. Kim Allah’a ortak


kosarsa muhakkak ki o, (haktan) uzak bir sapıklıkla sapmıstır.


Emir sevdigimiz yerden... Emir büyük yerden... Emir bizleri ve seni nimetlendiren, koruyup


gözeten Rabb’imizden... Emir; kendisine tesekkür etme ihtiyacı hissettigimiz mercî’den...


Allah (c.c.) bazen tavsiyelerde bulunur.


• ‘Ey iman edenler, muayyen bir müddete kadar birbirinize borç verdiginiz zaman onu yazın...’


(Bakara: 2/282)





nsanlar arasında ihtilafların çıkmaması için babamızın bile yapmadıgı bir nasihatı Rabbimiz


yapıyor...


Niçin?





nsanlar arasında ihtilaflar yasayıp hakkının bir baskasına ya da bir baskasının hakkının sana


geçmemesi için...


Çok sıcak bir hatırlatma... Sence de öyle degil mi?


` ` `


Allah’ın senden beklemis oldugu ibadet çesitleri sadece ‘secde’ ile sınırlı degil.


‘Niçin Allah’a kulluk yapılır?’ mantıgını kavramıssan ya da niçin yaratıldıgının farkına


varmıssan isinin çok kolay oldugunu hatırlatayım.


Kitapçıgımızın sonlarına dogru geldik. Eger istersen Allah’a kul olma yarısında önde


gitmenin bir kaç formülünü hatırlatıp baska bir kitapçıkta bulusalım.



Son G?nderiler

KÂİNATI KİM YARATTI? ...

KÂİNATI KİM YARATTI? BENİ KİM YARATTI? NİÇİN? Ben doğru yol üzere miyim?

İslam Fıtrat, akıl ve ...

İslam Fıtrat, akıl ve saadet dinidir

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDE ...

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDERDİĞİ RASÛLLERİN DİNİDİR