Articles

KURAN-I KERİM'DEN FAYDALANMANIN


ŞARTLARI





Hamd, yalnızca Allah'adır. Salât ve selâm da Peygamberimiz


Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'edir.


Kur'an-ı Kerim'den faydalanmak istersen, onu okuyacağın ve dinleyeceğin


zaman kalbini ona bağlamalı ve işitme organlarını ona


yönlendirmelsin.


Allah Teâlâ'nın seninle konuştuğu ve muhatap olunduğun şuuruyla


o atmosferde hazır bulunmalısın.


Çünkü Kur'an-ı Kerim, Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dili


üzere Allah Teâlâ'nın buyurduğu hitabıdır.


Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:





"Muhakkak ki bunda kalbi olan veya hazır bulunup kulak veren


kimseler için bir öğüt bulunmaktadır." 1


İşte böyle...


Bunun tam tesir etmesi için, gerçekleşmesi gereken düsturların,


konumlara olan bağlantısının, bu tesirin meydana gelme koşullarının,


gerekli şartın meydana gelmesi ve bunlara engel olan etkenlerin


kalkması gerekir.


Âyet-i Kerime bunların hepsini apaçık ve özlü bir anlatımla dile


getirmekte, maksadı ortaya koymaktadır.


Âyet-i Kerime'de buyurulan:


"Muhakkak ki bunda bir öğüt bulunmaktadır" cümlesi, sûrenin


başından bu âyete kadar olan konulara işâret etmektedir.İşte bu, tesir


edendir. "Kalbi olan" ifâdesine gelirsek, bu da (tesiri) kabul eden yerdir.


Bundan kasıt ise, Allah Teâlâ'yı akıl eden diri kalptir.


Allahu Teâlâ'nın buyurduğu gibi:





"Biz, ona (Muhammed'e) şiir öğretmedik, zaten bu ona yaraşmaz


(şâir olması da gerekmez). O'nun söyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş


1 Kâf Sûresi: 37


2


bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. Diri olanları (diri kalpleri) uyarsın ve


kâfirler cezayı hak etsinler diye." 2


Âyette geçen, "Kulak veren" ifâdesi ise; kendisine söylenenlere


karşı hazır bulunup kulak vermek ve işitmeyi oraya yönlendirmek


demektir.Nitekim bu da, söz ile tesir etmenin şartı anlamına gelir.


"Hazır bulunup" ifâdesine bakarsak; bundan kasıt ise, kalbin şâhit


olması, hazır bulunup, kaybolmaması demektir.


İbn-i Kuteybe der ki:


"Allah'ın Kitabını dinlerken kalp ve idrak hazır ve şahit bulunmalı


ve asla gafil olmamalıdır."


Şu var ki, kalbin başka yerde olması, tesir etmesi için engel teşkil


etmektedir. Yani kendisine söylenenlere karşı kalp gaflette bulunmakta


ve hazır olmamaktadır.Ona bakışlarını çevirmemekte, onu


düşünmemektedir.


Öyleyse, tesir oluşmuşsa ki bu Kur'an-ı Kerim'in bizzat kendisidir-,


kabul eden yerde oluşmuşsa ki bu da akıl eden kalptir-, şart da


meydana gelmişse- ki bu da kulak vermektir-, engeller de ortadan


kalkmışsa -bunlarda kalbin gâfil olması, âyetin hitabından çıkıp başka


şeylere yönelmesidir- o takdirde istenilen tesir meydana gelmiş


demektir.


Bu da, faydalanmak ve öğüt almaktır.


2 Yasin Sûresi: 69-70



Son G?nderiler

MÜSLÜMAN BİR VAZİDEN ...

MÜSLÜMAN BİR VAZİDEN HIRİSTİYAN BİR KİŞİYE MESAJ

ALTI GÜN ŞEVAL orucun ...

ALTI GÜN ŞEVAL orucunun fazileti

HİZİPÇİLİK VE ALLAH’A ...

HİZİPÇİLİK VE ALLAH’A DAVETTE OLUMSUZ ETKİLERİ...

KURAN-I KERİM'DEN FAY ...

KURAN-I KERİM'DEN FAYDALANMANIN ŞARTLARI