Articles

Oruçta karı-koca arasındaki şakalaşmanın


hükmü





Oruçta karı-koca arasındaki şakalaşmanın hükmü


Ben oruçlu iken kocama: Seni seviyorum, demem câiz midir?


Çünkü kocam, benden, oruçlu iken kendisine seni seviyorum


dememi istiyor. Ben, kendisine bunun câiz olmadığını söyledim.


Kendisi ise bunun câiz olduğunu söylüyor.


Hamd, yalnızca Allah'adır.


Meni gelmemesinden emîn olmaları şartıyla oruçlu iken bir


erkeğin karısıyla veya bir kadının erkeğiyle sözlü şakalaşmasında


herhangi bir sakınca yoktur. Eğer karı ve koca, meninin gelmesi


konusunda kendilerinden emîn değil iseler, örneğin çok şehvetli


olması ve eşiyle oynaştığı zaman menisinin gelmesiyle orucunu


bozmaktan endişe etmesi, aynı şekilde mezînin gelmesiyle orucunu


bozmaktan endişe etmesi halinde, kocanın bunu yapması câiz


değildir. Çünkü koca böyle yapmakla orucunu bozmaya çalışmış


olur." ("eş-Şerhu'l-Mumti'"; c: 3, s: 390) Meninin gelmesi


konusunda nefsinden emîn olan kimsenin karısını öpmesinin ve


onunla oynaşmasının câiz olduğuna delil şu hadistir:


Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o


şöyle demiştir:





"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- oruçlu olduğu halde


(eşini) öper ve eliyle (onun tenine) dokunurdu. Peygamber -


sallallahu aleyhi ve sellem- sizin içinizde şehvetine en hâkim


olanınızdı." (Buhârî; hadis no: 1927. Müslim; hadis no:1106)


Ömer b. Ebî Seleme'den rivâyet olunduğuna göre o, Rasûlullah -


sallallahu aleyhi ve sellem-'e şöyle sordu:





"Oruçlu olan (hanımını) öpebilir mi?


Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona,


Ümmü Seleme'yi işâret ederek:


- Şundan sor! buyurdu.


Bunun üzerine Ümmü Seleme ona, Rasûlullah -sallallahu aleyhi


ve sellem-'in bu fiili yaptığını haber verdi." (Müslim; hadis no:


1108)


Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet


etsin- bu konuda şöyle demiştir:


"Hanımını kucaklamak gibi, öpmenin dışında cinsel ilişkiye


götüren şeyler de öpme hükmünde sayılır.Dolayısıyla kucaklamak


ile öpmek arasında hiçbir fark yoktur." ("eş-Şerhu'l-Mumti'"; c: 6, s:


434)


Buna göre kocanıza sadece: "Seni seviyorum" demeniz veya


kocanızın size "Seni seviyorum" demesinin oruca hiçbir zararı


olmaz.


Allah Teâlâ en iyi bilendir.





Oruçlu kimsenin iftarını açarken





yapacağı duâ





Oruçlu kimsenin iftarını açarken yapacağı duâ Bizler oruçlu iken iftar edeceğimiz zaman duâ edeceğimiz duâ hangisidir?


Hamd, yalnızca Allah'adır.


Ömer b. Hattab -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:





"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- iftar ettiği (orucunu


açtığı) zaman şöyle derdi:


- (Kuruluğun gitmesiyle) susuzluk gitti; damarlar ıslandı,


(yorgunluk ortadan kalktı ve) Allah’ın izniyle ecir sâbit oldu." (Ebu


Davud; hadis no: 2357. Dâre Kutnî; hadis no: 25. İbn-i Hacer,


'Telhîsu'l-Habîr', (2/202)de şöyle demiştir: Dâre Kutnî dedi ki:


Hadisin isnâdı hasendir.)





"Allahım! Senin için oruç tuttum ve senin rızkın üzerine


orucumu açtım." (Ebu Davud; hadis no: 2358)


Hadisine gelince, bu hadis, mursel hadistir. Dolayısıyla zayıftır.


Nitekim Elbânî, "Ebu Davud'un Zayıf Hadisleri", hadis no:


510'da hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir.


İbâdetlerden sonra yapılan duânın dînde büyük bir aslı (temeli)


vardır.


Örneğin farz namazlardan ve hac menâsikini edâ ettikten sonra


yapılan duâlar gibi.


Oruç ibâdeti de -Allah'ın izniyle- bu duâların dışına çıkmaz.


Nitekim Allah Teâlâ, bu mübârek ayda duânın önemine delâlet


etmesi için oruçla ilgili âyetler arasından duâ âyetini zikretmiş ve


mü'minleri duâ etmeye teşvik ederek şöyle buyurmuştur:





"(Ey Nebi!) Kullarım sana benden sorarlarsa, şüphesiz ben,


onlara yakınım. Bana duâ edenin, duâ ettiği zaman, duâsını kabul


ederim. O halde, onlar da benim dâvetimi kabul etsinler ve bana


inansınlar. Ola ki doğru yolu bulurlar." (Bakara Sûresi: 186)


Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- bu konuda


şöyle demiştir:


"Allah Teâlâ, kullarına yakın olduğunu ve duâ eden kimsenin


duâ ettiği zaman duâsına icâbet edeceğini haber vermiştir.İşte bu,


kullarının Rabbi olduğuna, onlara istediklerini vereceğine ve


duâlarına icâbet edeceğine dâir Allah Teâlâ'nın onlara


bildirmesidir.Allah Teâlâ, eğer onlar kendisine duâ ederlerse,


kendisinin rububiyetine îmân etmiş olduklarını haber vermiş, daha


sonra da onlara iki şeyi emrederek şöyle buyurmuştur:





"... O hald e, o nlar d a b en im d âvetimi k abu l e tsin ler v e b ana


inansınlar. Ola ki doğru yolu bulurlar." (Bakara Sûresi: 186)


Birincisi: İbâdet ve yardım dileme gibi, onlara emrettiği


konularda kendisine itaat etmeleridir.


İkincisi: O'nun Rububiyetine ve uluhiyetine îmân etmeleri,


kendisinin, onların ilahı ve Rabbi olduğuna inanmalarıdır. Bunun


içindir ki şöyle denilmiştir:


Duânın kabul olunması; sahih itikad ve kâmil itaat ile mümkün


olur. Çünkü Allah Teâlâ duâ âyetini şu sözüyle bitirmiştir:





"... O hald e, o nlar d a b en im d âvetimi k abu l e tsin ler v e b ana


inansınlar. Ola ki doğru yolu bulurlar." (Bakara Sûresi: 186)"


("Mecmû'ul-Fetâvâ"; c: 14, s: 33).


 



Son G?nderiler

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDE ...

İSLAM, ALLAH'IN GÖNDERDİĞİ RASÛLLERİN DİNİDİR

Özet Fıtratın gerekti ...

Özet Fıtratın gerektirdiği ve şeriatın ikrar e􀆕iği haklar

EHLİ SÜNNET VE’L-CEMA ...

EHLİ SÜNNET VE’L-CEMAAT KİMDİR?