Peygamberimiz ve çocuklar
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- çocuklar ile başarılı ilişkinin, sağlıklı eğitim metotlarına dayandığını bilen bir insandı. Bunlar, bilgi, deneyim, tecrübe, sabır, hoşgörü ve kuşatıcılık gibi öğelere yaslanan metotlardı. Ömrün bu çağının önemine bağlı olarak Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- eğitsel ve bilgiye dayalı bir ilişki yöntemi geliştirmiş, bununla başarılı ve üretken insanlar, nitelikli ve parlak lider kadrolar, eşsiz ve dahi âlimler yetiştirmiştir. Çocuklarla ilişkisinde izlediği eğitsel yöntemin en önemli odakları şunlardı:
Çocuklara nazik davranmak ve onlarla ilişkide sâdelik:
Çocuklar, kendilerine basit bir şekilde yaklaşan, onlardan biriymiş gibi davrananları her zaman severken sert, kaba ve ekşi suratlı kimselerden hoşlanmazlar. Saygılı ve ciddi insanlara ilgi duyarlar. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu yaşın karakteristik özelliklerini iyi bildiği için onlara istedikleri gibi davranırdır. Basit ve sade tavrı, şakacı ve nazik davranışları ile onların davranış kalıplarını düzeltme ve başarılık kişilikler yetiştirme noktasında çok önemli mesajlar verirdi.
Ebu Hüreyre'den -Allah ondan râzı olsun- nakledildiğine göre o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile yatsı namazı kılıyorduk. Efendimiz secdeye varınca Hasan ile Hüseyin sıçrayıp sırtına bindiler. Başını kaldırdığında onları arkasından incitmeden aldı ve yere koydu. Secdeye vardığında tekrar bindiler. Namaz bitinceye kadar böyle devam etti. Namazdan sonra onları baldırının üzerine oturttu."1
Çocuğun kavrama araçları ödevleri, hakları, usulleri, prensipleri, değer ve temaları kavrayamaz. O bunları, hayatının yılları içinde adım adım öğrenir. Dolayısıyla çocuk ile ilişkisinde onu usul ve kuralları bilen bir yetişkin gibi gören kimse hata eder. Bu nedenledir ki insanlardan bir çoğunun çocuklara kötü
1 İmam Ahmed rivayet etti (10281; el-Heysemî Mecmau'z-zevâid'de (9/290) dedi ki: İmam Ahmed'in senedindeki raviler sikadır. el-Arnaût, Hasen hadis olarak nitelemiştir.
davrandığını görürüz. Onlar çocuğun sakin, sessiz, ağırbaşlı ve
vakur olmasını beklerler. Oysa, bir çocuk bunu yapamaz.
Ümmü Hâlid -Allah ondan râzı olsun- adında bir sahabi
hanım çocukluğuyla ilgili bir sahneyi şöyle anlatır:
"Küçükken üzerimde sarı bir gömlek olduğu halde, babamla
beraber Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- geldim. Rasûlullah -
sallallahu aleyhi ve sellem-, 'Seneh, seneh' buyurdu.
Bu kelime Habeş dilinde güzel demektir Ümmü Halid dedi ki:
'Ben gidip Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- iki kürek
kemiği arasındaki Nübüvvet mührü ile oynamaya başladım. Babam
beni men etti. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem-:
'Çocuğu bırak' buyurdu.
Sonra da bana:
'Gömleğini eskitesin parçalayasın, sonra eskitesin parçalayasın, sonra
eskitesin parçalayasın' buyurdu."2
Bu, gerçekten çok özgün ve tam olarak söylemek istediğimiz
sahnedir. Bir adam, yanında kız çocuğu ile Rasûlullah -sallallahu
aleyhi ve sellem-'e geliyor. Misafir, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem- çocuklara düşkünlüğünü biliyor. Onlarla birlikte olmaktan
sıkılıp daralmadığını aksine sevinip mutlu olduğunu biliyor. Küçük
kız, Peygamberimizin -sallallahu aleyhi ve sellem- üzerine tırmanıp
oynuyor. Efendimiz gülüyor, sıkılmadığı gibi uzun ömürlü olması
için dua ediyor, duasını üç kez tekrar ediyor.
Bir keresinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- küçük bir
bebeği kucağına alıyor. Bebek elbisesine çişini yapıyor. Bunun
üzerine su isteyip idrarlı yerin üstüne serpiyor. Yıkamaya gerek
görmüyordu. Küçük çocukların giysisine çiş yapmaları aslında sık
görülen bir durum. Çünkü çocukları aşırı sevdiğinden onları sürekli
kucağına alıyor. Yalnız erkek çocukları değil, kız çocuklarını da
kucağına alarak seviyor. Ümmü Kerz el-Huzaiyye -Allah ondan
râzı olsun- anlatıyor:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir bebek getirildi.
Bebek çişini yaptı. Bunun üzerine su isteyip üzerinden gezdirdi.Bir
2 İmam Buhari (3071)
kız çocuğu getirildi. Fakat o çişini yaptığında giysisinin yıkanmasını
emretti."3
Sahabeden Ebu Musa el-Eş'arî -Allah ondan râzı olsunanlatıyor:
"Bir erkek çocuğum olmuştu. Onu Rasûlullah -sallallahu
aleyhi ve sellem-'e götürdüm. Ona İbrahim adını verdi. Hurma
çiğneyip bebeğin ağzına koydu. Ve ömrünün bereketi için dua
etti."4
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- sokak aralarında bile
çocuklarla oynaşmayı severdi.
Ya'lâ b. Murra -Allah ondan râzı olsun- anlatıyor:
"Birgün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte
yemeğe gittik. Hüseyin -Allah ondan râzı olsun- yolda oynuyordu.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onu görünce ilerleyip
cemaatin önüne geçti ve onu tutmak için ellerini açtı. Çocuk sağa
sola kaçmaya başladı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- sağa
sola koşarak onu kovalıyor gülüyordu. O, Üsame b. Zeyd ile
Hasan b. Ali'yi dizlerine oturtur. Sonra kendine doğru bastırarak
şöyle buyururdu:
"Allah'ım onlara rahmet buyur, ben onlara merhamet ediyorum."5
Hatta bazen namaz vakitlerinde kızı Zeynep'in kızı Ümâme
gelir, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onu tutar, rükua
gittiğinde yere koyar, kalktığında tekrar kucağına alırdı.6
Mahmud b. Rebî -Allah ondan râzı olsun- anlatıyor:
"Beş yaşlarında iken Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellemevimizdeki
kovadan ağzına aldığı suyu yüzüme püskürttüğünü
hatırlıyorum" demiştir."7
Bu sahabi de henüz beş yaşında bir çocuk iken Rasûlullah -
sallallahu aleyhi ve sellem- oynaştığını hatırlamaktadır.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir çocuğun ağladığını
duyduğunda namazı kısa tutmak suretiyle çocuğun annesinin
3 İmam Ahmed (26834), . el-Arnaût, Sahih hadis olarak nitelemiştir.
4 İmam Buhari-İmam Müslim
5 İmam Buhari, (6003).
6 İmam Buhari-İmam Müslim
7 İmam Buhari-İmam Müslim
yavrusunu götürmesi, susturması ve ihtiyacı karşılaması noktasında
imkan tanırdı. Nitekim bir hadis-i şerifte bununla ilgili olarak şöyle
buyurmuştur:
"Uzunca kılmak üzere bir namaza durduğum zaman, bir çocuğun
ağladığını duyarsam, namazımı kısaltırım. Çünkü annesine zorluk
çıkarmaktan hoşlanmam."8
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- çocuklarla oynayıp
şakalaşır, kendisi için önem ifade etmese de onlara ait konuları
konuşurdu. Enes b. Mâlik -Allah ondan râzı olsun- anlatıyor:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- insanların en güzel
ahlâka sahip olanı idi. Ebu Umeyr adında bir kardeşim ve onunla
oynadığı bir kuşu vardı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellemgelip
kardeşimi görünce:
-Ey Ebû Umeyr, -kanaryasını kastederek- ne yapıyor nuğeyr?" diye
sorardı."9
Çocuğa değer vermek ve onu saymak:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- çocuklara nezaket
içinde davranırken onların kendilerine ve kişiliklerine saygı
gösterir, en uygun kavramları ve fikirleri onlara en basit ve en
doğru araçlarla ulaştırmaya özen gösterirdi. Onlara karşı şiddetten
sakınırdı. Bu çocuklardan biri olan Abdullah b. Âmir -Allah ondan
râzı olsun-, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile aralarında
geçeni şöyle anlatır:
"Bir gün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- evimizde
otururken, annem beni çağırdı ve:
'Hele bir gel sana ne vereceğim' dedi. Rasûlullah -sallallahu
aleyhi ve sellem-, anneme:
'Çocuğa ne vermek istemiştin?' diye sordu.
Annem de:
'Ona bir hurma vermek istemiştim' deyince:
'Dikkat et! Eğer ona bir şey vermeyecek olursan üzerine bir yalan
yazılacak!' buyurdular."10
8 İmam Buhari-İmam Müslim
9 İmam Buhari-İmam Müslim
10 İmam Ebu Davud, (4993) Elbânî hadisi Hasen olarak nitelemiştir.
Görüldüğü üzere Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
"Gel sana bir şey vereceğim deyip" de vermemek suretiyle
çocuğa yalan söylememesi veya duygularını hafife almaması
hususunda anneyi uyarmaktaydı.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- çocuklarda düzeltilmeyi
gerektiren bir yanlışlık gördüğü takdirde onları kınamaksızın ve
yüzlerine bağırmaksızın şefkatle davranırdı.
Ömer b. Ebi Seleme -Allah ondan râzı olsun- şöyle der:
"Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in himâyesinde
yetişen bir çocuktum. Yemek yerken, elim yemek tabağının her
yanına giderdi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem- bana şöyle buyurdu:
"Oğlum, besmele çek! Sağ elinle ye! Hep önünden ye!"11
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- öğretileri ve davranışı
ile çocukları küçüklüklerinden itibaren yiğitlik, dürüstlük gibi temel
erdemler üzere eğitmeye çalışırdı. Bu erdemleri çocuklara farklı ve
değişik yerlerde dozlar halinde verirdi. Abdullah b. Abbas -Allah
ondan râzı olsun- ve Abdullah b. Ömer -Allah ondan râzı olsungibi
kimi çocukları öğrenip olgunlaşmaları için kendi meclisine,
ashabının arasına oturturdu. Abdullah b. Ömer -Allah ondan râzı
olsun- anlatıyor:
"Abdullah b. Ömer -Allah ondan râzı olsun-'in yanında
oturuyorduk. Bir ağaç özü getirildi. Abdullah b. Ömer -Allah
ondan râzı olsun- buyurdu ki:
"Öyle bir ağaç vardır ki müslümana benzer."
Ben:
"Bu, hurma ağacıdır" demek istedim, ancak cemaatin yaşça en
küçükleri olduğum için sustum.
Sonra Abdullah b. Ömer -Allah ondan râzı olsun-:
"O hurma ağacıdır" buyurdu."12
Abdullah b. Ömer -Allah ondan râzı olsun- Abdullah b.
Abbas'ı -Allah ondan râzı olsun- henüz küçük bir çocukken
11 İmam Buhari-İmam Müslim
12 İmam Buhari-İmam Müslim
devesinin terkisine alır, basit ve anlaşılır sözcüklerle çok büyük
erdemler öğretirdi. Bir şey söyledikten sonra şöyle buyururdu:
"Ufaklık, bu bilgiyi Allah için koru ki o da seni korusun…"13
Abdullah b. Abbas -Allah ondan râzı olsun- çocukları takdir
ve onlara değer verme hususunda, çocuklara hiçbir önem
atfetmeyen bir toplumda çok ileri noktalara giderdi. Bazen bir
çocuğu sağ tarafına oturturdu. Oysa yaşadığı toplumda buraya
cemaatin büyüklerinden biri layık görülürdü.
Sehl b. Sa'd es-Saidî -Allah ondan râzı olsun- anlatıyor:
" Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e bir içecek
getirilmişti. Önce kendisi içti. Sağında bir erkek çocuğu, solunda da
yaşlılar vardı.
Çocuğa:
"Bardağı şu yaşlılara vermem için bana izin verir misin?" dedi.
Çocuk:
"Ey Allah Rasûlü! Allah'a yemin olsun ki senden gelen bir
nasip konusunda başkasını tercih edemem!" diye cevap verdi."14
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- burada iki hususu
birden gözetmiştir. Çocuğun sağda bulunması itibarıyla öncelik
hakkını gözetmiş ve ondan izin istemiştir. Büyüklerin hakkını da
gözeterek çocuktan hakkını onlara devretmesini istemiştir. Fakat
çocuk tutumunda ısrar edince, onu kınayıp sert davranmamış,
aksine hakkını vermiştir.
Çocuğun âilevî ve toplumsal haklarını korumak:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- doğan her bebeğin
meşru bir evlilik sonucu olduğu bilinen, belgeli ve tanıklı nesebe
sahip olma hakkının olmasına özen göstermiştir.Toplumun
ahlaksızlıklardan arındırılması ve nesep karışıklığı yaşamaması
amacına ek olarak gelecekte ortaya çıkabilecek sorunları önlemek
adına meşru evlilik ilişkisi dışında çocuk sahibi olmayı
yasaklamıştır.
13 İmam Tirmizî (2516) Elbâni Sahih olarak nitelemiştir.
14 İmam Buhari-İmam Müslim
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- çocuğun haklarından
bahsederken babanın anne olarak güzel ahlaklı bir insanı seçmesi,
anne babasının ona toplumda yadırganmayacak ve alay konusu
olmayacak güzel bir isim vermesi, anne sütü ile beslenmesi, sağlıklı
ve yakın bir çevre içinde yetiştirilmesi, güzel bir iman eğitimi
verilmesi, cinsel istismar, sapıklık, kölelik, çocuk ticareti vb. kötü
hallerden korunması gibi temel konuları sıralamıştır.
Muhammedî risalet, bütün çocukların miras ve vasiyet
haklarını teyit ettiği gibi yetim çocukların ilgi ve gözetim, mal
varlıklarının korunması, toplum tarafından kollanarak güven içinde
yaşama haklarını vurgulamıştır.