Articles




KIYÂMET


7


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


KIYÂMET GÜNÜNÜN KORKUNÇ


DEHŞETI


EY INSANLAR!


Allah Teâlâ’dan gereği gibi korkun. Dünyanızı, âhiretinizi, hayatınızı,


ölümünüzü ve şu anki konumunuzla gelecekteki konumunuzu iyice düşünün.


Bu dünyada, geçmişte ilk olarak gelip geçenlerle son olarak gelip geçenleri


iyice düşünün. İbret almak isteyenler için onlarda nice ibretler vardır. Onlar bu


dünyada uzun yıllar yaşadılar ve bu dünyayı imar ettiler.Onlar mal ve evlatlar


olarak bizlerden daha fazla, güç ve imar etme bakımından da bizlerden daha


güçlü ve imar edici idiler.Onlar bu dünyaya sanki hiç gelmemişler gibi, günlerin


geçip gitmesiyle yok olup gittiler ve insanlar için haber konusu oldular. O halde


sizler de onların gittikleri yolda gitmekte ve vardıkları sona varmaktasınız.


Sizler, bu dünyada yaşadığınız saraylardan sonra kabirlere intikal edeceksiniz.


Siz, dünyada âilenizle toplandıktan ve onlarla sevindikten sonra kendi kendinizle


başbaşa kalacaksınız.


Siz, amellerinizle başbaşa kalacaksınız.Dünyada hayır işlemiş iseniz, mahşer


gününde karşılığında hayır bulacaksınız, şer işlemiş iseniz karşılığında şer


bulacaksınız.O zaman Sûr'a üflendiğinde bütün insanlar, kabirlerinden ayağa


kalkacaklar ve yalınayak,çıplak ve sünnetsiz, hesap vermek üzere âlemlerin


Rabbinin huzurunda duracaklardır.


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu olayı şu hadisle haber vermektedir:


)عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ: يُحْشَرُ النَّاسُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حُفَاةً عُرَاةً غُرْلاَ.


قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ النِّسَاءُ وَالرِّجَالُ جَمِيعًا يَنْظُرُ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ؟ قَالَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَا


عَائِشَةُ! اْلأَمْرُ أَشَدُّ مِنْ أَنْ يَنْظُرَ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ( ] رواه مسلم [


8


KIYÂMET


“Hz. Âişe’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle der:


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’i şöyle derken işittim:İnsanlar, kıyâmet


günü yalınayak, çırılçıplak ve sünnetsiz olarak haşrolunacaklardır. (Hz.Âişe) Ben


dedim ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Kadınlarla erkekler hepsi bir arada olduklarında


birbirlerine bakmazlar mı? Buyurdu ki:Ey Âişe! Oradaki durum, kadınlarla


erkeklerin birbirlerine bakacak olmasından daha zor ve çetindir!”1


Oradaki durum, annenin evlâdını, evlâdın da babasını sormasından daha ağır


ve dehşetlidir.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:


﴿ې ې ﯨ ﯩ ئا ئا ئە ئە ئو ئوئۇ﴾


] ]سورة المؤمنون الآية: 101


“(Kıyâmet günü) Sûr'a üflendiği (ve insanlar kabirlerinden yeniden dirildikleri)


zaman, (dünyada birbirlerine karşı övündükleri gibi) artık aralarında akrabalık


bağları (soylarla övünmek) yoktur ve onlar birbirlerini arayıp da sormazlar


(kimse kimseyi sormaz).” 2


Başka bir âyette şöyle buyurmaktadır:





“Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyâmetin depremi müthiş bir


şeydir!Onu gördüğünüz gün,her emzikli kadın emzirdiği çocuğu (keder ve


sıkıntıdan) unutur, her hamile kadın çocuğunu (korkudan) düşürür, insanları


da (dehşet ve korkudan akılları başlarından gitmiş) sarhoş bir halde görürsün.


Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allah’ın azabı çok şiddetlidir!” 3


Kıyâmet günü korkudan tir tir titreyen kalpler, sahipleri zelil olan gözler vardır.


Orada amel defterleri açılacaktır.Mü’min, amel defterini sağından, kâfir ise


solundan ve arka tarafından alacaktır. Amel defteri sağından verilen, sevinç ve


mutluluktan: Alın, kitabımı okuyun, diyecektir.


1 Müslim


2 Mü’minûn Sûresi: 101


3 Hac Sûresi: 1-2


9


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Kimin amel defteri sağından verilirse, sevinç ve mutluluktan: Alın, kitabımı


okuyun, diyecektir.” 1


Kitabı solundan verilen keder ise üzüntüden:Keşke kitabım bana verilmeseydi


diyerek kendisine bedduâ edecektir.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Kimin amel defteri solundan verilirse, (üzüntü ve kederden): Keşke kitabım


bana verilmeseydi diyecektir.”2


O gün orada mîzan (terazi) kurulur ve kulların işledikleri hayır ve şer bütün


amelleri tartılır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Kim zerre miktarı iyilik işlerse, (âhirette) karşılığını (sevabını) görecektir.Kim


de zerre miktarı kötülük işlerde (âhirette) karşılığını (cezasını) görecektir.” 3


Allah Teâlâ mîzan ile ilgili olarak da şöyle buyurmaktadır:





“Biz, kıyâmet günü (hesap) için adâletli terâziler kurarız.Artık kimse kimseye


hiçbir şekilde haksızlık yapılmaz. (Yapılan amel, hayır ve şer) bir hardal tanesi


kadar dahi olsa, onu getiririz (ve amellerinin karşılığını veren) olarak biz yeteriz.”4


1 Hâkka Sûresi: 19


2 Hâkka Sûresi: 25


3 Zilzâl Sûresi: 7-8


4 Enbiyâ Sûresi: 47


10


KIYÂMET


O günde insanlar birbirine karışacak, buna sabır edemeyecek kadar keder ve


üzüntüye garkolup şöyle diyeceklerdir:


“Rabbinizin katında size şefaat edecek birisine bakmaz mısınız? Ardından


önce Âdem’e,sonra Nûh’a,sonra İbrahim’e,sonra Musa’ya gelecekler, hepsi


de özür beyan edeceklerdir. Sonra İsa’ya gelecekler, ancak İsa onlara: ‘Ben


şefaat etmeye yetkili değilim. Ancak Allah’ın geçmiş ve gelecek günahlarını


bağışladığı kul olan Muhammed’e gidin’ diyecektir.Bunun üzerine insanlar


Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e geleceklerdir.Muhammed-sallallahu


aleyhi ve sellem- Allah’ın nimetiyle iftihar ederek şöyle diyecektir:’Şefaat


etmeye ben yetkiliyim.Ardından huzuruna çıkmak için Rabbi-azze ve celle-


’den izin isteyecek ve O’nun huzurunda secdeye kapanacak, önünde durup,


Allah’ın ilham edeceği ve hiç kimseye açmayacağı hamdlerle Allah’a medh-u


senâda bulunacak ve sonra Allah Teâla şöyle diyecektir:”Ey Muhammed!


Başını kaldır! Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek. Şefaatte bulun,


şefaatin kabul edilecek.Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine getirilecektir!”.


Kıyâmet gününde Allah Teâlâ, insanlar arasında hüküm vermek ve hesaplarını


görmek için inecek, mü’min kuluyla başbaşa kalacak, onun üzerine perdesini


örtecek ve kendisiyle kulu arasında hiçbir aracı olmadan konuşacak, mü’min


kulunun işlediği günahları ona haber verecek, o da bu günahları itiraf edecek


ve Allah Teâlâ kulunun üzerindeki nimetini göstererek şöyle diyecektir:


“Hiç şüphe yok ki günahlarını dünyada iken görmezden gelip gizledim.Bugün


ise bu günahları senin için bağışlıyorum.”


Kıyâmet gününde Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’in havzı olacaktır.


Havzının suyu, sütten daha beyaz, baldan daha tatlı ve miskten daha güzel


kokulu olup uzunluğu ve genişliği bir aylık yol mesafesi kadardır.Kapları,


gökteki yıldızlar kadar çok ve parlaktır.Havzından ancak onun sünnetine uyan


mü’minler içecektir.Ondan bir defa içen, bir daha ebediyyen susamayacaktır.


Ondan ilk defa içecek olanlar, muhacirlerin fakirleridir.


Kıyâmet gününde güneş, bir mil mesafesi kadar insanlara yaklaşacak ve insanlar


amellerine göre tere gömülecektir.Kimisi aşık kemiklerine kadar, kimisi


dizlerine kadar, kimisi beline kadar, kimisi kendisini konuşmaktan alıkoyacak


şekilde gırtlağına kadar tere gömülecektir.Allah Teâlâ, hiçbir gölgenin olmadığı


o günde dilediği kimseyi arşının gölgesinde barındıracaktır.


11


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


Allah Teâlâ o günde Âdem-aleyhisselam-’a şöyle diyecektir:


)يَا آدَمُ، فَيَقُولُ: لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ وَالْخَيْرُ فِي يَدَيْكَ، فَيَقُولُ: أَخْرِجْ بَعْثَ النَّارِ. قَالَ: وَمَا بَعْثُ النَّارِ؟


قَالَ: مِنْ كُلِّ أَلْفٍ تِسْعَ مِائَةٍ وَتِسْعَةً وَتِسْعِينَ، فَعِنْدَهُ يَشِيبُ الصَّغِيرُ ( ] رواه البخاري ومسلم [


“Ey Âdem! O şöyle diyecektir:Buyur (Allah'ım) buyur.Sana devamlı ibâdet


ederim.Hayrın hepsi senin iki elindedir.Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle


diyecektir: Neslinden cehenneme gönderilenleri (cehennemden) çıkar! O


şöyle diyecektir: Cehenneme gönderilenlerin miktarı ne kadardır (Ya Rab!)?


Allah Teâlâ buyuracak ki:Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzdur.İşte o


anda çocuk, ak saçlı ihtiyar olacaktır.”1


Kıyâmet gününde cehennemin üzerine kıldan daha ince ve kılıçtan daha keskin


olan sırat köprüsü kurulacak, emânet ve akrabalık bağı sıratın iki tarafında,


sağında ve solunda duracak ve insanlar amellerine göre, hızlı veya sıratın


üzerinden geçeceklerdir. Onlardan kimisi göz açıp kapayıncaya kadar,kimisi


şimşek gibi,kimisi sürünerek ve kimisi de bundan başka şekilde geçecektir.


Peygamberimiz-sallallahu aleyhi ve sellem- sırat köprüsünün üzerinde


duracak ve Allah’a şöyle yalvaracaktır:


“Ey Rabbim!(Bizi sırat köprüsünün âfetinden) emîn eyle.”


Sırat köprüsünün sağında ve solunda, asılı duran demir kancalar bulunacaktır.


Bu kancalar, emrolunanları alıp ateşe atacaklar, emrolunmayanlar ise


kurtulacaklardır.


Kıyâmet gününde iki gruba ayrılacaklardır.Bir grup cennette, diğer bir grup


ise cehennemde olacaktır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:





“Kıyâmetin kopacağı gün, (îmân edenlerle inkârcılar) birbirlerinden


ayrılacaklardır.(Allah’a ve Rasûlüne) îmân eden ve iyi işlerde bulunanlara


gelince,onlar cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.(Allah’ı)


inkâr eden, âyetlerimizi ve âhiret buluşmasını (ölümden sonraki dirilişi)


1 Buhârî ve Müslim


12


KIYÂMET


yalanlayanlar, işte onlar (dünyada yalanlamalarına karşılık olarak âhirette)


azapta kalıcıdırlar.” 1


Ey Allah’ın kulları!


Allah’tan korkun ve kıyâmet günü için hazırlık yapın. Çünkü kıyâmet günü,


kesin olarak varacağınız yeriniz ve onda şüphe olmayan buluşma zamanınızdır.


Bu gün zor, çetin ve dehşetli olmakla birlikte muttakî mü’minler için kolay


olacaktır.


Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:





“İşte o gün gerçek mülk,sadece Rahman'ındır. O gün, (uğrayacakları acıklı


azaptan dolayı) kâfirler için pek çetindir.”2


O halde Allah’a îmân edin. Biliniz ki Allah Teâlâ içinizde olanları bilmektedir.


Bu sebeple O’ndan sakının.


Gökleri ve yeri yaratan, gizli ve açık her şeyi bilen Allah'ım! Bir ve Samed,


doğurmamış ve doğmamış olan, hiçbir dengi olmayan Allah'ım! Senden başka


hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilahın olmadığına şehâdet ettiğimizi senden


dileriz.


Ey celâl ve ikrâm sahibi! Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah'ım! Kıyâmet


gününün dehşet ve şiddetini bizden hafiflet.Bizi o günde cennetliklerden kıl


ve bizi salihlerle beraber kıl ey Âlemlerin Rabbi!


Muhammed b. Salih el-Useymîn


-Allah ona rahmet etsin-


1 Rûm Sûresi: 14-16


2 Furkan Sûresi:


13


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


ŞEFAAT VE KIYÂMET GÜNÜ İLE


İLGİLİ HADİSLER1


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Her peygamberin Allah tarafından kabul olunacak bir duâsı vardır.Her


peygamber o duâyı yapmada acele etmiştir.Ben ise bu duâmı kıyâmet günü,


ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı âhirete bıraktım).


Ona inşaallah,ümmetimden Allah’a ortak koşmadan ölenler nâil olacaktır.”1


Câbir’den-Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir.”2


Tirmizi şu ziyâdeyi de kaydeder:


“Câbir-Allah ondan ve babasından râzı olsun- şöyle der:


“Kebâir (büyük günah) ehli olmayanın şefaate ne ihtiyacı var ki!”


Enes b. Mâlik’ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Kıyâmet günü insanlar birbirine girecekler.Âdem-aleyhisselam-’a gelip:”


Evlatlarına şefaat et!” diye talepte bulunacaklar.O ise: “Benim şefaat etme yetkim


yok.Siz İbrahim-aleyhisselam-’a gidin! Çünkü o Halilullah’tır” diyecektir.İnsanlar


İbrahim-aleyhisselam-’a gidecekler.Ancak o da:” Ben buna yetkili değilim!Ancak


İsa’ya gidin.Çünkü o Rûhullah’tır ve O’nun kelâmıdır!” diyecektir.Bunun üzerine


O’na gidecekler.O da: “Ben buna yetkili değilim. Lâkin Muhammed-sallallahu


aleyhi ve sellem-’e gidin! diyecektir. Böylece bana gelecekler.Ben onlara:”Ben


1 Buharî:Da›avat 1,Tevhid 31; Müslim,Îmân 334, (198); Muvatta,Kur›an 26,(1, 212); Tirmizi, Da›avat


141, (3597).


2 Tirmiz: Kıyâmet 12, (2437); Ebu Davud: Sünnet 23, (4739); İbn-i Mâce: Zühd 37, (4310).


14


KIYÂMET


şefaate yetkiliyim!” diyeceğim.Gidip Rabbimin huzuruna çıkmak için izin talep


edeceğim.Bana izin verilecek.Önünde durup, Allah’ın ilham edeceği ve şu


anda sahip olamayacağım hamdlerle Allah’a medh-u senâda bulunacak, sonra


da Rabbime secdeye kapanacağım.Rab Teâlâ:”Ey Muhammed! Başını kaldır!


Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek.Ne arzu ediyorsan iste, talebin


yerine getirilecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!” buyuracak.


Ben de:”Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!” diyeceğim.Rab Teâlâ:


“ (Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa danesi kadar


îmân varsa onları ateşten çıkar!” diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım! Sonra


Rabbime dönüp, önceki hamd-u senâlarla hamd ve senâlarda bulunacağım,


secdeye kapanacağım.Bana, öncekinin aynısı söylenecek.Ben de: “Ey Rabbim!


Ümmetim! Ümmetim!” diyeceğim.Bana yine: “Var, kimlerin kalbinde hardal


danesi kadar îmân varsa onları da ateşten çıkar!” denilecek.Ben derhal gidip bunu


da yapacak ve Rabbimin yanına döneceğim.Önceki yaptığım gibi yapacağım.Bana,


evvelki gibi:”Başını kaldır!” denilecek.Ben de kaldırıp:”Ey Rabbim! Ümmetim!


Ümmetim!” diyeceğim.Bana yine:”Var, kalbinde hardal danesinden daha az


miktarda îmân olanları da ateşten çıkar!” denilecek.Ben gidip bunu da yapacağım.


Sonra dördüncü sefer Rabbime dönecek, o hamdlerle hamd-u senâda bulunacağım,


sonra secdeye kapanacağım.Bana: “Ey Muhammed! Başını kaldır ve (dilediğini)


söyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir! Şefaat et, şefaatin kabul


edilecektir!” denilecek.Ben de:”Ey Rabbim! Bana lâ ilâhe illallah diyenlere şefaat


etmem için izin ver!” diyeceğim.Rab Teâla:”Bu hususta yetkin yok! -veya: “Bu


hususta sana izin yok! Lâkin izzetim, celâlim, kibriyâm ve azametim hakkı için la


ilâhe illallah diyenleri de ateşten çıkaracağım!” buyuracak.”1


Buhârî,Müslim ve Tirmizi’nin Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsunkaydettikleri


bir rivâyet de şöyledir:


“Biz bir dâvette Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraberdik. Ona


sofrada hayvanın ön budu(n dan bir parça) ikram edildi. But hoşuna giderdi.


Ondan bir parça ısırdı ve:”Ben kıyamet günü Âdemoğlunun efendisiyim! Acaba


bunun neden olduğunu biliyor musunuz? (Açıklayayım:) Allah o gün, öncekileri


ve sonrakileri tek bir düzlükte toplar.Bakan onlara bakar, çağıran onları işitir.


1 Buhari,Tevhid 36,19,37,Tefsir,Bakara 1,Rikak 51; Müslim, İman 322, (193).


15


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


Güneş onlara yaklaşır.Gam ve sıkıntı, insanların tahammül edemeyecekleri ve


takat getiremeyecekleri dereceye ulaşır.Öyle ki insanlar:”İçinde bulunduğumuz


şu hali görmüyor musunuz, sizlere şefaat edecek birini görmüyor musunuz?”


demeye başlarlar. Birbirlerine: “Babanız Âdem var!” derler ve ona gelerek: “Ey


Âdem! Sen insanların babasısın.Allah seni kendi eliyle yarattı, kendi rûhundan


sana üfledi.(Bütün isimleri sana öğretti). Meleklerine senin önünde secde ettirdi.


Seni cennete yerleştirdi. (Allah katında itibarın,makamın var.) Rabbin nezdinde


bizim için şefaatte bulunmaz mısın? Bizim şu halimizi, başımıza geleni görmüyor


musun?” derler.Âdem-aleyhisselâm- da:”Bugün Rabbim çok öfkelidir, daha önce


hiç bu kadar öfkelenmedi.Bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek. (Esasen


şefaate benim yüzüm yok, çünkü cennette iken Allah) beni o ağaca yaklaşmaktan


men etmişti.Ben, bu yasağa âsi oldum.(Ben cennette iken işlediğim günah


sebebiyle cennetten çıkarıldım.Bugün günahlarım affedilirse bu bana yeter).


Nefsim! Nefsim!Nefsim!Benden başkasına gidin, Nûh-aleyhisselâm-’a gidin!”


diyecek.İnsanlar Nûh-aleyhisselâm-’a gelecekler:”Ey Nuh! Sen yeryüzü halkına


gönderilen rasullerin ilkisin. Allah seni çok şükreden bir kul diye isimlendirdi.


İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun? Başımıza gelenleri görmüyor


musun? Rabbin nezdinde bizim için şefaatte bulunmaz mısın?” diyecekler.Nûhaleyhisselâm-


da şöyle diyecek: “Bugün Rabbim çok öfkelidir. Daha önce hiç


bu kadar öfkelenmedi, bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek! Benim bir


duâ hakkım vardı. Ben onu kavmimin aleyhine (bedduâ olarak) yaptım. Nefsim!


Nefsim! Nefsim! Benden başkasına gidin. İbrahim-aleyhisselâm-’a gidin!”


diyecek.İnsanlar İbrahim-aleyhisselâm-’a gelecekler:”Ey İbrahim!Sen Allah’ın


peygamberi ve yeryüzü halkı içinde yegâne Halilisin, bize Rabbin nezdinde


şefaat et! İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun?” diyecekler.İbrahim


-aleyhisselâm- onlara:”Rabbim bugün çok öfkeli. Bundan önce hiç bu kadar


öfkelenmemişti, bundan sonra da bu kadar öfkelenmeyecek. (Şefaat etmeye


kendimde yüz de bulamıyorum. Çünkü ben) üç kere yalan söyledim!” deyip, bu


yalanlarını birer birer sayacak. Sonra sözlerine şöyle devam edecek:”Nefsim!


Nefsim! Nefsim! Benden başkasına gidin! Musa-aleyhisselâm-’a gidin!” İnsanlar,


Musa-aleyhisselâm-’a gelecekler ve: “Ey Musa! Sen Allah’ın peygamberisin.


Allah seni, risâletiyle ve hususi kelâmıyla insanlardan üstün kıldı. Bize Allah


nezdinde şefaatte bulun!İçinde bulunduğumuz hali görmüyor musun?” diyecekler.


16


KIYÂMET


Musa-aleyhisselâm- da:”Bugün Rabbim çok öfkelidir. Daha önce hiç bu kadar


öfkelenmedi,bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek.(Esasen Rabbim


nezdinde şefaate yüzüm de yok. Çünkü) ben, öldürülmesi ile emrolunmadığım bir


cana kıydım. (Bugün ben mağfirete mazhar olursam bu bana yeterlidir.) Nefsim!


Nefsim!Nefsim!Benden başkasına gidin!İsa-aleyhisselâm-’a gidin!” diyecek.


İnsanlar İsa-aleyhisselâm-’a gelecekler ve:”Ey İsa, sen Allah’ın peygamberisin


ve Meryem’e attığı bir kelâmısın ve O’nun yarattığı rûhlardan bir rûhsun.


Üstelik sen beşikte iken insanlara konuşmuştun. Rabbin nezdinde bize şefaat et!


İçinde bulunduğumuz şu hali görmüyor musun?” diyecekler! İsa-aleyhisselâmda:”


Bugün Rabbim çok öfkeli.Daha önce hiç bu kadar öfkelenmedi, bundan


böyle de hiç bu kadar öfkelenmeyecek!” diyecek. İsa-aleyhisselâm- şahsıyla


ilgili bir günah zikretmeksizin- (Bir başka rivâyette:) “ Beni, Allah’tan ayrı bir


ilâh edindiler.Bugün bana mağfiret edilirse bu bana yeter!” Nefsim!Nefsim!


Nefsim! Benden başkasına gidin! Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e


gidin!” diyecek.İnsanlar Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelecekler,


-bir diğer rivâyette:”Bana gelirler!” denmiştir- ve:”Ey Muhammed!Sen Allah’ın


peygamberisin, bütün peygamberlerin sonuncususun.Allah senin geçmiş ve


gelecek bütün günahlarını mağfiret buyurdu.Bize Rabbin nezdinde şefaat et.Şu


içinde bulunduğumuz hali görmüyor musun?” diyecekler.Bunun üzerine ben Arş’ın


altına gideceğim.Rabbim için secdeye kapanacağım. Derken Allah, benden önce


hiç kimseye açmadığı medh-u senâları benim için açacak (Ben onlarla Rabbime


medh-u senâlarda bulunacağım).Sonra:”Ey Muhammed başını kaldır ve iste!


(İstediğin) sana verilecek! Şefaat talep et! Şefaatin yerine getirilecek!” denilecek.


Ben de başımı kaldıracağım ve:”Ey Rabbim ümmetim!Ey Rabbim ümmetim! Ey


Rabbim ümmetim!” diyeceğim. Bunun üzerine:”Ey Muhammed! Ümmetinden,


üzerinde hesap olmayanları cennet kapılarından sağdaki kapıdan içeri al! Esasen


onlar diğer kapılarda da insanlara ortaktırlar!” denilecek. “Rasûlullah-sallallahu


aleyhi ve sellem- sonra şöyle buyurdu:”Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun


ki cennet kapısının kanatlarından iki kanadının arasındaki mesâfe Mekke ile


Hecer arasındaki veya Mekke ile Basra arasındaki mesafe kadardır.” 1


İbrahim-aleyhisselâm-’ın kıssasıyla ilgili başka bir rivâyette ise şu fazlalık vardır:


“İbrahim, insanlar şefaat etmesi için kendisine geldikleri zaman, Allah’a


1 Buhari, Enbiya 3, 8, Tefsir, Beni İsrail 5; Müslim, İman 327, (194); Tirmizi, Kıyamet 11, (2436).


17


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


şefaat talebinde bulunmasına engel olan üç günah olarak yıldızlar hakkında


sarfettiği “İşte bu benim Rabbim” (En’am Sûresi: 76) sözünü, atalarının


putları hakkında sarfettiği “Belki de bu (putları kırma) işini onların en büyüğü


yapmıştır” (Enbiya Sûresi: 63) sözünü ve bir de: “Ben gerçekten hastayım”


(Sâffât Sûresi: 89) sözünü zikretti.”


Yezîd İbn-i Süheyb el-Fakîr anlatıyor:


“Hâricilerin görüşlerinden biri içime işlemişti, haccetmek, sonra da


(propaganda yapmak üzere) insanların karşısına çıkmak arzusuyla, kalabalık


bir grup içerisinde yola çıktık. Medine’ye uğradık.Orada Câbir b.Abdullah-


Allah ondan ve babasından râzı olsun- insanlara hadis rivâyet ediyordu.


Bir ara cehennemlikleri zikretti. Ben: “Ey Rasûlullah’ın arkadaşı! Sen ne


konuşuyorsun? Halbuki Allah Teâlâ Hazretleri: “ (Ey Rabbim!) Sen, ateşe


kimi atarsan mutlaka onu rezil-rüsva edersin” (Âl-i İmran Sûresi: 192);


“Ateşten her çıkmak isteyişlerinde oraya geri çevrilirler” (Secde Sûresi:20)


buyurmaktadır” dedim. Câbir : “Sen Kur’ân’ı okuyor musun?” dedi. Ben


de:”Evet!” dedim. “Öyleyse onun evvelini oku! Çünkü o, kâfirler hakkındadır!”


dedi ve sonra şöyle ilâve etti:”Sen, Allah’ın, Muhammed-sallallahu aleyhi ve


sellem-’i dirilteceği Makam-ı Mahmud’u işittin mi?” Ben: “Evet!” dedim.


Dedi ki:”O,Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’e mahsus övülen makam


(Makam-ı Mahmûd)dır.Allah Teâla o makamın hatrına, cehennemden


çıkaracaklarını çıkarır! “ (Câbir) sonra, Sırat köprüsünün konuluşunu ve


üzerinden insanların geçişini anlattı. Biz: “Bu ihtiyarın,Rasûlullah-sallallahu


aleyhi ve sellem- hakkında yalan söyleyeceğini mi zannedersiniz?” dedik ve


Hâricilikten döndük.Hayır! Allah’a yemîn olsun ki bizden bir kişiden başka,


Hâricilikte kalan olmadı.”1


Enes b. Mâlik’ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Kıyâmet günü, cehennemliklerin dünyada en müreffeh olanı getirilerek ateşe


bir defa batırılacak.Sonra:”Ey Âdemoğlu, (dünyada) hiç nimet gördün mü? Sana


hiç iyilik uğradı mı?” denilecek.”Hayır! Ey Rabbim, vallahi hayır!” diyecek.


Sonra cennetliklerden dünyada en fakir olanı getirilerek cennete bir defa sokulup


1 Müslim, Îmân 320, (191).


18


KIYÂMET


çıkarılacak ve kendisine:”Ey Âdemoğlu (dünyada) hiç fakirlik gördün mü,hiç


sıkıntı çektin mi?” denilecek. O da:”Hayır! Vallahi ya Rabbi! Başımdan hiç


fakirlik geçmedi, hiçbir sıkıntı çekmedim” diyecek.” 1


Enes b. Mâlik’ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Allah Teâlâ azabı en hafif olan cehennemliğe:”Eğer dünya her şeyiyle senin


olsaydı, şu azaptan kurtulmak için fidye olarak verir miydin?” diye soracak.


Adam: “Evet!” diyecek.Bunun üzerine Rab Teâlâ: “Sen daha Âdem’in sulbünde


iken ben senden bundan daha az olanını istemiş: “Bana hiçbir şeyi ortak koşma da


seni ateşe sokmayayım, cennete koyayım” demiştim.Sen ise buna yanaşmadın,


bana ortak koştun” buyuracaktır.”2


İbn-i Ömer’den-Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna


göre, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde oldukları zaman ölüm


getirilir.Cennetle cehennemin arasına konup orada kesilir.Sonra bir münâdi


nidâ eder:”Ey cennet ehli! Artık ebediyet var, ölüm yok! Ey cehennem ehli!


Artık ebediyet var, ölüm yok! Cennetliklerin sevinci bununla daha da artar.


Cehennemliklerin ise hüznü artar.”3


Ebu Musa el-Eş’ari’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Ben, ümmetimin (günahkâr olanlarının) yarısının cennete girmesi ile şefaat


(sahibi olmam) arasında muhayyer bırakıldım.Ben şefaati tercih ettim. Çünkü


şefaat, daha kapsamlı ve ümmetimin (toptan kurtuluşuna) daha yeterlidir.


Şefaati siz müttakîlere has mı biliyorsunuz? Hayır! O muttakîler için değil,


günahkârlar, hatalılar ve pis işlere karışan (müslüman)lar içindir.”4


1 Müslim, Münafıkûn 55, (2807).


2 Buhari, Rikak 51, 49, Enbiya 1; Müslim, Münafikûn 51, (2805).


3 Buhari, Rikâk 50, 51; Müslim, Cennet 43, (2850).


4 İbn-i Mâce, Zühd Kitabı, Şefaat Babı, hadis no: 4301


19


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


CENNET, CENNET NİMETLERİ VE


CENNETLİKLERİN ÖZELLİKLERİ


İLE İLGİLİ HADİSLER


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Aziz ve Celil olan Allah: Ben iyi kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir


kulağın işitmediği ve hiçbir insanın kalbinden geçmeyen şeyler hazırladım,


buyurdu.”Allah’ın kitabında bunu tasdik eden delil şu âyettir: ‘Artık


yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne sevinçler saklandığını hiç kimse


bilemez’.”1


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Şüphesiz ki cennette öyle bir ağaç vardır ki bir süvari onun gölgesinde yüz


sene yürür.”2


Sehl b. Sa’d’dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ki cennette bir


ağaç vardır ki bir süvari onun gölgesinde yüz sene yürüse bile onun gölgesini


bitiremez.”3


Ebu Saîd el-Hudrî'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Şüphesiz ki cennette öyle bir ağaç vardır ki bir süvari, süratli, talimli,iyi cins


bir at ile yüz sene yürüse de onu bitiremez”4


1 Müslim, hadis no: 5050


2 Müslim, hadis no: 5054


3 Müslim, hadis no: 5055


4 Müslim, hadis no: 5056


20


KIYÂMET


Ebu Saîd el-Hudrî’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Allah Teâlâ,cennet ehline:Ey cennet ehli!diye hitap buyurur. Onlar: Ey


Rabbimiz!Sana iki defa icâbet ederiz ve kullukta dâimiz.Hayır senin iki


elindedir, derler.Allah Teâlâ onlara: Râzı oldunuz mu? buyurur. Onlar: Ya


Rab! Nasıl râzı olmayalım? Sen bize mahlûkatından hiç kimseye vermediğini


ihsan buyurdun! derler.Allah Teâlâ: Bundan daha kıymetlisini vereyim mi?


buyurur. Onlar:Ey Rabbimiz! Bundan daha kıymetli ne olabilir ki? derler.


Bunun üzerine Allah:Ben size rıdvânımı (rızâmı) helal kılıyorum ve artık


bundan sonra sizlere ebediyen kızmam! buyurur.”1


Sehl b. Sa’d’dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Şüphesiz ki cennet ehli, cennetteki köşkü, sizin gökte yıldızı gördüğünüz


gibi göreceklerdir.”2


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Ebu’l-


Kasım (Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-) şöyle buyurmaktadır:


“Cennete ilk girecek zümre, ayın on dördüncü gecesindeki sûretinde


gireceklerdir.Bunların ardından girenler de semâdaki parlak yıldız sûretinde


gireceklerdir.Her birine iki zevce vardır. Bunların bacağının iliği, etinin


üstünden görünür. Ve cennette bekâr yoktur.”3


Ebu Musa el-Eş'ari'den- Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Şüphesiz ki mümin için cennette içi boş bir tek inciden bir çadır vardır.


Boyu altmış mildir.Mümine âit âileler vardır ki mümin onları dolaşıp ziyâret


eder,fakat onlar birbirlerini görmezler.”4


Ebu Hureyre'den- Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Aziz ve Celil olan Allah, Âdem’i kendi sûretinde yarattı. Onun boyu altmış


arşındır.Âdem’i yaratınca: Haydi git de şu cemaate selâm ver. Onlar oturan bir


1 Müslim, hadis no: 5057


2 Müslim, hadis no: 5058


3 Müslim, hadis no: 5062


4 Müslim, hadis no: 5070


21


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


grup melekti. Sana ne cevap vereceklerini iyi dinle. Çünkü bu, hem senin, hem


de zürriyetinin selâmı olacaktır, buyurdu. Bunun üzerine Âdem gitti ve melekler


topluluğuna: Esselâmu Aleyküm dedi. Onlar da: Esselamu Aleyke ve Rahmetullah


diye karşıladılar. Ve selamlarına “Ve Rahmetullah” cümlesini eklediler.Cennete


giren herkes, Âdem’in sûretinde ve altmış arşın uzunluğunda olacaktır.Lakin


insanlar Âdem’den sonra şimdiye kadar kısalmaya devam etmiştir.”1


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Âdemoğlunun yakmakta olduğu şu ateşiniz, cehennem ateşinin sıcaklığının


yetmiş kısmından bir parçadır” buyurdu. Sahâbe:Ey Allah’ın Rasûlü!


Vallahi bu bile yetecekmiş, dediler. Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-:


“Cehennem ateşi, her biri dünya ateşi sıcaklığı derecesinde olmak üzere


üzerine altmış dokuz kat daha fazla kılındı.”2


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Cehennem ile cennet münâkaşa ettiler. Cehennem: Bana zâlimler ve


mütekebbirler girer, dedi. Cennet: Bana zayıflar ve miskinler girer, dedi.Aziz


ve Celil olan Allah cehenneme: ‘Sen benim azabımsın.Dilediğim kimseye


seninle azap ederim,’ buyurdu. (Belki de: Dilediğime seninle isâbet ederim


demiştir). Cennete de: ‘Sen benim rahmetimsin.Dilediğim kimseye seninle


merhamet ederim. İkinizi de dolduracak olan vardır,’ buyurdu.”3


Enes b. Malik’ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Cehennem durmadan:Daha var mı? diyecek.Nihâyet izzetin Rabbine pak


ve yüce Allah ona ayağını koyar. Bunun üzerine cehennem:İzzetine yemin


ederim ki yeter, yeter! der ve parçaları birbirine dürülür.”4


Ebu Saîd el-Hudrî’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


1 Müslim, hadis no: 5075


2 Müslim, hadis no: 5077


3 Müslim, hadis no: 5081


4 Müslim, hadis no: 5084


22


KIYÂMET


“Kıyâmet günü ölüm, alaca bir koç sûretinde getirilir. (Ebu Kureyb şunu


ziyâde etti):Cennet ile cehennem arasında durdurulur. (Hadisin kalan kısmında


ittifak etmişlerdir).Müteâkiben: Ey cennet ehli! Sizler bunu tanıyor musunuz?


denilir. Cennetlikler hemen başlarını kaldırıp bakarlar ve: Evet, bu ölümdür


derler. Sonra: Ey cehennem ehli! Sizler bunu tanıyor musunuz? denilir. Onlar


da başlarını kaldırarak bakarlar ve: Evet, bu ölümdür derler. Bunu takiben


koçun kesilmesi emrolunur ve derhal boğazlanır. Bundan sonra:Ey cennet ehli!


Cennette ebedi yaşayacaksınız, artık ölüm yoktur.Ve ey cehennem ehli! Sizler


de ebedisiniz, artık ölüm yoktur denilir.”Bundan sonra Rasûlullah-sallallahu


aleyhi ve sellem- şu ayeti okudu:’Onları, pişmanlık günü ile korkut.Çünkü


onlar hâlâ gaflet içinde ve hâlâ îmân etmemişken iş bitmiş olur.’ Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- bu âyeti okurken eliyle dünyaya işâret etti.”1


İbn-i Ömer’den-Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna


göre, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Allah Teâlâ, cennetlikleri cennete, cehennemlikleri de cehenneme sokar. Sonra


aralarında bir tellal kalkıp: Ey cennet ehli! Artık ölüm yoktur, ve: Ey cehennem


ehli! Artık ölüm yoktur. Herkes bulunduğu yerde ebedîdir! diyecektir.”2


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Kâfirin avurt dişi (yahut azı dişi) Uhud (dağı) kadar, derisinin kalınlığı ise üç


günlük yol mesafesi kadardır.”3


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Cehennemde kâfirin iki omzu arası, hızlı giden bir süvarinin üç günlük yol


mesafesi kadardır.”4


Harise b. Vehb el-Huzâî’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre


o, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’i şöyle derken işittim demiştir:


“Size cennet ehlini haber vereyim mi?’ buyurdu. Sahâbe: ‘Evet’, dediler.


1 Müslim, hadis no: 5087


2 Müslim,hadis no: 5088


3 Müslim,hadis no: 5088


4 Müslim, hadis no: 5091


23


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-: ‘Zayıf olan ve halk tarafından zayıf


görülen her mümin (cennetlik) dir. Allah’a yemin etse, muhakkak ki Allah onu


yemininde doğru çıkarır’, buyurdu. Sonra da: ‘Size cehennem ehlini haber


vereyim mi?’ buyurdu. Sahâbe: ‘Evet’, dediler.Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve


sellem-: ‘Her katı yürekli, düşman ve kibirli kimsedir.”1


Abdullah b. Zem’a-Allah ondan râzı olsun- şöyle anlatır: ‘Rasûlullah-sallallahu


aleyhi ve sellem- hutbe okudu da deveyi ve onu boğazlayanı anarak şöyle


buyurdu:”Semud kavminin en aşağılığı fırladığı zaman...”Buna, Ebu Zem’a


gibi kuvvetli, şirret bir adam kalkıştı” dedi.Sonra, kadınlardan bahsederek


onlar hakkında öğütler verdi ve: “Sizden biriniz karısını ne zamana kadar


dövecek? buyurdu.”2


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Ben, şu Ka'boğulları'nın atası Amr b. Luhay b. Kama b. Hındif’i3, cehennemde


bağırsaklarını sürüklerken gördüm.”4


Âişe-Allah ondan râzı olsun- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’i şöyle


derken işittim demiştir:


“İnsanlar kıyâmet günü yalınayak,çıplak ve sünnetsiz olarak haşrolunurlar.


Ben de: Ey Allah’ın Rasûlü! Kadın ve erkekler beraber olup birbirlerine


bakacaklar mı? dedim. Bunun üzerine Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellemşöyle


buyurdu:”Ey Âişe! Durum, birbirlerine bakmalarından çok daha


vahimdir.”5


Abdullah b. Abbas-Allah ondan ve babasından râzı olsun- Peygamber


-sallallahu aleyhi ve sellem-’i hutbede şöyle buyururken işitmiştir:


“Muhakkak ki sizler Allah’a yürüyerek, yalınayak,çıplak ve sünnetsiz olarak


kavuşacaksınız!”6


1 Müslim, hadis no: 5092


2 Müslim, hadis no: 5095


3 Amr b.Luhay,Şam diyârından put getirip ilk defa Kâbe›ye sokan ve orada ilk defa Allah'a ortak


koşulmasına vesile olan kimsedir.(Mütercim).


4 Müslim, hadis no: 5096


5 Müslim, hadis no: 5102


6 Müslim, hadis no: 5103


24


KIYÂMET


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“İnsanlar üç fırka olarak haşredilecekler: Birinci fırka, istekliler, korkanlar.


İkinci fırka, iki kişi bir deve üzerinde, üçü bir deve üzerinde, dördü bir deve


üzerinde ve on kişi bir deve üzerinde olanlar. Geri kalanlarını da cehennem


toplayacak; nerede geceyi geçirirlerse, o ateş de onlarla beraber geceler. Onlar


nerede istirahat ederlerse, o ateş de onlarla beraber istirahat eder. Sabahladıkları


yerde onlarla beraber sabahlar. Akşamladıkları yerde, onlarla beraber akşamlar.”1


Abdullah b. Ömer-Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna


göre, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in:


“İnsanlar, âlemlerin Rabbi için kıyama duracağı gün” âyeti hakkında şöyle


buyurduğunu haber vermiştir: “İnsanlardan her biri kulaklarının yarı yerlerine


kadar tere batmış olarak kıyama duracaktır.”2


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Şüphesiz ki kıyâmet günü ter, yerin içine yetmiş kulaç işleyecektir.Ve hiç


şüphesiz insanların ağızlarına yahut kulaklarına kadar ulaşacaktır.’ Râvi Sevr,


bunların hangisini söylediğinde tereddüt etmiştir.”3


Abdullah b.Ömer-Allah ondan ve babasından râzı olsun- bildirdiğine göre


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Sizden biriniz vefât ettiğinde,sabah ve akşam ona oturacağı makamı


gösterilir.O kimse cennet ehlinden ise, cennetlik; ateş ehlinden ise cehennemlik


olacaktır.Ve ona: Kıyâmet günü Allah seni oraya gönderinceye kadar işte senin


yerin budur, denilir.”4


Ebu Eyyûb-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, bir gün güneş


battıktan sonra Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- dışarı çıktı ve bir ses


işitti, bunun üzerine şöyle buyurdu:


“Yahudiler kabirlerinde azap görüyorlar.”5


1 Müslim, hadis no: 5105


2 Müslim, hadis no: 5106


3 Müslim, hadis no: 5107


4 Müslim, hadis no: 5110


5 Müslim, hadis no: 5114


25


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


Enes b. Malik’ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Şüphesiz ki kul, kabrine konduğu ve arkadaşları geri dönüp gittiklerinde


onların ayakkabılarının seslerini işitir. Buyurdu ki:İki melek gelip onu


oturtarak:Şu adam hakkında ne derdin? diye sorarlar.Mümin:Onun, Allah’ın


kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim, diye cevap verir.Bunun üzerine


ona: Cehennemdeki yerine bak!Allah onun yerine sana cennetten bir yer


verdi, denilir.” Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:’O iki


makamını birden görür.”1


Bera b. Âzib’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygambersallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Allah, îmân edenleri sâbit sözle yerlerinde tutar” âyeti, kabir azabı hakkında


indi.Kabirde ölüye: Rabbin kimdir? diye sorulur. O da: Rabbim Allah ve Nebim


Muhammed, der.İşte,Aziz ve Celil olan Allah’ın:’Allah, îmân edenleri dünya


hayatında da, âhirette de sözleriyle sabit tutar’ âyeti budur, buyurmuştur.”2


Âişe’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Kıyâmet günü kim hesaba çekilirse azap görecektir,buyurdu. Bunun üzerine


ben:Aziz ve Celil olan Allah, işte kolayca bir hesaba çekilir, buyurmamış mı?


dedim. Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-buyurdu ki:”O hesap değildir.


Bu dediğin ancak arzdır. Kıyâmet gününde hesapta tartışılan kimse azap


görecektir.”3


Abdullah b.Ömer-Allah ondan ve babasından râzı olsun- Rasûlullah-sallallahu


aleyhi ve sellem-’i şöyle buyururken işittim demiştir:


“Allah Teâlâ bir kavme azap etmek isterse, o kavim içinde bulunan her ferde


azap isâbet eder.Sonra herkes ameline göre diriltilirler.”4


1 Müslim, hadis no: 5115


2 Müslim, hadis no: 5117


3 Müslim, hadis no: 5122


4 Müslim, hadis no: 5127


26


KIYÂMET


27


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


KIYÂMET GÜNÜ, CENNET VE


CEHENNEMİN ÖZELLİKLERİ İLE


İLGİLİ HADİSLER


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Kıyâmet günü iri cüsseli, semiz bir kişi gelir. Lakin Allah Teâlâ katında bir


sivrisineğin kanadı kadar ağırlığı (değeri) olmayacaktır.” Şu âyeti okuyun:


‘Biz de onlar için hiçbir tartı tutmayacağız (onlara değer vermeyeceğiz).” 1


Abdullah b.Mesûd’dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in huzuruna bir âlim geldi ve:


“Ey Muhammed! yahut da: Ey Ebu’l-Kasım! Hiç şüphesiz ki Allah Teâlâ kıyâmet


günü gökleri bir parmağında, yerleri bir parmağında, bütün dağları, ağaçları


bir parmağında, suları ve toprakları bir parmağında, diğer mahlukları da bir


parmağında tutacak. Sonra onları sallayarak: Melik benim! Melik benim! Buyurur,


dedi. Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-, âlimin söylediklerine şaşarak onu


tasdik etmek üzere güldü. Sonra şu âyeti okudu: ‘Onlar Allah’ı hakkıyla takdir


edemediler. Halbuki kıyâmet günü yerin tamamı onun bir elindedir.Gökler de


onun sağ elinde dürülmüştür. O,onların koştukları ortaklardan münezzehtir.”2


Ebu Hureyre’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Allah Teâlâ kıyâmet günü yerin tamamını avucunun içine alır.Göğü de sağ


elinde dürer.Sonra:”Melik benim.Yeryüzünün hükümdarları neredeler! diye


hitap eder.”3


1 Müslim, hadis no: 4991


2 Müslim, hadis no: 4992


3 Müslim, hadis no: 4994


28


KIYÂMET


Abdullah b. Ömer-Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna


göre, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Aziz ve Celil olan Allah kıyâmet günü bütün gökleri dürer. Sonra onları sağ eli


ile tutar.Sonra da: “Melik benim! Zâlimler nerede? Mütekebbirler nerede? diye


buyurur. Sonra sol eliyle de gökleri dürer.Ardından:”Melik benim!Zâlimler


nerede, mütekebbirler nerede? diye buyurur.”1


Sehl b. Sa’d’dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem- buyurmaktadır:


“Kıyâmet günü insanlar beyaz unun çöreği gibi bembeyaz, kızıl beyaz bir


yerde toplanacak.Orada hiç kimse için bir alâmet olmayacak.”2


Ebu Saîd el-Hudrî’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:


“Kıyâmet gününde yer, tek bir çörek gibi olur. Cebbar olan Allah, onu herhangi


birinizin yolculukta çöreğini evirip çevirdiği gibi cennet ehli için bir ikram


olmak üzere çevirir.” Ebu Saîd der ki: Bu sırada Yahudilerden biri geldi ve


şöyle dedi: Ey Ebu’l-Kâsım! Rahman olan Allah sana bereket versin! Cennet


ehlinin kıyâmet günü azığının ne olduğunu sana haber vereyim mi?Rasûlullahsallallahu


aleyhi ve sellem-:Evet,buyurdu.Yahudi, Rasûlullah-sallallahu


aleyhi ve sellem-’in dediği gibi: Yer, bir tek çörek olur, dedi. Bunun üzerine


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- bize baktı, azı dişleri görülünceye


kadar güldü.Sonra Yahudi: Sana onların katığını da haber vereyim mi? dedi.


Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-: Evet dedi. Yahudi: Onların katığı,


balam ve nun’dur dedi. Sahâbe: Bunlar nedir? diye sordular. Yahudi: Öküz ile


balıktır.Bunların ciğerinin kenarından yetmiş bin kişi yiyecektir,dedi.”3


Abdullah b. Mesûd-Allah ondan râzı olsun- şöyle anlatır:


‘Bir gün Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte bir tarlada yürüyordum.


Kendisi bir hurma dalına dayanıyordu. Derken bir kaç yahudiye tesadüf ettik.


Birbirlerine:Ona ruh hakkında sorun dediler ve şöyle konuştular:Neden O’na


sorma gereği duyuyorsunuz? Sizin karşınıza hoşunuza gitmeyen bir şeyle çıkmıyor


ki. Fakat yine de O’na sorun dediler. Bunun üzerine biri kalktı ve Peygambersallallahu


aleyhi ve sellem-’e ruh hakkında sordu.Peygamber-sallallahu aleyhi


1 Müslim, hadis no: 4995


2 Müslim, hadis no: 4998


3 Müslim, hadis no: 5000


29


RABWA İSLÂMÎ DÂVET BÜROSU


ve sellem- sükut etti. Anladım ki kendisine vahiy geliyor. Yerimde durdum.Vahiy


nazil olunca:’Sana ruh hakkında soruyorlar.Onlara de ki: Ruh, Rabbimin işidir.


Sizlere ancak pek az bir bilgi verilmiştir’ buyurdu.”1


Enes b. Mâlik’ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Ebu Cehil:


“Allah'ım! Eğer bu hakikaten senin tarafından gelen hak bir (dîn) ise, bize


gökten taş yağdır veya bize acı bir azap ver! dedi. İşte bunun üzerine şu


âyetler nazil oldu:’Sen aralarındayken Allah onlara azap edecek değildir.


İstiğfar ettikleri müddetçe de Allah onlara azap edecek değildir.Onlar Mescid-i


Haram’dan men edip dururken Allah ne diye kendilerine azap etmeyecekmiş.”2


Abdullah b. Mesûd’dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o


şöyle rivâyet etmiştir:


“Biz Abdullah’ın yanında oturuyorduk.O aramızda yaslanmıştı. Derken kendisine


birisi geldi ve:Ey Ebu Abdurrahman! Hikâyeci bir adam Kind’e kapıları yanında


hikâye anlatıyor ve Duman (Duhân) mucizesi gelerek kâfirlerin nefesini keseceğini,


müminlerin ise ondan nezle kadar etkileneceklerini iddiâ ediyor, dedi.Abdullah b.


Mesûd kızgın bir halde oturarak şöyle dedi. Ey insanlar!Allah’tan korkun.Sizden


her kim bir şey biliyorsa bildiğini söylesin.Bilmeyen de “Allah bilir” desin.Çünkü


O,birinizin bilmediği bir şey için Allah bilir demesini en iyi bilendir. Aziz ve Celil


olan Allah Peygamberine:’Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum.Ve ben


yapmacık davrananlandan da değilim de!’ buyurdu. Rasûlullah-sallallahu aleyhi


ve sellem- insanlarda İslâm’a karşı bir gerileme görünce: “Allah'ım! Yusuf’un


yedi (kıtlık) yılı gibi yedi (kıtlık yılı olsun)!” buyurmuştu. Bunun üzerine Kureyş’i


şiddetli bir kıtlık yılı yakaladı ki her şeyi silip süpürdü.Hatta açlıktan hayvan


derilerini, leşleri yediler. Onlardan biri gökyüzüne bakardı da duman şeklinde


bir şey görürdü.Ebu Süfyan hemen Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in


yanına geldi ve: Ey Muhammed! Sen geldin, Allah’a itaati ve akrabalık bağlarını


gözetmeyi emrediyorsun. Kavmin ise helak oldular.Artık onlar için Allah’a duâ et!


dedi. Aziz ve Celil olan Allah: “Şimdi sen, semânın insanları bürüyecek aşikâr bir


duman getireceği günü gözetle. Bu pek yaman bir azap!” âyetini, “Siz, hiç şüphe


yok ki tekrar döneceksiniz” sözüne kadar buyurdu. Allah’ın: “Fakat biz büyük


bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız buyurulan günde


1 Müslim, hadis no: 5002


2 Müslim, hadis no: 5004



Son G?nderiler

MÜSLÜMAN BİR VAZİDEN ...

MÜSLÜMAN BİR VAZİDEN HIRİSTİYAN BİR KİŞİYE MESAJ

ALTI GÜN ŞEVAL orucun ...

ALTI GÜN ŞEVAL orucunun fazileti

HİZİPÇİLİK VE ALLAH’A ...

HİZİPÇİLİK VE ALLAH’A DAVETTE OLUMSUZ ETKİLERİ...

KURAN-I KERİM'DEN FAY ...

KURAN-I KERİM'DEN FAYDALANMANIN ŞARTLARI