NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ
Hamd, yalnızca Allah'adır.
İslâm âlimlerinin iki görüşünden en doğru olanına göre, farz
namazları mescit veya câmide cemaatle kılmak, gücü yeten erkeklere
farzdır. Bunun birçok delili vardır.
Bunlardan bazıları şunlardır:
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"(Ey Muhammed!) Sen (savaş meydanında) içlerinde bulunup da
onlara namaz kıldırmak istediğin zaman, onlardan bir gurup ayağa
kalkıp seninle namaza dursunlar, silahlarını da yanlarına alsınlar."1
Âyetin bu kısmının delil olan yönü şudur:
Birincisi: Allah Teâlâ, mü'minlere cemaat namazını
emretmiştir.Sonra bu emrini ikinci gurup hakkında ikinci defa tekrarlamış
ve şöyle buyurmuştur:
"Namazda olanlar secdeye vardıklarında, diğer bir grup düşmana
yüzlerini dönmüş bir halde sizi korumak için arkanızda dursunlar. (İlk
grup, ikinci rekâtı kendileri kılıp selâm verdikten sonra), namaza henüz
başlamamış olan diğer grup gelip seninle birlikte namaza dursunlar.(Bir
rekâtı seninle birlikte kıldıktan sonra, ikinci rekâtı kendileri
tamamlasınlar). Düşmanlarından sakınıp silahlarını da yanlarına
alsınlar."2
Bu, cemaat namazının erkeklere farz olduğuna delildir. Allah Teâlâ,
ilk gurubun fili sebebiyle ikinci guruptan cemaat namazını
düşürmediğine göre, şayet cemaat namazı sünnet olsaydı, savaşta
düşmanın saldırısına uğrama korkusu özrü, özürler içerisinde en önde
geleni olurdu. Şayet cemaat namazı farz-ı kifâye olsaydı, ilk gurubun fiili
sebebiyle bu, ikinci guruptan düşerdi.
Bu âyet, cemaat namazının erkeklerin üzerine farz olduğuna
delildir.
Bu üç sebep şunlardır:
1. Allah Teâlâ cemaat namazını emretmiştir.
2. Sonra ikinci defa cemaat namazını emretmiştir.
3. Allah Teâlâ, savaşta düşman korkusu halinde bile cemaat
namazını terketmeye izin vermemiştir.
1 Nisâ Sûresi: 102
2 Nisâ Sûresi: 102
2
1. Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- sâbit olduğuna göre,
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Nefsim elinde olan Allah'a yemîn olsun ki, içimden şöyle yapmaya
kasdettim. Odun toplanmasını emretmeyi, sonra namazın kılınması için
ezan okunmasını, daha sonra da birisinin mü’minlere namaz kıldırmasını
emredeyim. Ardindan namaza gelmeyen erkeklere arkalarından gelip
onlar evlerindeyken evlerini ateşe vereyim. Nefsim elinde olan Allah'a
yemîn olsun ki, namaza gelmeyenlerden birisi, üzerinde et bulunan bir
kemik veya koyunun toynağının arasındaki azıcık bir et bulacağını bilse,
yatsı namazına gelirdi.” 3
2. Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- sâbit olduğuna göre,
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Şüphe yok ki münâfıklara en ağrı gelen namaz, yatsı namazı ile
sabah namazıdır. Şayet münâfıklar yatsı ve sabah namazındaki ecir ve
fazîleti bilmiş olsalardı, emekleyerek de olsa bu iki namaza gelirlerdi.
Şüphe yok ki içimden şöyle yapmaya azmettim: Namazın kılınmasını
emredip, sonra kâmet getirilmesini, sonra da birisinin mü’minlere namaz
kıldırmasını emredeyim.Ardından da ellerinde odun bağları bulunan
adamlarla birlikte gidip, namaza gelmeyenlerin evlerini onlar
evlerindeyken ateşe vereyim.”4
3. Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- sâbit olduğuna göre,
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Şayet evlerde kadınlar ve çocuklar olmasaydı, yatsı namazını
kıldırmaya başlar ve ashâbımın gençlerinden bir guruba da (namaza
gelmeyip) evlerinde bulunanları onlara yakmalarını emrederdim.”5
4. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, evlerde cemaatle
namaz kılmaları gerekmeyen kadınlar ve çocukların bulunmasının evleri
ateşe vermesine engel olan şey olduğunu haber vermiştir.Şayet
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, kadınlarla çocukları evlerde
bulundukları sırada evleri yakacak oslaydı,cezalandırılmayı hak
etmeyen kimseler de cezalandırılmış olurlardı.
3 Buhârî ve Müslim
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bununla, o kimsenin değersiz ve hakir bir şeyi elde etmek için
gayret edeceğini belirtmek istemiştir.
4 Buhârî ve Müslim
5 Ahmed
Ebu Davûd'un rivâyetinde ise Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "...... düşman
korkusu ve hastalık olmadığı halde namazlarını evlerinde kılanlara gidip de onlar evlerindeyken evlerini
ateşe veredeyim."
3
5. Ebû Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna
göre, şöyle demiştir:
"Gözleri görmeyen bir adam, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem-’e gelerek: Ey Allah’ın elçisi! Beni mescide götürecek kimsem
yoktur. Evimde namaz kılmama izin var mı? diye sordu.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- önce izin verdi. Sonra onu
çağırıp: “Ezânı işitiyor musun?” diye sordu. Âmâ adam: “Evet” dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “O
halde icâbet et (cemaate gel).”6
Gözleri görmeyen adam, İbn-i Ümmi Mektûm idi.
Başka bir rivâyette ise İbn-i Ümmi Mektûm şöyle demiştir:
"Ey Allah'ın elçisi! Ben gözleri görmeyen, evi mescide uzak olan ve
beni mescide götürecek kimsesi olmayan birisiyim. Namazı evimde
kılmama bir ruhsat (izin) bulabilir misin? dedim. Buyurdu ki: Ezânı işitiyor
musun? o da : Evet, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve
sellem-: Senin için bir ruhsat bulamıyorum, dedi." 7
Mutlak emir, farz olduğuna delâlet ettiğine göre, Peygamber -
sallallahu aleyhi ve sellem- gözleri görmeyen, evi mescide uzak olan ve
kendisini mescide götürecek kimsesi olmayan bu kul için bir ruhsat
olmadığını açıkça beyan etmiştir.Şayet kul, namazı evinde tek başına
kılmak veya mescitte cemaatle kılmak arasında serbest (muhayyer)
olsaydı, bu serbestliğe ilk önce gözleri görmeyen bu adam hak sahibi
olurdu.
6. Abdullah b. Abbas'tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet
olunduğuna göre o şöyle demiştir:
“Her kim, ezanı işitir de onu mescide gelmekten alıkoyan bir özrü
olmazsa, (evinde veya işyerinde) kılmış olduğu bu namaz kendisinden
kabul olunmaz.Sahâbe: Özür nedir Ey Allah'ın elçisi? diye sordular.
Buyurdu ki: Düşman korkusu veya hastalıktır.”8
7. Abdullah b. Mes'ud'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet
olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
“Kıyamet günü müslüman olarak Allah’a kavuşmak isteyen,
nerede ezân okunursa namazları orada kılsın. Şüphesiz ki Allah,
Peygamberinize hidâyet yollarını meşrû kılmıştır. Bu namazlar da hidâyet
yollarından birisidir. Şayet siz, cemaatten geri kalan şu adam gibi
6 Müslim
7 İmam Ahmed ve Ebu Dâvûd
8 Tirmizî ve İbn-i Hibbân
4
namazları evinizde kılarsanız.Peygamberinizin yolunu terketmiş
olursunuz. Peygamberinizin yolunu terkederseniz, işte o zaman
sapıtırsınız.Her kim, güzel bir şekilde abdest alır, sonra da bu
mescitlerden birisine giderse, attığı her adım için, Allah ona bir sevâp
yazar, derecesini bir kat yükseltir ve bir günahını da siler. Bizim
zamanımızda namazdan ancak münâfıklığı belli olan kimse geri kalırdı.
Hasta olan kimse, iki kişi tarafından koltuklanarak namaza getirilir ve
safta durdurulurdu” 9
Başka bir rivâyette ise şöyle demiştir:
Yine Abdullah b. Mes’ud’dan -Allâh ondan râzı olsun- rivâyet
olunduğuna göre, o şöyle der :
“Şüphe yok ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize hidâyet
yollarını öğretmiştir. Bu hidâyet yollarından birisi de ezân okunan
mescitte namaz kılmaktır.”10
Bunun delil olan yönü şudur:
Abdullah b. Mes’ud -Allâh ondan râzı olsun-, namazı cemaatle
eda etmekten geri kalmayı, nifakı bilinen münâfıkların alametlerinden
saymıştır.
Allah Teâlâ'dan, kendisini gereği gibi anmakta ve O'na güzel bir
şekilde ibâdet etmekte bize yardımcı olmasını dileriz.
9 Müslim
10 Müslim