Articles




SÜNNETİN HUCCET OLDUĞUNA DÂİR


ŞER'Î DELİLLER





Bizim, sünnete mi yoksa sadece Kur'an'a mı uymamız gerekir? Müslüman belirli bir


mezhebe uymak zorunda mıdır?


Cevap:


Hamd, yalnızca Allah'adır.


Birinci soru, ciddi bir müslümana çok ilginç ve dehşete düşüren bir durum arz


etmektedir. Apaçık, gün gibi ortada olduğu ve herkes tarafından kabul edilen ve dînin


esaslarından sayılan bir şey nasıl olur da soru sorma konusu olabilir?


Fakat soru sorulduğuna göre, -Allah Teâlâ'dan yardım dileyerek- sünnetin huccet


oluşu, sünnete uymanın farz oluşu, sünnetin önemi ve sünneti reddedenin hükmü


konusunda şu şer'î köklü ilmi sunuyoruz. Bu şer'î köklü ilim, sünnet konusunda insanları


şüpheye düşürenlere ve kendilerini Kur'ancılar olarak adlandıran -ki Kur'an onlardan


berîdir- sapık tâifenin mensuplarına bir cevap niteliğindedir.


Yine, bu şer'î köklü ilim, -Allah'ın izniyle- bu konuda hakkı öğrenmek isteyen herkese


faydalı olacaktır.


Sünnetin huccet olduğuna dâir deliller:


Birincisi: Kur'an-ı Kerim.


Kur'an-ı Kerim, birçok yönden sünnetin huccet olduğuna delâlet etmiştir.


1. Allah Teâlâ, rasûlüne itaati, kendisine itaatten saymıştır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





"Kim, Rasûl’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de (Allah'a ve Rasûlüne itaat


etmekten) yüz çevirirse, (bil ki ey Peygamber!) Biz, seni onların üzerine bir gözetleyici


olarak göndermedik."1


2. Allah Teâlâ kendisine itaati, rasûlüne itaat ile birlikte zikretmiştir.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





"Ey îmân edenler! Allah’a itaat edin. Rasûle de (hak olarak getirmiş olduğu şeylere)


uyun.(Allah’a isyanı emretmediği sürece) sizden olan (müslüman) idârecilere de itaat


edin. Aranızda herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, gerçekten Allah’a ve âhiret


gününe îmân ediyorsanız, o konuda hüküm vermek için, onu Allah’(ın kitabı Kur’an)a ve


elçisi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti)ne götürün.Allah’(ın kitabı


Kur’an)a ve elçisi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti)ne götürmek; sizin


için (ayrılığa düşüp görüşlerinizle hareket etmenizden) daha hayırlı, sonuç bakımından da


daha güzeldir."2


3. Allah Teâlâ, rasûlünün emrine aykırı hareket etmekten şiddetle uyarmış ve ona


karşı gelen kimseyi cehenneme sokmakla tehdit etmiştir.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





"O'nun (Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in) emrine aykırı hareket edenler,


başlarına bir belânın gelmesinden veya âhirette acıklı bir azâba uğratılmalarından


sakınsınlar."3


1 Nisâ Sûresi: 80


2 Nisâ Sûresi: 59


3 Nûr Sûresi: 63


5


4. Allah Teâlâ, rasûlüne itaat etmeyi, îmânın gereklerinden, ona aykırı hareket


etmeyi ise nifakın alâmetlerinden saymıştır.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





"Hayır! Rabbine yemîn olsun ki (ey Peygamber!) Onlar kendi aralarında çıkan


anlaşmazlıklarda (hayatta iken) seni, (vefatından sonra da sünnetini) hakem kılıp sonra


da senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan ve ona tam bir teslimiyetle


teslim olmadıkça, îmân etmiş olmazlar." 1


5. Allah Teâlâ, Allah ve rasûlünün çağrısına uymayı kullarına emretmiştir.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





"Ey îmân edenler! Size hayat verecek (haktan olan) şeylere sizi çağırdıkları zaman


Allah'a ve Rasûlüne icâbet edin.(Ey mü'minler!) Bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve


(kıyâmet günü) siz mutlaka O'nun huzurunda toplanacaksınız."2


6. Allah Teâlâ, aralarında herhangi bir konuda anlaşmazlık ve ihtilafa düştüklerinde


onu halletmek için Allah'a ve rasûlüne götürmeyi kullarına emretmiştir.


Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:





1 Nisâ Sûresi: 65


2 Enfâl Sûresi: 24


6


"Aranızda herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, gerçekten Allah’a ve âhiret


gününe îmân ediyorsanız, o konuda hüküm vermek için, onu Allah’(ın kitabı Kur’an)a ve


elçisi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti)ne götürün.Allah’(ın kitabı


Kur’an)a ve elçisi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti)ne götürmek; sizin


için (ayrılığa düşüp görüşlerinizle hareket etmenizden) daha hayırlı, sonuç bakımından da


daha güzeldir."1


İkincisi: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünneti.


Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünneti birçok yönden sünnetin huccet


olduğuna delâlet etmiştir.


1. Ebu Râfi'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olduğuna göre, Peygamber -sallallahu


aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:





"Sizden birinizi koltuğuna yaslanmış bir halde, kendisine yapmasını emrettiğim veya


yapmaktan yasakladığım bir şey hakkında sorulduğunda: 'Ben, Kur’an’da neyi bulursak


ona uyarız, başkasını bilmem' diyerek sünnetimi inkâr ettiğini görmeyeyim."2


2. İrbâd b. Sâriye'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olduğuna göre, Peygamber


-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:





"Sizden biriniz koltuğuna yaslanmış bir halde, Allah Teâlâ bu Kur'an'da haram kıldığı


şeylerden başkasını haram kılmadığını mı zannediyor? Dikkat edin! Allah'a yemîn olsun ki


ben, bazı şeyleri vaaz ettim ve emrettim, bazı şeylerden de yasakladım. Hiç şüphesiz


1 Nisâ Sûresi: 59


2 Tirmizî, Ebu Dâvûd ve İbn-i Mâce sahîh bir senedle rivâyet etmişler, Tirmizî 'hadis hasendir' demiştir. Bknz: Sahihu Suneni't-Tirmizî,


hadis no: 2663


7


(gizli vahiy yoluyla benim lisanımla) emrettiğim ve yasakladığım bu şeyler, miktar olarak


Kur'an gibidir, hatta Kur'an'dan da fazladır."1


3. Yine, İrbâd b. Sâriye'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olduğuna göre, o şöyle


demiştir:





"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- birgün bize namaz kıldırdı.Sonra bize


yüzünü döndü ve bize, gözyaşlarının aktığı ve kalplerin ürperdiği, beliği bir öğüt verdi.


Orada bulunanlardan birisi:


-Ey Allah'ın elçisi! Sanki bu, vedâ eden kimsenin öğüdü gibiydi. O halde bize neyi


tavsiye edersiniz? diye sordu.


Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:


-Allah Teâlâ'dan korkmanızı ve başınızdaki emir habeşli siyah bir köle bile olsa ona


itaat etmenizi vasiyet ediyorum. Zirâ sizden kim, benden sonra yaşarsa, dînde çok


ihtilaflar görecektir. Bu sebeple benim sünnetime ve hidâyeti bulmuş râşid halifelerimin


sünnetine sarılın. Onlara azı dişlerinizle sarılırcasına sarılın.Dînde sonradan çıkarılan


şeylerden sakının.Çünkü dînde sonradan çıkarılan her şey, bid'attır, her bid'at da dalâlettir


(sapıklıktır)."2


1 Ebu Dâvûd, 'Kitabu'l-Harac ve'l-İmâre ve'l-Fey'


2 Ebu Dâvûd, 'Kitabu's-Sunne'


8


Üçüncüsü: İslâm âlimlerinin icmâı


İslâm âlimlerinin icmâı, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetinin huccet


olduğuna delâlet etmiştir.


Nitekim İmam Şâfiî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:


"Ben, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den haber verildiği halde onun


haberini kabul etmeyen, onunla yetinmeyen ve onu sünnet olarak kabul etmeyen sahâbe


ve tâbiînden hiç kimse bilmiyorum.Kendileriyle aynı çağda buluştuğumuz tâbiînden sonraki


nesil olan etbâu't-tâbiîn de böyle yapmışlardır.Onların hepsi, Rasûlullah -sallallahu aleyhi


ve sellem-'den gelen haberi kabul etmişler ve onu sünnet saymışlardır. Sünnete uyan


kimse methedilmiş, ona aykırı hareket eden kimse ise yerilmiştir.Bize göre bu mezhepten


(yoldan) ayrılan kimse, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ashâbı ile onların


ardından günümüze kadar gelen ilim ehlinin yolundan ayrılmış ve cehâlet ehlinden


sayılmıştır."


Dördüncüsü: Akıl.


İnsan aklı, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetinin huccet olduğuna


delâlet etmiştir.


Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Allah'ın elçisi oluşu, onun haber verdiği


her şeyi tasdik etmeyi ve emrettiği her konuda ona itaat etmeyi gerektirir.


Herkesçe kabul edildiği gibi,Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Kur'an-ı Kerim'in


yanında birçok şeyi haber vermiş ve birçok konuda hüküm vermiştir. Sünnete bağlı


kalmanın ve ona icâbet etmenin gerekliliği konusunda onunla Kur'an-ı Kerim'i birbirinden


ayırmanın hiçbir delili yoktur. Aksine bu, bâtıl bir ayırımdır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve


sellem-'in haberinin tasdik edilmesi gerekir. Aynı şekilde ona itaat etmek de gereklidir.


Hadisin huccet oluşunu inkâr eden kimse, dînen delilleriyle bilinen bir konuyu inkâr


ettiğinden dolayı kâfirdir.


Müslüman belirli bir mezhebe uymak zorunda mıdır? Sorusuna gelince, bu gerekli


değildir.Müslümanların avam tabakasından olan herkes,kendisine fetvâ veren müftüsünün


mezhebindendir.Buna göre o kimse, ilim ehlinden güvendiği kimselere sorup fetvâ alması


gerekir.Bir kimse, görüşleri delillerle birbirinden ayırt edebilen şer'î bir ilim talebesi ise, bu


takdirde Kur'an ve sünnetten sahih delil ile ilim ehlinin tercih ettiği görüşe uyması gerekir.


9


Bu kimsenin, bilinen dört mezhepten belirli bir mezhebe uyması, câizdir. Eğer bir


konuda hak kendi mezhebinin hilafına ise, bu takdirde -başka bir mezhepten de olsakendi


mezhebine aykırı hareket ederek hakka uyması gerekir. Çünkü bundan kasıt, Kur'an


ve sünnet olarak bilinen hakka uymaktır.Dört mezhep, şer'î hükümleri öğrenmek için Kur'an


ve sünnete delâlet eden yollardır. Yoksa dört mezhebin kendisi, Kur'an ve sünnet değildir.


Allah Teâlâ'dan bize hakkı hak olarak gösterip ona uymayı, bâtılı da bâtıl olarak


gösterip ondan sakınmayı nasip etmesini niyaz ederiz.


Allah Teâlâ, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât ve selâm eylesin.


 



Son G?nderiler

MÜSLÜMAN BİR VAZİDEN ...

MÜSLÜMAN BİR VAZİDEN HIRİSTİYAN BİR KİŞİYE MESAJ

ALTI GÜN ŞEVAL orucun ...

ALTI GÜN ŞEVAL orucunun fazileti

HİZİPÇİLİK VE ALLAH’A ...

HİZİPÇİLİK VE ALLAH’A DAVETTE OLUMSUZ ETKİLERİ...